- 1254 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Ailem
Daha yeni yurda gelmişlerdi başlayan kış şartları ailenin geçimim ve hayata kalmasını zorlaştırıyordu. Babanın elinde biraz para kalmıştı onu da yıkık dökük bir evi kiralayarak harcamıştı ve hayata böyle başlamıştı yani hayata bir sıfır yenik.
Aile evin reisi Ahmet amca anne ise Havva hanımdı ev orta ölçekli bir haneydi ali ise evin en küçüğüydü abisi ziya ablası ise Nurdan’dı.
Ahmet Bey hamallık yaparak başladığı hayata lotoyu tutturunca bir an zengin olanlardandı ama kaderin acı cilvesi olsa gerek kazandığı bara hayır yerine şer getirmişti Ahmet Bey ilk başta karısını boşadı daha sonra yatırımlara girişti. Havva Hanım ve Ahmet Bey ayrılırken en küçük çocuk olan aliyi annesine vermiş Ahmet beyde ziya ve Nurdan’ı yanına almış lüks bir hayat mücadelesine girdiler bir nevi yaşamaya ziya ve nurdan hallerinden hiç şikâyetçi değildiler üstüne cici anneleri paranın da dayandığı sıcak yüzle onlara iyi bakıyor kocasının bir dediğini iki etmiyordu.
Havva Hanım ne bir nafaka ne bir geçim olarak dayanacağı hiç bir şey kalmamıştı sadece ev işlerine temizliğe giderdi.
Ali annesine bazen abim ve ablam nerde babam nerde diye haykırıyordu küçük karşısında çaresiz olan Havva Hanım ne diyeceğini bilmeden sadece susuyordu bir kaç kere Ahmet beye ulaşmayı denemişti ama Havva Hanım bundan da bir fayda görmemişti.
Yıllar birbirini kovalarken ali büyümüş sırrım bir delikanlı olmuştu ekonomik sıkıntılar yüzünden ortaokulu bitirince okuyamamış ondan sonra iş hayatına girmeye başlamış
Ahmet o genç adam girdiği her işi laiki ile yapıyordu ilk girdi işte marangozculuğu 1 yıl içerisinde ustalığı öğrenmişti ali zeki çevik bir çocuktu ve de ticari zekâsında bir hayli yüksek olan biriydi yerinde duramıyor devamlı bir işler yapmak istiyordu.
Ahmet evlendikten sonra Ziya’yı ve Nurdan’ı yatılı okula kaydetmişti hiç kimse ne kardeşini nede annesini hatırlıyordu sanki hiç olmamış gibi davranıyorlardı yâda içlerine öyle atmışlardı ziya üniversiteyi bitirince fabrikanın başına geçmiş işleri de büyütmeyi çabalamaktaydı.
Nurdan ise yurtdışın da okumuş genç hanım efendi sosyetenin yerle bir ediyordu güzelliği Havva hanımdı sanki bundan olsa gerek Ahmet Bey Nurdan’ı yurtdışına göndermiş annesini hatırladığı için.
Nurdan evlilik çağına gelmiş bir genç kızdı ona talipler çoktu ama her defasından ret ediyordu onları ama babasının yapacağı iş için müfit beyle ile ortalık lığı için müfit beyin çapkın oğlu Burak ile evlendirmeyi planlıyordu.
Nurdan ne durumu abine anlatınca oda babasının tarafını tutmuş ikisi bir olmuş Nurdan’ı evlendirmeyi düşünüyorlardı ama nurdan her şeye rağmen isyan bayrağını çekmeyi başardı ve evden ayrıldı Anadolu’nun tokat iline taşınmış ve bundan kimsenin haberi yoktu.
Burada nurdan eğitim gördüğü için bir lisede öğretmenliğe başlamış hayatı ne kadar eskisi gibi olmasa da yaşadığı için ve en azından bir paraca ekmek bulduğu için çok sevinçliydi ama annesi rüyasında görmeye başlamıştı birkaç gecedir kızım evladım bir tanem ne olur gör beni diyordu üç gece art arda aynı rüyayı görmüştü ne yapacağını şaşırmış sadece beklemeyi seçiyordu nurdan yapacak pek bir şeyi yoktu
Nurdanın kaçışından sonra Ahmet Bey ve müfit bey ortaklık yapmamış ve fabrikanın durumu her gecen gün kötüleşiyordu ziyada kumar salonlarından ve viski şişelerinde geceyi bitiriyordu her gece eve sarhoş gelip ortalığı birbirine katıyordu babası ne kadar ikaz etse de hiçbir faydası yoktu gene bildiğini okuyordu ziya gecenin karanlığı ile beraber eve geliyordu yüreği ve ruhu kararmaya başlamıştı. İnsanlık sevgisi denen ve de hayata tutunma denilen bir şey kalmamıştı kumar salonlara düşen ziya ilk başta haptan sonra eroin müptelası olarak çıkmıştı ve fabrikada her gecen gün bitiyor ve servet erimeye başlamıştı ama yapacak hiç bir şey yoktu.
Ali ise çalıştığı yerden ayrılmış ilk başta küçük çaplı bir atölye kurup daha sonra işlerini büyütmeyi başarmıştı yurt dışa mal gönderiyordu ve kazancı bir hayli iyiydi.
Anne Havva Hanım bir gün aliyi çağırım evladım yüreğim yanıyor kaç senedir ne abini nede ablanı görüyorum artık hasretlik canıma tak etti yalvarırım onları bul bu son istediğimdir. Sana dedi ali ise ne yapacağını şaşkın acaba şimdi neredeler ve ne yapıyor acaba abım nasıl biridir ya da ablam o güzellik abidesi olan ablam acaba evlenmiş mi diye düşünmeden edemiyordu
Ziya eroinman olup çıkmış nurdan ise Anadolu’nun en ücra köşelerindeydi aile param paraca olmuş her biri ayrı bir yerlerdeydi
Ali annesinin yanına gidince peki anne gidi cem ama ben onları nerde bulacam dediğinde annesi İstanbul Nişantaşı’ndan bir yer gösteren bir kâğıt parçası çıkarmıştı oraya git bulacak sanın demişti annesi.
Ali yolla çıkarak ilk öce varılan adrese gelmiş Ahmet beyi sormuştu ünlü fabrikatör ama karşısındaki hizmetçinin böyle bir kişinin olmadığını söylemesi ile kafasındaki şimşekler patlamıştı alinin sizin bir hatanız olmanız lazım babam burada oturuyordu ne oldu deyince bundan önce burada yaşayan amca fabrikanın yeni mal mülkün elde gitmesi ile kalp krizinden öldüğünü söylediler mezarlığını ise kimsesizler mezarlığına attığı söylediler ali babasının bu halini öğrenince ağlamak için kendini zor tuttu ne kadarda babalık görevini yapmasa da babasıydı gözlerinden yaşlar sular seller gibi akmaya başlamıştı ve kendine hakim olamıyordu ali ilk önce babasının mezarlığını bulan Ahmet orada dua ettikten sonra dilinden şu söyler haykırdı
Babam kucaklayamadığım sevemedim göremediğim babam neden bize yaptın ki bunu
Şimdi sende öte taraftasın kimse babam diye sarılabil ecem tamam sen bizi bıraktın ama yemin ederim ki babanın yeri tutulmuyor işte diye haykırması yeri ve göğü titretmeye yetmişti en azından kardeşlerinin haberlerini almak için uğraşmaya çalıştı duyduğuna göre kardeşi meyhanelerde geziniyormuş ve kumar salonlarında ali bütün İstanbul’u aramaya başladı bir haftadır arıyordu ama bulamamıştı onu günler haftalar geçince hala bir iz yoktu sonunda tam umudu kaybolduğu bir zamanda kaldığı bir otel odasından abisinin haberinin alır almaz koşmaya başlamıştı abisi yıkık dökük bir barakada yaşama savaşı verirken
İlk başta onu hastane kaldırmışlardı durumun ciddiyeti yüzünden yoğun bakıma alındı doktorların bu adam zor yaş raporları veya söylemleri aliyi daha fazla kahrediyordu ziya geceyi atlatmıştı ve bir şey olmamıştı ama ziya bir eroinmandı bundan kurulması için hastanede uzun bir süre kalması gerekiyordu 6 ay gibi bir süre orada yattı ziya zorda olsa kurtulmuştu alide bu arada annesini çağırmış ziya ile buluşturmuştu birbirlerini ilk gördüklerinden annesinde kana benzeyen göz yaşları akmaya başlamıştı gözlerinden ne yapacağını bilmiyordu ziya ise bir çok misali annesinin gördüğü için ağlıyordu ziya kurtulunca hasatlıktan ali kardeşini sordu ne oldu ona ben aradım ama kimsenin bir haberi yok dediler acaba ne oldu ona biliyormuşsun ziya ablamın yerinin evet dedi ziya bir ara bana kartpostallar atmış yerini orada bildirmişti dedi ali yola koyulmaya gitti gerekli hazırlığı tamamlayınca tokattın Reşadiye ilçesin hareket etti ablasının okul çıkışa görmüştü yılların geçmesine rağmen ablası nurdan hala eski güzelliğindeydi hiç bir şey kaybetmemişti ama nurdan ilk başta kardeşini tanıyamamıştı acaba bu genç adam kim diye düşünmüştü ali ona her şeyi anlatınca nurdan ağlamaktan harap olmuştu ama bir yandan annesini ölmediğini öğrenince ve de annesinin onu çağırdığını duyunca nurdan sihirli bir iksir değmişçesine dirilmişti hemen yola koyulmuşlardı ama Havva hanım ölmek üzereydi Azrail’le cebelleşiyordu adeta kızını son defa görebilmek için nurdan geldiğinde annesi zar zor gözlerini açabilmişti kızım deyip vefatı bir olmuştu orada ziyalı ve nurdan adeta yıkılmıştı yıllardı ayrı yaşamışları bu seferde annesiz ve basız kalmışlardı
Ali nurdan ve ziya birlikte yaşamaya başladılar ilk başta ziya ya adile adında temiz bir bayan bulmuşlardı nurdan ise dinine bağlı bir eş ile evlenmişti
Ali ise hiçbir zaman evlenmedi…
Üçkardeş mutlu mesut bir şekilde yaşamaya devam ettiler ellerinden ne yardım gelirse herkese yapmaya başladılar… …
Serhat fidan
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.