- 700 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
GELECEK BİLİM AÇISINDAN ÜLKELER
RUSYANIN GELECEĞİ
1991 yılında Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği dağılma sürecine girdi. Letonya, Estonya, Litvanya birlikten ayrıldı. Bulgaristan, Yunanistan, Romanya Avrupa Birliği ve NATO’ya katıldı.
Moldova hem Bağımsız Devletler Topluluğu üyesi olarak kaldı hem Avrupa Birliği üyesi oldu.
Ukrayna birlikten ayrılmak isteyince Rusya müdahale edip engelledi.
RUSYA’NIN DAĞILMAYI ÖNLEME POLİTİKALARI OLUŞTURMA DÖNEMİ
Demokratik Devlet modeli Dünya’da en mükemmel dönemlerinden birine ulaştı. İktisadi işletme ve ticaret, ulaşımda en mükemmel işler dönemde. Hava durumu birebir doğrulukla tahmin edilebilmektedir. Riskler deniz yoluyla neredeyse sıfıra çekilmiştir.
Para yönetimi ve güvenliği ABD ve Koalisyon Devletleri açısından güvenlik altına alınmıştır. Türkiye özel bankaları ve bazı devlet bankaları bu koalisyon(ortaklık) dönemini tamamlamıştır.
Bağımsız Devletler Topluluğu ülkeleri halklarında demokrasi unsurlarının tamamlandığı inancı yoktur. Küresel para yönetimi ve güvenliği yoktur.
Rusya ticarete kapalı bir toplum değil, açık bir toplumdur. Uluslararası ticareti ulaşımı Osmanlı Devleti gibi engelleyen bir toplum değildir. Bu yüzden ittifaklar arası çatışma savaşa neden olacak görülmüyor.
Uzay çağı teknolojilerini kullanabilen bir devlet mi? Kendi teknolojisini, markasını üretebiliyor mu? Patent devleti mi? Hayır, ne bilgisayar, ne otomobil, beyaz eşya piyasasında varlık gösteremiyor.
Sadece savaş araç ve silahları, uydu hizmetleri alanında hizmet veriyor. Parasının Uluslar Arası gücü yok. Doğal gaz satışı yoluyla enerji geliri var.
ÇİN’İN GELECEĞİ
Çin parasının Dünya’da belirleyici özelliği yok. Dolar ve ABD bankalarını kullanan sermaye sahiplerine sahiptir. Amerikan Çinlileri çift taraflı aktörlerdir. Teknoloji satan uydu hizmetleri olan devlettir. Gelişmekte olan ülkelerin alt yapı ve modernleşme yatırımlarına ham madde karşılığı yardım eden ülkedir. Otomobil, beyaz eşya, A dan Z’ye tüm teknolojik ürünleri üreten bir devlettir.
Çin’de demokrasi sorunu devam etmektedir. Edecektir. Vietnam Savaşı Çin’in ABD’ye boyun eğmesini sağlamıştır. Kapitalizme bütünleşmiş devlettir. Japonya’nın önünü kesmiştir.
Demokratik ve refah devleti olmadığı için demokratik devlet yaşatma tecrübesi olmadığı için model ve ideal devlet ve devletler topluluğu oluşturamayan devlettir. Federe özelliklere izin vermeyen devletlerle kimse ortaklık oluşturmaz. Yok, olacağını bile bile ortaklık ve asimilasyonu kimse kabul etmez.
ÇİN HALK CUMHURİYETİ
20 Eylül 1954 tarihli bir anayasa ile sosyalizm idaresi kurulmuştur; ancak tamtamına sosyalist bir ülke olmamışlardır. Mao döneminin ardından yapılan düzenlemelerle yabancı sermaye ithal ettiklerinden gerçek anlamda sosyalist bir ülke değillerdir. İktidara ülkenin tek siyasi partisi olan Komünist Parti hâkimdir. Ülkede yasama ve yönetim 1227 üyeli senede bir defa toplanan Milli Halk Kongresi’nin elindedir. Seçmen yaşı 18’dir. Senede bir gün toplanan "Milli Halk Kongresi"nin yürütme meclisi olan Daimi Komisyon veya Devlet Meclisi, Kongre üyeleri tarafından kendi aralarından seçilen bir başkan, 13 temsilci, bir genel sekreter ve 65 milletvekilinden teşekkül eder.
Yürütme yetkisi başbakan, 12 temsilci, 32 bakan veya bakan seviyesindeki komisyon başkanları ve genel sekreterden teşekkül eden hükûmete aittir. Yürütmenin bir kolu olan devlet başkanı kongre tarafından dört yıl için seçilir. İdari bakımdan 28 eyalete ayrılmış olup bunların 5’ini muhtar eyalet, 21’ini eyalet ve 2’sini de birer şehir olan iller teşkil eder.
İNGİLTERE VE İNGİLİZ MİLLETLER TOPLULUĞU
Kara Avrupa’sı demokrasisi dışında kalmayı denemiş ama başarılı olamamış. Dünya genelde Fransız tipi demokrasiyi seçmiştir. Avrupa Ekonomik işbirliği Teşkilatı dışında kalmayı denemiş ama becerememiştir. Tekrar geri dönmüştür.
Monarşi(Krallık) ve cumhuriyetin birlikte olduğu meşrutiyet (meclis: parlamentarizm) yönetim biçimi olan devlettir.
Bu modeli benimseyen devlet Hollanda, Belçika, Lüksemburg, Danimarka, İspanya, İsveç, Norveç, Danimarka gibi devletlerdir.
İngiltere tipi meclisli başbakanlık ve krallık sisteminin uygulandığı İslam ülkesi Fas vardır.
Parlamenter temsili demokrasi ile Anayasal (Monarşi) krallığın olduğu başka pek ülke yoktur.
ORTA DOĞU ÜLKELERİNİN GELECEĞİ
Suudi Arabistan, Ürdün vs sadece krallığın olduğu bir ülkedir.
Esadlı Suriye, Saddamlı Irak, Hüsnü Mübarekli Mısır, Kaddafili Libya tek partili cumhuriyet devleti idi.
Tek parti rejimleri yıkılınca hangi demokrasi tipi gelecek?
Fas, İngiltere tipi krallıklı demokrasi tipi mi yoksa sadece temsili demokrasi mi? Ortadoğu ülkeleri Türkiye dahil teknoloji üretemeyen devletler, parası uluslar arası ticarete, kendileri uluslararası ulaşıma egemen olamayan devletlerdir. Federe devlet geleneğine izin vermeyen asimilasyoncu devlet olarak görülmüş barbar devlet sınıflandırması içinde bilim tarihi içinde sınıflanmış devletlerdir. İnsan hakları evrensel bildirgelerini yok etmeyi savunan doğmaların savunucusu devletlerdir. İnsan Hakları Evrensel Bildirgelerini savunanları dinde reformcu ve kâfir ilan eden devletlerdir.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi içinde söz hakkı olmayan devletler. Üçüncü dünya ülkeleri ve halkları açısından model, ideal olamayan devletlerdir.
Federe devlet geleneğine sahip ABD tarafından Irak dizayn edildi. Şekillendirildi. Ancak sınırlar Kuzey Irak Kürtleri tarafından yeterli görülmeyip bölge ülkeleri tehdit edilmektedir. Yine İsrail de sınırlarını yeterli görmeyip bölge ülkelerini tehdit etmektedir.
Gelecek asimilasyon, sınır, bağımsızlık, refah rekabetleri tarafından belirlenecektir. Asimilasyon ve bağımsızlık mücadeleleri savaşa dönüşecek iktisadi gücü bulamayacaktır. Terör tehdidi ile sınırlı kalacaktır. Lübnan, Yemen demokratik devleti kurulana kadar 50 yıllık bir iç savaş dönemi sürmüştür. Suriye’de etnik gruplar ülke dışına atılmadıkça bu iç savaş sürecektir. Kuzey Irak Kürtleri temsili demokrasiyi oluşturamadıkça hastalık sürecektir. Tek parti Kuzey Irak bölgesinden kalkmadıkça, başkalarından demokrasi isteme hakkı bencillik olarak sınıflandırılacaktır.
Maşa devletler adam olacak, cellatlar istikbalin kudretli insanları olacak, öngörüsü, komplo teorileri üreterek istikbal arayışları ham hayaldir. Tarihi boyunca egemen devlet olamamış, para, ulaşım, üretim, ticaret hakimiyeti kuramamış devletlerin geleceğin ülkesi olması beklenemez.
Abdullah Bedeloğlu
KENYA MÜLTECİ KAMPI
Afrika boynuzunu vuran son 60 yılın en büyük kuraklık krizi, Kenya’daki Dadaab mülteci kampını yıllar sonra yeniden dünya gündemine getirdi. 27 Eyl 2011 Güncelleme 11:16 TSİ Buket Güvenç Kayılı
Dadaab’taki mülteci kampı kuraklıkkrizi ve son çatışmaların ardından 440 bini aşkın nüfusuyla artık bir kente dönüşmüş durumda. Kampta yol da yok, arazi araçları dışında bu bölgede seyahat etmek mümkün değil. Ifo kamp bölgesinde çadırlar arasında dolaşmaya başlıyoruz, bazı mülteciler görüntülenmek istemiyor. “Görüntülenmemizin bize ne yardımı olacak” diyorlar. Kimisi gıda yardımı ya da para istiyor.Mülteci kampında güvenlik desteği olmadan yardım dağıtımı riskli. BM’nin rutin gıda dağıtımı dışında bir yardım kuyruğuna rastlıyoruz. Mülteciler sırayla, yardımın dağıtıldığı tel örgülü bölmeye alınıyor. Somalili mülteci bir kadın yardım görevlisinin kendisine vurduğunu söyleyerek ağlıyor. Yarım saat içinde dağıtım tamamlanıyor. Yardım alamayanlar kamyonu ve yardım görevlilerini taşlıyor. Zorlu yaşam koşulları kalabalıkların çok çabuk kışkırtılmasına yol açıyor.
Peşaver’in yaklaşık 30 km. güneydoğusunda yer alan Jalozai, Pakistan’daki en büyük mülteci kamplarından biri.
Kamp 1979’da Sovyetler Birliği’nin Afganistan’ı işgal ettiği sırada 70.000’den fazla mülteci barındırmıştı.
Pakistan, çoğunluğu Afganistan’dan gelmiş olan yaklaşık 1,7 milyon mülteciye ev sahipliği yapıyor. Bu mülteciler, mülteci kamplarında ve kırsal bölgelerde yaşıyor
Mülteciler ve yerinden edilmiş kişiler: Mülteciler: 1.043.984 (Afganistan)
Yerinden edilmiş kişiler: 1,5 milyondan fazla (2011 yılında Sind’de meydana gelen seller ve Kuzeybatıdaki silahlı çatışmalar nedeniyle) MÜLTECİ gelmiş mülteci sayısı 3 milyona yaklaşmıştır.
Burma askerî yönetiminin baskıları nedeniyle bugün yüz binlerce Arakanlı Müslüman, Burma sınırları dışında mülteci olarak yaşamaktadır. Mültecilik statüsü tanınan ya da tanınmayan 200.000 Arakanlı Müslüman Pakistan’da, 500.000 kadarı Suudi Arabistan’dadır. Malezya’da da 10.000 Arakanlı Müslüman bulunmaktadır.
Mültecilerin Statüsüne Dair Cenevre Sözleşmesi’ni imzalamamış olan Malezya, ülkesinde bulunan diğer mülteciler gibi Arakanlı mültecileri de yasa dışı göçmenler olarak görmekte ve bu kişilere mülteci statüsü vermemektedir. Ancak 2004 yılında Arakanlıların ülkede geçici olarak barınmasına izin vermiştir ve Arakanlılar mülteci statüleri olmaksızın Malezya’da barınmayı sürdürmektedirler. En çok Arakanlı mültecinin bulunduğu ülke, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMYK)’nin de faaliyet gösterdiği Bangladeş’tir. Yaklaşık 300.000 Arakanlı Müslüman, 1991-92 yıllarında Burma yönetiminin baskıcı politikaları nedeniyle küçük yüz ölçümü, kalabalık nüfusu ve fakirliği ile bilinen Bangladeş’e göç etmiştir.
SUDAN MÜLTECİ KAMPI
Darfur başkent Hartum’un 1300 km batısında bir bölgedir. Yerel ve Arap kabilelerin hayvancılıkla geçindiği bölgede su kaynakları ve otlakların paylaşımı konusundaki uyuşmazlıklar, kuraklığın etkisi ile büyümüş, 2003 yılında, yerel bir isyanın ardından, bölgedeki kabileler "Toro Boro" ile Sudan hükümeti tarafından kurulan ve desteklenen milis kuvvetleri (janjavid) arasında çatışmalar başlamıştır. Bu çatışmalarda Darfur nüfusunun üçte biri -yaklaşık 2 milyon insan- zorla yerinden edilirken, yüz binlerce insan öldürüldü. Halen 1,5 milyon kişi yerleştirildikleri mülteci kamplarında yaşamaktadır.
FAS- MORİTANYA SINIR SORUNU
Batı Sahra’da yaşayan topluluğa Sahravi denmektedir. Ancak burada etnik olarak Arap ve Berberiler yaşamaktadır. 2013 tahminlerine göre nüfus yaklaşık 539.000 civarındadır. Ancak Cezayir’de Tinbauf mülteci kampında 1980lerden beri yaklaşık 90.000 Sahravi yaşamaktadır.
ÜRDÜN MÜLTECİ KAMPI
"Ürdün’de şu anda BM tescilli yaklaşık 680 bin Suriyeli göçmen bulunuyor. Hükümetin verilerine göre ise 1,4 milyon Suriyeli var. 20-30 bin Iraklı ve II. Körfez Savaşı’ndan kalan mülteciler de dikkate alınırsa sayıları nüfusun yüzde 10’una ulaşıyor. Üstelik ülkede 2,8 milyon Filistinli var.
LÜBNAN MÜLTECİ KAMPI
4,5 milyon nüfuslu Lübnan’da 1,1 milyon kayıtlı Suriyeli mülteci bulunuyor.
FİLİSTİNLİ MÜLTECİLER
Yurtlarından ayrılan Filistinliler 1948’de ve takip eden yıllarda Gazze, Batı Şeria, Lübnan, Ürdün ve Suriye’de inşa edilen 61 mülteci kampında yaşamlarına devam etmek zorunda kaldı.
O tarihten bu yana nüfus artışıyla, geçen yılın sonuna kadar Filistinli mültecilerin sayısı dünya genelinde 5,9 milyona ulaşırken bunların yaklaşık 5,3 milyonu Birleşmiş Milletler (BM) Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı’na (UNRWA) kayıtlı olarak görünüyor.
ETİYOPYA MÜLTECİ KAMPI
Güney Sudan’da 2013 yılında Cumhurbaşkanı Salva Kiir ile yardımcısı Riek Machar arasında başlayan iktidar mücadelesinin ardından çıkan iç savaştan dolayı yaklaşık 250 bin kişi, Etiyopya’ya sığınmıştı.
Eritre’deki siyasi durumdan dolayı kaçarak Etiyopya’nın Afar Eyaleti’ne sığınan 10 bin kadar Eritreli mültecinin yaşadığı kampta, Türkiye’nin yardımları ile bayram havası yaşandı. 25.6.2015
LİBERYA MÜLTECİ KAMPI
FilDİŞİ Sahili’nde beş aydır devam eden çatışmalar, Liberya’ya kaçan 153.000’den fazla Fildişi Sahilli dahil olmak üzere ülke içinde ve dışında yüz binlerce sivili yerlerinden etti.
NİJER MÜLTECİ KAMPI
Ocak ayında 153 bin Nijeryalı komşu ülkelere sığındı. Mültecilerin yaklaşık 100 binden fazlasına ev sahipliği yapan dünyanın en fakir ülkesi Nijer, bölgedeki sığınmacıları ağırlayan ülkeler arasında ilk sırada yer alıyor.
ÇAD MÜLTECİ KAMPI
Nijerya’nın kuzeyinde etkin olan Boko Haram örgütünün saldırılarını arttırması üzerinde pek çok insan evlerini terk ederek başka yerlere yerleşmek zorunda kaldı. Boko Haram saldırılarının ardından ülkenin güvenli bölgelerinde ve komşu ülkeler olan Çad, Kamerun ve Nijer’de bulunan mülteci sayısının 1 milyonu geçtiği tahmin ediliyor.
MORİTANYA MÜLTECİ KAMPI
Moritanya’da 100 bin Mali’li mülteci var.
İHH, yaklaşık 100 bin kişinin kaldığı Moritanya’daki Mberra Mülteci Kampı’nda yardım faaliyetleri gerçekleştirdi. İHH İnsani Yardım Vakfı ekipleri Fransa’nın Mali’nin kuzeyine yaptığı askeri müdahaleden sonra Moritanya’da bulunan Mberra mülteci kampına sığınan Malili mültecilerin ihtiyaçlarını belirlemek ve yardım çalışmaları gerçekleştirmek üzere bölgeye gitti. Moritanya – Mali sınırında bulunan Mberra mülteci kampına giren İHH kampta Birleşmiş Milletler dışında yardım çalışmaları yapan ilk bağımsız kuruluş oldu.
Mali’deki krizin bir yıl önce başlamasından bu yana yerlerinden edilenlerle birlikte, şu an komşu ülkelerde 147,000 Malili mülteci bulunuyor. . (Moritanya’da 55,221, Nijer’de 52,875, Burkina Faso’da 38,776, Cezayir’de tahminen 1,500, Gine’de 26 ve Togo’da 20).
HİNDİSTAN MÜLTECİ KAMPLARI
Tripura eyaletindeki Nifingpara mülteci kampı.
Tripula eyaletinin başkenti Agantaya yaklaşık 170 kilometre uzaklığındaki mülteci kampı var. Yaklaşık 5 bin aileye ev sahipliği yapan kamp, 1997 yılında koşu Mizoram eyaletindeki zulümden kaçtığı iddia edilen insanlardan oluşuyor.
Sri Lanka kökenli Tamil halkı, yakın zamanda sonuçlanan Sri Lanka iç savaşı yüzünden Hindistan’a göç etti. Nisan 2002’de, yaklaşık 23.356 Sri Lankalı mülteci Hindistan’daki Tamil Nadu’ya yerleşti. Mülteci akını ateşkes sağlanmasıyla 2009’da durdu.
Devlet güçleri ile ülkenin kuzey ve doğusunu kontrol eden Tamil Kaplanları adlı ayrılıkçı örgüt arasında 25 yıl devam eden iç savaşta 70.000’den fazla insan öldü.
Mülteciler ve yerinden edilmiş kişiler: Mülteciler: 77.200 (Tibet/Çin); 69.609 (Sri Lanka); 9.472(Afganistan) Yerinden edilmiş kişiler: en az 600.000 (yaklaşık yarısı Jammu ve Kashmir
bölgesinden gelen Kashmir Panditleri)
Netice olarak Keşmir, Hindistan ve Pakistan’ı 1947 yılından beri üç kez savaşa sürüklemiş ciddi bir sorundur. Tabi bu sorunun çözülememesindeki en büyük etken, Keşmir’deki ayrılıkçı hareketler ve Pakistan’la birleşme talepleri için Pakistan’ı suçlayan Hindistan’ın reddedici tavrıdır. Nitekim, Hindistan Keşmir’de ciddi boyutlarda insan hakları ihlalleri gerçekleştirmiş ve yaklaşık olarak 700. 000 kişilik orantısız bir güçle, Hindistan’ın işgalinin haksızlığına karşı çıkan ve bağımsızlık isteyen Keşmir halkına karşı baskıda bulunmuştur. Bu baskılar sonucunda da, bugüne kadar 70.000’in üzerinde Keşmirli şehit edilmiş, 1.5 milyondan fazla Keşmirli de mülteci hale getirilmiştir.
DEMOKRATİK KONGO MÜLTECİ KAMPLARI
UNHCR sözcüsü Adrian Edwards, Cenevre’deki gazetecilere şunları söyledi: “Bürolarımız, son iki haftada Çad, Kamerun ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ne yeni gelişlerin olduğunu tespit etti. Çatışmaların başladığı Aralık ayından bu yana, bölgedeki Orta Afrikalı mültecilerin sayısı toplamda 37.000’i buluyor.”
Mülteciler öncelikle Orta Afrika Cumhuriyeti’nin başkenti Bangui’den olmak üzere ülkenin güney doğusunda, Demokratik Kongo Cumhuriyeti sınırında bulunan Bangassou, Rifai ve Zemio kentlerinden geliyorlar. Aralık ayından beri 30.800 mülteci Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin kuzeyine sığındı. Çad, 5.600 Orta Afrikalı mülteciyi kabul ederken Kamerun’da 1.024 kişi kaydoldu.
KIRIM MÜLTECİ SORUNU
Ukrayna Cumhurbaşkanlığı Kırım Temsilciliğinin Ukrayna Devlet Olağanüstü Durumlar Servisi ve valiliklerle birlikte yaptığı denetimlerin sonuçlarına göre Ukrayna’nın anakarasında 20 bin 448 Kırımlı mülteci yaşıyor.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.