- 870 Okunma
- 3 Yorum
- 1 Beğeni
AH ŞU İNSANLAR
Bazen ne zor insanları anlamak, onlara laf dinletmek,
Acaba sorun bende mi diye düşünüyorum. Ama yanılıyorum evet yanılıyorum.
İnsanlar hakkında çok yanılıyorum herkesi kendim gibi sanıp bir gaflete düşüyorum.
Güvenim yerle bir oluyor. Aslında hissediyorum güvenimin sarsılacağını ama yine de
iyilik yapmaktan kendimi alamıyorum. Aklıma hemen Peygamber efendimiz(S.V.S)’in 5 altın tavsiyesi geliyor.
İyiliklerimizi komşularımızın iyiliklerine bağlama değil de, onlar kötü de olsalar, yine de iyilik yapmak ve onlarla iyi geçinmeye çalışmak gerekiyor.
Zira, güzel bir sözde denildiği gibi, “
İyiliğe iyilik, her kişinin kârı.
Kötülüğe iyilik er kişinin kârı!
İyiliğe kötülük ise şer kişinin kârı!” diye buyurmuştu.
İşte o yüzden birşey diyemiyorum dilim lâl oluyor.
Sen sana yakışanı yap, sen sana yakışanı yap, sen sana yakışanı yap...
Bunu üç defa tekrarlıyorum.
Ben bana yakışanı yapmam gerektiğini biliyorum.
Çok yoruldum artık ah keşke anlatabilsem derdimi,
Gerçi kime anlatayım beni zaten yoran sadece hayat değil,
Asıl insanlar yordu.
Sizden tek isteğim artık dinlemesenizde olur,
Hayatıma gölge yapmayın yeter.
Yalan dünyanın;
Yalancı insancıkları.
YORUMLAR
ah şu insanlar ahh ' insanları anlamak çoğu zaman ve genel itibari ile ' gerçekten çok zordur ;birde işiniz gereği gün boyu insanlarla diyalog halindeyseniz;
aslında bir birimizi anlamak bu kadar zor olmasa gerek ; hani hep denir ya ' ne söylediğin değil nasıl söylediğindir önemli olan ; diretmek yerine biraz empati kura bilmek ' konuşurken gözlerinin içine bakmak
karşımızdaki insana değer vermek özel olduğunu hissetirmek ' hoş görülü halleri su istimal etmemek gibi tutum ve davranışlar ola bilir ; biraz daha hoş görü sanırım bu tün mesele bu ..ve biraz özen kalp kazanmak en kolay iş aslında ' hem kırmak kadar günah bir yanı da yok.
selamlar..
Kübra Han
ESEN KALIN
ah şu insanlar ahh ' insanları anlamak çoğu zaman ve genel itibari ile ' gerçekten çok zordur ;birde işiniz gereği gün boyu insanlarla diyalog halindeyseniz;
aslında bir birimizi anlamak bu kadar zor olmasa gerek ; hani hep denir ya ' ne söylediğin değil nasıl söylediğindir önemli olan ; diretmek yerine biraz empati kura bilmek ' konuşurken gözlerinin içine bakmak
karşımızdaki insana değer vermek özel olduğunu hissetirmek ' hoş görülü halleri su istimal etmemek gibi tutum ve davranışlar ola bilir ; biraz daha hoş görü sanırım bu tün mesele bu ..ve biraz özen kalp kazanmak en kolay iş aslında ' hem kırmak kadar günah bir yanı da yok.
selamlar..
Makaleyi ilgiyle okudum, keza; başlığı bile okumam gerektiğini gösterdi.
Hemen hemen tüm insanları ilgilendiren bir konu olmasına rağmen, makaleye hiç yorum yazılmamış olduğunu hayretle karşıladım doğrusu.
Bundan da şunu çıkartıyorum:
Demek ki; çoğumuzun böyle bir derdi yok. O zaman insanımızın, karşılık beklemeden iyilik yapmak istemediği anlaşılıyor ki; %90-95'i ''müslüman'' olan (geçinen) bir toplumda, bu tutum dine olan saygısızlığı apaçık ortaya döker.
Bu da şu anlama gelir: Her müslümanım diyeni kayıtsız şartsız doğrudan iyi bir inanç sahibi kabul etmemiz olanak dışı olduğu gibi, dinlerine olan saygıları sadece dilde, özde hiçbirşey yok.
O zaman, benim de onlara saygımın ve sevgimin sadece ''selam, hal-hatırdan'' ibaret olması kafi gelecektir, anlamı çıkarırım bundan.
Şimdi; bu insanımızın, herhangi bir ecnebi turistle ne farkı var o zaman?
Dinim gereği, iyilik yapar da onlarda bu tutumu bulamazsak veya kötülük bulursak, nefsimizi ve menfaatlarimizi korumak için (ki; en doğal hakkımız bu) sen sağ ben selamet, demekte hiçbir beis görmüyorum.
Diğer yandan Hz. Peygaber'in o yüce hadisi, demek ki günümüz için yanlış yorumlanıyor.
Bu durumda bana kalırsa, o yorumu bugün farklı yorumlamamız gerekir.
Demek ki, o zaman O, bu hadisi -sadece-, düşmanlık içinde yaşayan kabileleri birbirine yaklaştırıp daha güçlü bir kabilesinin olmasını dilediği için zikretmiş. Keza; geriye kalan düşmanlara karşı güçlü müslüman kabilenin daha da güçlü olması gerekiyordu.
....
Ben şahsen, her insana hakettiği kadar ilgi ve iylik göstermeyi en uygun olan bir tutum olarak değerlendiriyorum. Fazlasını verip olumsuzluklar ve hayalkırklığı yaşamak yerine, azını da verip siteme ve kahıra maruz kalmamak en uygun olanı.
Gerçi bu tutum da biryerde kayıtsızlık anlamına gelir, fakat günümüz insanı ancak bunu temel ölçü olarak görüyorsa, başka bir tutuma ne gerek var?
Ülkenin soysal durumuna ve anlayışına bakınca, kendimi ''ezan, göstermelik selam, anlamını bilmeden ve haketmeden iki dini' bayramıi adet yerini bulsun babında kutlamak'' haricinde bir müslüman ülkede yaşadığımı hissedemiyorum açıkçası.
Yazık, yazık, hem de ne kadar yazık!
Ne İslama saygı var ne de şartlarına ne de Pergamber'ine ne de
-ellerim titreyerek yazıyorum şuan- Allah'a saygı.''
Ama işin gerçeği de maalesef bundan ibaret.
Tümü yalan, tümü sahte! İstisnalar hariç elbette, fakat istinalar da kaideyi bozmuyor, gördüğümüz gibi.
Açıkçası biz, bir İslam ülkesi değil de ''İslam'ı öne sürerek gözlerimizin perdesi arkasında, sırf kendi menfaatlerini güden bencil insanlar topluluğunun birikimi haline geldik.
Eh, o zaman; İslam'a yakışmayan aklagelir ne kadar davranış varsa, bizde olduğuna göre, günümüzde yaşadığımız huzursuzluk ve karmaşıklık bize müstehak demektir. Şaşmamıza hiç gerek yok.
Mevla'sını gerçekten arayan Mevla'sını, belasını arayan da belasını bulacaktır netice..!
Saygımı ve selamet dileklerimi iletirim.
Esenlikle kalın.
Kederli tarafından 11/11/2015 4:58:20 AM zamanında düzenlenmiştir.
Kübra Han
SAYGI VE SELAMLAR