- 1213 Okunma
- 13 Yorum
- 1 Beğeni
ECZA DOLABI
Sevgili Serhat (BİNGÖL) yazılarıma yaptığı bir yorumda;
“Bedri ağabeyim tanıdığım askerlerden çok farklı” demişti.
Tam otuz yıl giydim o üniformayı. Askerlik stresli bir meslek. Yazılı bir kural olmamasına
rağmen disiplin adı altında öyle ulu orta gülmek, şakalaşmak yasak.Güleceksin şakalaşacaksın.İnsan her yerde insandır.
Aşkı, öksürüğü ve gülmeyi, istesen de engelleyemezsin ki...Çok insan tanıdım otuz yılda;
Sevecenini, kıskancını, babacanını, bencilini.
Aciz kalınca tek çare olarak rütbesini, kıdemini konuşturanı.Sadece üzerindeki üniformadan menkul olanını…
Gülmenin, neşeli olmanın otorite boşluğu yaratacağına inanan buzdolabı gibi olanını…
Birçok dostlarım oldu. Birçoğunun dostu oldum.Parada, pulda, mevkide, makamda gözüm olmadı.İnsan paranın sahtesini, para ve makam hırsı da insanın sahtesini yapar.
Askerliğin katı kurallarına rağmen, güldüm, güldürdüm, düşündürdüm. Mevlana öğretisine göre;
"Olduğum gibi göründüm."
Nasrettin Hocanın eşeğine ters binmesi gibi, nefsime, gururuma sırtımı, insanlara yüzümü döndüm.
Aradan geçen yıllarda bazılarımız ayrıldı bu dünyadan. Bazılarımız oğlunun, kızının
çocuklarına bakıyor.
Benim gibi, Tacettin Yıldırım gibi bazılarımız da burada yazıyor, okuyor mutlu oluyoruz.
Peki. Ne derece mutluyuz?Toplumumuzun mutluluğu ölçüsünde…
-Toplum bilim- Hocam;
"İnsan toplulukları ne karedir ne de dikdörtgen. Toplum bir üçgendir. Tabanı da olacak, tepe noktası da. Mutlu toplum; tabanı geniş, tepe noktası tabana çok yakın olan toplumlardır. Tabandan tepeye yükselişler kolay olmalı. Kesin ve akıl dışı kurallar
konulmamalı." Derdi.
Biz de öyle mi?Değil.
İlk konumun nasıl belirlendiyse Yekta Attila nın karikatüründe anlattığı gibi. ( Edebiyat Defteri 9.ll.2015 YAZISIZ) ağzınla kuş tutsan bile yerin değişmiyor,
Çok anılarımız oldu. Onların birçoğunu Tacettin Yıldırım kitaplaştırdı. O kitap mükellef bir edebiyat sofrasıdır. Benim onun kadar ne birikimim ne de, cesaretim var. Ben ancak
burada, sizlerle paylaşabiliyorum.
Sivil Memur bir mesai arkadaşımız vardı. Adı Kalender. Ama hiçte adının adamı değildi.
Kıskanç ve doyumsuzdu.
Asgari ücretin artırıldığını her duyduğunda;
"Hadi yine iyisiniz. Askeri ücret yine artırıldı. Bize yine bir şey yok."
Yanlışını düzeltmezdim.
"Evet. Yine artırdılar. Üçüncü evimi de alacağım."
Oysa emekli oluncaya kadar evim arabam olmadı. Halâ da arabam yok.
Aslında sivil memurlarla bizlerin maaşları aynı derece,kademe sistemine göre
düzenlenmişti. Bizlerin onlarda farklı tazminatlarımız vardı. O da
nöbetlerimizin,tatbikatllarımızın diğer askeri faaliyetlerimizin karşılığı olarak düşünülmüştü.
Bilirsiniz. Lavabolarda ellerin kurutulması için sıcak hava üfleyen cihazlar vardır. Bizim birliğimizdeki bu cihaz bir anahtarla açılır kapanırdı. Onu kaldırıp yerine fotosellisini
takmışlar. Bir gün cihazda anahtar arıyor. Ben;
“Teknoloji her gün değişiyor. Anahtar kaldırıldı. Cihazın yanına vurup elini altına tutacaksın.”dedim.
Dediğimi yaptı. Sertçe vurup elini altına tutunca cihaz çalıştı.Diğer günler de bir de ıslık tutturup, elini vuruyor çalışmasını vurmasına bağlıyordu.Bizlerden birisinin, vurmadan çalıştırdığını görüp sorarsa da;
"Subay, astsubayın vurmasına gerek yok. Cihaz ona göre ayarlı"diyecektim.Başka ne diyebilirdim ki?
Şimdilerde evlerde yok. Ya da çok az evde var. ECZA DOLABI.
O dolaptan almış, mesai bitiminde evime götürecektim.Kalender geldi. Görünce;
"Ağabey nereden aldın?"
Yine kaşınıyordu Kalender.
"Birlik doktoruna gittim. Reçete yazdırdım. Reçeteyle eczanelerden ücretsiz alabiliyorsun."
Aceleyle çıktı odadan. Biliyordum. Ecza dolabı yazdırmaya gidiyordu.
Doktorlarımız genelde anlayışlı insanlar olurdu. Askerliklerini yedek subay olarak yaparlardı.O varmadan, doktoru telefonla aradım.
"Tamam, şef anladım. Sen merak etme."
Revir dönüşü, sinirden, kıskançlıktan kızarmış halde yanıma uğradı.
"Sivillere yazmıyorlarmış. Sadece subayın, astsubayın hakkı varmış. Zaten her şey
sizlere…"
Sonra ki günlerde gerçeği öğrenince küstü bana. Yemek ısmarladım barıştık.
Acısıyla, tatlısıyla güzel günlerdi onlar.Arıyor muyum?
Evet, arıyorum o günleri…
Ben de sizlerle anılarımı paylaşıyor, mutlu oluyorum.
YORUMLAR
Önce Tacettin beyden başlamak istiyorum, gerçekten de edebiyat defterinde baş tacımız olmuştur, olumlu yorumları ve bizleri motive eden sözleriyle, çok değerli bir kalemdir.. Burdan Saygılarımı ve sevgilerimi iletiyorum Tacettin komutanımza..
Askerlik anılarını çok sevenlerdenim ,yıllardır eşimden dinlediğim için zevkle okudum yazınızı. Gülümsettiniz gene bizleri Bedri komutanımız. Kısır çekişmeyi bile ne kadar güzel ve hoş bir şekilde dile gertip barışmayla noktalamışsınız, harika bir kişiliksiniz. Ecza dolabı konusu da çok önemli bir konudur, birçok evlerde rastlamıyorum, belkide eski ay'lı kızılay amblemli ecza dolapları kullanılmadığından. Benim de ecza dolabimda sargı bezi ve tentirdiyotum bitmişti, hatırlatmış oldunuz.. Şanlı ordumuza da burdan sevgilerimi bıraktım efendim...
Saygılarımla...
Bedri Tokul
çok teşekkür ederim Oya Hanım.
Selam ve Saygıyla...
Yazınızı okudum ama mobil cevaplamaları bana biraz zor geliyor nedense Bedri Abi, kusura bakmayın.
Her cümlesi ile sımsıcak bir yazıydı bu arada, önce onu söylemek isterim. Okurken yüzümü gülümsetti.
Bugüne kadar kendinizi hiç böbürlemeden, yüreğinizden geçenleri yazıp durdunuz.
Kimsiniz, nasıl birisiniz Tacettin Komutan yazmasaydı bilemezdik.
Bu yüzden, ona da "Teşekkür ederiz." Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim." Diye boşuna dememişler.
Ecza Dolabına gelince: Şu an on ev geçiriyorum aklımdan Bedri Abi. Hepsi de gayet varlıklı aileler.
Ailelerin neredeyse bütün fertlerinin altlarında son model diyebileceğimiz arabalar bulunmakta.
Fakat hiç birisinde ecza dolabı yok.
Alın işte size bir konu. Tv. lerimizde böyle bir konu niçin mecburen yayınlanmıyor.
"Ecza Dolabı her evde olmadı."
Teşekkürlerimle.
Bedri Tokul
Eninde sonunda bulur okur, yorumlar.
Teşekkür ederim.
Tacettine gelince; O benim dertlerimizi, sevinçlerimizi hatta bir tek sigarayı paylaştığımız aynı anadan, babadan olmasak ta gardaşımdır.
Ama bu günlerde ona kırgınım.
Yazmıyor...
Bir fırsatını bulun. Ona söyleyin lütfen.
Yazsın.
O toplumun nabzını tutan hiç akıllara gelmeyen konuları bulup, güçlü kalemiyle oya gibi işleyen bir yazardır.
Ecza dolabı tespitiniz yerinde ve çok isabetli.
Tüketim ekonomisi bizi o hale getirdi ki neyin ihtiyaç neyin değil şaşırdık.
Teşekkür ediyor Saygılarımı gönderiyorum.
Davidoff
Tacettin Komutanımıza bir gün ve saat koymalıyız.
Yazmış olduğu yazılar, onun gerisinde kalmamalı. Söyleyelim.
Makaleyi okuyunca;
''Yazar olduğu için mi asker oldu; asker olduğu için mi yazar oldu, sorusu peydah oldu kafamada.
Bu kadar da ustaca ve güzel yazılma be kardeşim...!
Ancak; herhalikarda yazmayı, yazabilmeyi, yazmasını bilen, bir insan dostu olduğunu makaleden çıkaramayan; ne onun yazdıklarını okusun ne de ona dair yazılar yazsın, bu kardeşimizin olduğu yerde...
Ben de amma da karışık yazdım yav......neyse.
Kafam karıştı bu güzel makaleyi okuyunca, sanırım.
Kafa da, karışmadan yerine gelmiyor demekki...
Yeni anılar okutmanız dileğiyle
en içten ve samimi saygılar, selamlar
Bu güzel makalenin hatırına bir de benden bir katkı olsun.
NasreddinCe Kederli
-Hocam, siz neden hazırcevap bir insansınız?
-Sizinle uğraşacak vaktim az da...!
-Ama her Allah’ın günü bizimlesiniz?
-Ben, sizinle uğraşmıyorum ki; siz benimle uğraşıyorsunuz!
Kederli tarafından 11/13/2015 1:09:09 PM zamanında düzenlenmiştir.
Bedri Tokul
Askerlik bitti.
Kendimi de yazar olarak görmüyorum.
Arada bir, bir şeyler yazmaya gayret ediyorum işte...
Beğenmeniz beni ziyadesiyle mutlu etti.
Katkınız ve övgü dolu yorumunuz için teşekkür ederim.
Selamlarımla...
Saygı değer Üstat, edebiyat defterinde sizinle tanış olmak ve paylaştığınız bu güzel anılarınızı okumak bir onurdur. Anıları böyle akıcı ve samimi anlatmak bir sanattır. Saygılar ve selamlar.
Bedri Tokul
Beğenilmek yazanı mutlu eder.
Yorumunuz beni çok mutlu etti.
Çok teşekkür ederim.
Selamlarımla...
Her meslekte kalıcı anılar oluyor değil mi? Tabi sizinki askerlik olunca daha farklı olarak belleklerde yerini alıyor sanırım. Benim de askerlikle ilgili anılarım çok da; bir hiç yüzünden on beş gün hapiste yattığım günlerin anılarını unutmak ne mümkün!
Çekememezlik her meslekte oluyor tabi ki! Bence bu durumu o kişinin kişilik zafiyetine veriyorum. O tip insana gülüp geçeceksin sadece.
Bedoş Abim, bence anılarını yaz derim. Kelimelere öyle ince ayar çekmişsin ki, okurken iç çekip üzülmemek elde değil.
Bir de Taco Abim, benden iyi yazıyor demişsin. Bu senin mütevazi olduğunu gösteriyor. Her yiğidin yoğurt yiyişi farklı be Bedoş Abi. Taco Abim, Aynur Kardeşim, Emine Hanım, diğer kıymetli arkadaşlar ve bendeniz de kendimize göre yazıyoruz işte. Önemli olan cesaret...
Böyle güzel yazılarından bizi mahrum etme Bedoş Abim!
Selam ve saygılarımla...
Bedri Tokul
Ama Ayhan dolaylı da ola Kalenderi cezalandırıyordum kendimce...
O tipler en nefret ettiğim tiplerdir.
Taconun kitap bastırma cesaretini kast etmiştim.
Gerçi Taco da güzel yazıyor tabii...
O da bana gurur veriyor.
Bırak yazmayı buraya bir nokta, bir virgül koyan benim makbulümdür.
Hasretle öptüm gözlerinden...
Merhaba Komutanim, için sızlayarak yazdığın anı yazını çok beğendim. İçin sızlayarak, diyorum çünkü anılarımızı hatırlamak hangimizin içini sızlatmaz ki.
Bir de, 'Tacettin Komutan'ımız kadar güzel yazamam' demişsin. Bence kalemine haksızlık ediyorsun, sen de çok güzel yazıyorsun. Akıcı, anlaşılır cümlelerle yazdığin her yazı güzel.
Anilar dedin de, kim bilir birer birer kaybolduğumuzda kalanlar bizleri bu şekilde bir özlemle anarlar mı acaba?
Tebrikler komutanim, selamlar
Bedri Tokul
Evet Emine Hanım aynen öyle...
Yazarken o günlere gittim.Yeniden yaşadım o günleri.
Gerçekten yüreğim sızladı, gözlerim doldu.
Tespitiniz ve güzel yorumunuz için teşekkür ederim...
CAN KOMUTANIM, SENİN YAZILARINI OKUMAK KADAR OKUMA KEYFİNE ULAŞABİLDİĞİM KAÇ KİŞİ VAR ŞUARA. PAYLAŞIMLARIN VE KİŞİLİĞİN MÜKEMMEL.SEN VARSIN YA DİMDİK KİŞİLİĞİNLE, GERİSİ BOŞ. "İnsan paranın sahtesini, para ve makam hırsı da insanın sahtesini yapar." SÖZÜNÜ ALTIN SÖZLER HANEME KAYDETTİM. SELAM VE SAYGILARIMLA
Bedri Tokul
Ya Sami Hoca ?
Sizlerin yazıları da kaymaklı kadayıf tadında...
Teşekkürler dostum.
Selam... Saygı...
Üstadım, yazıya sıcaklığını, insanca niteliğini kazandıranın samimiyet olduğunu yine pek güzel örneklemişsiniz...
Kısacık bir somutlamayla Kalender tiplemesini canlandırırken, bir insan örneğini ve özünü iyi yansıtmışsınız...
Edebiyat da bunun ötesinde değildir sanırım...
Tebrikler, üstadım...
Saygılarımla.
Bedri Tokul
O da öyle bir insandı işte...
Hakkını bana helal etsin.
Onunla ilgili yazdıklarımda emin olun hiç bir abartı yoktu.
Üstat sağ olasın...
her yazında güzellikleri tel tel dökerken okuyucuya bir burukluk yankısı veriyorsun......güldürürken. düşündürüyor gülerken hüzün sağanaklarına boğuyorsun.....hiç bir şeyim olmadı derken mütevazılığın erişilmez uç noktasında 90 derecelik dik açı gibi duruyorsun....yoklukla okumak orta okuldan sonra astsubay okulu bitiminde dışarıdan lise ve ağır mesai ortamında iki üniversite bitiriyor üç çocuğu okutup evlendiriyorsun.....çok malın olmadı ama huzur zenginliğinde emsallerini çok gerilerde bırakırken bu nadide sitede yazdığı ile gönüllerde taht kurmanın güzelliğini yaşıyorsun....bir bayram sabahında iki damat bir gelin ve üç evladın dört torununla geçirdiğin paha biçilmez birlikteliğin saadetini yaşarken dünya zenginliğiyle alay edercesine yaradanın sana bahşettiği bu tabloyu seyrederken eminimki benden zengini yok diyorsun....sen her daim yaz YANIK kalem....her yazında küllenmiş anıların közlerini yeniden ateşliyorsun.... en derin sevgilerimle gardaş
Bedri Tokul
Sağ ol gardaş...
Biz de,
sizin güzel anılarınızı okuyor,
kendi hayatımızdan bir şeyler buluyoruz içinde.
Ve de,
kendimizce mutlu oluyoruz.
Siz yazdıkça düşünüyor,
bir yıl kadar süren kıtada askerlik anılarım canlanıyor gözlerimin önünde.
Çok uzun seneler olmasına rağmen,
hala sıcaklığını koruduklarını fark ettim.
Güzel şey bu askerlik.
Ancak,
meslek olarak yapmanın realitesi çok daha değişiktir şüphesiz.
Güzel,
oldukça samimi ve sıcacık bir yazıydı.
Siz,
değerli komutanlarımız,
iyi ki varsınız, iyi ki defterdesiniz.
Bedri Tokul
Bazen anı, bazen öykü, bazen şiir
çorbada benimde tuzum oluyor işte...
Sağ olasın dostum.
Selamlarımla...