- 364 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
MAVİ TAVŞAN-18
...
Öğlen vakti kızılın telefonu çaldı. Bilmediği bir numaraydı açmadı. Üst üste arayınca sinirlenip en sonunda açmıştı. Telefondaki sevimli çocuktu. Neden kızılı aradı ki? Kızılda çok şaşkındı ama konuştukça neden aradığını anladı. Kızıl saçlı kız hazırlanıp dışarı çıktı. Mavi tavşanın odada canı sıkılmıştı. Kalkıp oturma odasına geçti. Zar zor yemek hazırlayıp yemişti. Bir odasına gidip yatıyor bir oturma odasına geçip yatıyordu. Kitap okudu. Müzik dinledi. Akşam olmuştu. Gelen giden yok. Asi kız ablasında, kızıl yok, sevimli çocuk yok...
Kalkıp camdan bakmak istedi. Perdenin kenarından aşağı doğru baktı. Apartmanın önünde bir taksi durdu. Tam içeri dönecekken taksiden kızılın indiğini gördü. Nereden geliyor acaba? Diye düşünürken kızılın arkasından taksiden sevimli çocukta indi.
Ne oluyor? Nereden geliyorlar? Neden beraber geliyorlar? Taksiden indiler neden?
Mavi tavşan bir anlam veremedi bu duruma. İçi bir an kıskançlıkla doldu ama kötü düşünmek istemiyordu. Kızıla ve sevimli çocuğa güveniyordu. Perdeyi kapatıp tekrar koltuğa uzandı. Kapı açıldı kızıl direk oturma odasına geçti. Sevimli çocuk, mavi tavşanın odasına bakmıştı. Göremeyince o da oturma odasına yöneldi.
"n’aber? Ne yapıyorsun?" dedi kızıl. Mavi tavşanı görür görmez hafifçe gülümseyerek
"Hiç... Sen ne yapıyorsun? Nereden böyle?"
"Dolaştım biraz..."
Kızıl ile mavi tavşan konuşurken sevimli çocuk odaya girdi.
"Hayatım neden buradasın?" dedi.
"Siz beraber mi geldiniz?"
"Kapıda karşılaştık"
"Kapıda mı?"
"Evet..."
Mavi tavşan televizyonu açtı. Müzik kanalı açtı. Klip izlemeye başladı o arada kızıl odasına gitmişti. Sevimli çocuk mavi tavşanın yanındaki koltuğa oturdu.
"İlaçlarını içtin mi hayatım?"
Mavi tavşan evet der gibi sadece hafifçe kafasını salladı. Çok sinirlenmişti. Belli etmemeye çalışıyordu ama içinde yine o ateş topu dönüp duruyordu.
Bu siniri sevimli çocuğu kıskandığı için mi yoksa yalan söylemelerine mi? En çok yalan söylemelerine sinirlenmişti mavi tavşan. Yoktan yere aklına şüpheyi soktu.
Neden yalan söyledi ki?
Kıskanmıştı da tabii ki sevimli çocuğu. İnsan sevdiğini kıskanır. İçinde ki güven, oluşan şüphe yüzünden mum gibi erimeye başlamıştı. Aslında yalan söylemeden olanı biteni anlatsalar sorun kalmayacak.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------
Kızılı aramış olan sevimli çocuk onu bir kafeye çağırdı. Kızıl hiç reddetmeden kabul etti. Çünkü sevimli çocuk, mavi tavşanın burnunu kıran çocuğu bulmak istiyordu. Bunu kızıla söyledi. Bu yüzden kızılın numarasını gizlice alıp aramıştı. Kızıl, dünden razı bir şekilde hemen gitti sevimli çocuğun çağırdığı yere. Mekânı söyledi, kısa boylu çocuğun ismini verdi. Annesini ve babasını tanıdığını nasıl böyle bir şeye yeltendiğini anlayamadığını anlattı. Kızıl da kısa adamın yaptığının bedelini ödemesini istiyordu. Konuşup bilgileri alan sevimli çocuk mavi tavşanı görmeden gitmek istemediği için eve kızılla birlikte gelmişti. Sevimli çocuk, taksideyken mavi tavşana söylememesi konusunda kızılı uyarmıştı. Kısa boylu çocuk konusunu kapadıkları için mavi tavşanın ters tepki vermesinden korkmuştu. Peki, şimdi iyi mi oldu? Dedim, dedim inanmadınız bak n’oldu? Mavi tavşan daha kötü bir durum anladı. Böylece sevimli çocuğun kolayca yalan söyleyebileceğini kazıdı aklına oysaki güvenirdi ve onun söylediği her şeye sorgulamadan inanırdı.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------
Biraz zaman sonra mavi tavşan sinirli bir halde
"Burada mı kalacaksın?" dedi.
"Gideyim mi?"
"Git..."
Sevimli çocuk, mavi tavşanın "git" demesine çok kırılmıştı. Aklının ucuna yalan söylediklerini anladığı için sinirlendiği gelmiyordu.
"Kendini kötü mü hissediyorsun?" diye sordu sevimli çocuk
"Kendimi hissetmiyorum."
"Anlamadım..."
"Boş ver."
Sevimli çocuk bir süre mavi tavşana kırgın bir şekilde baktı. Daha sonra ayağa kalktı gidecekken dönüp mavi tavşanı öptü. Mavi tavşan çok tepkisizdi. Çünkü sinir doluydu ve son zamanlarda bozulan psikolojisi halen düzelmemişti.
Mavi tavşan, ölümünden dolayı kendini suçladığı üzgün kadını unutmuş değildi. Aklının bir köşesinde duruyordu. Bütün kötü olaylar neden arka arkaya gelir ki?
Burnu kırık, üzgün kadın öldü, aldatılıyor olabilir, ailesinden uzak, ağrı sızı içinde, ara sıra sanrılar görüyor. Gerçekten de çıldırmak üzere…
...
Bir kaç gün mavi tavşanın sesi soluğu çıkmamıştı. Ne kızılı sorguladı ne de sevimli çocuğu. Ancak içindeki şüphe gün geçtikçe artıyordu. Sevimli çocuğu kaybetmek istemiyordu bu yüzden sormuyordu ama gururu da yok değildi. Sevimli çocuğa karşı duyduğu sevgi neredeyse her şeyi kabul ettirecekti.
Evde kızılı her gördüğünde daha kötü oluyordu. İçinde duyduğu acının tarifi yok. Dayanamayıp ailesinin yanına gitmeye kadar verdi. Her şeyden uzaklaşmak istiyordu. Ara sıra gitmek iyi gelir. Mavi tavşanın gerçekten de şefkate ihtiyacı var.
Mavi tavşan ailesine patronuna söylediği yalanın aynısını söyledi. Babası inanmamıştı sorgulamaya başlamıştı. Her gün yeni bir şeyler soruyordu. Mavi tavşan artık söylediği yalana kendisi de inanmaya başlamıştı. Neredeyse kısa boylu çocuğun yaptığını unutacaktı. Gerçi artık burnunun acısı umurunda değildi. Kısa boylu çocuk da. Asıl acı kalbinde...
Mavi tavşan ailesinin yanına geldiğinden beri ne kızılın ne asi kızın ne de sevimli çocuğun telefonlarını açmıyordu. Hiç biri adresini bilmediğinden gelemiyorlardı. Hepsi meraklanmıştı en çokta sevimli çocuk fakat ellerinde yapacak bir şey yok.
Bir gün kapısına çiçekçi geldi. Şık bir ambalajla kaplanmış mavi orkide. Mavi tavşanın bildiğiniz gibi çiçek almaya bir garezi var. Tabii ki sinir doldu yine içi ama bir yandan da merak içerisindeydi. Kimse evi bilmiyor. Kim yollamış olabilir bunları? Not da sadece “geçmiş olsun” yazıyordu. Geçmiş olsun çiçeği mavi orkide olur mu hiç? Tabii ki ne kadar merak etse de bir süre sonra çiçekleri kaldırıp balkona attı.
Kimse kim. Gizem çözecek hali yok…
Mavi tavşan bir gün başından geçenleri olup biten her şeyi annesine anlatmak istedi. Yardım almak istiyordu. Tek başına kaldıramıyordu artık bu kadar olumsuzlukları. Babasının erken uyuduğu bir akşam annesini odasına çağırdı.
"bana yardım et anne" diye başladı konuşmaya mavi tavşan
Annesi çok telaşlanmıştı. Hemen oturdu ve dinlemeye başladı. Her şeyi tek tek anlattı. Gördüğü sanrıları, kızılı, asi kızı, kısa boylu adamı, üzgün kadını ve sevimli çocuğu. Anlatırken babası duymasın diye sessizce ağlıyordu ama içinde çığlıklar doluydu.
Mavi tavşan ağlarken annesi de ağlamaya başlamıştı. "bir çaresini bulacağız" dedi. Mavi tavşan annesinin tek cümlesine o kadar çok inanmıştı ki bir an rahatladığı hissetti. Gece bir ara sevimli çocuğu aradı ancak telefonu yine kapalıydı. O gece annesiyle uyumuştu. Hayatında yaşadığı en huzurlu uykuyu çekmişti.
Diğer gecelerde de sevimli çocuğu arıyordu ancak hep telefonu kapalıydı. Bir insan gece telefonu neden kapatır? Mavi tavşan inat etmişti. Gündüz aramıyor hep gece arıyordu. İçindeki şüphe havuzu denizleri aşmıştı.
...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.