- 418 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
-FUTBOL VE ÖTESİ-(1)
Senyor Alfonso Rodrigues Mourao Marcio Augustinho Antonino Pereira Pinto da Silva… Bu da ne, bir futbol takım tertibi mi diyebilirsiniz. Yanılırsınız. Tek bir kişinin adı desem nasıl olur? Portekizlilerde uzun isimleri duyar, biliriz de herhalde bu kadarını ummayız.
Ünlü konuşma ustamız Halit Kıvanç’ın 2002 Dünya Kupası öncesinde kaleme aldığı ve İş Bankası Kültür Yayınlarınca basılan “Kupaların Kupası Dünya Kupası” adlı eseri ki, kupanın tarihçesini ilk turnuvadan 2002’ye kadar getirmektedir. Kitap, yazarının birçoğunu kendisinin de izlediği kupalardan goller, oyuncular, teknik adamlar, takımlar, şampiyonlar gibi futbolun büyüsünü ortaya koyan ögeleri vermesinin yanında dönemlerinin sosyo politik olaylarıyla da bezeli, konuyu futbol severlik düzleminden alıp gerçek bir futbol kültürü mozaiğine taşımaktadır.
İlgi çekici hatıralar bütününün bir kısmı 1966 Dünya Kupası elemelerine ait olup, doğallıkla A Milli Takımımızın Lizbon’da Portekiz ile mücadelesini de dillendirir. En başta belirttiğim isme sahip bir Portekizli futbol adamıyla tanışmasının yanı sıra karşılaştığı diğer bazı simaların benzer uzunlukta isimleri karşısında ünlü spiker ve sunucumuz hayretten hayrete düşmez mi?
İlk okuduğumda sevgili Halit Kıvanç’ın ballı börekli sohbetleri misali bir örnek mi diye düşünmedim değil. Ne ki, İnternet kanalıyla yaptığım tetkik Kıvanç’ı doğrulamaktadır. Hani, gittiği ülkede bu tip uzama yapan, isimden çok isim tamlamasını çağrıştıran hallerde insan kıvanç duymasa gerek. Halbuki, öncesinde rast geldiğim bazı futbolcu isimleri o denli uzun değildir. Bilindiği üzere Brezilyalılar da Portekiz kökene dayanmaktadır. Bin dokuz yüz altmışların efsanevi yıldızlarından Garrincha’nın asıl adı Manuel Francisco Dos Santos iken Pele’nin ise Edson Arantes Do Nascimento olmaktadır.
Açıkçası Brezilya futbolunda niçin lakapların şekillenip öne çıktığını anlamak pekte zor değil. Düşünsenize bir futbol maçı anlatılıyor. Spiker şu şekil sunabilir mi? Evet! Bir an da Edson Arantes do Nascimento topla buluştu, ortadan ilerliyor, topu birdenbire sağ çizgiden atağa destek veren Manuel Francisco Dos Santos’un önüne bırakıyor. Şimdi takdir edersiniz ki, spiker bu biçimde bir anlatımla isimleri telaffuz etmekten maçı nasıl anlatacak?
Beri yandan bu isim uzunluğuna İspanyollarda da rastlamak mümkün. Hani Don Pedro Emilio Alvarez misali. Bu durum beni farklı bir husus üzerinde düşündürmüyor değil. Genellikle Kuzey toplumlarıyla, Latin toplumları arasında derin farklar olduğu bilinir. Kuzey ülkelerinin insanlarının daha serinkanlı, disiplinli, duygusallıktan ziyade sistematik düşünebilen yapısına karşın, Latin dünyası sıcakkanlı, agresif, ateşin, duygusal özellikler göstermez mi? Bu durumun oluşmasında coğrafya, iklim, ırk gibi ögelerden elbette söz edilebilir.
Ancak yukarıda söz ettiğim husus pekte coğrafyanın, iklimin ya da ırkın tayin ettiği özelliklere benzemiyor. Tüm Latin milletleri için geçerlilik arz etmiyor mesela. Fakat diğer yandan böylesi bir kültürel motifin ilgili milletlerin gelişim dinamikleri üzerinde hatırı sayılır sonuçları olamaz mı acep?
Söz gelimi bu denli uzun isimlerin o toplumların nüfus kayıtlarını nasıl etkilediğini düşünmek mümkün. Neredeyse her sayfada bir isim. Ya da günlük hayatta insanlar birbirleriyle tanışıyor. İsimleri telaffuz etmek salt bir zaman almaz mı? Karadeniz fıkrası misali, Temel kendisine merhaba diyen şahsa; uuyy! Sen benim ana mı, baba mı, amca mı, teyze mi, yenge mi, enişte mi, dede mi, nine mi tanıy mısın, yok eğer bunların hiç birini tanımıyorsan bana niye selam verdin daaa! Şeklinde ünlemesi misali, sadede gelmek zorlaşmaz mı?
Daha net bir ifadeyle İspanya ve Portekiz’in günümüzde Avrupa’da gelişmişlik derecesi nedir? Kıta ülkelerinin önemli bölümünün ardında kalmazlar mı? Üstelik iktisadi tarihin Merkantilist dönemindeki deniz aşırı hakimiyete rahmet okuturcasına diyebiliriz. Tam da bu noktada zihniyet bazında bir kırılma noktası arıyorum.
Hani derim ki, İspanyol ve Portekizli, coğrafi hareketliliğin tüm altın gümüş getirisinde hummalı bir taşıyıcı olmanın ötesine geçemeyip paçayı İngilizlere kaptırdıysa bu durumun sebepleri nelerdir? Latin toplumlarının lüks tüketim tutkusunun yanı sıra deyim yerindeyse yedi sülalesinin ismini, sanını, unvanını kuşaklar boyu taşımanın ve bunun övüncünü duymanın dahası duymak zorunda olmanın, pratiğe inmekte zorlanmanın hatta belki de takıntılı, hamasi bir kafa yapısının mı kurbanı olurlar?
-2014-
L.T.
...Bir zamanların Portekiz futbolunun ünlü yıldızı Eusebio’nun ardından...
YORUMLAR
levent taner
Karadeniz'in güzel insanı olduğunuzu bilirim kuşkusuz
Her şey gönlünüzce olsun dilerim
Saygı ve selamlarımla...
Büyük bir Galatasaray Fanatiği olarak, Ç. Rize/GS. yenilgisini ben GS.nin insanların saç tellerin biri gibi görüyorum. GS. Öyle büyük bir takım ki, sadece ülkemiz de değil bütün dünya da kendini tanıtmış bir takımdır. O yüzden bu tip hatalar, çok güzel yemek yapılırken kızgın tavaya elini değdirmiş bayana benzer.
Yemek yine güzeldir...
Herkes beğenir. Acısını ise sadece bayan çeker o kadar. Birkaç gün sonra geçer, yemeğin tadı herkesin damağında kalır. İzi ise bayanın elindedir. Bir daha tavaya değdirmemek için daha dikkat eder.
Saygıyla Sn. Fenerbahçeli Taner.
levent taner
Ve kadınlar insanlığın "estet" leridir vesselam
Saygı ve selamlarımla...
levent taner
Galatasaray futbolumuzun medar-ı iftiharı, üzülmeyin bence
Katılımınız için teşekkürler
Saygı ve selamlarımla...