- 726 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
SORGULAMA
SORGULAMA.!!
Merhaba değerli dostlarım.
Yangınlardaki bir Türkiye de her gün şehit haberleri gelirken. Hep PKK yı lanetledik kırk yıldır.
Şehit cenazelerinin başında hep ağladık, yas tuttuk.
Annelerin, babaların, kardeşlerin acılarına ortak olduk.“ Şehitler ölmez vatan bölünmez” diye sloganlar attık.
Gencecik fidanları toprağa verirken içimiz yanarak, kanayarak, acı çekerek, yüreklerimiz parçalanarak hep terörist PKK ya beddualar ettik.
Her konumda PKK yı suçladık. Ona kızdık.
Oysa onun amacıydı gençlerimizi öldürmek.Onun dış ve iç mihraklardan aldığı talimat oydu zaten. başka ne bekliyorduk.
Dışarıdan akan paralarla ağır topları, makineli tüfekleri, uzun menzilli silahları hatta tankları olan bu grubun duracağını mı sanıyorduk. Kınamalarımızın ve kızmalarımızın onları evlatlarımızı öldürmekten vazgeçireceğini mi sanıyorduk.
Elbette hayır diyeceksiniz hepiniz.
Bence de hayır...
Ama bir şeyi unuttuk hep.
Öyle unuttuk ki, kendimizi sorgulayacağımıza,yöneticilerimizi sorgulayacağımıza, lanetlemeyi yeğledik “ Benim hükümetlerim neden buna kırk yıldır bir çare bulamıyor? Neden mani olamıyor? Neden gerekli tedbirleri alamıyor” diye düşünmedik ve yönetenlerimizi ve yöntemlerini sorgulamadık hiç.
Her iktidar bir düşman yaratarak ayakta kalır demiş bir düşünür.
Belki doğru belki eksiktir belki de yanlıştır ama bir gerçeği vardır bu sözün.
Amerika hep dışarıdan düşman yaratmadı mı kendisine? Rusya yı düşman olarak görmedi mi? “ İşte benim düşmanım o dur" demedi mi? Hatta kendi beslediği Ladin i, İşid i sonradan düşman ilan etmedi mi? Oysa biz ne yaptık hep içimizde düşmanlar yarattık. “ Onna gomonisttir, Onlar bizden değildir. Onlar ayyaştır. Onlar dinsizdir. Onlar kitapsızdır. Onlar bir zaman camilere ot doldurmuşlardır, Onlar, onlar, onlar diyerek çoğunun gerçek dışı olduğu bu sözlerle birbirimize düşman olmadık mı? Yada düşman gibi baktırılmadık mı?
Oysa yapacağımız bir şey vardı. Önce birlik olmalıydık. O yörenin insanlarına sahip çıkmalıydık. Bizi yönetenleri onlara sahip çıkmaları için uyarmalıydık. Orada yaşayan insanlara okul götürmeliydik. İş götürmeliydik. Fabrikalar kurmalıydık. Onların karınlarını doyurmalıydık ki PKK nın kucağına düşmesinler. Oysa tam tersini yaptık. Okullarını kapattık. Fabrikalarını özelleştirme adı altında sattık. Hayvancılığı bitirdik. Tarımı yaptırmadık. Hatta köylerini boşaltıp şehre taşıdık.
PKK barış görüşmelerinde bölgeye silah yığarken. Görmemezlikten geldik. Şimdide hala PKK ya kızıp lanetliyoruz sadece.. Oysa esas biz, bizi yönetenleri eleştirmeliyiz. Onları sorgulamalıyız. "Neden bunlara fırsat verdiniz" demeliyiz. "550 kişisiniz oturun o parlamentoda bu en önemli meseleyi yeni projeler üreterek bitirin" demeliyiz.
Ne dersiniz kırk yıldan beri yüzlerce gencimizin hunharca şehit edilişlinden sonra acaba bu gerçeği görebilecek miyiz?
Sanırım çok badeler atlatmış bu yüce millet inşallah fark eder ve bununda üstesinden gelir de anneler ağlamaz, babalar, kardeşler yas tutmaz.
İstanbul da ve diğer büyük şehirlerde, apartman kapılarının kuytusunda geceyi geçiren gencecik fidanların gün geçtikçe çoğaldığını görerek üzülmemiz yerine, belediyelerimizi göreve çağırıp, onlara azda olsa bir eğitim verip iş imkanı yaratmalarını hatırlatmamız ve o genç insanları PKK nın kucağından kurtarmamız önemli görevimizdir sanıyorum.
Burada en büyük iş vatandaş olarak bizlere düşmektedir.
Bu sorun hepimizin sorunudur. Türkiye nin en önemli sorunudur. Bu sorunu çözmeden başka şeyleri düzeltmek pek kolay değildir.
Bu sorunu yönetilenimizle ve yönetenimizle böyle algılamalıyız.
Annelerimizin göz yaşlarına, acılarına ortak olurken yönetenlerimize de bunu hatırlatıp onları demokratik kurallar içinde sorgulamak da, görevlerini bu yönde yapmalarını istemek de bizim görevimiz olmalıdır.
Ne dersiniz? Haksızmıyım?
Selamlar.
Hüsnü Sönmezer. 31.ağustos.2015