- 2538 Okunma
- 88 Yorum
- 0 Beğeni
HEM GÜL HEM DÜŞÜN ! : GÜLDÜŞ-II-
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Sevgili dostlar yeni bir sayfada hepinize yeni GÜLDÜŞ’lerle merhaba !
Biliyorsunuz birinci Güldüş sayfası hayli uzadı ve şiir yorum sayfalarındaki gibi her kırk yorumda yeni bir sayfaya geçilemiyor.O nedenle EKVATOR ÇEMBERİNİ çevirir gibi yorum çevirmekten yorulmuş olabileceğiniz düşüncesiyle, böyle bir çözüm ürettim.Yazma hevesimiz kaybolmadığı sürece, gülme isteğimiz de var olduğu sürece umarım yeni GÜLDÜŞ okumak isteyen, yeni sayfaya hem göz atar hem yazar, eskileri zaten yerinde duruyor, maziye dönüş de her zaman nostaljik olur biraz.
Önceki gün akşam üstü gül diyarı Isparta’ya gittim, dün akşam üstü döndüm.Bedava tarafından ulaşım , hanımın akrabası taksici Yaşar, oğlu Sefa, hanımı Emine ve benim hanım hep birlikte gittik, bir gece kayınpederin misafiri olduk .Serin mi serin bir gece de olsa yayla havasında uykumu derin mi derin aldım.
Sabah erkenden S.S.K .Hastanesine gittim.Aylardır Antalya’da alamadığım randevudan dolayı, gözlük için muayene olamamıştım, hani GÖZÜNÜZE GÖZLÜK BAŞINIZA TARAK adlı yazımda geniş geniş anlatmıştım neler olup bittiğini, tam bir sinir harbiydi yaşadıklarım.
Neyse Isparta’da kimse randevu alacaksın demedi, hemen poliklinikte gözlerimizin derecesini ölçtüler, ardından reçetemi yazdılar, on dakika bile sürmedi, işim bitti.Yeni görme gözlüğüme kavuştum.
Bu arada + 1,5 tan 2 ye çıkmış görme derecem, yaşım Elli dört olunca, bayan doktor;
-Sizin gözleriniz bu yaş için son derece normal !
dedi.
Reçeteyle gözlükçüye gittim;
Saat On dörtte gelin,hazır olur!
dediler, normal cam yerine organik cam taktırdım.Bu iş için On Y.T.L. fark ödedim.Ödediğime değdi, neden derseniz, daha eczanenin merdiveninden inerken belliğime yerleştirmek istediğim gözlük kutusu elimden kaydı ,merdivenlerden aşağı doğru yuvarlanırken uyduruk ucuz plâstik kutu açıldı, gözlük bir yana , kutu bir yana , e canım keyfine mi organik cam takdırdım,kırılmadı tabiki, test edildi ve kalitesi onaylandı böylece, iki yılık da garanti belgesi verdiler, yeni kanuna göre iki yılda bir gözlük çerçevesi, altı ayda bir camlarını değiştirme hakkı varmış...Eh, her şey zamanla yoluna girecek inşallah...
Bu arada özel hastaneye gidip de On. Y.T.L. muayene ücreti ödememek beni nasıl sevindirdi emekli birisi olarak, bilemezsiniz...Eh kuruşlar kolay mı kazanılıyor...
KURUŞUN KIYMETİNİ BİLMEYEN LİRAYI BULAMAZ !
Isparta sokaklarında gezinirken yolda gözüme On Yeni Kuruş ilişti, eğilip aldım.Üstündeki Atatürk daha kıymetli aslında benim için.
Çocukluğumdan beri alışkanlıktır, yere bakarak yürürüm daha çok.Çok da para bulurum bu yüzden.Hanıma ,çeyrek ekmek parası bulduk bak, dedim .Hanım ,’Daha çok bulman gerek! ’ dedi..Eh dedim inşallah onu da buluruz, kuruşlar bulunmadan, liralar kazanılmıyor dedim.Fakat düşlerimden ,haksız yere insanlar, ne paraları nerelere ödemiyorlar diye de geçmedi değil.Şöyle bir matematiksel hesaba vurdun mu kaybolan kuruşları liraları, akla hayâle sığmayacak rakamlar ortaya çıkıyor.Daha sonra ne oldu biliyor musunuz, hanım bu kez Yirmi beş Yeni Kuruş buldu, biraz daha gülüştük ekmek almak için Beş Yeni Kuruş daha gerek, görüyorsunuz ya kuruşların önemi ne çok, beş kuruş olmadı mı ekmek alamıyorsunuz.Kuruşların değerini doğru algılamalıyız.Savurganlık doğru değil.
Sokaklarda araba galericilerinde satış için sıra bekleyen ikinci el otomobillerin çokluğu bile ,ne kadar savurgan bir millet olduğumuzun başlıbaşına kanıtı...İkinci el dediysek hepsi daha yeni sayılır...
Eskiden ilkokullarda Yerli Malı Haftası yapılırdı.Neler neler anlatırdı değerli öğretmenlerimiz.YERLİ MALI TÜRKÜN MALI; HER TÜRK ONU KULLANMALI yazardı köy okullarında sınıfın bir köşesinde...Şimdi nerede, yabancı sermayeye devleti peşkeş çekmekte sıraya girdi bütün politikacılar...
AH GÖZÜNÜ SEVDİĞİM MİLLET
BAŞINA KUŞLA PADİŞAH SEÇEN BİR MİLLETE , AZ BİLE BU KADAR İŞKENCE EZİYET !
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, pireler berber iken develer tellal iken, ben dedemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken, ülkenin birinde, diyelim ki bir Hasan bir de Hüseyin varmış.Bunlar iki arkadaş birlikte seyahat etmeye koyulmuşlar.Bir gün yollarının üstünde büyük bir kalabalığa rastgelmişler...Nedir ne değildir demeye kalmadan bir kuş gelip Hasanın başına konmuş.Bu kuş talih kuşuymıuş...Hemen Hasanı kucaklayıp ,
’Padişahım çok yaşa, padişahım çok yaşa! ’ sesleri arasında omuzdan omuza taşıyarak saraya götürmüşler...Meğer anlamışlar ki o gün işte yeni padişahın seçilme günü imiş...
Bu olaydan sonra Hüseyin memleketine tek başına dönmüş...
Gel zaman git zaman, yenisi eskisinden daha yaman, bir işkence bir eziyet, bir vergi, bir haraç, bir iltimas furyası başlamış ki , ülkede kimse padişaha söz geçiremiyor, astığım astık , kestiğim kestik deyip kasıp kavuruyor milleti...
Milleti almış kara kara düşünceler; ne yapıp ,ne edeler de bir çözüm yolu bulup, şu padişahı yola getireler ? Birinin aklına ’ Yahu biz bunu padişah seçtiğimizde yanında bir Hüseyin vardı, o belki buna söz geçirir, hele gidip şu Hüseyini bulup getirelim, belki insafa gelir birazcık...’
Bu düşüncede karar kılan millet, arar tarar, sonunda Hüseyini bulup getirirler.Hüseyin Hasan’a der ki, ’ Yahu birader, etme eyleme, bak ne güzel padişah seçildin, şu millet iki gözü iki çeşme, ızdıraptan kan ağlıyor, biraz insafa gel, eskisini bu yüzden değiştirdiler, bak seni de değiştirirler! ’ dediyse de Hasan inadından bir türlü caymaz ve Hüseyine der ki; Sen insafı bırak Hüseyin de, bildiğin yeni işkence ,eziyet yöntemleri varsa söyle bana, başına kuşla padişah seçen bir millete, bu kadar eziyet bu kadar işkence az bile !
Devir o devir değil ama, pek de farkımız yok diyesi geliyor insanın! Bu tür halk hikayeleri kıssadan hisse, kulaktan kulağa dolaşır, dilden dile anlatılarak, enine en, yanına yan, kuyruğuna çan takılarak ses getirir, ses götürür durur; deve çanı gibi...
Ne diyelim artık, eğrilere ve eğriliklere (develere) kalmasın bu ülkenin politikaları...
Dostlar yeni GÜLDÜŞ lerle, kıssadan hisse Nasreddin Hoca, İncili Çavuş, Karagözle Hacivat, Bektaşi Fıkraları ile geleneksel kültürümüzün vazgeçilmez birikimine GÜLDÜŞ lerinizle kuvvet vereceğinize inanıyorum...Haydi ,EKVATOR çemberini çevirelim yeniden Güldüş’lerle..
Hepinize en içten sevgi, selam ve saygılarımla...
Şaban AKTAŞ
23.07.2008
YORUMLAR
//iki yılık da garanti belgesi verdiler, yeni kanuna göre iki yılda bir gözlük çerçevesi, altı ayda bir camlarını değiştirme hakkı varmış...Eh, her şey zamanla yoluna girecek inşallah...//
siz ayni zamanda bilincli bir tuketicisinizde efendim :)
akici bir uslup, tertemiz bir turkce ile yazilmis bir yazi okudum.
verdiginiz ørnekteki halk hikayesinin gecerliligi bugun itibariylada mevcut evet.. ve bugunden sonra daha bilincli secimlere gitmemiz gerektiginin altini bir kez daha cizmis oldu, yazinizin anlamina anlam katan bu øyku...
saygilar.
Evet;
Eyüp ve güldane dostlara teşekkür; iki dinamik insan
hani bir şarkı var, dyor ya
HAYAT BUDUR SEVGİLİM 7 GEÇENLER UNUTULUUUUURRR...
Tıpkı onun gibi, günü birlik herkes şiirini yazıyor,yazısını asıyor, gündelik iş gibi , çamaşır bulaşık gibi ... İş bitince istirahatine çekiliyor...
Balkona asılan çamaşılar kuruyuncaya kadar askıda kalıyor
Bulaşıklar bir kenara yığılıyor, temiz tabaklar bitince yıkanmaya başlıyor...
Askıdan alınan şiirler de gardropta bir daha okunmamak üzere zamanın derinliklerine gömülüyor..
Bulaşıklar yıkanacağı günü bekliyor..Çoğalsın!
Çamaşırlar günlük değiştiriliyor...
Hayat işte bir yandan kirleniyor, bir yandan temizleniyor....
Biz de bir yandan terk ediliyor / bir yandan izleniyoruz...
Nasıl koşullandırılırsa biraz öyle yaşıyor insanlar...Bellekleri tazelemek için GÜLDÜŞ -III çıkmalı !
Fakat çıkana kadar sayfa hizmetinizdedir... Amatör bir ruhla bu sayfayı ya yaşatırız, ya da ipini çekeriz; kendi boğazımızı düğümler gibi...
yeni gül-düşler hepimizindir...
Selam sevgi ve saygılarımla ...(EDİTÖR--Ha ha ha ha ha )
Sayfa eskimesin abi, bi katkımız olsun değil mi :))
Bekri Mustafa, her zaman ki kıvamından biraz daha güzelce..
Kaldırım kenarında uysal bir kedi gibi oturuyor, bir yandan da pürdikkat karşıya bakıyor.
Zaptiye tanıyor tanımasına da, bir anlam veremiyor manasız, boş bakışlara.
"Ne oturursun burada, ne beklersin mustafa" diyor zaptiye..
"Evler diyor Mustafa,..evler dönüp duruyor, gelip geçiyor da; bizim fakirhaneyi bekliyorum.."
(Bekri Mustafa olarak anlatıldı, kaynağı yanlış olabilir, peşinen affola)
Görüyorum ki sayfana kimse gelmemiş ama gelmişken bir GÜLDÜŞ bırakmadan gidilir mi hiç deyip bir tane DÜŞeyim sonra gideyim yine Neyzen'den ;
Meyhanenin tuvaletine giderken,daracık koridorda bir kabadayı ile karşılaşır.Birinden birinin kenara çekilmesi gerekmektedir.
Neyzen, " Müsaade et,geçeyim " der.Sarhos kabadayı, "Sen kime kafa tutuyorsun babalık, ben senin gibi ciğeri iki para etmezlere yol vermem " diye aksilenir.Bizimki hemen kenara çekilir, " Ben veririm " der.
Sevgilerimle Şaban :))))))
Teşekkürler Eyüp :)) Dediğin gibi ne kahve ne de çay var ama senin hatırın için bir fıkra anlatıp öyle gideyim ben :)) ; bu sefer değişiklik yapıp Neyzen'den bir fıkra anlatayım ;
Birinci dünya savaşında iki gözünü kaybeden bir tanıdığıyla söyleşmektedir.Tanıdığı sorar:
--Durumu nasıl görüyorsun Tevfik'ciğim?. Neyzen "karanlık" diyecekken vazgeçer,
--Sizin gördüğünüz gibi,diye cevap verir.
Guldane Dal tarafından 7/25/2008 10:01:11 PM zamanında düzenlenmiştir.
Hepiniz sıcaklardan bir gölgeye çekilmiş gibisiniz.Ortaya çıkında görelim sizleri...Nerdesiniz Güldüş'enler ?
Haydi ben ayı serisinden anlatayım bir tane daha.
Doğuda yine gece yarısı adamın kapısı çalıyor. Açınca ne görsün, kapının önünde bir ayı elini uzatıyor.Adam ilk anda ürktüyse de ,dikkatle bakınca ayının eline bir kazık battığını farkediyor.Anlıyor ki ayının geliş amacı ilkyardımdır.Adam ayıyı içeriye oturtup eline batan kazığı çıkartıp gönderiyor.
Aradan bir ay kadar daha zaman geçiyor ve adamın kapısı gece yarısı yine çalıyor.Ama bu kez çok daha hızlı ve ''Gümmmm....! Gümmmmm ! Kapı kırılacak neredeyse ve adam korkusundan kapıyı açmıyor.
Sabah olunca ancak kapıyı açan adam ne görsün, kapının önünde bir bal kovanı duruyor.
Adam sevinçle kovanı boşaltıp balı içeri alyor.
Aradan yarım saat geçmeden komşu mahalleden Mehmet efendi omuzunda tüfeği ile
- Ya sorma Ali efendi, ayının biri bu gece yüklendiği gibi götürmüş kovanın biri yok ! diyor.
Görüyorsunuz ya dostlar, iyilik unutulmuyor.Ayı oğlu ayı bile elinden tutana iyilik yapıp yarasını saran bir adamı unutmuyor da, seçimden seçime kapımızı çalan politikacılar
bize yapmadık eziyet bırakıyorlar mı ?
Haydi güldüş'ün biraz bakalalım....Saygı ve sevgilerimle...
( Bir Müjdat Gezen klasiğidir- 35 yıllık mazisi var en azından )
Şaban Aktaş tarafından 7/25/2008 10:05:14 PM zamanında düzenlenmiştir.
Şaban beni bi gave yap hemen anletem bi fıkra ; Bir babaanne ile torun diyaloğunun egelicesi :)))))) baken anlecenmii
-geldin mi ga
-geldim bubanne nedip baaasın bakeyn
-nedeeem oturuyon cocugum gaa
-eyi önküreye otuma bubanne sovuk orası pençireden belini ruzgaa furur.
-du gakem ozuman önkürden de furaya oturuveren.
-bubanne ganım acıktı benim
-potukal yicen mi ga
-bubanne dokanıyor potukal.inar vaasa inar yiyen ben de galkem hemen.
Sevgilee Şaban :)))))))))
Nefesimi bir tutup bir patlatıyorum
Göbeğimi çatlatıyorum;
Sırayla okudukça sizleri
derdi kederi atlatıyorum....Hayda amanda haydaman Kerimoğlunu sandalı da sandalı...İki çalıverem de gari siz de bi effe gibi oyneyiven bakim yok mu ulen bu dağların efesi,Egeliler nerdesiniz???Hiç sesiniz solunuz çıkmıyo??
.....................................................................................
buyyurrruuun arkadaşalar davetim var benim,
herkess yesin içsin kesesineden saltanatım var benim
Asaaaasslı yok yyyaylasında Bin beş yüz koyunum var benim ...
Kekliği düz ovada aavlayalım.......
haydi bakiyim ,Anamur ekibini de görelim sahnede yerinizi alınız lütfen.....Kaşık havası oynaşın GÜLDÜŞÜN bakim biraz...
Hülya-Güldane kaybolmayın gözümün önünden, hem öle kızlar izin almadan bir yere gitmesin bakim?!
Şaban Aktaş tarafından 7/25/2008 1:17:00 AM zamanında düzenlenmiştir.
Şaban Aktaş tarafından 7/25/2008 2:55:54 AM zamanında düzenlenmiştir.
Pardon yalnışlıkla bastım ama kaldığım yerden devam edeyim bari :)))))) Ayy kendi kendime gülüyorum ben artık , neyse:)) ;
ALTI ÜSTÜNDEN İYİDİR
Adamın biri, sohbetlerinde gündelik yaşamdaki olumsuzluklardan örnekler vererek:
-Böyle giderse kıyamet kopacak, dünyanın altı üstüne gelecek.....diyerek hiç durmadan çevresindeki insanları karamsarlığa itiyormuş. Bu konuşmalardan birisini duyan Bektaşi dayanamayıp cevap vermiş:
-Gelsin imanım demiş, şu dünyanın haline bak, belki altı üstünden iyidir.
aslana demişler k,;
fil senin kırallığnı tiye alıyor
aslan kızmış fiin önünü kesmiş ve sormuş
- kim ulan bu ülkenin kralı
fil, gülerek yanıtlayınca, aslan bana bak fil
beni iyi tanı bu ormanların kıralıyım ben demiş.
bu sefer fil kızıp hortumuyla aslanı kırk metre uzağa fırlatmış
aslan çok kötü ve mahçup bir durumda ayağa kalkarak
ey fil gardaş sana şaka da yapılmıyor demiş.
(erzurum fıkrasıdır. Aslan da dadaş oluyor bu arada)
ama fıkra tabi sadece
sevgilerimle çok hoş bir sayfa
devamını bekleriz
Sevgili Hülya ben çağıracağım ama ev sahibi ben değilim valla yoksa başım gözüm üsünde yerin var , ne hayırsız bir ev sahibi değil mi ?:)) Ne demişler misafir misafiri sevmez ( ki burda ben seni seviyorum ) ev sahibi de hiç birini sevmezmiş , artık gitsek mi ne bu Şaban'ın sayfasından , davet yok, çay yok, kahve yok, hiç bir şey yok :))))))) Bari gelmişken bir fıkra da ben bırakıp öyle çıkayım :)))))
Guldane Dal tarafından 7/25/2008 10:03:59 PM zamanında düzenlenmiştir.
Az biraz bekle dediydi sevgili Şaban dost bekledim hemi de 24saat kadar eee güldüşüm geldi gayrı bekleyemeyyommmmmmm:)))
Delikanlı Maymun
Maymun kurmuş çilingir sofrasını ormanın orta yerine, külhanbeyligi yapıyor.
O sırada zürafa ordan geçiyormuş, sormuş:
- "Vay maymun Kardeş, nasılsın?"
- "İyiyim be anam, içiyorum içiyorum aslanı dövüyorum."
Zürafa tırsmış ve uzaklasmış. Derken Zebra geçmiş, o da sormuş:
- "Selam maymun abi, ne var ne yok?"
-
"N'olsun be gülüm hep aynı; içiyorum içiyorum aslanı marizliyorum."
Zebra da uzaklaşmış ordan.Bu kez köstebek, geçerken sormuş:
- "Maymun ya naber?"
- "İyilik koçum içiyorum içiyorum Allah ne verdiyse girişiyorum aslana!"
Köstebek de sıvışmış.
Ancak böyle böyle derken, olanlar aslanın kulagına gitmiş ve aslan o tarafa dogru yola koyulmus.Çıkmış maymunun karşısına
- "Eee anlat bakalım maymun efendi, ne var ne yok?"
Maymun hemen kendine çeki düzen vererek yanıtlamış:
- "N'olsun be abi, içiyorum içiyorum abuk subuk konuşuyorum"
Eeee kimse çağırmıyo beniiiii yoksam güldüşlerimi beğenmiyonuz muuuuuuuu?:)))
Eş:)Hülya tarafından 7/24/2008 11:22:19 PM zamanında düzenlenmiştir.
Sevgili Şaban gelip bir seni ziyaret edeyim dedim ve gelmişkende bir fıkra bırakıp gitmeden olur mu ? Ve tabii yine bir Bektaşi fıkrası bırakıyorum sayfana , sevgilerimle :)))))))
SEN NE İŞE YARADIN
Hoca ile Bektaşi içki içerken yakalanırlar ve Kadı’nın huzuruna çıkarılırlar.
-Şeytana uyduk kadı efendi. Diye af dileyen hocayı, kadı affetmez ve idam cezası verir.
Sıra Bektaşi’ye geldiğinde savunmasını yapar:
-Kadı efendi ben gayri-müslümüm, bana oruç farz değildir.
Kadı Bektaşi’yi serbest bırakır. Bektaşi Kadı’nın huzurundan ayrılırken sorar:
-Kadı efendi, ben de şahadet getirip Müslüman olsam, arkadaşımı da bağışlar mısın?
Kadı efendi düşünür, bir kişiyi Müslüman yapmanın sevabını hesap eder ve Bektaşi’nin teklifini kabul eder, Hocayı da affeder.
Kadının huzurundan ayrıldıktan sonra hoca Bektaşi’ye kızgınlıkla sorar:
-Sen ne biçim adamsın be, bir Hıristiyan bir Müslüman oluyorsun! Sen de hiç iman yok mu?
Bektaşi gülerek cevaplar:
-Gavur oldum kendimi, Müslüman oldum seni kurtardım. Peki sen ne işe yaradın?
Guldane Dal tarafından 7/24/2008 10:13:31 PM zamanında düzenlenmiştir.
SEVGİLİ GÜLDANE AZICIK SİESTA YAPAYIM DEMİŞTİM.UZAMIŞ GALİBA GEÇ KALDIM.BİR SAAT 5 DAKİKADIR YOKUM.KIZDIN MI YOKSA? TEŞEKKÜRLER GÜZEL DOST BEĞENDİM BEKTAŞİ FIKRALARINI DA...GALİBA İVMEYİ ARTTIRMAK İÇİN BANA DÜŞTÜ SIRA... BU ARA BENDE BELLEĞİMDE YER EDEN BİR MÜJDAT GEZEN GÜLDÜŞ'Ü ANLATAYIM.
Doğuanadoluda her tarafı kar bastı mı bir köyden bir köye yaklaşık seksen cm. eninde bir insan yürüycek kadar, kar yüksekliğinde derin kar yolları açılırmış.Vatandaş Hasso yola düşmüş ,komşu köye gidecek karlı bir kış günü.Daracık yolda karşısından bir tane koskoca ayı çıkmaz mı, ne yapacağını şaşırmış, tüfeği de olmayınca çakılakalmış olduğu yerde, neyse ayı istifini bozmadan ayı gibi sallana sallana geliyor, arka ayaklarının üstüne doğruluyor,göbeğini göbeğine ilk kez bir kızla danseden adam gibi sürte sürte geçiyor, bir adım geçtikten sonra dönüyor, ayı geriye Hassonun suratına tükürerek ,
''Selam versene ulan, sen insan değil misin, merhaba bile demesini bilmiyorsun?! ''
der.
Eh işte ayılardan bile alacak dersimiz var demekki daha...Bunu duyalı yaklaşık en az 35 yıl falan oldu, sanırım Müjdat bey telif melif talep etmez benden...(Ayı serisi, vardır daha gerisi...) Sevgim ve saygılarımla Gül tanesi...
Şaban Aktaş tarafından 7/24/2008 6:07:55 PM zamanında düzenlenmiştir.
Yine bir Bektaşi fıkrsıyla geldim :)) ;
Bektaşi kafayı çekmiş. Ayakları birbirine dolana dolana, sağa sola yalpalayarak giden Bektaşi’yi gören komşusu dayanamayıp laf atmış:
-Hey baba erenler, bu halle sırat köprüsünü nasıl geçersin ?
Bektaşi istifini bozmadan komşusunu cevap vermiş:
-Sanki karşı tarafta mor sümbüllü bağlarım varda!
:))))))
Sevgili Şaban sayfana yine geldim :))
Yorumlara tekrar baktım ve gördüm ki bizim şu meşhur Bektaşi GÜLDÜŞ'lerimiz yok ve ben de hemen bir Bektaşi fıkramızla başlatayım dedim, bakalım beğenecek misiniz hani bazı siyasi fıkraları anlatınca raharsız olunuyor ya ben de bari siyaseti şimdilik bir tarafa bırakayım dedim ve Bektaşi fıkralarına döndüm :))))))
Bektaşi -ya da Alevi- iki öküzüyle tarlasını sürermiş; kırmızı öküz az yem yiyip, çok çalışırmış; sarı öküz lanet mi lanetmiş!.. Hem çok yermiş, hem tembelmiş!.. Bir gün öfkelenmiş Bektaşi:
- Ey Allahım, demiş, şu sarı öküzün canını al da kurtulayım..
Baba Erenler ertesi sabah ahıra girince ne görsün, kırmızı öküz sizlere ömür, sarı lanet capacanlı... Dışardan bir çocuk çağırmış Bektaşi, öküzleri göstermiş:
- Ulan, demiş, bunların hangisi sarı, hangisi kırmızı?.. Çocuk göstermiş:
- Bu sarı, bu kırmızı!.. Bektaşi gözlerini göğe çevirmiş:
- İmanım, demiş, bacak kadar çocuk renkleri biliyor da, sen ayıramıyor musun?..
Sevgilerimle Şaban :)))))))))
Guldane Dal tarafından 7/24/2008 4:09:08 PM zamanında düzenlenmiştir.
SAYIN AYNUR SOYSAL KUMCU, YOL YÜRÜYENİNDİR, GERİ DE KALMAK YA DA ÖNDE GİTMEK DEĞİL, HEP BİRLİKTE BİR HEDEFE GÜZELLİKLERE VARABİLMEKTİR GAYEMİZ VE GÜLMECE KÜLTÜRÜNÜN UNUTULMAMASINI VE YAŞANTIMIZDAKİ PAYINI ÖN PLANA ÇIKARMAKTIR.BELKİ ÇOĞUNU BİLİP DE UNUTTUĞUMUZ OLAYLAR DA KARŞIMIZA ÇIKACAK BU SAYFADA KARŞIMIZA; BU DA BİZİM TOPLUMSAL BELLEĞİMİZİ CANLI TUTMAMIZI VE YENİ BİR ŞEYLER DE İNŞA ETMEMİZİ SAĞLAR. SAYGILARIMLA...
Sabah siteye girdiğimde ilk iş olarak günün şiirini ve yazısını okumaya çalışıyorum. Bu sabahta öyle yaptım ve sonuç ortada. Harikulade paylaşımlar. Çok güldüm ve paylaşıma katılan herkese ayrı ayrı teşekkür ederim. Moral buldum sayenizde. Benim de küçük bir paylaşımım olsun istedim. Umarım beğenirsiniz.
cami hocası
Camii hocası hanımlara vaaz veriyormuş. Kadınlardan biri sormuş -Hocam bir muhendisle beraber olursam onun cezası ne kadar hoca - 3 sene demiş
- avukatla olursam?
- 5 sene
- doktorla olursam?
- 4 sene
- peki hocam hocayla olursam?
Hoca :
- seni gidi seniii .. sen cennete gitmek istiyorsun galiba...
Kytlarım Şaban bey
Dün elektriklerin aziziğine uğradım aslında üç gündür,
sürekli gidip geliyor, çoğu yazdığım yorumlar gitti.Yazınızı dün gördüm, ama gider diye okuyamamıştım, tam yazdığım yerde de gitti zaten...
Siyaseti hiç sevmem doğrusu, bu konuda konuşmak ve espiri yapmayıda sevmiyorum.Yazınız hoştu. Yorumlarda öyle...
Allah para veripte hastane köşelerinde gezdirmesin, hayırlı paralar nasip etsin, dünyanın en zengini de olsan yine bir tabak yemek bir yatakta yatıyorsun.Önemli olan kimseyi kırmadan helalinden kazanıp sevgiyle yaşamayı nasip etsin,
çok para mutlaka haram paradır, bakın bu devirde helalınden zengin olan azdır.Ne olacak kandıracaksın soyacaksın, rüşvet yiyeceksin o zaman olursun köşeyi dönen kişi...Bu ülke bu yüzden bu hale geldi ve fakir yine fakir zengin yine zengin... eğer bu yolla zengin olmak istiyorsan işte seni de aşağıdakı halk eleştirir durur, yarın verilecek hesapta cabası... Ama bir ayrıntı daha varki böyle eleştiren yarın bir makama geldi mi bakıyorum o daha fazla yiyor, sonra da yemeyen bu devleti keriz diyor...
Vel hasır her kes kendini hesaba çekse...
Uzun zamandır fıkra okumadığımı ve dinlemediğimi farkettim,
Yazan yüreğini tekrar kutluyorum.
Bakın dürbüne takılanlar var; 12 kişi izliyor şu anda bu sayfayı ve
Hidayet dal
Hipokondriyak
hayat_45
Kutbo sırada Güldüşlerini anlatacaklar; Hülya sen bekle azıcık!,
Zemheri 84 sahada,anonim oyunculardan yedekte bekleyenler içeri daldı oyuncu sayısı 16 hızla artıyor reytingimiz ha gayret...
Şaban Aktaş tarafından 7/24/2008 2:12:38 AM zamanında düzenlenmiştir.
Mezar Soyguncusu
Köyün birinde bir mezar soyguncusu varmış.Cenaze
gömüldükten bir gün sonra mezara bir gidilirmiş ki, mezar soyulmuş. Bütün ziynet eşyaları çalınmış. Köylü bu mezar
soyguncusunu bilirmiş bilmesine de bir türlü yakalayamazmış.
Gel zaman git zaman bu böyle sürüp giderken mezar soyguncusu ölüm döşeğine düşmüş ve oğlunu çağırarak:
-Bak oğlum. Ben bu güne kadar sizin rızkınızı mezar soyarak çıkardım. Şimdi ölüp gidiyorum. Arkamdan tüm köylü bayram yapacak. Bir kişi bile 'Allah rahmet eylesin' demeyecek. 'ohbee öldü de kurtulduk' diyecekler, diye itirafta bulunmuş. Bu olay oğlanın çok gücüne gitmiş. Babasına:
-Baba sana söz veriyorum herkes arkandan rahmet okuyacak demiş.
Ve derken mezarcı ölmüş. Bütün köylü bayramda. Birkaç gün sonra köyde gene bir cenaze. Ama köylünün içi rahat. Cenaze tüm ziynetiyle beraber gömülmüş. Bir gün sonra mezarlığa gidildiğinde odane!!! Mezar gene soyulmuş ve eskisinden farklı olarak cenazenin k....a koca bir kazık çakılmış. Köylüler bunu görünce:
-Yahu Allah Rahmet eylesin A.. efendide mezar soyardı ama hiç olmazsa kazık çakmazdı. Demişler.
Hani politika denince ne bilem bu güldüş düştü aklıma:)))
GÜLüp DÜŞünmek bu olsa gerek:))Biri beni durdursunnnnnnnnn:))
""..bU ARADA OLİMPOS DAĞINI ZİRVESİNDE ELİME DÜRBÜNÜ ALDIM BAKTIM TA ÖTE YAKADAN EYÜP BAKIP BAKIP GİDİYOR.A GEL GARDAŞIM ÖZLREDİK SENİ BİZ NİYE BÖYLE UZAK DURYON GURBAN OLDUĞUM YILDIZHAN SOYADINI BİLE ASaLETİ VAR YETER!....."
Gördün mü abi telepatiyi...
Neredeyse saniyesi saniyesine düşmüş yazımız..Gel de GÜLDÜŞme :))
Patronluk İçin Mi Yöneticilik İçin Mi?
Adamın biri sabah saat 10'a doğru bir elinde, içinde inek pisliği olan bir tenekeyle kafeye gelmiş,
- "Bana bir çay.."
diye seslenmiş,
- "Şimdi geliyor efendim.."
demiş garson ve çayı getirmiş.. Çayı bir yudumda içmiş adam, almış eline pislik dolu tenekeyi başlamış kafenin her tarafına serpmeye ve çekmiş gitmiş.. Ertesi sabah yaklaşık yine aynı saatlerde tekrar elinde pislik dolu tenekeyle gelip yine
- "Bana bir çay..!"
demesiyle,
- "Hop..! Bir dakika bakalım.."
demiş onu görür görmez tanıyan garson.
- "Dünden beri senin pisliğini temizlemeye çalışıyoruz.. Neden öyle yaptın ki?.."
- "Merak edilecek bir şey yok.."demiş adam.
- "Üst düzey yöneticilik için hazırlanıyorum.. Sistem aynı.. Gel, çayını iç, etrafa *ok at, millet senin yaptığını temizlemeye çalışırken tüm gün ortadan kaybol..!"
Eeee yoğun istek yok madem gelmiyommm bi daaaa bananeee yaaaaaa:)))
Günboyu sayfanızı ziyaret ederek, hem elektriğimi attım, hemde içi cevher dolu, cıvıl cıvıl simaların yazdıkları ile mutlu oldum.
Sahiden çok mutlu oldum abi; sahiden!
Kurdele takılmasa eksik olurdu, kaç "yazı" var ki insanı kendine bağlayan, mutlu kılan!
Kırmızı kurdeladan da şüphem yoktu :))
Çorbaya tuz olsun....
Papa makam otomobilinin arka koltuguna oturmaktan sıkılmış.
Şöförüne arka koltuğa oturmasını söyleyip direksiyona geçmiş.
Bir süre sonra aşırı hızdan polis durdurmuş.
Direksiyonda papayı görünce, telsizle merkeze bilgi vermiş:
-Aşırı hızdan, çok önemli birini durdurdum, ne yapmam gerekiyor?
-Vali, Bakan fark etmez ,kesinlikle cezasını keseceksin!
-Fakat validen de, bakandan da çok daha önemli bu!
-E, Başkan olacak değil ya!?
-Daha da büyük!
-Söylesene kimi durdurdugunu?
-Aslinda kimi durdugumu tam olarak bilmiyorum, şöförü papa.. hesap edin artık!..
GÜLlerDÜŞünde açsın abim...
BU ARADA OLİMPOS DAĞININ ZİRVESİNDEN ELİME DÜRBÜNÜ ALDIM BAKTIM TA ÖTE YAKADAN EYÜP BAKIP BAKIP GİDİYOR.A GEL GARDAŞIM ÖZLEDİK SENİ BİZ, NİYE BÖYLE UZAK DURUYON GURBAN OLDUĞUM ,YILDIZHAN, SOYADININ BİLE ASALETİ VAR, YETER!
Şaban Aktaş tarafından 7/24/2008 1:15:49 AM zamanında düzenlenmiştir.
Hülya hiç yabancı gelmedi bana anlattığın, biz o yollardan geçtik de geldik, fakat gelmeden evvel 25 ay borcumuz varmış yattık çıktık, yanlışlık oldu yokmuş borcun morcun dediler;lalenin fıkrasındaki gibi ben de 25 aylık alacalıyım devletten; vallahi de billahi de tazminat da ödemediler.HAMDIM PİŞTİM YANDIM!
Herkesi Tanıyan Kadın
Bir mahkeme salonu düsünün.Bir davada tanıklık etmesi için kürsüye yaşlı bir teyzeyi çagırırlar.Kadın yerine oturur ve davalının avukatı kadına yaklasır...
- "Bayan ..... Beni tanıyor musunuz?" Yaşlı teyze cevap verir:
- "Ah evet Bay .....Sizi çocuklugunuzdan beri tanıyorum,siz taa o zamanlar bile aileniz için tam bir baş belasıydınız.. sürekli yalan söyler, karınızı komşunuzla aldatırsınız, en yakınım dediginiz insanların arkasından konusursunuz, üç kuruş fazla kazanmak için herkesi satarsınız..."
Davalının avukatı basta olmak üzere bütün salon şok olur..
Adam ne yapacagını bilemez bir halde kadına tekrar sorar:
- "Peki Bayan ....., ya karşı tarafın avukatınIı tanıyor musunuz?" Kadın yine cevaplar:
- "Elbette tanıyorum,çocuklugunda ona bakıcılık yapmıstım.. Tembel, ödlek ve alkolik adamın tekidir,etrafında bir tek dostu yoktur ve herkes onun hala geceleri altına kaçırdıgını söyler.."
Yine herkes şokta,bütün salonu bir gürültü kaplar,hakim kürsüye tak tak tak vurup herkesi susturur ve her iki tarafın avukatını da kürsüye çagırır.. Ve ikisine de egilmelerini söylerek kulaklarına şunu fısıldar...
- "Eger bu kadına beni tanıyıp tanımadıgını sorarsanız ikinizi de harcarım.
Sayısı artsın bu teyzelerin diyesim geldi :)))
ya ya süper vallahi.mit ne derse o olur.ormanda bile düzen aynı desene.
sağolasın hülya sevgiler gönülden.
bir güldüş daha yazıyım gelmişken.
papağanın biri sağcı görse yaşasın solcular
solcu görse yaşasın sağcılar diye bağırırmış.bir iki derken sahibi sinirlenmiş bir daha dersen seni kümese atarım demiş.papağan laf dinler mi devam slogana.
kendini kümeste bulmuş.papaganı görünce tavuklar kikirdemeye başlar.papağan sinirlenir.
ne gülüyosunuz ..........
ben sizin gibi adi suçtan yatmıyorum siyasetten yatıyorum siyasetten demiş.iyi demiş.
Lale devri Canımmm sen istersinde ben gelmemmiiiii aha da bi dene daha:)))
Ajan
Bir gün MOSSAD,CIA VE MIT'i bir ormana götürürler bu 3 istihbarat örgütüne bu ormanda zürafa bulmalari söylenir ilk zürafayi getiren yarışı kazanacaktır.
Çok geç olmadan MOSSAD ve CIA zürafayi bulup getirirler fakat bizim MIT'den ses seda yoktur .Nihayet en sonunda görülürler yanlarinda bir Fil ile beraber tabii filin agzı burnu dagılmış kafa göz yarılmış ve devamlı su sözleri sayiklayarak
- Abi valla ben zürafayım...
Bakın bu bir GÜLDÜŞ çekiştirilmesin:)))
Eş:)Hülya tarafından 7/24/2008 12:45:58 AM zamanında düzenlenmiştir.
Amaniinnnn ben yokken GÜLDÜŞ 2 çıkmışşşşş hemi de kırmızısından ve sankim bir yerinden "POLİTİKA" geçmiş:))
Eeee düşeyim o zaman bir güldüş bakkkemmmm:)))
Bir otobüs dolusu politikacı seçim kampanyası için ......ta (noktalı yerlere her hangi bir yer değişmiyorlar çoğunlukla)dolaşıyorlarmış. Otobüs büyük bir çiftliğin yanından geçerken,şoförün dalgınlığı yüzünden derin bir şarampole uçmuş. Çiftçi koşarak gelmiş, gece kurda kuşa yem olmasınlar diye cesetleri gömmeye başlamış. Ertesi sabah, görevliler soruşturma için çiftliğe gelmiş. Çiftçiye sormuş: "Otobüsteki bütün politikacıları gömdün demek...Hepsi de ölüydü, eminsin değil mi?" Çiftçi cevap vermiş: "Bazıları yaşadıklarını iddia ettiler ama politikacıları bilirsiniz. Nasıl yalan söylerler! ".
Beğenilirse yine gelirim yoksa geelllmeemmmmmmm:))
EVET SEVGİLİ DOSTLAR,
SAYENİZDE GÜLDÜŞ GÜLLER AÇTI HEM DE YİNE KIRMIZISINDAN .
UMARIM BU YAPRAKLAR GÜL YAPRAĞI KADAR ÖZLENİR OLACAK DAHA DA GÜZELLEŞECEK.KALİTEYİ YÜKSELTMEK İÇİN KOLLARI SIVAYIN BAKALIM...
BEN YİNE MUTLU OLDUM,UMARIM SİZLER DE MUTLUSUNUZ. ÇÜNKÜ PAYLAŞILARAK BÜYÜYEN BİR EMEK VE SEVİNÇ VAR ORTADA ,
HEPİNİZE TEŞEKKÜRLER.
EN GÜZEL GECELER SİZLERİN OLSUN GÜLDÜŞLERLE UYUYUN, GÜLDÜŞLERLE UYANIN !
Şaban Aktaş tarafından 7/24/2008 12:12:56 AM zamanında düzenlenmiştir.
bi tane daha
adamın birinin ineği hastalanır.elini açar dua eder
allahım ineğimi iyileştir 15 gün oruç tutacağım.
inek iyileşir adam 15 gün orucunu tutar.
pat diye inek ölüüüüür.
adam tekrar elini açar ve şöyle der
ey allahım bu fakir kulunla dalga mı geçtin.
tuttuğum 15 orucu ramazandan düş.ineği de kurbana say...
Zengin olmanın sadece 4 yolu var güzel memleketimde
1- Talih kuşu
2- Miras
3- Zengin birisi ile evlilik
4- Hırsızlık
Hem dürüstlükten hem de hem de fakirlikten kurtulmanın
tek bir yolu yok
Bir milletvekili olmanın 2 yolu var
1- Zengin olmak
2- Yalaka olmak
Başbakan olmanın tek şartı var
Talih kuşu konacak
biz hep masallarda yaşadık dostum
yürekten kutluyorum
sevgilerimle
bu arada dua et
benim göz numarası bir derece büyük
*****************************************
Tam yorum yazacaktım kiiii Kardan Adam dost'umun yorumunu okudum...Beynimdekilerin hepsi gitti vala Koptum ben....Az müsaade.....)))))
bluecould tarafından 7/24/2008 12:06:30 AM zamanında düzenlenmiştir.
maaşallah hocam ne çok seven gülen düşünen varmış.allah eksik etmesin.yerde para bulmak deyince de hemen aklıma edirne süloğlunda iken pazara çıktığımızda bereket olsun diye yere bozuk para atardı pazarcılar .bizim uyanık şopar arkadaş da tezgahlarının önünden geçerken çaktırmadan eğilip paraları toplardı.yarımşar kilodan bir kaç çeşitle günü kurtarırdı diyebilirim.
birde güldüş ekleyelim ama biraz iğrenç.
iki bedevi çölde gidiyorlar açlıktan ölmek üzereler ne bulsa yiyecekler.yere bi bakarlar kusmuk.hemen bi tanesi saldırır ve yer.diğeri ögh iğrenç nasıl yedin böğ falan derken kusmuk yiyen kusar.bu sefer diğeri onun çıkardığını yer.arkadaşı sorar hani iğrençti sen nasıl yedin.
adam
ben sıcak severim der....iğrenç değil mi...
Can dostlar;
Yine beni çok güldürdünüz, Rabbim Ülkemizi güldürsün :))
Benden de kıssacık bir yanıt olsun. ( yola cıkacağım da )
Osmanlı döneminde vefat eden kişinin tabutu musalla taşına konmuş. Cenaze namazı kılınacak, ama imam yok.
Kılığına kıyafetine aldanıp rica ettikleri kişi Bekri Mustafa 'ymış. O da kırmayıp namazı kıldırmış.
Selam ve fatihadan sonra tabutun baş tarafına eğilip bir şeyler fısıldamış. Duyulmadığı için herkesi bir meraktır almış.
Rica minnet konuşturmuşlar içkiciliği ile ünlü Bekri Mustafa'yı.
- Şimdi bu, öbür tarafa gidince, oradakiler sorarlar "Öbür tarafta ne var ne yok" diye.
Onun için dedim ki "Sordukları zaman Bekri Mustafa imam oldu de, onlar ne olduğunu anlarlar."
Sevgi yüklü saygılarım yürek enginlerinize.
:))
Hafta başına görüşmek üzere.
Sevgili Şaban müsade ediyorsanız şayet bir Kürt olarak ben de destek vermek istiyorum barış ve kardeşlik çağrınıza ve canıgönülden de destekliyorum sizi.. Karayılanı yazardım ama diğerlerine yer kalmıyacak bu gidişle :)) Ben en iyisi bir Antep GÜLDÜŞ'ü anlatayım :)) ;
--AT VE İT MESELESİ:
Süleyman DEMİREL Cumhurbaşkanı iken Gaziantep’e gelmişti. Ticaret Odası Salonunda bir toplantı düzenlemişlerdi. Ancak Ticaret Odası, daha önce Sanayi Esnafı arasında birkaç röportaj hazırlamıştı. Salonda öncelikle bu röportajı yayınlamışlardı. Bir Tornacı, iş adamlarına verilen kredilerin, yanlış adamlara verildiğini Antep Şivesi ile şöyle anlatıyordu:
-Devlet AT’IN ÖNÜNE ET ATİ, İT’İN ÖNÜNE OT ATİ… demişti.
Demirel en çok bu sözden etkilenmişti ve çok da gülmüştü:
-Benim Vatandaşımın Zekası işte böyle çalışıyor… diyordu…
Tabii ki Tornacı, Devletin Paralarının çarçur edildiğinin de acı bir gerçeğini ortaya koyuyordu…
Sevgilerimle Şaban :))))
Çok teşekkürler sayın Göktürkmen, dediğiniz kadar ilginç ve güldürücü, ben de gülebiliyorum sayenizde.Yahu birden aklıma geldi gülmek varken ağlamak niye ?Ağız dolusu, keyifle gülmeye eğlenmeye hakkı yok mu insanımızın ?Elbette var , düşmana inat bir kez daha Güldüş'lerle sevgiyle kalınız...
Şaban Aktaş tarafından 7/23/2008 9:32:48 PM zamanında düzenlenmiştir.
DİŞ MACUNU KULLANAN KEDİ :)
Bizim oralarda bulgur kaynatılır. Hikayemiz, bulgur kazanı tabir ettiğimizin, ocak üzerinde durmasına yarayan kalın demir parçasının, bulguru kaynatma esnasında, haliyle aşırı ısınması ile ilgilidir. Bulgur kaynatma işlemi bittikten saatler sonra soğur ancak bu demir parçası..
İşte fıkra gibi olay/hikaye burada başlıyor, babannemlerin yöre deyimiyle "saf seme" tabirli kedisinin, küllenmiş ocak üzerindeki bu demire (soğudu sanarak) basması ve canhıraş bir feryatla "miyavvvvvvvvvvvvvvv !"lamasından sonra da devam ediyor..
Bu olaylar olurken habersizim, olay anında ben yokum yani.. Neyse, meydana gelen, bizim bu "saf seme" kedinin ayağını yakması durumlarından bi haber babannemlere gelmişim...
Bir acık(mış)tım sormayın gitsin ! Doğru muftağa tabi bendeniz, bir şeyler atıştıracağım, başladım işte buzdolabını karıştırmaya, bu arada gözüm mutfak balkonundaki kediye ilişti.
O ne?!.. Kediler (patilerini) yalarlar ya hani, o da öylece uzanmış patilerini yalanıyor..
Patilerini yalanıyor yalanmasına da bizim kedi, fakat; ağzı köpürmüş bizim "saf seme" kediciğin !.. Ben, gençlerin tabiri şakınlık ifadesi söylemi ile aynen "donkkk!"...
Düşünebiliyor musunuz? Ağzı köpürmüş bir kedi görmüşsünüz, kedi :/
Sonra, panikle içeride olan babannemin yanına koşturdum.
-Babanne, babanne, var ya, bu kedi kudurmuş galiba ya, vallla billa ağzı köpürmüş bunun be baksana şuna !?
Benim içeri girmem ve bunları söylememle maviş,tombiş babanenem benim, gülmeye başladı. Ama nasıl ve ne gülmek öyle !..
Ben şaşırdım, saf saf soruyorum:
-Babanne ne güldün ki ya? Kedi diyorum kudurmuş,kudurmuş.. Gel bak inanmazsan, balkonda işte !
O hala gülüyor, bir yandan da anlatamaya çalışıyor bana;
- Benim uyuz torunum, kudurmadı o kedi, "saf seme" ya zaten biraz o hayvan, bulgur kaynattığımız kazanın altındaki demiri soğuk sanıp, üzerinde gezeyim derken, ayağını yaktı da...
- Eeee !..
-Ben de acısını alsın diye "diş macunu" sürdümdü, demek ki patilerini yalayınca macun köpürmüş, ondandır o ?!
:)))))
Nasıl ama?
Birtengri rahmet ve mekanını uçmağ etsin, Hakka yürüdü babannem (biz ebe deriz.)
Türk aklı valla Türk aklı işte..
Gül Allahım gül !..
İyi akşamlar dilerim.
Göktürkmen tarafından 7/29/2008 11:42:13 PM zamanında düzenlenmiştir.
Onurrumsun Merhaba güzel yürekli dost,
sorunuzun yanıtını hep beraber bulacağız, siz Karadenizden Hekimoğlu, biz Toroslardan Dadaloğlu türküleriyle ortada bir yerlerde buluşuruz türkü türkü, Güldane Antepten kesin Karayılan türküsüyle gelecek...Türkülerimizi sesli söyleriz bu kez bangır bangır;bu yurt ne Arabın ne Acemin...Tarihte Türk yurduydu, öyle de kalacaktır..Misakı milli sınırları içinde yaşayan , kardeşliği kabul eden , barışı isteyen herkes benim gözümde Türktür...Kimse bize dolma yutturmaya kalkmasın !Selam ve saygılar sunuyorum...
Şaban Aktaş tarafından 7/23/2008 8:15:07 PM zamanında düzenlenmiştir.
Babannenmi (Mekanı Uçmağ olsun) Anlatacağım. Gülmekten öleceksiniz :))
Yazılanları okudum. Çok severek ve gülerek okudum.
Yine "Güldüş"e geleceğim. O zaman babannemi anlatacağım, hani diyorlar ya ? " Az (bir) azzzzzzz sonraaaaaaa!"
Esenlikler şimdilik..
Göktürkmen tarafından 7/23/2008 7:50:38 PM zamanında düzenlenmiştir.
İnanılmazsınız.İlk defa okuyorum yazılarınız ama inanın bana çok büyük bir keyif aldım her satırınız ve her hikayenizden.
Bir yelerde gülümserken bazı yerlerde düşüncelere daldım ve hemen durup kendi kendime sorular sordum. Ne yapılmalı, nasıl kurutulmalı, çaresi var mı? diye
Çok teşekkür ediyorum bu güzel duyguları bizler ile paylaştığınız için.
Kutluyorum kaleminizi ve teşekkür ediyorum paylaşımınıza. Saygılar yüreğinize
Mmm dur düşüneyim, hazır iste demişken kaçırmamak lazım değil mi , ne istesem acaba ? :))))
Zaten çay, kahve sorun değil demiştin , ben diyorum ki mesela EHLİKEYFin içerisinde soğuk bir rakı ama denize yakın bir yerde olacak hatta ayaklarım mümkünse denizin içinde olmalı ve rakının yanında balık ve beyaz peynir ama ben öyle pahalı balıkları sevmem, hamsi olacak benim yiyeceğim balık , mangal , kızartma farketmez :))
Bu arada bilmeyen arkadaşlar için bir açıklama yapmak zorundayım EHLİKEYF üzerine :))) ;
Gazi Antep ( doğduğum şehirdir bu arada ) yöresine ait bakırdan, ortasına rakı bardağı sığacak büyüklükte bir bölmesi olan çukurca bir kaptır. Kap ile bölme arasına buz konur ki soğutma işlemi rakının tadı seyreltilmeden yapılabilsin.
Hatta deyişlerimiz bile vardır EHLİKEYF üzerine ;
"ehl-i keyfin keyfini kim tazeler?
taze elden, taze pişmiş, taze kahve tazeler." gibi :)))))
Sevgilerimle Şaban :))))))) Artık görüşmek üzere diyeyim :))))
Fıkramı bundan sonra yazayım ben ......
Güldane, yazılarından dolayı sana zaten çay kahve borcum var da, bir de yaşıma göre genç göründüğüm için de bir şey ikram edeyim, ne içersin?
Biz turist rehberleri Pamukkale'nin şifalı sularında sık sık yıkandıkça her defasında gençleşiyoruz,bu bir.İkinci neden sık sık yolculuk yaptığımız için, ne zaman doğudan batıya gidersek zamanın tersine bir yolculuk yapıyoruz; çünkü dünya batıdan doğuya doğru dönüyor.Bu da göreceli olarak yaşadığımız zamanın kısalması demek(?)-Albert Einstein/ Rölativite Kuramı.-Mesela Batık Kent Kekova'ya kaç defa gittiysem 3 saat yolda Doğu Batı yönünde geçer.Bunları tur sayısıyla çarparsam o kadar saati yaşamamış gibi genç kalıyorum.Bu iddia bana ait, aynı şekilde pilotlar da genç kalıyor olabilirler yani.Kafa karıştı biraz değil mi, en azından şimdi Rölativite ne herkes merak edecek; okusunlar valla, beyinler açılır...(Okumayanlar için)
Şimdi bir Güldüş'ü haketti tüm dostlar:
Kedinin önünden zor bela canını kurtaran fare hızla ahıra dalar.Çareyi ineğe yalvarmakta bulur:
-İnek kardeş , inek kardeş; kedi beni yiyecek ,geliyor arkadan ne olursun bir iyilik yap, sakla beni ! der.İnek hemen dışkısını farenin üstüne kondurur.Fakat kuyruğunun ucu dışarıda açıkta kalır.Fareyi izleyen kedi ahıra girdikten sonra, dikkatle ortalığı gözden geçirir ve farenin kuyruğunu farkeder, hemen onu oracıkta kuyruğundan tuttuğu gibi midesine indirir.
İşte o yüzden derler ki;Her kim üstünüze pislik atarsa, her zaman düşmanınız değildir, her kim sizi pislikten çekip çıkarırsa da, her zaman dostunuz değildir.
Umarım beğenirsiniz; hem güldük hem düşündük mü efendim?
Sevgiyle yeni Güldüş'lere...
Şaban Aktaş tarafından 7/23/2008 7:19:41 PM zamanında düzenlenmiştir.
Sevgili Şaban sana yorum yazdıktan sonra yine şu pc'm takıldı ve halada bozuk ama açılır açılmaz hemen yazayım dedim ve sanırım yine gidecek gibi , en iyisi ben gitmeden hemen yazayım :)) ve bundan dolayıda yeni GÜLDÜŞler ekliyemedim malesef :)) Ama komşumu bekliyorum şu pc tamir olur olmaz sayfandayım yine :)) Bu arada benim gözlük numaram seninkinden daha fazla ama Celal'den daha düşük. Okumaktan gözlerimiz kör olacak bu gidişle:))) Ve hemen İncili'den bir inci daha düşüp öyle gideyim ;
Nalları Dikmiş
Padişah bir gün atıyla kır gezintisi yaparken seyislerine demiş ki:
-Bu atı çok sevdiğimi bilirsiniz. Bu atın ölüm haberini bana getiren seyisin kellesini vururum, atıma çok iyi bakacaksınız. Aradan birkaç yıl geçmiş, seyisler bakmışlar ki padişahın atı ahırda ölmüş. Seyislerden biri padişahın sözünü hatırlamış, telaşlanmışlar, ne yapacaklarını bilememişler. Birinin aklına İncili Çavuş gelmiş, bu işi ona danışalım demişler. İncili�ye varmışlar, durumu anlatmışlar. İncili demiş ki
-Ben bu işi çözerim, siz işinize gücünüze bakın. İncili, padişahın huzuruna varmış.
-Padişahım, senin bir küheylan vardı ya...
-Evet...
-Ahırda gördüm. Yanına yaklaştım. Su verdim içmedi, yem verdim yemedi, nalları da havaya dikmiş öylece duruyor.
-Yahu sen şuna öldü desene!
-Padişahım ben demedim, sen söyledin öldüğünü. Bir ceza vereceksen kendine ver
Sevgilerimle Şaban :)))) Umarım tamir ettiririm şu pc'yi :))))))
Bu arada dediğin Kayayı Delen İncir şiir kitabını de listeme ekledim, çok teşekkürler :)))
Ve yine bu arada yaşınıza rağmen bayağı genç duruyorsunuz :)))
Guldane Dal tarafından 7/23/2008 5:35:15 PM zamanında düzenlenmiştir.
Çok keyifli bir yazıydı.. Keyif derken yanlış anlaşılmasın bu pek alıştığımız " Güleriz ağlanacak halimize " sözünü bizzat yaşadık sanırım okurken.. Az güldük, çok düşündük. Bir de çok gülüp az düşünmek var ki Allah bizden uzak etsin.. Aralarda büyük harflerle vurguladığınız herşeyin altına imza atarım.
Bu arada sakıncası yok :) tam 31 yaşındayım ve kullandığınız gözlük numaralarını kullanıyorum. Yani doktor doğru söylemiş. Sizin yaşınızda kimbilir kaç numara takacak bu gözlerim..
Sevgiyle.. Kaleminiz tükenmesin..
Birincisini ilgiyle takip etmiştim, sanıım bunu da uzun bir süre takip edeceğiz...
Bir yandan güldürürken bir yandan da ne güzel düşündürdünüz aslında...
---başına kuşla padişah seçen bir millete , bu kadar eziyet bu kadar işkence az bile !---
Katılmamak elde değil aslında bu söze...
Bir Güldüş de benden olsun kabul ederseniz...
***
Temel bir gün bisikletiyle geziyormuş. Sonra kahvedekilere hava atmak için kahvenin önüne bisikletini koymuş.
Bunu gören kahvenin sahibi Temel'e:
- Temel bisikletini oraya koyma, biraz sonra burdan başbakan geçecek,demiş.
Temel hemen cevap vermiş:
- Korkmayın bir şey olmaz iyice kilitleyeceğim.
***
Tekrar görüşmek üzere Güldüşlerde...
Kaleminize sağlık...
Hem düşünmeye hem de gülmeye en fazla ihtiyaç duyduğumuz zamanları yaşıyoruz... Aslında her ikisini de uzun zamandır unuttuk da nasıl düşünülür, nasıl gülünür bilemiyoruz... Belki de sizin güldüşleriniz sayesinde hem düşünmeye, hem de gülmeye yeniden alışırız umarım... Günümüze tebessümler getiren güldüşleriniz için teşekkürlerimle, kutluyorum... Selam ve muhabbetlerimle...
varol tarafından 7/23/2008 3:54:59 PM zamanında düzenlenmiştir.
Bütün tesbitler bence de doğru sayın Celal bey((Kardanadam);
Bu şartlara haiz olmayanlar şair oluyor, Kardanadam gibi her şiirde biraz eriyip, ahirete kar suları gibi temiz ,verilecek hesabı olmadan gidiyordur umarım...
Şaban Aktaş tarafından 7/23/2008 3:43:27 PM zamanında düzenlenmiştir.
Zengin olmanın sadece 4 yolu var güzel memleketimde
1- Talih kuşu
2- Miras
3- Zengin birisi ile evlilik
4- Hırsızlık
Hem dürüstlükten hem de hem de fakirlikten kurtulmanın
tek bir yolu yok
Bir milletvekili olmanın 2 yolu var
1- Zengin olmak
2- Yalaka olmak
Başbakan olmanın tek şartı var
Talih kuşu konacak
biz hep masallarda yaşadık dostum
yürekten kutluyorum
sevgilerimle
bu arada dua et
benim göz numarası bir derece büyük
:)
Evet dostlar gelmeye başladınız bir bir ; sizleri nasıl ağırlasam kim bilir?Güldane den başlıyalım; İncili Çavuş'un inciri; gerçekten inatçı bir ağaçtır, çekirdeği ne kadar küçük kendi ne kadar büyük?Siyahı var beyazı var...
Manavgat Şelalesi'ne yolunuz düşerse bakınız orada bir servi ( Andız)ağacının gövdesine kök salmış bir incir ağacı göreceksiniz; ortak yaşıyorlar daha doğrusu incir öteki ağacın gövdesini ele geçirmiş, Irak'taki Amerikan emperyalizmi gibi ...
Ballı incirlere de doyum olmaz...Aydın ovasından geçişte durur mutlaka alırım...Nazım'ın dediği gibi,
...Ballı incirleri /Hep beraber yiyebilmek ...Yarin yanağından gayrı her şeyde ,hep beraber diyebilmek''...Ne güzel?
Turgut Uyar'ın, Kayayı Delen İncir adlı şiir kitabını da tavsiye edeyim bu ara...Sağol Güldane, Güldüş'ünle geldin yine; selam ve sevgimle hoşça kal!Yine beklerim...
Şaban Aktaş tarafından 7/23/2008 6:42:31 PM zamanında düzenlenmiştir.
Güzeldi yüreğinize Isparta gülleri yağsın.ÇOKKKKKKKk severim şehrimi.
yazı için emek için ayrıca teşekkürler.saygımla
Ispartayla ilgili benimde bir öyküm var gülistan şehri ...Göz atarsanız sevinirim.
tülay bilgin tarafından 7/23/2008 2:07:05 PM zamanında düzenlenmiştir.
İkinci GÜLDÜŞ'e merhaba diyeyim ve hemen bir fıkrayla giriş yapalım . Yazında ismi geçen İncili Çavuş'dan ben bir fıkrayla başlamak istiyorum;
Ocağına Dikersin
Zulüm ve haksızlık yapmakla tanınmış vezirlerden biri evinin bahçesini tanzim ediyordu. İçlerinde İncili'nin de bulunduğu saray erkanına;
- Şuraya havuz yaptırayım, şuraya gül, şuraya erguvan diktireyim diye anlatıp danışıyordu. Derken bir incir ağacını göstererek
- Şu ağacı söktürüp atacağım! deyince, İncili Çavuş dayanamayıp dedi ki:
- Efendim bu incir ağacını bırakınız dursun, elbette bir gün birinin ocağına dikersin
Sevgilerimle Şaban :))))))
Guldane Dal tarafından 7/23/2008 2:05:49 PM zamanında düzenlenmiştir.
önce Taksici Yaşar'a sabır dililiyorum,zor ve sabır isteyen bir meslek gerçekten...Barlarda milyarları öderler gece yarısı evlerine sağ salim götüren taksicilerimiz birde onların sarhoş muhabbetlerini çeker yetmezmiş gibi pazarlık...Neyse emeğin hakkını bilenlere selam gönderelim!..
Şu sizin GÜLDÜŞ kelimesine hayran kaldığımı belirtmek isterim...Düş'de güler gibi söylenmiş ve bende o yüzden o kelimeyi görünce ister istemez tebessüm ediyorum...Dudaklarımızda botokslu gibi mimik kalmadı galiba(ekonomik ve ücretsit ameliyatlı olanlardan,birde güzel görünse neyse) velhasıl gülmek hergeçen gün lüks oldu...
Yazınızı beğenerek okudum kendi payıma düşenleri aldım. İçimden gelen yorumlar ise; deve'dede boy var ama geviş getiriyor demek geçti nedense...Ya da allah boy vermiş akıl'dan koy vermiş...İlkokul yıllarımda öğretmenlerimiz çok sık söylerdi bu sözleri
bendenizde yaşıtlarıma göre biraz daha uzun boyluydum...Ne doğru sözler aslında...Adamın boyuna posuna bakıp aldanmamak adına...Oysa aklın yolu bir ve kulanmak gerek...Elimiz,ayağımız gibi aklımızı da kullanmayı hatta daha esnek daha hızlı düşünmek adına pratikler,beyin jimnastikleri yaptırarak,bilgiyle besleyerek...Allah korusun aklımız bir gitse ne olur halimiz, kim komut verir bedenimize yürüdüğümüz yollara...? koyun olur çıkarız değilmi hep birileri güder bizleri...?
Sanırım yorum boyutumu aştım,diğer arkadaşlara ve dostlarada söz hakkı vermek adına ...Ama sohbete katılmak için tekrar uğramayı düşünerek ayrılıyorum sayfanızdan...Puana gelince: number ten...
saygım ve sevgimle...
Gelsin 3.GÜLDÜŞLER!...4 5 6.....
Yazımın yazım hatalarını gözden geçirdim.Yine bakacağım gözden kaçan var mı; doğrudan düşlediğim gibi yazdığım için ilk yazımda klavye hataları olabiliyor, affola...
Bu arada Taksici Yaşar yolculuk boyunca başından geçen olayları anlattı, kayda değerdi anlattıkları:
''Geçen gece saat 01.30 sularıydı.Lara istikametinde bir balıkçı lokantasının önünden üç kişi aldım,adamın birisi
-Kapat şu gece tarifesini, gündüz tarifesinden götür!
demez mi, yanındaki biri hemen atıldı,
-Ne demek yani, adamın yasal hakkı, kapatma kardeşim devam et gece tarifesinden, bakma sen bunların dediğine, bunlar kuyumcu, az evvel yedik içtik Altı yüz yetmiş beş lira hesap ödediler , orada gıkları çıkmadı , pazarlık etselerdi ya orada ,senin paran çıkardı,sen şurda şu saatte taş çatlasın yirmibeş lira para kazancaksın, yok öyle yağma !
dedi, meğer o da avukatlarıymış. Hay Allah razı olsun dedim...
( NO COMMENT- YORUMSUZ )
Şaban Aktaş tarafından 7/23/2008 3:17:43 PM zamanında düzenlenmiştir.