- 592 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
MAVİ TAVŞAN-22
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
...
Polislerin kısa çocuğu ve arkadaşını aramasına gerek kalmamıştı çünkü kısa çocuğun babası ikisini de karakola teslim etmişti. İfade vermişlerdi. Asi kız ise ameliyattan çıkarılıp yoğun bakıma alınmıştı. Herkes perişan halde kapıda bekliyordu. Asi kızın durumu ciddiydi. Hayatı tehlikesi çok yüksek olduğundan doktorlar umut veremiyordu. Mavi tavşanın içindeki üzüntüyü anlatmaya dünyadaki hiç bir dil yetmez. Tek başına bir köşede bekliyordu. Bir kaç defa sevimli çocuk aramıştı. Asi kızın durumunu sormuştu. Mavi tavşan, asi kızın hediye ettiği bilekliğe bakıyordu. Aklına küçük sarı saçlı kızın görüntüsü geldi. Küçük kız, bilekliği yerden alıp mavi tavşana vermişti. Acaba bir şey mi anlatmaya çalışmıştı? Keşke asi kızı arayıp bu korkunç olayın olmasını engelleseydi ama nerden bile bilirdi ki böyle bir şeyin olacağını? Aklının ucuna dahi gelmemişti. Çıldırmamak elde mi?
İki gündür hastanedeydiler. Doğru düzgün yemek yemediler ve neredeyse hiç uyumamışlardı. O gece mavi tavşan sevimli çocuğu aradı. Akşamları telefonunu hep kapalı tuttuğunu bildiğinden ulaşabileceğinden pek umudu yoktu ancak sevimli çocuğun telefonu açıktı ama bu seferde açmamıştı. Çok geçmeden telefonuna mesaj geldi.
"Bir sorun mu var?"
Mavi tavşan bu mesaja biraz şaşırmıştı. Mavi tavşan sorunun alasını yaşarken sorulacak soru mu bu şimdi?
"Yarın görüşelim aşkım. Çok kötüyüm. Sana ihtiyacım var." yazıp yolladı. Sevimli çocuğun numarasından bir mesaj daha geldi. Bir kafenin adresi yazılıydı. "Burada öğlen görüşelim" yazıyordu. Adres her zaman gittikleri yer değildi. Acaba bu olaydan sonra sevimli çocuk korktu mu? Garip mesajlar yazıyor. Kızıl istemediği için hastaneye gelmemişti sevimli çocuk sadece mavi tavşanın anlattığı kadarıyla asi kızın durumunu takip edebiliyordu.
Mavi tavşanın gözleri uykusuzluktan ve ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu. Sandalyenin üzerinde oturur vaziyette uyukluyordu. Kızıl ise mavi tavşanın omuzunda iç çekerek sessizce ağlamaya devam ediyordu. Birden mavi tavşanın gözü koridorun sonundaki bir gölgeye takıldı. Biraz kendisi zorlayıp net şekilde görmek için gözlerini kırpıştırdı. Koridorun sonunda sarı saçlı küçük kızı gördü. Birden irkildi. Kızıl, mavi tavşanın irkilmesiyle kafasını kaldırıp ona baktı.
"N’oldu?"
"Hiç... Tuvalete gitmem gerek" dedi mavi tavşan ve yavaşça kalktı. Koridorun sonuna küçük kıza doğru yavaşça ilerlemeye başladı. Kızıl arkasından "O tarafta Değil" diye seslendi ancak mavi tavşan tepki vermeden ilerlemeye devam ediyordu. Küçük kıza yaklaşmıştı ki kız sağ tarafta kalan merdivenlerden inmeye başladı.
Mavi tavşan da küçük kızı takip ediyordu. Bodrum katında temizlik malzemelerinin konduğu bir oda ya girdi küçük kız mavi tavşanda arkasındaydı.
"Ne istiyorsun benden? Çık artık kafamdan... Neden buradasın?"
"Senin için buradayım."
"Ne olacak yine? Ne yapmam gerek? Benim için buradaysan ne yapmam gerektiğini söyle"
Mavi tavşan dizlerinin üzerine çökmüştü. Artık tükenmiş bitmiş halde neredeyse küçük kıza yalvaracaktı. Sessizce ağlamaya başladı. Küçük kız mavi tavşana yaklaşıp boynundaki kolyeye dokundu. Dokunmasıyla mavi tavşanın irkilip kendine gelmesi bir olmuştu. Mavi tavşan kendine geldiğinde kendisini sandalyede oturuyor vaziyette buldu. Kızılın kafasıda omuzunda yaslıydı. Mavi tavşanın irkilmesiyle kızıl kafasını kaldırıp "N’oldu?" diye sordu. Mavi tavşan yine şok içerisindeydi. Yine zaman geriye dönmüş gibiydi. Koridorun sonuna baktı kimse yoktu. "Hiç bir şey" diye cevap verdi kızıla ve hemen telefonunu çıkartıp sevimli çocuğu aradı ancak telefonu kapalıydı. Sevimli çocuğa bir şey mi olacak? Diye düşünmeden edemiyordu. İçi korkuyla kaplandı ama bir şey yapamıyordu. Sabah olmak üzereydi. Dışarı çıkıp arka arkaya sigara içiyordu. Sabah olduğunda sevimli çocuktan "Günaydın" mesajı geldi. Mesajı okuyan mavi tavşan rahat bir nefes almıştı. Sevimli çocuğun iyi olduğunu anlayınca tekrar kızılın yanına döndü. Nasıl olsa öğlen görüşeceğiz diye düşündüğü için sevimli çocuğu tekrar aramaya gerek duymamıştı.
Asi kızın eniştesi poğaça almıştı karton bardaklarda çayda getirmişti. Bu arada asi kızın anne ve babası da yaşadıkları şehirden İstanbul’a hastaneye gelmişlerdi. Onlar ayrı bir yerde bekliyor kızıl ve mavi tavşan ayrı bir yerde bekliyorlardı. Asi kızın babası olayı dinleyince mavi tavşanı suçlamıştı ve onu kovmuştu ancak mavi tavşan, asi kızın babasını dinlemeyerek arkadaşının uyanmasını beklemeye devam ediyordu.
...
Öğlen olmaya yakın mavi tavşan kızıla bir kaç saatliğine gideceğini söyleyip hastaneden çıktı. Sevimli çocuğun mesajında yazan kafeye gitti. Perişan bir haldeydi ve gerçekten de kötü gözüküyordu. Mavi tavşanı bilmediği bir numara arayıp duruyordu. Kim olduğunu anlayamamıştı ve sinirlenmişti. Kafeye girdiğinde sevimli çocuk yoktu. Mavi tavşan biraz gecikmişti. Acaba beklemeyip gitti mi diye düşünürken bir masaya oturdu ve sevimli çocuğu aramak için telefonunu çıkardı o esnada bilmediği bir numaradan bir arama daha geldi. Normalde tanımadığı numaraları açmazdı mavi tavşan ancak hastaneden olabilir diye açtı. Telefona cevap verdi ancak arayan kişi konuşmuyordu. "Alo" diye bağırmaya devam ederken yanına birinin geldiğini hissetti ve kafasını kaldırıp baktı. Karşısında orta yaşlarda, en fazla beş ya da altı aylık hamile, kumral, uzun boylu bir kadın duruyordu. Mavi tavşan kanlanmış gözleriyle kadına "ne var?" der gibi baktı. Kadın mavi tavşanın karşısında kalan sandalyeye oturdu ve hiç konuşmadan çantasından resimler çıkartıp mavi tavşanın önüne attı. Mavi tavşan resimleri görür görmez kalbinin parçalandığını hissetti. Binlerce neşter içini paramparça ediyordu. Ruhunun bedenini yırtıp çığlık çığlığa çıkmak istemesini hissediyordu. Resimlere bakarken o kadar şaşkın ve üzüntü doluydu ki karşısındaki kumral kadın bile anlamıştı.
Kumral kadının gösterdiği resimlerde sevimli çocuk vardı. Karşısında oturan kumral kadın ile birlikte çektirilmiş resimleri ve mutlu hayatlarını görüyordu. Kumral kadın ile sevimli çocuğun düğün fotoğraflarına bakıyordu mavi tavşan. Düğün fotoğraflarından hariç daha önce birlikte zaman geçirirken çektirilmiş fotoğraflarda vardı. Ayriyeten fotoğrafların arasında kumral kadın ile sevimli çocuğun evlilik cüzdanı da duruyordu. Cüzdanı alıp mavi tavşan evlilik tarihini görünce içindeki çığlıklar iki kat daha artmıştı. İlk zamanlarda sevimli çocuğu bir süre göremediği zamanda saatli adama sevimli çocuğu görüp görmediğini sormuştu mavi tavşan ve saatli adamın söylemleri üzerine sevimli çocuğu bir sanrı olduğunu sanmıştı. İşte o zaman ortadan kaybolduğu o zaman onu havalandırma dediği yerde umut içinde beklediği o zamandı. Daha sonrasında sevimli çocuğun ’çalışmıyordum’ dediği o zamandı evlilik tarihleri...
Mavi tavşan bütün parçaları birleştirmeye başlamıştı. Sevimli çocuğun gece telefonunu kapalı tutmasının nedenini anlamış oldu. Ailemle kalıyorum yalanı da ortaya çıkmıştı. Sevimli çocuk son gece telefonunu kapatmayı unutmuştu ve mavi tavşana garip gelen o mesajları da karısı yollamıştı. Daha sonra sevimli çocuğun karısı, mavi tavşanın numarasını almıştı. Kafeye erkenden gelip mavi tavşanı beklemişti. Mavi tavşan kafeye geldiğinde ise arayan tanımadığı numara da karısınındı.
Mavi tavşanın titreyen ellerinden resimleri aldı kumral kadın ve tekrar çantasına koydu. Mavi tavşan buz kesmişti. Tek bir kelime bile edemedi. "Bilmiyordum" diyemedi ancak kumral kadın mavi tavşanın halinden anlamıştı. Mavi tavşanın yüzüne üzgün şekilde bakan kumral kadın zorla oturduğu sandalyeden kalktı ve ayakta son kez mavi tavşana baktı. Mavi tavşan garip duygular içinde kahır dolu ve utanmıştı. Neden utanmıştı ki? Sonuçta onun haberi yoktu ve olsaydı eğer kesinlikle devam etmezdi. Kimsenin hayatına yapışık sülük olmazdı. Mavi tavşanın biraz garip kişiliği olabilir ancak gurursuz ve şerefsizde değil. Yine hata kendisindeymiş gibi hissetmişti. Nasıl göremedi gerçekleri? Neden sorgulamadı? Neden?
Kumral kadın gittikten bir süre sonra mavi tavşanda neşter yaralarıyla masadan kalktı. İçi kanla doluydu. Mavi tavşan öyle hissediyordu. Kanlar dolup taşmak üzereydi. Nefes alamıyordu. Yüzü bembeyaz, şok içinde, kahırdan ölmek üzere ve artık yorgun bir şekilde hastaneye geri döndü.
...
YORUMLAR
öğle sonrası animasyon çizgi film izler gibi oluyor insan
ama tavşanlı benzetmeyle gerçek ilişki bunalımını yansıtmak komik geliyor.
doğal ortamında tavşanları salalım, avcılar vurmasın. yaşasın kapitalizim!
HakkınSesi tarafından 11/12/2015 9:36:59 PM zamanında düzenlenmiştir.
çaylak fizyonomist-HaeOz
Saygılar...