- 508 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
SİZİ ÖZLEDİM
MAZİYE YOLCULUKLAR - 52
“Allı turnam bizim ele varırsan,
Şeker söyle kaymak söyle bal söyle…
Eğer bizi sual eden olursa,
Boynu bükük benzi soluk yâr söyle…”
Dirseklerim çalışma masasında, yüzüm avuçlarımın arasında, bu gece yarısı Kâhta’m yine seni düşünüyorum…
Yüreğimde derin izler bırakan çocukluğumun geçtiği topraklara sevdam bakidir…
Kâhta’m, saf, dürüst, mert, namuslu, vefakâr insanların yüzümün akıdır…
Sende geçen her günüm beynimin dallarına takılmış birer takıdır…
Senden gelen iyi haberler dertlerime ilaç, bedenime yakıdır…
Senden aldığım her kara haber yüreğime saplanan çakıdır…
Her bayram beni hayallere daldırır…
Mazi kuşanır bütün güzel anıları yüreğime saldırır…
Anılar kollarıma girer beni bir kuş misali kaldırır… Çocukluğuma götürür beni…
Seni yeniden yaşarım, yeniden severim seni…
Aklım fikrim sende gurbet tutsak etse de bedeni…
Rengi solmuş siyah önlüğüm, naylon yakam, büyüklerimden kalma küçültülmüş pantolonum, altı yamalı çoraplarım, siyah lastik ayakkabılarım sizi özledim…
Topacım, cam bilyelerim, ellerimle yaptığım sekiz tekerlekli tel arabam, temizlediğim keçi kellelerinden kestiğim sarı boynuzlar, sarı boynuzlardan sapını yaptığım ortası oluklu bıçağım, sakızlardan çıkan artist, futbolcu resimleri sizi özledim…
Annemin diktiği bez okul çantası, sarı yapraklı matematik ve beyaz yapraklı defterlerim, ikinci el ders kitaplarım, tahta cetvelim, iletkim, pergelim, açacağım, kalemlerim sizi özledim…
Cami mahallesinde babamın elleriyle ördüğü kerpiç duvarlar, pembe hayaller kurarken gözümü ayırmadığım mertekler, ahşap pencereler, duvara gömülü okul dolabım, etrafı oymalı boy aynası, tahta divan, el yapısı halılar, minderler sizi özledim…
Avlumuzdaki kuyu, araba dış tekerinden yapılmış kova, renk renk güller, nar ve dut ağacı, yufka ekmek ve yemek pişirdiğimiz taş ocak sizi özledim…
Evimizin açıldığı iki sokak, sokaklarında yaşayan gönlü zengin, namuslu, onurlu, mert, güzel komşular, teyze, hala, dayı, amca, abla, ağabey dediğim büyüklerim, kardeş gördüğüm yaşıtlarım, küçüklerim sizi özledim…
İki hafta önceden başlayan bayram hazırlıkları, komşuların birlikte pişirdiği nar gibi kızarmış yufkalar, börekler, bayram kâhkeleri, peksimetler, bayram gecesi başucumuza, yastığın altına koyduğumuz bayramlık giysiler, ayakkabılar sizi özledim…
Saflarda duran herkesi tanıdığım bayram namazı, namazdan sonra eve götürdüğümüz, sofra kurduğumuz ellerini öptüğüm güzel insanlar sizi özledim…
İkinci adresim Kâhta Mezarlığı, mezarlıkta yatan canlarım, komşularım, hemşerilerim, bunları unutmayan, bir fatihayı esirgemeyen vefalı insanlar sizi özledim…
Cuma günleri hayvan alım satımı yapılan dostların buluştuğu mezat, mezadın altındaki bostanlar, bostanların kenarındaki çimenler, salkım söğütler, kavaklar, güzelim bağlar, bağların kenarındaki badem ağaçlar sizi özledim…
Su kulesi, toprak top sahalarımız, demet demet nergis topladığımız, kenger, lüz söktüğümüz tarlalar, hükümet konağı önünde yüzdüğümüz havuz, su içtiğimiz çeşmeler, sokaklar, caddeler sizi özledim…
Aysadık, Aysadık ziyaretleri, adakların piştiği kazanlar, yemyeşil ağaçlar, gölgelerine serilen kilimler, birlikte yenen yemekler, kurulan salıncaklar sizi özledim…
Kâhta çayı kenarındaki pamuk, pirinç tarlaları, su değirmenleri, yüzleri una bulanmış değirmenciler, balık tutanlar, suda kulaç atan çocuklar, hayvanlarına taze ot toplayan amcalar, teyzeler, akşamüstü Kâhta’ya doğru yokuşu çıkan yorgun insanlar sizi özledim…
Demirciler, kalaycılar, semerciler, nalbantlar, marangozlar, berberler, bakkallar, manifaturacılar, fırıncılar, lokantacılar, kunduracılar yani çocukluğumun tüm zanaatkârları ve esnafları sizi özledim…
Elleri nasırlı, tenleri güneş yanığı, yürekleri sevgi pınarı, bir karıncayı ezmeyen, haramın peşinde gezmeyen, dostlarını üzmeyen saf, dürüst, mert, namuslu, vefakâr insanlarım sizi özledim…
Sizi çok hem de çok özledim…
Sizinle her günüm bir bayramdı…
Sizinle geçen günlerimi geri istiyorum…
Sizinle yaşadığım güzellikleri arıyorum…
O günleri, o yılları özlüyorum…
Sizleri seviyorum…
YORUMLAR
eskiye dönebilmek mümkün olsa iç düşnmezdiim bir saniye..teknoloji ile birlikte büsbütün yalnızlıklarda artımı ne ..kimse kimseye selam vermez selam vereni görmez olmuş..ne garip bir yanımız insanlık ölmüş ağlayanı yok.. ..geçmişe özlem çoğu kalpte aynı ..sanırım.
selamlar.tebrikler.
Mahmut Cantekin
İlişkiler bu kadar kopuk halde yaşıyoruz.
Çocukluğumda fakir 4-5 eve haftada en az 1-2 kere yemek götürürdüm. Ya şimdi?
Yorumunuz için teşekkür ederim.
Özlem, çok derin bir sızıdır kah eksenden kayıp içine düştüğümüz o boşluk kah yarım kalmış bir telaş perdesi.
Yitiktir çoğu şey ve anlamsızdır sarılıp da yoksunluğu yürekte saklı.
Neler ve kimler var kim bilir, çok geride bıraktığımız ama bağrımızı yakan...
Yüreğinize sağlık değerli hocam.
Saygılar, hürmetler...