- 424 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Temas
Bir insana iyilik yapmak istiyorsanız evinin kapısını söküp götürün. Bir daha takmaya kalkacaktır. Kızıp yakası açılmadık sövgüler dizecektir hatta. Olsun onun evde olmadığı zamanda bir daha sökün. Bu bir iyilik ve ısrarla üzerine gidilmeli. Eviyle dünya arasındaki o tahta veya çelik sınırı kaldırdığınızda kendini güvende hissetmeyecek, meraklı, arsız gözlerin üzerine dikildiği düşüncesiyle huzursuz olacaktır. Sanki o tahta kapı onu bu dünyanın tehlikelerinden koruyacak kadar sağlam! Mesele de bu ya. Evdeki yaşantınızı gizleyecek kadar yalıtılmışsanız ve dünya sizin evdeki hallerinizi tuhaf karşılayacak kadar uzağınızda, size yabancıysa burada sarsıcı bir yalnızlıkla karşı karşıyasınızdır. Diğer türlere bakın, hepsi de bir arada avlanıyor, birlikteyken av oluyorlar. Doğanın acımasızlığına karşı, tek vücut direnme, savaşma yeteneği geliştirebiliyorlar. Bireyler birbirlerinin ihtiyaçlarına karşılık verecek şekilde sıcak bir ilişki içerisindeler. Birbirilerini tanıyorlar, anlıyorlar, empati kuruyorlar ve en önemlisi komünal bir yaşam sürdürebiliyorlar. Medeni dünyanın düzeni ise insanların arasına aşılmaz duvarlar örüyor. Her birimiz kendi şatolarımıza bir büyüklenme serzenişiyle hapsoluyoruz. Geçenlerde insanların çırılçıplak sokaklara döküldüğüne dair bir haber gördüm. Evet, anadan doğma bir vaziyette herkes sarkmış etlerini, kendilerine zevk veren, ihtirasla dokunmayı istedikleri organlarını sergiliyorlardı. Belki de aktivistlerdi, belkide bir reklam için bir aradalardı ya da onurlu bir amacın peşinden sokaklara dökülmüşlerdi. Sebebini bilmiyorum. Çok cüretkar olduklarını rahatlıklarından anlayabiliyorsunuz. O manzaraya bakınca insanların pazar için giydirilmiş, süslenmiş birer rekabet objesi haline getirildiğini düşünmeden edemedim. Bizi olduğumuzdan daha farklı gösteren bir oyunun içinde makyajlarımız olmadan repliklerimizi dile getiremiyoruz bile. Özetle bizler özel değiliz. Yalnızlaştırıldığımız sürece de bir hiçiz. Sandığımız kadar medeni de değiliz. Kendi doğamızı redderek ölümcül bir hata yapıyoruz. Kapitalist dünyanın güç ve kazanç sarmalında reklamlarla güdülenmiş, önceden belirlenmiş hedeflere empoze olmuş birer kuklayız. Bu kapılar yıkılmadan da asla kendi gerçeğimizi göremeyeceğiz. Söküp atın o kapıları!..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.