- 1035 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Yalana İnanmak Aptallıktır
Yalana İnanmak Aptallıktır
Muhittin ÇOBAN
Suçlamak işin kolayına kaçmaktır, bunu iyi bilelim.
Suçlarız hep, suçlayarak kendimizi temize çıkartır, vicdanımızı rahatlatırız, gecelerimiz, gündüzlerimiz huzur içinde geçer, böylece yemelerimizden içmelerimizden tat alır, karşımızdakinin yüzüne yüzümüz kızarmadan bakar, aynadaki pişkin ve arsız görüntümüzden rahatsız olmayız.
Suçlu mu aramamız gerekiyor?
Suçlu hazır, hiç uzağımızda değil, yanı başımızda, karşımızda.
Bizim dışımızda herkes suçlu!
Bir biz masumuz, bir biz temiziz, bir biz safızdır, bir biz dürüstüz.
Yalan mı?
Yalan bir suçtur.
Yalan söyleyen biz değilizdir, yalana başvuran karşımızdaki.
Biz ise yalana inanan bir masumuzdur.
Biz yalana inanan gözü kapalı bir safızdır.
Yalanı kim söyler?
Yalancılar söyler.
Yalana kim başvurur?
Zorda kalanlar, zorbalar!
Başka?
Çıkarlarını korumak isteyenler.
Başka?
Sömürüye dayalı düzenlerini devam ettirmek isteyenler.
Bir yalan ısrarla on kez, yirmi kez tekrarladığında başta yalan söyleyen olmak üzere, yalanı dinleyenler de yalana inanır ve böylece yalan, yalan olmaktan çıkar, o kişilerin doğrusu haline dönüşür.
Hitlerden sonra bunun en açık örneğini AKP de, yani Tayyip’te görürüz.
Bir yalanı en az on kez inanların gözünün içine baka baka tekrarlar.
Sadece siyasette görmeyiz yalanı.
İkili ilişkilerde de yalan vardır.
Arkadaş arkadaşa, çocuk anne-babaya, anne-baba çocuğa, karı kocaya, koca karıya, kadın erkeğe, erkek kadına.
Yalan söylenen saf durumundadır ve aynı zamanda mağdur olandır.
Mağdurdur çünkü kandırılandır, haksızlığa uğrayandır ve tabi kullanılandır.
Bu durumda yalan söyleyen de kandırandır, haksızlığa uğratandır, mağdur edendir, kullanandır.
O halde suçlu bellidir. Aramamıza hiç gerek yok. Suçluyu başka yerlerde arayarak bilinç bulandırmaya, vakit kaybetmeye ne gerek var?
Suçlu yalancı!
Hemen buluverdik suçluyu.
Oh rahatladık!
Şimdi suçluyu kolayca darağacına çekebiliriz.
Ama önce işkence yaparak bülbül gibi konuşturup yalancıların örgütünü çökertmemiz gerekmiyor mu? Çünkü yalancılar örgütlüdür.
Neyse ironi yaparak konumuzu sulandırmayalım!
Elbette bir insan olarak insanın insana işkence yapmasına karşı olduğumuz gibi, idamlara da karşıyızdır. Sadece devrimciler asılınca idamlar cinayettir diyemeyiz. İnsan olarak sağcıların ve adli mahkumların idamına da karşı durduk, durmak da gerekiyor.
Suçluyu bulduğumuza göre şu soruyu rahatlıkla sorabiliriz artık:
Suçlu sadece yalan söyleyen yalancı mı?
Yalancının mağduru olarak, kullanılmış biri olarak kendimize bir bakalım ve soralım:
Ben suçlu değil miyim?
Biz suçlu değil miyiz?
Yalancı nasıl ki akıllıysa, kurnazsa, zekiyse, cin gibiyse, demek oluyor ki yalana inanan mağdurlar da bir o kadar akılsız, bir o kadar cahil, bir o kadar aptal, bir o kadar salak ve beynini kullanmasını bilmeyendir.
’Saflığımdan yararlandı, sevgimden yararlandı, dürüstlüğümden yararlandı, insancıllığımdan yararlandı, beni kandırdı, beni kullandı demek’ daha büyük akılsızlık, daha büyük salaklıktır.
Aptal, salak, cahil ve akılsız olduğumuz için kandırılmaya potansiyel olarak hazırızdır, yalancı tarafından kandırılmayı, kullanılmayı bekleyenizdir.
Sömürüye dayalı sistemlerde yaşamlarını yalan üzerine inşa eden insan bulmak zor değil.
Tayyip gider bir başka Tayyip gelir.
Menderes gitti, Demirel geldi. Demirel gitti, Kenan Evren geldi. Kenan Evren gitti, Özal geldi. Özal gitti Tayyip geldi. Ama bir bizim akılsızlığımız, bir bizim aptallığımız gitmedi, bir biz değişmedik.
O zaman suçlu sadece yalan söyleyen değil, bir o kadar suçlu olan da biziz, bizim akılsızlığımız.
Biz, biz olarak kaldıkça, salaklığımız baki kaldıkça kullanılmaya devam edeceğiz.
Bu durumda mızıkçılık yapmaya, şikayet etmeye, karşımızdakini tek taraflı suçlamaya hiç hakkımız yok.
Tıraş olmak için, makyaj yapmak için aynanın karşısına geçtiğinde, yüzüne baktığında aptallığını göremiyorsan Aziz Nesin ne yapsın be kardeşim?
Tayyipler ne yapsın?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.