- 615 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
İNSAN OLMANIN ONURU
Haksız yere tutuklamalar, baskı, gözdağı, zorbalık... ile çevreleyip ’yarı açık bir cezaevi’ durumuna getirdikleri Türkiye’de, halka ve insanlığa ihanetin temsilcisi yönetim, bir şeye egemen olamıyor : insan olmanın onuru.
İnsan olmanın onuru filizlendiği yerde, insana yönelik suçların karşısında sessiz duramayışıyla anlamını kazanır. Eylemsiz duygu ve düşünce, en temel özelliğinden yoksun demektir.
İşkenceyi sessizce seyreden bir hümanistten, ülkesinin satış pazarlığını tepkisiz seyreden bir yurtseverden, ağaçların kırımını umursamayan bir doğacıdan...söz edebilir miyiz?
Yerleştikleri gazete köşelerine sadakat yalanışlarının salyalarını saçan, düzen döküntüsü yasar-çizer-bilim adamlarına, ’ aydın olma, aydın onuru taşıma ’ gibi kavramlarla yaklaşabilir miyiz?
Bir de kapalı odalarda senden-benden yurtsever oldukları halde, kişisel çıkarlarını korumayı, sessiz-uysal durmanın parlak teorileri arkasına gizleyip, halkı ilgilendiren hiçbir sorunda ortada görünmeyen aydınlar var.
Bu aydınlardan kimisi halkının, ülkesinin acılarını kanıksadı. Halkın acılarından, havadan-sudan söz eder gibi konuşuyor.
Kimisi sarayın sanatçısı olmanın şöhret yolunda, kendi geçmişleri dahil, her şeyi inkar ediyor, günah çıkarıyor.
Halbuki daha otuz yıl önce, seksen darbesinin en ağır, en acımasız günleri yaşanırken, yüreğinde aydın onurunu korkusuzca taşıyan bir Aziz Nesin vardı.
O toz- duman ortamında, kanlı-karanlık kışla duvarları arasında, koynunda on dört sayfaya sığdırdığı savunmasıyla yürüdü Aziz Nesin. Suçu: Halkına ve yurduna karşı duyduğu bağlılık ve sorumluluğunun bir gereği olarak, yöneticilere, aydın katlarda bir dilekçe yazılmasına önayak olması. Bu nedenledir ki, darbeci generaller tarafından,dilekçeyi imzalayan tüm aydınlar ’vatan haini’ ilan edildi.
’ İnsan onuru için yaşıyorsa, kime karşı olursa olsun, onurumu korumak zorundayım ’ diye başladı savunmasına Aziz Nesin. Sadece onur sahibi olduğunu değil, unurunu hangi koşullar ve kime karşı olursa olsun savunarak, onuru için yaşadığını, şimdiye dek halkına kazandırdığı sayısız zenginlikler gibi, bir kez daha, anlamlı bir biçimde kanıtladı.
Bu gün de yapılması gereken şey, bedeli ne olursa olsun her kesimden aydın katların, demokrat ve yurtseverlerin özgürlük, ve demokrasi savaşımına hep birlikte omuz vermesidir.
Yurdunun, milletinin acısını yüreğinde duyup sessiz kalmayanlara selam olsun...
YORUMLAR
Yazarı gönülden kutluyorum ve alkışlıyorum.
Eğer bu makaleyi okuyup da ilham almayıp, Türkiye'de hiçbirşey olmuyormuş gibi keyfini sürdürmeye devam edenler olursa, onlara tek bir cümlem var:
İnsanlar, nasıl suçsuz günahsız 1980'li yılların darbeci mağduru olmuşlarsa, aynı durum şimdiden ucunu gösteren kazığın yakın bir gelecekte size de aynı acılara sebebiyet vereceğini unutmasınlar.
Nam-ı ünlü Voyvoda'yı çok ararsınız o zaman ''yetiş-imdat'' diye.
Aziz Nesin, sırf kendi için yazsa ve yaşasaydı, malının hesabını, bilgisiyle günümüzün maliye bakanı bile çıkaramazdı..!
Ama yapmadı, halkı için savaştı, fakat o halk.....
Neyse gerisini yazmayım, kalemime yakışmaz. İlgilenenler düşünsün....
Saygı ve selamlar
Kederli tarafından 11/8/2015 9:47:48 PM zamanında düzenlenmiştir.