- 991 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
UNUTTUNUZ DEĞİL Mİ? (PROJE)
ONLAR ASKER DEĞİLDİ.SİLAHLARI BİLE YOKTU.TEK SUÇLARI TÜRK VE MÜSLÜMAN OLMAKTI.
Unuttunuz değil mi..?
Ama tarih unutmuyor ve şöyle diyor.
Yunanlılar Bergama’da 12 Haziran 1919- 15 Eylül 1922 tarihleri arasında işgalci olarak kalmışlardır. Bergama’da 24 kadın, 8 kız öldürüldü. Bunların çoğu öldürülmeden önce tecavüze uğradı. Ayrıca 28 genç kız ve kadında tecavüze uğramıştır. Bu sırada yaptıkları olaylar aşağıya çıkartılmıştır.
Bergama ilçesinden Kazcı Mehmet oğlu Hulusi Yunan tabur karargahına götürülerek başı gövdesinden ayrılmış ve gözleri kasatura ile oyulmuştur. Alacalardan Mustafa eşi Gülsüm’e tecavüz ettikten sonra öldürmüşlerdir.
Salihlerden Ali Molla’nın 11 yaşındaki kızına tecavüz ettikten sonra öldürmüşlerdir. Yukarı Kınıklar Köyü’nden 65 yaşındaki Molla İbrahim’in ağzını kulaklarına kesip gem taktılar ve Bergama içinde gezdirdiler, sonra tırnakları halkın içinde kerpetenle söktüler, parmaklarını bıçakla yardılar ve 4 gün sonra öldürdüler.
Bergama’da Çerkez İdris Ağa’nın 10 yaşında ki kız evlatlığına 8-10 Yunan askeri bir çok kez tecavüz ettikten sonra vücudunu uzunlamasına ortasından ikiye ayırarak öldürmüşlerdir. Bergama’nın Kulaksız Cami imamı Tahir Efendi’nin kızına 5-10 Yunan askeri tecavüz ettikten sonra aylarca karakoldan karakola dolaştırılarak 40-50 kişinin hayvani isteklerini yerine getirmeye zorlanmıştır.
Ayaz Köyü’nden 5 erkek, diğer köylülerin önünde parça parça edilerek öldürülmüştür. Doğancı Köyü’nden biri 55, ikisi 65 yaşındaki üç kişi el ve ayakları kesilip, gözleri çıkarılarak öldürülmüştür. Sendil Köyü’nden 2 genç kızın bekaretini bozan Yunan askerleri, mağdurelere bir çok kez tecavüz ettikten sonra öldürmüşlerdir. Yunanlılar bu köyden 6 erkeği de öldürmüşlerdir.
Bergama Kasabası’ndan mahkeme başkatibi Mehmet Efendi’nin eşi Fatma, kız kardeşi Bahriye’ye tecavüz ettikten sonra parçalayarak öldürmüşlerdir. 80 yaşındaki Dilsiz oğlu Ahmet ve eşi Zahide’yi paralarını aldıktan sonra parçalayarak öldürmüşlerdir.
Bergama’nın Hacı Osman Faki Mahallesi’nden Hacı Osman ve tüm aile halkıyla birlikte öldürülmüşlerdir. Atmaca Mahallesi’nden Soma eski kadısı Veli’yi iki gözünü oyarak öldürmüşler ve 16 yaşındaki kızına tecavüz etmişlerdir. Alaca Köyü’nden Mehmet oğlu İsmail ile oğlu Mustafa’nın ayaklarını testere ile kesmişlerdir.
Firuz Köyü halkına silah arama bahanesi ile işkence yapmışlar, pek çok kadın ve kızın ırzına geçtikten sonra hepsini kurşuna dizmişlerdir. Firuz Köy’de 36 erkek, 10 kadın öldürülmüştür.
Altınova Üçkaba Ağaç Köyü’nden kaçamayan kadınların ırzına tecavüz ettikten sonra öldürdüler. Altınova Bucağı kadınlarının tümünün ırzına geçtikten sonra orada bulunan tüm erkek ve kadınları öldürdüler. Göçmen Mahallesi’ni yaktılar. Burada 60 insan diri diri yandı. Altınova Salihler Köyü’nün tüm kadınlarına tecavüz ettikten sonra köyde bulunan tüm erkek ve kadınları öldürdüler. Diğer köylerde 14 kişiyi öldürdüler.
Kınık Hamzalı Köyü’nden Kasap oğlu Mehmet’i hiç sebep yokken yakarak öldürmüşlerdir. Kınık Merkezi’nde 6 kadının ırzına geçtikten sonra öldürmüşlerdir. Kınık Çenge’de bir kadına Yunan askerleri 12 kez tecavüz ettikten sonra ayağını kırmışlardır. Kınık köylerinden pek çok kadının ırzına geçilmiştir.
Kozak Bucağı Yukarı Bey Köyü kadınlarına tecavüz etmişler, daha sonra kadın ve erkeklerin çoğunu öldürmüşler, bazılarını da alıp götürmüşlerdir. Götürülenlerden bir daha haber alınamamıştır. Kozak Bucağı Tıfıllar ve Hacı Veliler Köyleri’ni yaktılar. Halkı öldürdüler. Zenginlerin göbeklerine kızgın zeytinyağı döktürerek sakladıkları paraları çıkarttılar. Pek çok insanı öldürdüler. Kozak bucağı Bağ Yüzü Köyünü top ateşi ile yaktılar, halkını öldürdüler, genç kızlarını alıp göürdüler hiç biri dönmedi.
Haymana’nın 120 haneli Şeyh Ahmet Köyü içindeki insanlarla birlikte yakılmıştır. Yunanlılar halkı binalara doldurup, kapı ve pencerelerini kapadıktan sonra içindekileri diri diri yakmışlardır. Harebe haline gelen bu köyde simsiyah cesetler, pencere parmaklıklarına yapışmış yanıl eller, bilezikli kadın kolları görülmüştür.
Yunan erlerinin tecavüzüne direnen Koçtaş Köyü’nden İbrahim eşi Fatma’yı kucağında ki yavrusu ile birlikte ateşe atmışlardır. Silvilhisar’ın Gecik Köyü’nden Molla İbrahim’in kızı cennet, Yunan askerlerine karşı namusunu karumak için direndiğinden kurşunlanarak öldürülmüştür.
Aynı tarihlerde aynı isgal gücü tarafından kadınlarımız, kızlarımız benzer şekilde hunharca katledilmiştir.
Onlar asker değildi. Silahları bile yoktu. Tek suçları Türk olmaktı.
Tarih böyle diyor. Ama tarih kitapları bunları yazmıyor. Gençlerimize bunlar anlatılmıyor. Tarih kitaplarına bunlar aktarılmıyor.
Aktarılmadığı için Kamuoyu Bergama Köylülerinin Bergama’daki altın arama faaliyetlerine tepkisine anlam veremiyor. Aktarılmadığı için Başbakan’ın İzmir’e "Gavur İzmir" derken onlara tecavüze uğrayan atalarının çocukları olarak Yunan Tohumu demek istediğini çözemiyor. Aktarılmadığı için PKK Terör Örgütü’nün katliam eğitimlerini Yunanlı subaylardan aldığı konusunda bu katliamlarla olan benzerliği arasında ilişki kurarak sonuca gidilemiyor.
Unutmamak için yapılacak çok şey vardır.
15 Mayıs 1919 tarihi milli yas günü ilan edilmelidir. O gün bütün işyerlerinin, bütün evlerin pencerelerine siyah bayrak asılmalıdır. O gün bütün okullarda sadece bu hunharca katliamlar, bu soykırımı anlatılmalıdır. Herkes yakasına siyah kurdela takmalıdır. Her şehirde siyah bayraklarla telin mitingleri yapılmalıdır. O gün yabancı büyükelçi ve misyon şefleri Cumhurbaşkanı tarafında Çankaya’ya davet edilerek bu katliam anlatılmalıdır. O gün Ege ve İç Anadolu Bölgesinde işgal edilen bütün yerleşim birimlerinde ki şehitlik ve mezarlılarda kuran okutulmalıdır. O gün tüm camilerin minarelerinden şehitlerin anısına beş vakit sela verilmelidir. Ve öğle namazlarında cami minberlerinden bu katliamlar anlatılmalıdır cemmaate. Medya o gün normal yayın akışını bu yasın gereklerine göre düzenlemelidir.
Mutlaka müzik yayını yapması gerekiyorsa Ege Türküleri söylenmelidir her kanalda.
"İzmir’in kavakları...İki keklik bir kayada ötüyor...İzmir’in dağlarında çiçekler açar..."
Ve bu türkülerin nağmeleri göklere uzanarak o şehitlere ulaşmalıdır. Çünkü onlarda söylemişlerdi bu Türküleri bir zamanlar..
Onları unutmamak için bu yeter mi? Yetmeyecektir. Çünkü karşı taraf boş durmayacaktır. Bazı satılık kalemler çıkıp onlar kardeşimiz, komşumuz edebiyatını yapmaya devam edeceklerdir.
9 Eylül 1919’da İzmir’de Yunan bayrağı indirilip Türk Bayrağı çekilmiştir göndere. O gün sadece İzmir’in kurtuluşu değil Türkiye’ninde kurtuluşudur. İstiklal ve bağımsızlığımızın sembolü olan bayrağımıza saygı için o gün bayrak bayramı yada bayrak günü ilan edilmelidir.
9 Eylül günü bütün evlerin, işyerlerinin pencerelerine bayraklar asılmalıdır. Yırdunu her köşesinde bayrak yürüyüşleri yapılmalıdır. Bütün televizyonlarda haberler istiklal marşı ile başlamalıdır. Bütün gazeteler bayrak eki dağıtmalıdır. Ve yunan mezalimi ve soykırımı her yıl döküm olarak bu eklerde verilmelidir. Herkes yakasına ay yıldızlı bayrak rozetleri takmalıdır. TBMM 9 Eylül günü özel oturum yapmalıdır. Bütün şehitlikler ziyaret edilerek dua edilmelidir. Öğlen namazlarında camilerde kurtuluş savaşı anlatılmalıdır. Camiler bayraklarla donatılmalıdır. Eğitim birimlerinde bugünün tek konusu Kurtuluş Savaşı olmalıdır.
15 Mayıs Milli Yas Günü...
9 Eylül Bayrak Günü...
Ancak böylelikle unutulanlar hatırlanır. Ve belki o zaman onlara kardeş diyenler, damarlarında bir damla Türk kanı kalmışsa utanır.
Biz böyle diyoruz ama unutanlar daha fazla unutmak için 19 Mayıs ve 23 Nisan’ı da kaldıralım diyor.
"Bu ne yaman çelişki anne!"
Tarihin içinde kaybolmak istiyorum. Kaybolup ruhumu temizlemek istiyorum. Onların, o masumların ve günahsızların yaşadıklarını ben yaşayarak ruhumu arındırmak istiyorum. Onları unuttuğum için vicdanıımı suçluyorum. Onların hikayesi biliniyordu ve tarihin tozlu raflarında unutulmaya yüz tutmuştu. Ben onlara daha önce neden ulaşamadım diye bir Türk olarak kendimi suçlu ve kirlenmiş hissediyorum.
Benim atalarımı, eşlerini, kızlarını, kadınlarını, yaşlılarını ve çocuklarını kirletenleri, onların hiç bir suçu yokken yaşama hakkını elinden alanların torunlarına el uzatmamı, onları kardeş, olmazsa komşu kabul etmemi istiyenleri kınıyorum.
Ege’nin iki yakası ege çukuru oluştuktan ve oaraya Akdeniz’in tuzlu suyu dolduktan sonra ve onların ataları Troya’ya da Anadolu halkını katletikten sonra zaten kopmuştu.
Anadolu’nun unutulmuş bir şehrinde ve sabah ezanı okunurken bu satırları yazıyorum. Ve Tanrı’nın o günahsızların acısını içimde hissederken ve unutulanları hatırlarken yanımda olduğunu ve şahdamarımdan daha yakınımda olduğunu biliyorum.
Biz onlara 622 yıl komşu dedik. Ekmeğimizi paylaştık. Topraklarımızda çocuklarının ekmeğini kazanmalarına müsade ettik. Çünkü biz bu Dünya’nın tüm insanlar için yaratıldığına inanmıştık. Ama onlar bu Dünya’nın sadece kendileri için yaratıldığına inanmışlardı.
Ve onlar şarapla ekmeğini on iki havarisiyle paylaşan İsa’ya ihanet ettiler. Ekmeklerini kendileriyle paylaşan Türk’lerin kadınlarına ve kızlarına tecavüz ettiler.
Ama Tanrı çok şükür ki özgürlük savaşında bizim yanımızdaydı. Ve bu savaşı kazanacak komutanı ordularımızın başkomutanı olarak göndermişti. Ve Tanrı çok şükür ki o lanetli insanları bu topraklardan ebediyen kovmak için bize yardım etti. Güç verdi, inanç verdi, iman verdi.
Ey Unutanlar!
Haberiniz olsun ki Kıbrıs Türkleri ve Batı Trakya Türkleri bugün aynı tehdidin etkisi altındadır. Göstereceğiniz en küçük gaflet, onlarıda aynı akıbete götürecek en ağır ve en vahim günahınız olacaktır. Bu günahın cezasını tarih, tarih yetmediğinde Tanrı sizlere mutlaka ödettirecektir.
Albayraklım
YORUMLAR
BANKAMATİK
Kuruş kuruş gidiyor Vatanımın Toprağı
Boşamı Şehit düştü Anasının kuzucukları
Şehidimin Kanıyla Sulanmış Toprağını
Dolar verip alıyor İngilizi Yunanı
Göklerde Dalgalanan Ay Yılldızlı Bayrağı
Nede çabuk unuttun atana yapılanı
Arkana döndüğün de kaybedecen Vatanı
Uyuma artık uyan "EY ŞANLI TÜRK EVLADI"
Halil ÇALIŞKAN
Belliki miliyetçi duyguları olan bir arkadaşsın.Yazın da hep katletmişsin ama bir noktayı atlamışsın o onu da ben eklemek istedim affına sığınarak.Ve Hala katlediyorlar ama silahla topla değil.yukardaki şiirimle tabi oda anlayana eline kalemine sağlık