- 1403 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
ALIŞVERİŞ MANYAĞI
Her insan kendine münhasırdır..
Ben de kendi halinde biriyim.. Tek kötü huyum şudur diyemeyeceğim çünkü bir sürü kötü huyum var.. Ama en kötüsü de bir alışveriş manyağı olmam.. Şimdi diyeceksiniz ki çoğu bayan öyledir:) Ama benim huyumdan pek görmedim çevremde hatta hiç görmedim. Ben bir şay alacağım zaman mağazaya girer ve dolaşmaya başlarım.. Diyelim gözüme güzel bir elbise kestirdim.. Kesinlikle kaç para diye bakmam.. Hemen kendi bedenime uyanı gider dener ve direk kasaya yönelirim.Ve asıl kötüsü de o elbiseye benzer bir kaç tane daha elbieyi kolumun altına sıkıştırırım:) Ancak kasada fiyatı öğrenirim ve alır çıkarım. Bu huyum yüzünden annemden çok fırça yemişimdir. Ama huylu huyundan teneşirde demişler..Ben, aynı ben hala değişmedim.O yüzden arkadaşlarım öğlen tatilinde işten çıkar alışverişe giderken ben kuzu kuzu kitabımı koltuğumun altına sıkıştırır her zaman gittiğim çay bahçesinde bir sandalyeye kurulur ve kitabıma gömülürüm.. Kitap okumam da bir alemdir:) Millet gibi sessiz sedasız kitap okuyamam.Gülünecek yerde güler ki bu kahkaha atılması gereken bir cümleyse kesin kahkaha atarım.Veyahut ağlanacak bir yerse hüngür hüngür ağlarım. Gören bu kız deli mi ne demesin diye genelde iş yerime okumak için bilim kurgu kitapları götürüyorum.Bu da başka bir kötü huy işte ne yaparsınız.
Neyse konuyu dağıttım yine. Alışveriş manyaklığımdan bahsediyordum. Ben sadece maaş aldığım ayın 15’inde çıkarım alışverişe..Neme lazım rezil olmak var işin içinde.Düşünsenize ben alıp kasaya gitsem ve param yetmese:)
Bundan dört beş sene önce başıma gelen bir olayda ne yazık ki bu kötü huyumu değiştirmedi. O zamanlar ailemden ayrı başka bir şehirde çalışıyorum. Kurumun lojmanında oturuyorum ve kapısında da bekçi olduğundan korkmadan rahat yaşıyorum. Yoksa ödleğin de tekiyimdir hani:)
Bir gün işe giderken yolda ayakkabımın topuğuna bir şey takıldı.Slkelemeye kalkınca da ne göreyim bir parça altın zincir. İnanmaz gözlerle alıp baktım .Şöyle etrafı kolaçan ettim benden başka kşmse yok yolda.İş yerine gidince araştırırım diye düşünerek alıp çantama attım. Bayrama da 10 gün kalmıştı. Ve bir yandan da ailemin yanına gitmek için hazırlık telaşındaydım. Neyse iş yerime gelince kapıda ki güvenliğe durumu anlattım ve bir arayan soran olursa beni bulsun dedim. İş yerimde ki tanıdığım arkadaşlara da haber saldım.Olur ya belki bir tanıdıklarının olabilirdi.. Aradan yedi sekiz gün geçti. Ben her zaman ki müsrifliğimle tüm paramı yemiş sadece ailemin yanına gidecek kadar para ayırmıştım cüzdanımda. Gidince babamdan tırtıklardım nasılsa:)
O zamanlar saçlarım nerdeyse belime kadar uzun. O sıralar perma müthiş moda.Ben de yaptırmak istiyorum ama bir türlü parayı denkleştiremiyorum fazla harcamaktan. Bu arada zincirden ses seda çıkmadı. Arkadaşlarda kız bozdur ye yapacak bir şey yok dediler. Düşündüm taşındım.Bu haram.Yesem olmaz.En iyisi ben gidip bozdurayım o parayla saçımı perma yaptırırım ve yememiş olurum gibi cahilce bir fikir geldi aklıma:) Ve aynen öyle yaptım.. Kuyumcuya gidip bozdurdum.İnanılmaz bir para tuttu. Şimdi ki parayla dört yüz küsür. Piyasada perma yüz ya da en pahalısı yüz elli lira.Ya dedim perma yaptırırım artanla da otobüs bileti alırım. Birazını da dilenciye filan veririm ki tam haram olmasın:)
Dediğimi de yaptım.Ama nasıl?
Daha önce hiç gitmediğim ve sosyete kuaförü dedikleri bir kuaför vardı İrfan diye. Param çok ya kalktım oraya gittim. Aman sen de diyorum içimden başka yerde en pahalısı yüzelli lira.Burda olsun da ikiyüz ya da üç yüz lira olsun ne olacak böylece parayı da bitirmiş olurdum.
Neyse efendim ben kuaföre girdim.Aman da ne lüks bir yerdi. Kurumla gidip bir koltuğa oturdum.İrfan denen kuaför geldi
- Hoş geldiniz hanımefendi ne yapalım kesim mi dedi.
- Yok dedim perma yaptıracağım.
Tamam diyerek beni aynanın karşısına aldı.
Bir saat sonra aynada kendimi tanıyamamıştım.Aman da aman ne çok yakışmıştı:) Sevinçle kalktım koltuktan ve adama teşekkür ettim.Ve kasaya ilerledim.
- Borcum ne kadar İrfan Bey dedim.
Adam sanki çok doğal bir şey söylermiş gibi aslında altıyüze yapıyorum ama siz ilk kez geliyorsunuz ayağınız alışsın size beşyüz yapalım dedi.
Şok.
- Nasıl yani o kadar pahalı mı dedim.
- Maalesef biz de ücretler böyle dedi adam pişkin pişkin gülerek.
Rezilliğin daniskası.O kadar param yoktu ki. Bozdurduğun altın dörtyüzdü kırk lirada otobüs param vardı cüzdanımda o kadar:)
Yüzüm kızararak.
- İrfan bey üzerinde dörtyüz kırk lira var siz bunu alın dedim.Bir de kimliğimi çıkardım lütfen bunu da alın ben yarın paranın kalanını getireceğim dedi. Adam ses çıkarmadan olur hanımefendi dedi ve hem parayı hem kimliğimi aldı.. Ben de ayağımı sürüye sürüye dışarı çıktım. İyi de ben altmış lirayı nereden bulacaktım.Günlerden Cuma idi ve ben üstelik o akşam yola çıkacaktım. Bırakın borcu otobüs paramda kalmamıştı. Bundan da geçtim eve gidecek dolmuş param da yoktu:)
Yürüye yürüye 2 saate eve geldim. Allahım bayanlar bilir topuklu ayakkabıyla yürümek nasıl bir şeydir.
Kendimi koltuğa attım ve kara kara düşünmeye başladım. Kimden borç bulabilirdim ki?
Önce babamı aradım ve bu gece gelemeyeceğim otobüslerde yer bulamadım ancak yarına varmış diye yalan kıvırdım.Rezillik. Ben ki yalandan nefret ederdim. Ama yapacak bir şey yoktu.Doğruyu söylesem annem dokuz günlük bayram tatilini vır vırıyla ağzımdan burnumdan getirirdi ki kadın haklıydı.
İş yerimde benden epey yaşça büyük Cemal Bey diye bir Trabzonlu arkadaşım vardı.Adamın 3 çocuğu vardı ve üçüde okuyordu. Eşi çalışmıyordu ama buna rağmen ailiesini gayet güzel geçindiriyordu. İkimizde aynı maaşı alıyorduk ki ben üniversiye mezunu olduğum için adamdan yüz lirada fazla alıyordum.Ama onun ev geçindirmesine karşılık ben tek olmama rağmen geçinemiyordum işte. Benim oturduğum lojmanın hemen karşısındaydı evi.O da lojmanda oturuyordu. Kalktım onlara gittim.Beni her zaman ki samimiyetle karşıladılar.Yalnız olduğum için sağolsunlar bana sahip çıkarlardı zaten.Genelde aç yatardım tembellikten. Yemek yapmaz zaten yapmayı da bilmezdim. Ya ekmek arası alırdım ya da ekmeğin arasına biraz peynir koyar onu yer yatardım. İyi de onca parayı ne yapıyorsun diyeceksiniz. Kıyafet manyağıydım dedim ya:) Cemal Beyler iki üç akşamda bir beni yemeğe çağırılardı aç yatmıyayım diye. Huyumu onlarda öğrenmişlerdi.
Neyse nasılsın iyimisin sorularından sonra utana sıkıla durumu anlattım.Karı koca ikisi de kaşlarını çattılar. Cemal Bey alem adamdı..
- Be akılsız gız ben sana ne diyim şimdi. Sana yüzlira lazım bi de eve gidecen.cık cık diye diye başını sallıyordu.
Eşi Fatma yerinden kalktı bak dedi Hülya benim pazar param var ama bayramdan sonra ödemen lazım yoksa aç kalırız bilesin dedi ve kalkıp yüz lira para getirdi. Sevincimi anlatamam.Koşup boynuna sarıldım.
- Tamam sen merak etme ben babamdan alırım para dedim ve teşekkür ederek ordan çıktım.
Ertesi gün sabah erkenden kalktım doğru kuaföre.Parayı verip kimliğimi aldım şükür.Ordan da terminale gidip bu kötü şehirden uzaklaştım:)
Şehir kötüydü tabi ben değil:)
Ayvazım DENİZ
YORUMLAR
Yazınızı okudum, Merakınız çok ilginç ilginç olduğu kadar da aileye mali külfet, Sizi bu konuda tedavi etmek için önereceğim şey bol bol kitap okumanız gerekir, Evlenirseniz bu durumunuz eşiniz tarafından iyi karşılanacağını sanmıyorum. Birde kendi kendinizi bu konuda ki rahatsızlığınızı yenmeniz gerekir, Hayat bir gün değil kızım,
Size sağlıklı günler dilerim evladım.
alış veriş manyaklığın da tek olmadığınızdan emin ola bilirsiniz ':) ama ben paramı saymadan hiç gitmemem :)))) yerde altın zincir bulma ihtimalim de hiç yok gibi bişe ':))
çok keyifle okudum; evet insanlar bazen kendi zaflarının cezasını çeke biliyorlar. Allah'tan Fatma ' pazar parasını verdi size :)) ayy ben hala Kuaför parasın da kaldım..:))
neyse ki.mutlu son.ve haklısınız kötü olan ..siz değil bozuk düzen;
saygılar..
ne diyim bir solukta okudum :) ayrıca bilimsel olarak bakarsak alışveriş bağımlılığı her zaman ondan bir önceki bağımlılığın yönelimidir. misal alışveriş bağımlısı olan bir bayan bunu yenmek için yeme bağımlısı olabilir yada sigara vb. bağımlılıklar kaybolmaz genelde yön değiştirir önemli olan asgeri düzeye indirip zararsızlaştırmak.