- 492 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Beklemek
Henüz dışarı çıkmıştı ki karşıdan geçiyordu. Kapının önünde durdu. Gözden kaybolana kadar izledi. Arkasını dönüp gideceği yöne doğru hızlıca yürüdü. Siyah saçlarını rüzgâr savuruyor, gözünün önüne getiriyordu. Keşke peşinden gitseydi de saçları yürümesine mani olmasaydı. Genç kız bu şehrin yabancısıydı. Henüz yepyeni bir hayatın eşiğindeydi. Yeni işe başlamış, minicik öğrencileri vardı. Bu şehir haddinden büyüktü kendi küçük dünyasına, alışması çok zamanını alacaktı. Hele bir de gözlerinin gördüğü, kalbini mutlu eden kişi yok muydu? İlk gördüğü anı hiç unutmuyordu. Daha adını bile bilmiyor, adım adım takip ediyordu. İçinden filizlenen aşk denizine engel olamıyor, artık uykularını kaçırıyor, yemeğini yedirmiyor, hayattan yavaş yavaş koparıyordu.
Okula doğru adım adım giderken karşıdan karşıya geçmekte olan yaşlı bir teyzeyi gördü. Nasıl fark ettiğini bilmeden koştu. Kadın ağır ağır yola giriyordu. Arabalar uzaktan hızlıca yola koyuldular. Genç Kız koşar adımlarla yakaladı kadını, durdurdu. Okula giden yolda hiç görmediği birini gördü, durdu. Kadın, genç kıza teşekkür etti, kız duymadı. Gözleri bir yerde öylece kaldı. Neden sonra rica etti, koşar adımlarla gördüğü hayalin peşinden gitti. Hayal değildi. Lakin yetişmek mümkün değildi. Erkek köşeden döndü. Genç kız biraz sonra döndü, erkeği göremedi. Okul yolundan çoktan ayrılmıştı. Bilmediği bir yere geldi. Uzunca bir binanın önünde durdu. Aklı başına geldiğinde iş işten çoktan geçmişti. Bu bir nasipti. Kapıdan biri çıktı. İçeriye buyur ettiler. Girmek istemedi. Bir fotoğraf gösterdiler, içeriye girdi.
Şaşkınlığını yenemiyordu. Neden burada olduğunu, niye bu adamlara inandığını bir türlü anlayamıyordu. Beyaz bir kapının önüne geldi. Kapı arkasına kadar açıldı. ‘Buyurun’ dedi genç adam. Kız utana sıkıla içeri girdi. Genç adam iki çay istedi. ‘Şöyle buyurun, buraya oturun’ Kız gösterilen yere oturdu. Kafasını kaldırıp yüzüne bakamıyordu. Kulaklarına inanamıyor, bu sesi duyduğu için içi içini yiyordu. Kalbi yerinden sökülecek gibi çarpıyor, elleri ve ayakları titriyordu. Kekeleyerek ‘Be… Be… Ben’ diyebildi. Gerisini genç adam tamamladı. ‘Sizi buralara kadar getiren şey her ne ise sanırım aşktır. Aşk hiçbir şey dinlemez. Belki de insan bu duyguya yenik düştüğü için çoğu kez kendisine kızmıştır ama yine dönüp kızdığı şeyi yapmıştır. Şu gün öğle vaktinde şu çay bahçesinde buluşalım. Sizce de uygun mudur?’ Kız aynı kekemelikle ‘O.. o.. o.. olur’ dedi. Çaylarını sessizce içtikten sonra kız müsaade istedi sessizce, utançla yerinden kalktı ve gitti.
Ve kararlaştırılan öğle vaktinde kız çoktan gelmişti. Erkek henüz görünmüyordu. Kalktı masadan, denizi seyre daldı. Çoktandır bu kentteydi ama hiç bu güzel manzarayı seyre dalmamıştı. Bu kentte sadece bir insanı sevmişti. Az sonra gelecekti. Henüz gelmedi. Belki de gelmeyecekti…
Başını çevirdi. Masada bir çay ve bir de kitap duruyordu. Kitabın adı beklemekti. Bekleyecekti. Geleceğini söylemişti. İnanmıştı.
Genç adam zengin bir babanın oğluydu. Başına buyruktu. Genç kıza oyun oynayabilirdi. Belki de oynamıştı. Belki de biz yanılıyorduk, birazdan öğreneceğiz. Çay bahçesinin sahibi kızın yanına geldi. ‘Bir şeyler alacak mısınız?’ diye sordu. Sonra, ‘Kimi bekliyorsunuz?’ diye sordu. Genç kız ‘Tanır mısınız ki söylesem?’ diye sordu. Birbirlerine daha nice sorular sordular. Genç kız, genç adamı baştan ayağa resmini çizer gibi anlattı. Adam tanıdı. Uzun beyaz sakallarını parmakları ile tarayarak ‘Hmmm’ dedi, bir de ‘Ahh’ çekti. Genç kız ne olduğundan habersiz adama bakıyordu. Sonra bahçe kapısına baktı. Tekrar denize döndü. ‘Bir şey istemiyorum amca’ diyerek adamı yanından gönderdi. Denizi seyre koyulmuştu ki bahçenin önünde son model bir arabanın freni duyuldu. Genç kız duymasa da herkes duydu. Genç adam bekletmenin verdiği üzüntü ile ve alelacele indi arabasından. Koşarak girdi kapıdan, bahçeye göz attı. İleride denize bakan, denize yakın bir yerde oturuyordu. Çaycı adam gencin yanına koştu. ‘Hoş geldiniz evladım, çok beklettiniz. Koşun daha fazla bekletmeyin. Böyle bir hanımefendi bekletilmez, kaçırılmaz. Koş hadi.’ Genç adam koşarak kızın yanına vardı. Kız denizi ilk görmüş edasıyla bakakalmıştı. Hayran hayran bakıyordu. Genç adamı fark etmedi. Adam kızın yanına oturdu. Sessizce kızı seyre daldı. Kız halen sevdiğini bekliyordu.
Başlangıç: 12.10.2015
Bitiş: 16.10.2015
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.