- 321 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İz Bırakan Sevdalar -3-
_Merhaba ben Su Eda dünkü yapmış olduğum yanlış tutumdan dolayı senden özür dilerim demesiyle elini uzatması bir olmuştu. Oğlansa ayağa kalkıp
-Merhaba bende Asaf Han tanıştığımıza sevindim, diyerek elini uzattığın da ellerin birleşmesinin ardından gözlerle merhaba uzun olmuştu her ikisi de ne sert esen rüzgarın, ne çınar ağaçlarından düşen yaprakların nede onlara bakan onlarca gözün farkındaydılar konuşmadan öylece ayakta bir birlerinin gözlerine bakıyorlardı araya bizim garson girince günün sihri bozuldu bir anda.
_ Ablacım sanki ilk defa görüyorsunuz birbirinizi her gün sen bu masada bu garibim de derslerden kafayı sıyırmış şekilde burada oturuyordu. Söyleyin bakalım şimdi çay içer misiniz? Vallahi usta kovalayacak beni bedavacılar sardı deyip duruyor içeride kurban olayım oturun masalarınıza ben size iki demli çay vereyim içiniz ısınsın bari şimdi yine yağmur atıştırmaya başlar zaten buranın en güzel yanı da bu. Kışın yağmuru, yazın imbatı çıkarın keyfini doya doya diyerek masaya iki çay bırakarak uzaklaşırken her ikisi de konuşmadan yerlerine oturdular. Aradan bir zaman geçti ki!
_ Su eda bir şey sorabilir miyim demesiyle başını kaldıran
-Asaf Han Buyurun ne soracaksınız dediğinde?
_Su Eda dün iki şey söylediniz ve ben dün gece çok düşündüm nereden biliyordunuz dünkü kalış saatimi ve romanımın 165 ci sayfada yanı ikinci bölümde olduğumu?
- Asaf Han çayından bir yumdum alıp ilk sorunuza gelince Konak vapur iskelesinden 17.30 da kalkan vapur sireninden biliyorum. Siz pek dikkat etmediniz belki ama vapurun kalkışından sonra küçük sandallara uyarısı için çalınan sesi geliyor ve sizde arkasından kalkıyorsunuz ..İkinci sorunuza gelirsek sizin okuduğunuz Dünya klasiklerinden Dostoyevskinin en çok sevdiğim romanı ve ben onu iki defa okudum dediğinde!
_ Su Edanın suratında ki şaşkınlık bir kere daha artmıştı ne yani sen şimdi bu romanın sonuna kadar iki keremi okudun demesiyle
- Evet iki kere okudum ve hayran olduğum bir yazardır dediğinde.
_ Sen Edebiyatçımızın nesin diyerek alaycı bir konuşmayla önüne döndüğünde,
-Okumak için edebiyatçı olmaya gerek yok ama böylesi bir tutkulu aşkı da yaşamaya kimsenin o devirlerde cesaret edemeyeceğini vurgulayınca,
_Tamam tamam romanın sonunu öğrendim sayende derken bizim garson çaylarrr narasıyla masada yanlarında bitmesi bir olmuştu. Dünkü fırtınadan sonra havanın bu denli sakin olması iyiye delaletti.
Günler günleri haftalar haftaları kovalarken Ocak ayının ortalarına gelmiştik. Arada ki samimiyet ilerlemiş her ikisi de aynı zamanda gelmeye çalışıyorlardı artık çay bahçesine.. Aralarında ya beş dakika yada on dakika oynuyordu. Genellikle Asaf Han gelir arkadan Su Eda bu zamana kadar farkında olmazdık ama son zamanlarda ayan beyan belli oluyordu. Asaf Hanın ilk gelişinde masaları süzüşü masasına oturuşu ve çay söylemeyi Su Eda gelene kadar ertelemesi göz göze geldiklerin ilk merhaba ve çayların siparişi. Her gün yaşanan ama bir tek pazar günleri yaşanmayan özel dakikalardı.
Adının Asaf Han olduğunu her gün buraya geldiğini biliyoruz ama? Onun nereli olduğunu, ne okuduğunu, nerede okuduğunu bilmediğimiz gizemli bu genç? Paltosunun altında kimi zaman ütülü gömleği, kimi zamanda boğazlı kazağıyla, kirli sakalı bir birine karışmış darmadağınık saçı ile bizlerden biriyken? Bu gün kravatı takımım elbisesi, rugan ayakkabıları ve briyantinli saçlarıyla farklı bir tarz yakalamıştı. Kordonun burjuva çocuğu vardı sanki aramızda.
Gerçi yüz aynı yüzdü ama üstünde ki elbisesi farklı bir kimliğin içine sokmuştu.
Üstünde ki elbisenin ne önemi vardı. Kişiliği ve hayat görüşünü değil görüntüyü değiştiriyordu . Elbisesi farklı olsa da içinde ki bizim Asaf Handı...
Devamını okumak için yarın yine bekleriz
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.