- 317 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Milliyet Düşmanlığı
"Son yılların" diyerek kesip atamayacağımız, hatırı sayılır bir mazisi olan tehlikeli bir düşmanlığın adıdır milliyet düşmanlığı. Kendisini komünizm ile net bir şekilde göstermiş olan bu düşmanlık, milletlerin birleşmek şansının olduğunu söyler ve nefret ettiği Osmanlı’yı da bu görüşüne delil gösterir. Osmanlı’da elbette milletler eşitti. Bu eşitliği sağlayan dünya üzerinde kurulmuş en yüksek medeniyette Osmanlı’dır. Fakat işe gelen kısmı alıp diğerlerini kesip atmak sonucu olacak ki, Osmanlı’da Türklerin köle olarak kullanılmasının Osmanlı’daki örfi kurallara aykırı olduğunu görememişlerdir. Dolayısıyla eşitlik konusunda örnek gösterebileceğimiz ilk örnek olan Osmanlı’da da bir milliyet şuuru vardı.
Devleti ve milli bilinç, kültür, ülkü adına ne varsa kabul etmeyen komünistlerin kaygıları da milli şuurun ön plana çıkmasından başka bir şey değildir. Dini ve milli şuurun milletler için ne büyük bir öneme sahip olduğunu anlamak için Çanakkale Savaşı mükemmel bir örnektir. Milliyetçiliğin zararları olduğunu sürekli dillendirip, milletlerin uyuşturulması rolünü üstlenen fikirlerin haksızlığı bir Çanakkale Savaşı daha olsa gözler önüne serilir. Bu millet diğer savaşlarda olduğu gibi bu savaşta da dini ve milli bir ülkü için savaştı. Milliyeti bir kenara atarken ’halk’ olmak isteğini ağzından düşürmeyenlerin ertesi gün, kurulmak istenen ve her şeyiyle hayalde kalacak olan bir milli devlet kurmak isteklerini görmezden gelemeyiz elbette.
Halk, kardeşlik nutukları atanların/attıranların bugün en büyük Türk düşmanları olduğunu unutmamak gerekir. Kendilerinin de inanmadıkları bir safsatayı Türk milletinin kabullenmesini büyük bir sinsilikle bekledikleri unutulmamalıdır. Zamanında bir ’halk’ vardı, Osmanlı halkı!.. Sonrasında ise milli duygularını o güne kadar hatırlamayanlar, İngiliz desteğiyle hatırlamaya başlayıp bir bir ihanet ettiler ! Halk olmak bilinci tarihin hiçbir döneminde mümkün olmamıştır. Bunu yüzyıllar önce Büyük İskender, Yunan milletinden bazılarını yıktığı Perslerin topraklarına yerleştirerek denedi fakat uzak bir hayalden öteye gitmedi bu fikir. Bugünde milletlerin fikir yapısında bir değişiklik olmadığı, hatta bazılarının kendinden olmayanı dışladığı görülür. Yani böyle bir şeyi samimi olarak savunan milletler olsa bile yine bazı milletlerin bunu kabul edemeyeceği açıktır.
Birkaç ırkın bile kabullenmediği bu hayal, ’dünya halkı’ gibi bir milletinde olmayacağını açıkça ortaya koyar. Milletlerin birleştirilip, bir millet haline getirilebilmeleri için öncelikle bir kültür birliğinin oluşması gerekir. Sıkça bahsedilen bir ’Anadolu kültürü’ olsa bile içinde bulunan ırkların gelenekleriyle, töreleriyle hemen birbirinden ayrıldığı ve hatta bazı kültürlerin diğer milletlerce hoş karşılanmadığı bile görülür. Halkların birlik, kardeş olmasını söylemeden önce, başka milletlerin toprağında yaşayıp da o milletin toprağına göz dikmenin, o bölgede kendi devletlerini kurmalarının kardeşliğe engel olduğunu anlatmak gerekir. Aksi halde milli şuur devreye girecek ve kendi vatanına göz diken millete diğer milletin haklı nefreti, düşmanlığı başlayacaktır. Tabii ki böyle bir zorlukla karşılaşmak istemeyen ve vatan toprağına göz diken Batılı veya Doğulu devletlerin/milletlerin, milli duyguları köreltmek, tüketmek istemesi bundan dolayıdır. Bizim davamız ise milli şuur, ahlak, gelenek, kültür adına ne varsa düşman olan kişilerle ve fikirlerle savaşmak noktasında başlar ve orada biter.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.