- 872 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
MÜSLÜMANLARDAN KAŞİF ÇIKMAZ
,
===MÜSLÜMANLARDAN KAŞİF ÇIKMAZ===
Demiş,
Bir bakanımız.
Şaşırdım okuyunca.
Çok da üzüldüm.
Demek Müslümanlık öyle bilimden uzak bir din ki, bilime değer vermediği için kaşifte
çıkaramıyor. Yada keşif yapacak bir bilim adamı yetiştiremiyor.
Öyle çok üzüldüm ki Müslümanlık adına.
Şaşırdım kaldım. Demek ki o güzel din, din tüccarlarının elinde tekelleşmiş.
Onlar istedikleri gibi Müslümanları organize etmişler. İstedikleri yöne götürmüşler ve de
hepsini bir lokmaya muhtaç bırakıp sömürülerine basamak yapmışlar.
Ayrıca bunu sömürmek için iyice insanların beynine yerleştirmeyi de ön plana alıp öyle bir propaganda yöntemi seçmişler.
Ne güzel
“MÜSLÜMANLARDAN KAŞİF ÇIKMAZ” de insanları inandır onlarda bilimle uğraşacaklarına tekkelerde, zaviyelerde, tarikat ocaklarında kula kulluk ederek hu hu çeksinler. Bilimle teknikle hiçbir uğraşları çabaları araştırmaları olmasın. Şeyhleri de onları sömürmeye devam etsin.
Yazık diye düşündüm. Hem de çok yazık.
Demek ki peygamberimiz boşuna söylemiş “ İLİM ÇİNDE DAHİ OLSA BULUP ÖĞRENİN” diye.
Demek ki yine peygamberimiz boşuna söylemiş “BİR KELİME ÖĞRETENİN KIRK YIL KÖLESİ OLURUM” diye.
AYRICA,
“Bakın daha neler söylemiş değerli Peygamber efendimiz”
“Alimlerle ülfet ibadet yerine geçer.”
“İlim ibadetten üstündür ve dinin nizamıdır.”
“ Ümmetimin alimlerini ağırlayınız, çünkü onlar yeryüzünün yıldızlarıdır.”
“İlim tahsili kadın, erkek bütün Müslümanlara farzdır.”
“İlim tahsil ediniz, çünkü maarif bizim düşmanlarımıza karşı silahımızdır.”
“Beşikten mezara kadar ilim talep ediniz.”
“İbadetin en üstünü , ilim ve kemal istemektir’’
“ Benim bilgime yeni bir şey katmayan güne lanet olsun.”
“ Bir alimin ölümü bir milletin ölümü kadar büyük bir kayıptır.”
“Kendini ilme adayan fani, bakidir.”
“Cehaletten daha vahşetli fukaralık yoktur.”
“ Bir alimi ağırlayan Allah’ı ağırlar.”
“ İlim herkesi faydalandırır, takva ise ancak sahibini faydalandırır.”
“Alimin uykusu cahilin ibadetinden daha iyidir.”
“Cahiller içinde bir alim, ölüler içinde yaşayan bir kimse gibidir.
Bütün bunları yok sayıp “MÜSLÜMANLARDAN KAŞİF ÇIKMAZ “ demek, din sömürücülüğü yapanların savundukları bir söz olsa gerektir
Başka söz söylemenin anlamı yok sanırım.
SAYGILAR.!!
…….Hüsnü Sönmezer 22.ekim.2014
YORUMLAR
Öncelikle bu yazıyı kağıda döken kaleminizi kutlarım.
Yazı konusuna gelince;
Dinimiz artık yavaş yavaş yanlış anlaşılmaya, yanlış anlatılmaya doğru gidiyor.
Bu durumu fark edip durdurmaya çalışanların ise sesi en az seviyeye indiriliyor. İşte bunlardan biri Medyadır.
Dinimiz sizin de örneklerini saydığınız gibi bizlere araştırmayı, ilim öğrenmeyi, Bilimle ilgilenmeyi emrediyor.
İslam dini asla ve asla kapanıp evimizde diz kırarak oturup ilim öğrenmeye gitmememiz gerektiğini emretmiyor. Bu durum bazı zavallılar tarafından böyle algılanıp bu zavallıların yüzünden güzel dinimizin tüm dünya tarafından "gerici" dini olarak algılanmasına neden olmaktadır.
Ama ne gelir elden? Gerçekler acıtıyor böyle...
Keşifle,kaşif olmakla bilim arasında kurulan alakayı pek anlamadım! Çünkü bir sürü yer tesadüfen bulunmuştur. Keşif, bilinmeyen bir coğrafi bölgenin, bilmeyen tarafından ortaya çıkarılmasıdır. Bu, tüm insanlık için değil, sadece o coğrafyayı önceden bilmeyen açısından bir keşiftir.
Örnek verecek olursak, Güney Amerika'yi kim keşfetti? Avrupalılar. Bu tüm insanlık adına mı yapıldı? Alakası yok, zira orada zaten insanlar hem de medeniyet kurmuş olanları, vardı.
Ama illa keşif bilimsel bir şeydir denecekse, Müslüman kaşif olmadığını söylemek çok aptalca. Bu bakan herkimse hem sallamış hem de saçmalamış. Biraz sayalım,
İbni Batuta, İbni Cubayır, Rehan Beruni, Şehabettin İbni Mecit, Süleyman El Mahiri sadece bir kaçı ve hepsinin kitapları var ve Batı'da yıllarca okutuldu. Sonra Evliya Çelebi kim? Budist mi? Müslüman ve Kaşif. Magellan'dan hiç bir farkı yok. Hatta abartmada ve sallamada Magellan'a yetişemez bile.
Sağlıcakla,
Kederli
Bahsettiğiniz müslüman bilimciler, Avrupalıların keşif amaçları, Evliya Çelebi doğrudur.
Zamannna ve insanına büyük hizmetler vermişlerdi.
Lakin; makale yazarı arkadaşımızın sözkonusu ettiği gümüze bakalım bir de:
Saydıklarınızda kaçtanesi, dünya bilim ve keşif-kaşif edebiyatında anılıyor şimdi?
Bizden başka hiçbiryerde! Şimdi biz onlardan ne kadar iistifade ediyoruz?
İstifade ettiğimizi pek söyleyemeyiz.
Selçuklular devrinde yaşayan ve ömrünü sırf ilim ve bilime adamış merhum Ömer Hayyam, matematik, kimya, fizik, astronomi-kozmikbilim, felsefe, fıkh, edebiyat.. dallarında ikinci binyıla nerdeyse tüm fenbilimleri dallarında damgasını vurmuşken, dünyanın en iyi zamanlamalı takvimi icat etmişken, kaç ödül verildi ona?
Adamı anlyamamanın ve güya '' şarapçı-ayyaş'' diyerek, anlamak istememenin cezasını şimdi İslam dünyası çekmekte.
Kendimiz ettik, kendimiz bulduk.
O kadar.
Ha, eski bilimadamlarımızı ve kaşilerimizi anarsak da, övünmek için sadece. O da -bilindiği gibi- hiçbir işe yaramaz, nefsi avutmaktan başka.
Son iki-üç asırda ne kadar bilim adamı ve alim yetişdirdik, şimdilerde kaç kişi yetiştiriyoruz?
Adı Türkçe olanlar, malesef tamamen yutdışında, onların ekmeğini yerler ve dolayısıyla onlara hizmet ederler. Biz de tomar-tomar dövizlerle yutdışından, güya ''bizim bilimcilerin ve buluşçuların'' bilimini ve buluşlarının ürünlerini ithal'eder olduk, vatandaş da oldukça pahalı yararlanmak durumuyla karşı-karşıyadır.
Meselenin özü bu.
Saygı ve selamlar
Değerli hocam
Paylaştığınız ve kuşkusuz hazin bir manzara teşkil eden; bir bakanımıza ait an itibariyle google kanalıyla teyit ettiğim ifadesi beni rahmetli şairimiz Necip Fazıl ile Cemil Meriç merhum arasındaki bir diyaloğa götürdü birdenbire
Açıkçası tam metni tekrar göz atmak suretiyle kopyala yapıştır aldım
Biraz uzun özür dilerim
Paylaşan yazar şu anekdotu sunuyor
"Öğrencilerle de paylaştığım bir Cemil Meriç hatırası Necip Fazıl’a dairdi. Büyük Doğu’nun son dönemi. Üstad, genç yaşlı demeden “işe yarar” saydığı birçok kişiyi evine toplamış, projeyi anlatıyor. Ergun Göze, Ayhan Songar gibi isimler Meriç’in hatırladıkları. “Üstad bizi bir masanın etrafına dizmiş, kılıcını kuşanmış, savaş meydanına çıkar gibi konuşuyor; herkesi kesip doğruyordu. Bir ara modernleşme tarihimizle bağlantılı bir mesele açıldı ve Üstad sözü bana verdi. Normalde, Necip Fazıl ile sohbetteyseniz, sadece dinler ve tasdik edersiniz. Fakat ne düşündüyse, sözü bana verdi ve uzun uzun dinledi. Belki yarım saatten fazla süren bir tahlil yaptım. Ayağa kalktı ve ‘Cemil Meriç, sen Türk olamazsın!’ dedi.”
Cemil Meriç, sen Türk olamazsın!
Necip Fazıl’ın meşhur nazariyesini (!) bilmeyen yoktur: Türk milleti idare sanatında ne kadar ileri ise, düşünme sanatında o kadar geridir. “Türklerde mütefekkir yetiştirme hususunda ırkî bir sakamet vardır!” Osmanlı dünyasının yazmalara gömülü tefekkür hazinesi henüz yeterince keşfedilmemişti ve el yordamıyla hüküm üstüne hüküm bina eden Necip Fazıl, Oryantalist bir efsaneyi tekrar etmekten kurtulamıyordu.
Cemil Meriç, muhteşem bir kinaye ile cevap verir: “Üstadım, bu bir itiraf mı?” Necip Fazıl bir an duraklar, sonra gülümsemeyle karışık kükrer: “Vay namussuz!"
Güzide hocam, Hz. Peygamber kaynaklı epey söz aktarmışsınız
Biri sanırım Hz. Ali'ye ait
"BİR KELİME ÖĞRETENİN KIRK YIL KÖLESİ OLURUM" paylaşımınızdan söz ediyorum
Hey gidi, 1970'lerde Ali Rıza Binboğa'nın öğretmen kutsiyeti üzerine seslendirdiği bir şarkısına da ilham verir ya
Bir de hocam bu bakanımızın Endülüs'ten de haberi yok galiba
Ne bilim ve felsefe insanları yetişti orada
Bilirsiniz, Granada'nın muhteşem eser zenginliğinin yerinde yeller eser önemli ölçüde
Maalesef İspanyol yönetim belirli bir çağda bu kitapların çoğunu yakar
Nobel ödüllü ünlü Fransız fizikçi Pierre Curie “Endülüs’ten bize 30 kitap kaldı. Atomu parçalayabildik, eğer yakılan bir milyon kitabın yarısı elimize ulaşmış olsaydı, bugün çoktan uzayda galaksiler arasında seyahat ediyor olacaktık” demez mi acep?
Ne yazık ki; müslüman toplumların bugün ya da son asırlara ait bağnazlıklarını tüm bir İslam tarihine yamamaya kalkan çevrelerimiz ve onların bir türlü kızarmayan çehreleri hep karşımızdadır
Bazen, bu tip taassup alemi batı dünyasını eleştirmek istediği zaman biz müslümanlar ilim, düşünce ve sanatta neler yaptık neler deselerde yeri de geldi mi o çağın kimi islam bilgin ve düşünürünü tekfir etmekten de çekinmezler, ya da onları kâfir ilan etmiş çöküş dönemi fikirleriyle ağız çalkalarlar vesselam
Bana göre, özellikle 8-12'inci asır arası islam kültür ve medeniyetini inkâr eden modernistlerle kabul ve müdafaa eder gözüken istismarcı gelenekçi yapılar hep aynı zihniyetin ikiz kardeşi
Bir bakıma dinsel inancın kâfir ve münafık yapıları hep birden olumsuzlaması misali alıyorum
Hatta münafık daha menfidir, çünkü samimi de değil
Öyle ya; kâfir bilmediğinin düşmanı da münafık asıl neyin düşmanı da içi sizi dışı beni yakar durur
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket hocam
Saygı ve selamlarımla...
İslam adına çok üzülseydiniz en azından hadisleri doğru öğrenirdiniz. Mesela en basiti “BİR KELİME ÖĞRETENİN KIRK YIL KÖLESİ OLURUM” sözünü Hz. Muhammed söylemedi. Bunu çocuklar bile bilir.
Biri de Osmanlı dünyaya hükmetmiş ama bir ada bile bulamadı demiş. Yok yani bunu gaf olarak kabul ediyorum. Denizlerde Piri Reis, karada Evliya Çelebi hemen herkesin bildiği kaşiflerimizdendir. Unuttunuz mu?
Bakan efendi öyle bir laf etmiş mi etmemiş mi bilmiyorum. Ama siz çok üzülenler kendinizi ne kadar geliştiriyorsunuz da vay efendim müslümandan niye kaşif olmazmış diyorsunuz. Önce kendi içimize bakmalıyız. Bakan makan hikaye.
Saygılarımla.
Aynur Engindeniz tarafından 11/12/2015 10:43:04 AM zamanında düzenlenmiştir.
Kederli
Piri Reis, sadece bilinen alemlere yelken açmış, fakat diğer yandan da bu bilgi birikimiyle Amerika keşfedilmeden önce, Amerika'yı da gösteren ilk hatırısayılır dünya haritasını çizmiş yüce bir insandı. O yüce zat, keşşaf değil, bilimci deniz seyyahı, ilimci alim denizci idi. Kitaplara bir bakınız lütfen.
Yanılıyorsam bağışlayın; tarafını tuttuğunuzu tahmin ettiğim şahıs, ''Rusya'nın kuzey kutuplardaki Beyaz Deniz'ini, Akdeniz Olimpiyat Oyunlarının açılış töreninde bizim bildiğimiz Akdeniz'le karıştıracak kadar bilgiye(!), dünyada hemen hemen her devlet adamının oldukça iyi bildiği ve konuştuğu dünya dili olan İngilizceyi, bu yaşına kadar 3-5 kelimeden öte götürememiş, dünya gelişmişlik sıralamasında 17-19 gibi sıralarda bulunan (modern) Türkiye'nin başındaki kişidir.
Allah için, gerçekçi olalım.
Evliya Çelebi'de bilinen dünyaları gezmiş ve toplumuna (ve böylece dünyaya tanıtmış) bir bilimci/ilimci karacı seyyahı idi.
Konuyu saptırmayalım lütfen; makale yazarı arkadaşımız, keşif, keşşaf, buluşçu vbg. kişilerden bahsetmiş yazısında. Hadisi/rivayeti, yanlış kişiye maletmiş olması ya dalgınlıktan ya da aceleden olmuştur. Bu da insani bir özellik değil mi. Sizin başınıza hiç gelmedi mi?
Her halikarda o yüce söylemi değiştimez ki zaten. Yermenizin anlamı ne?
Kaba tabirle ''Hatice'ye değil neticeye'' bakalım.
Bakanın söylemine de, kulaklarımla tanık oldmuşumdur.
Bilginize arzeder, saygılarımı iletirim. Esenlikle kalın.
Bu yazıyla, sizi bilgilendirmekten başka bir amacım asla yoktu, buna rağmen sizi, istemiyerek incitmiş isem, özür dilerim.
Aynur Engindeniz
saygılarımla.
Bu makaleyi yazanın....
.....
sırf ellerinden değil ayaklarından bile öperim ben!
Bizim ''birimiz'', anadilini yeniden korumayı keşfeder ve ''al ananı da git'', tabiriyle
ellemez, eskimesin diye dokunmaz ve saygısından(!) tecavüzden korur(!) böylece!
Mezar taşlarını okumak için Osmanlıcayı yeniden icadeder, Fatiha'yı da Arapça okumaya devam eder!
Osmanlıyı yeniden keşfeder, neden? Portekiz gibi bir avuç ülke olan Portekiz, o zamanlar Amarikayı, Hindistanı keşfederken, Osmanlısı da dünyaya hükmetmiş fakat tek bir ada bile keşfedemeden batmıştır sonunda. Bunun acısını da AB'ye girip Avrupayı fethederek veya BOP'a eşbaşkan olarak çıkarmaya çalışır! BOP da çoktan (.)OK oluştur ya! Fakat onu bile yeniden keşfeder!
Ama Allah için, hakkını yememek lazım; İngiliyceyi ''van minitte'' keşfetmiş dünyayı fethetmiştir!
.............................
Eh! Hocası yellenirse, halkı da (.)ıçar tabii; olacağı bu!
Başka ne keşfedebilir ki?
Şimdi kalkıp da yeniden; Adem'i mi keşfetsin, Havva'yımı; yoksa cenneti mi fethetsin yani..!?
Onu da diğer yorumculara bırakıyorum.
Saygı ve selamlar