11
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1446
Okunma
Fazla vaktinizi almadan şöyle bir uğrayıp dostlara bir "merhaba " demek istedim sadece.
Tabi ki kuru kuru merhaba demek de ne benim ne de sizin işinize gelmez.
Görüşmeyeli kaç zaman oldu hesaplamadım.
Fakat içimdeki hasret ve merak aylar olduğunu gösteriyor.
Kafamın tavanında halay çekiyor sorular.
Ve artık yaşlandığımızdan olsa gerek kuyrukları birbirine dolanmış tilkiler seyrediyor sessizce manzarayı.
Her ne kadar metrobüs samimiyetinde olmasa da bir çoğunuzla tanıştık.
Aklıma geliyor yorumlarınız,eleştirileriniz.
Ve mesaj yoluyla gelen kutlamalar,serzenişler ve nasihatler.
Kamuda "yer evliyası" kadrosuyla çalışan bir arkadaşım kendi yazdığı bir kasidede şöyle diyordu ;" Her bir naçar,Geri geri kaçar"
Bu kasidenin konuyla alakası var mı veya ileride olur mu bilemem fakat bu o mübarek zatın kerametlerinden sadece iki mısra. Ve beni oldukça etkileyen sözler bunlar.
Bu mübarek zatı muhterem ile aynı mahallede otururduk.
Bir ara denizci oldu.
Denizci dediysem çarkçıbaşı,ikinci süvari veya miço değil ,bulaşıkçı.
Okyanusun ortasında gemide yemek yiyecek tabak kaşık,çatal çay veya su içecek bardak bulamayınca bu muhteremin bulaşıkları yıkamaktan üşenip denize döktüğü anlaşılınca gemi kaptanı tarafından ilk limanda kovulduğu için kısa ve öz bir "denizcilik" serüveni yaşayabildi .
Şimdi bu olayı önceki yazdıklarımdan anımsayanlar mübareğin isminin "Bayramali abi" olduğunu da anlayacaklardır.
Bu mübarek yüzünden bir kaç aydır büyük sıkıntı ve huzursuzluk yaşadık.
Yok,sadece ben değil,bütün mahalle.
Mahallemizde yaşayan Demiryolcu Ensar amcamızın oğlu Endonezya’da üniversite eğitimi aldı.
Bu demiryolu emeklisi adam borç harç memlekette okul tutturamayan oğlunu orada okutup nihayetinde "doktor" olarak yurda sokabildi.
Biraz maceralı ve uyuşturucu sokmaktan çok çok çetin olduysa da en sonunda memleket Endonezya mezunu bir doktora sahip oldu.
Bu delikanlı okurken Endonezyalı bir bayan ile evlenmiş.
Eşini de alıp memlekete gelmiş.
Zannedersem Salı günüydü, Kağıthane’de Taner Büfe’nin önünde Doktor ile karşılaştık.Yanında esmer,zayıf ve çekik gözlü bir kız vardı.Elinde elma şekerini görünce herhalde kızıdır diyerek gülümsedim.
O da bana çocuksu bir tebessümle başı ile selam verdi.
O sırada doktor Fikret’in Endonezya’dan döndüğünü duyan Bayramali abi hızla yanımıza geldi.
Muhabbet okuldan gurbetten derken memlekette ne var ne yok’u geçip seçimde ne olur aşamasına terfi etmişti ki...
İşte bütün olanlar bu "ki" den sonra oldu.
Bayramali abi muhabbet esnasında Doktor Fikret bey kardeşimize "Bu çocuk senin mi Allah bağışlasın" dedi fakat bu sual hızla seyreden muhabbetin tekerleri arasında ezilip kayboldu.
Bu arada Bayramali abi çekik gözlü esmer kızın saçlarını okşamaya yanaklarını ezmeye "ay ne şirin şeysin sen" diyerek burnunu mıncıklamaya başladı.
Kız çocuğu utancından kıpkırmızı kesildiğini fark eden Bayramali bu defa kızcağızın iki elinden tutup çevirmeye başlamasın mı.
Doktor Fikret dili tutulmuş bir vaziyette küçük kızının Bayramali’^nin elinde pervane gibi dönmesini seyrederken bir ara sendeler gibi olunca Bayramali " Korkma düşürmem bu güzel kızı" diye seslendi.
Sonra şaşırmış vaziyetteki çekik gözlü kız anlamadığımız lisanda bir şeyler söyler gibi olunca Bayramali " gel kucağıma atayım seni havaya" deyince Doktor Fikret kasılıp yere düştü ve bayıldı.
Kağıthane’nin merkezinde bulunan Taner Büfeden olayı seyredenler doktorun yere düştüğünü görünce koşup geldiler.
Bir yandan doktorun yüzüne kolonya vuruyorlar bir yandan da " Yenge hanımın durumu nasıl?" diye soruyorlardı.
Ben afallayıp Büfenin sahibi Bahri arkadaşıma "ne yengesi? diye sorunca Bahri "İki saattir size sesleniyorum Bayramali Fikret’in hanımını ellerinden döndürüp duruyor,ayıp değil mi?" diye çıkışmasın mı.
meğer o küçük kız zannettiğimiz hanım Doktor Fikret beyin Endonezyalı hanımıymış.Ve çok merak ettiğinden kocasından elma şekeri almasını istemiş,o da kırmamış hanımını.
Biz nereden bilelim o memleketin kızları minyon tipli olur değil mi ama?
Neyse bu olaydan sonra Bayramali hala piyasada yok.
Biz de yenge hanımı sokakta gördüğümüzde daha dikkatli oluyoruz.