KÖKLER-.4.
Osmanlı hanedanında şehzade annelerinin yabancı soylu kadınlar olduğu sürekli konuşulan bir konudur. Bu gelenek ne zaman, nasıl başlamıştır? İşte, bir bakış...
Osmanlı hanedanlığında kadınlar pek çok tarihi olayda ve dış politikada diplomasi aracı olarak önemli roller almıştı.
Osmanlı Beyliği’nin ilk kurulduğu yıllarda sürekli genişlemesi ve yükselişi, etrafında bulunan Bizans tekfurlarının dikkatinden kaçmıyordu. Osman Gazi dönemine kadar Ertuğrul Gazi’nin hazinelerini saklamış olan Bilecik tekfurluğu bile gittikçe heybetli bir hâle gelmekte olan Osmanlı gücünü çekememeğe başlamıştı.
Yarhisar Tekfuru Köse Mihal, kızını Bilecik tekfuru Kalanos’un oğlu ile evlendirdiği sırada düğüne çağırdığı Rum tekfurlarını bir antlaşma ile Osman Bey’e bağlamak istemişti. Buna karşın da diğer tekfurlar Köse Mihal’i kendileri ile birlikte hareket ederek Osman Bey’i ortadan kaldırma planına dâhil etmek istemişlerdi. Bu düğün merasimi bu amaçlarını gerçekleştirmek için bir fırsat olabilirdi. Fakat bilemedikleri bir şey vardı: Köse Mihal, Osman Beyin kadim dostuydu ve bu dostlukla beraber Müslümanlığı da seçmişti. Köse Mihal, diğer tekfurlara duyurmadan durumu Osman Bey’e anlattı.
Osman Bey, kendisine kurulan tuzaktan haberdar olduktan sonra Bilecik tekfuru Kalanos’un davetini ihtiyatla kabul etmekle birlikte düğün hediyesi olarak da ona bir sürü kuzu hediye etti. Ancak, düğünden sonra savaşçıları ile birlikte dağlara çıkmak zorunluluğunda olduğunu ve malını düşmanının açgözlülüğüne hazır bir durumda bırakmak istemediğini belirterek en değerli eşyalarını –her yıl yaptığı gibi– kadınlar vasıtasıyla Bilecik tekfurunun kalesine göndermesine Bilecik tekfuru Kalanos’un izin vermesini istedi. Bilecik tekfuru, planın bu sonucu ile büyülenmiş olarak Osman Bey’in bu teklifini kabul etti. Hazinelerin taşınması düğünden bir gün önce gerçekleşecekti. Bilecik tekfuru Kalanos belirtilen günde, Çakırpınar’a gitti. Osman Bey’in, en bahadır adamlarından seçtiği otuz dokuz savaşçısı yüzleri peçe ile örtülü bir hâlde Bilecik tekfurunun kalesine girdiler. Halk ve askerlerin çoğu düğüne gitmiş olduklarından Bilecik kalesinin ele geçirilmesi zor olmamıştı. Bilecik tekfuru Kalanos, olanlardan habersiz bir şekilde kalesine dönerken Osman Bey’in adamları tarafından öldürüldü ve gelin adayı, güzelliğiyle dünyaca ünlü olan Holofira/Nilüfer Hatun esir edildi.
Orhan Bey, Uzun boylu, sarışın, ak benizli, ela gözlü, koç burunlu, genis gögüslü, iri yapili, heybetli ve vakur bir gençti.
(Tevârih-i Âl-i Osman’da Orhan Gazi’nin Holofira ile evliliği şu ifadelerle anlatılmıştır: "Okudı şevkı olan gâzîlerini, Üleşdürdi o şehrün evlerini. Tekür-i Yar-hisâr’un kızın ol dem, Alup itmişidi ursını mâtem. Meğer ol hînde Osmân oğlı Orhan, Cüvan olmışidi çün şîr-i garrân. Dügünler eyleyüp Osmân’ı Gazî, Virür Orhân’a alduğı kızı. Çi ger ismi kızun Lülüfer’idi, Müsemmâsile dür hâkisterdi. Ko hüsnî vasfını yokdur nihâyet, Olur ömre vü olmaz ana gâyet. Süleymân Pâşa vü Gazî Murâd’un, Anasıdur ol iki hoş-nihâdun. Osman Bey, çocukluk günlerinden beri gösterdiği yiğitliğe mükâfat olarak henüz on yedi yaşında olan oğlu Orhan Gazi’ye Holofira/Nilüfer Hatun’u eş olarak verdi.)
Osmanlı Hanedanı’nda Türk ve Müslüman olmayan yabancı soylu bir kadınla ilk evliliği, böylece, babası Osman Bey’in onayı ve hatta isteği ile henüz on yedi yaşındayken Orhan Gazi’nin, ileride Şehzade Süleyman ve Şehzade Murat’ı dünyaya getirecek olan Holofira (Nilüfer Hatun) ile yaptığı görülmekteydi. Holofira bu genç adama boyun eğerek bağlandı ve hiç bir baskı görmemesine rağmen kendi isteğiyle müslümanlığı seçerek Nilüfer adını aldı.
Bu evlilik, Osmanlı Hanedanında bundan sonraki dönemde yapılmış olan Türk ve Müslüman olmayan yabancı kadınlarla evliliklerin de başlangıcını ve modelini oluşturmuştu.
YORUMLAR
Tarih ve bilgi ve Kemal hocamın kalemi de girdi mi devreye, işte böylesi bir paylaşımın sunumu ile bizler de feyiz alırız.
Yüreğinize sağlık değerli hocam.
Saygılarımla her daim...
Kemnur
Sami Hocanın alanına girmişsin sevgili dostum.
Bu sınır ihlali sayılır. Ve savaş nedenidir.
Benden söylemesi...
Bilgi bilgidir. Kimden gelirse gelsin. Faydadan âri değil...
Selamlarımla.
Kemnur
Konu,
gerçekten çok hoş ve akıcı bir dille anlatılmış.
Bu yabancı kadınlarla evlilik olayı,
tarih boyunca eleştirilmiş, suistimal edilmiştir.
Osmanlı'yı kötülemek isteyen herkes,
önce bu yabancı evlilik konusunu ele almış,
daha sonra da harem konularına eğilmiştir.
Televizyonlarımızda oynamakta olan bazı tarihi diziler,
maalesef bu sevimsizliğe çanak tutmaktadır.
Osmanlı,
Osmanlı padişahları,
uçkurundan başka şey düşünmeyen insanlar olarak sunuluyor kitap okumayı sevmeyen genç nesillere.
Oysa,
haremin dışında gelişmekte asıl olaylar.
Adamlar,
bir cihan imparatorluğu kurmuş,
bilmem kaç etnik gurubu başarı ile, yıllarca bir arada tutabilmişlerdir.
Ta ki,
İttihat ve Terakki denilen ucubenin ortaya çıkışına kadar.
Tarihi seviyorum.
Tarih konularını okumaktan zevk alıyorum.
Anlatan becerikli oldu mu,
tadı bir başka oluyor gerçekten.