- 547 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YENİ AYAKKABILAR
O gün şehirde görülmesi gereken çok önemli bir işi vardı, aynı mahallede oturan kardeşi ile sözleştiler beraberce şehire gidelim dediler. Sabahleyin kalkıp kahvaltısını yaptı, düzgünce esvaplarından birini üzerine giydi, az sonra evden çıkacaktı.
-Hanım, şu yeni aldığım ayakkabılarımı da getir de ben artık gideyim, dedi. Hanımı yeni alınmış siyah iskarpinleri getirdi. İskarpinler parıl parıl ediyordu, hatta altına birde pençe vurdurmuştu, çabuk eskimesinler diye. Tam o sırada kardeşinin sesini duydu;
-Haydi, bire nerde kaldın, biraz acele etsene. O da biraz acele etti, aceleyle ayakkabılarını giyip evden çıktı.
Şehire geldiklerinde önemli olan işlerini bitirince kardeşi müsaade isteyip ayrıldı. Kendisi Hunat Camii’nin yanından geçerken öğle ezanı okunmaya başlamıştı. Evden çıkmadan önce mutlaka abdest alırdı, o günde abdestliydi. Öğle namazını kılmak için Hunat Camii’ne girdi. Hunat’ta namaz kılmayı çok sever, fırsat buldukça namaz kılmaya Hunat’a gelirdi. O günde iyi bir tesadüf olmuştu, namaz vaktinden önce işini bitirmişti. Şimdi namazını rahatça kılabilirdi.
Namazını kıldı, birazda cemaatin çıkmasını bekledi. Kendiside çıkacaktı ki ayakkabılarının yerinde olmadığını farketti. Acaba başka bir yere mi koydum diye düşündü, ayakkabı konulan tüm yerleri kontrol etti ama ayakkablarını bulamadı. Sonunda cami görevlisine durumu söyledi. Görevli;
-Zaman zaman böyle hoş olmayan olaylar olabiliyor, şuradaki ayakkabılardan ayağına uygun olan birini giyebilirsin, diyerek daha önceden kalmış eski püskü ayakkabıları gösterdi.
Başkasının ayağına giydiği ayakkabıyı giymek istemiyordu ama başka da yapacağı pek birşey yoktu. Oradan ayağına uygun bir ayakkabı takıp caminin arkasındaki terlik satılan yere kadar gitti. Tesadüfen giydiği o eski ayakkabı ayağına ne de güzel uymuştu. Terlikçiden bir çift terlik alıp ayağına giydi ve camiden aldığı ayakkabıları götürüp aldığı yere bıraktı.
Terlikle şehirde dolaşmak olmazdı. Ayakkabıcıya gidip yeni bir ayakkabı almalıydı, öyle de yaptı. Ayakkabıyı alırken kendi kendine "şimdi eve varınca hanım benim ayakkabı çaldırdığımı bilmemeli" diye düşündü ve kaybettiği ayakkabının tıpa tıp benzerini bulup aldı. Hatta altına pençe bile vurdurdu. Çünkü öteki ayakkabının altına pençe vurdurmuştu.
Hiç bir şey olmamış gibi eve geldi, kapıdan içeri girer girmez bir de ne görsün? Camide kaybolduğunu sandığı ayakkabılar ayakkabılıkta durmuyorlar mı?
Meğerse evden acele ile çıkarken yeni ayakkabıların yerine günlük işlerde giydiği eski ayakkabılarını giyip çıkmış. Hani şu camiden terlikçiye kadar giyip sonra geri götürüp yerine bıraktığı ayakkabılarını. Şimdi gidip onları almayı düşünüyormuş.
"Acele işe şeytan karışır" derler ya, doğru mu dersiniz?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.