- 560 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
MAVİ TAVŞAN-17
...
Hastaneden çıktıklarında sabah olmuştu. Mekan sahibi, mavi tavşanı ve kızılı evlerine götürüyordu. Arabada mavi tavşan tek kelime bile etmedi. Adam özür dilemeye devam ediyordu. Apartmanın önüne geldiklerinde mavi tavşan hiçbir şey demeden arabadan indi ve apartmanın kapısına yöneldi. Hızlıca çıktı merdivenlerden. Eve girdiğinde ise asi kız işe gitmek için hazırlanıyordu. Odasından kapıya doğru baktı. Mavi tavşanın yüzünü görmeden;
"Nerede kaldınız? Sabah oldu" dedi sinirli bir halde. Tam kızılı soracaktı ki mavi tavşanın yüzünün berbat halini gördü. Mavi tavşanın gözlerinin altıda morarmıştı. Gerçekten korkunç gözüküyordu.
"N’oldu?" diye haykırdı korkuyla. Elleri titremeye başladı. O esnada kızıl eve anca çıkabilmişti.
"Hiç. Düştüm." dedi mavi tavşan, kızıla bakarak sonra odasına yöneldi.
"Nasıl düştün? Nereye gidiyorsun yahu anlatsana?" diye bağırdı asi kız mavi tavşanın arkasından.
"Canım yanıyor. Uyuyacağım..."
Mavi tavşan, asi kızdan daha çok bağırmıştı ve kapıyı hızlıca kapattı.
Mavi tavşanın yine patronunu arayıp izin alması gerekiyordu. Bu sefer kesin tekrar kovulur. Bu kadarı da fazla...
Telefonunu aldı çekinerek de olsa aradı. Yapacak başka bir şey yok. Bu haldeyken gidemez. Mavi tavşanın sesi değişik çıkıyordu. Patronu ilk önce tanıyamadı. Mavi tavşan olayı anlattı. Tabii ki de gerçekleri değil. Mutfağın üst dolabından tencere alırken tencerenin kayıp yüzüne düştüğünü söyledi. Gerçekten de yaratıcı bir yalan...
Patronu bu yaratıcı yalana inanmıştı ve mavi tavşanın durumuna çok üzüldü. İyileşene kadar izin verdi. Çok kolay olmuştu. Başka biri olsa izin vermezdi ama mavi tavşanın patronu iyi olmak konusunda üst insanlığa aday birisiydi.
Patronunun iyi olmasının yanı sıra mavi tavşan çok çalışkan birisiydi. Son zamanlar hariç. Çok düzenli çalışırdı. Bazı sorunlu müşterilerin dilinden de iyi anlardı. Dosya işlerinin yanı sıra diğer bütün işleri de yapıyordu. Belki de bu çalışkanlığı yüzünden çok seviliyordur. Kim bilir?
Telefon konuşmasından sonra mavi tavşan kendisini rahatlamış hissediyordu. O arada sevimli çocuk aradı fakat mavi tavşan telefonu açmadı. Sesinin garip çıktığının farkındaydı ve sevimli çocuğun anlamasını istemiyordu. Mesaj yazdı. Sevimli çocuk olup bitenden bir haber normal konuşuyordu.
Mavi tavşanın bir şeyler yemesi gerekiyordu. Nasıl hazırlayacak? Ayağa kalktığında başı dönüyordu ve çok ağrısı vardı. Mecbur kalkmak zorunda ilaçlarını içebilmesi için bir şeyler yemeli.
Asi kız çoktan gitmişti. Kızılın ise sesi duyulmuyordu. Kesin bir yerde sızdı. Zorla da olsa ayağa kalktı o sırada kapısı çaldı. Gelen kızıldı. Elinde de tepsi vardı.
"Bir şeyler hazırladım. Senin için..." dedi kızıl. Mavi tavşan cevap vermedi. Mor gözlerle kızıla bakıyordu sinirli bir halde.
"Şimdi bana ne hissettiğini bir kenara bırak. İlaçlarını içmen gerek. Kendini düşün!" diye devam etti kızıl gayet ciddiydi.
Mavi tavşan kapıyı tam olarak açtı ve tekrar yatağa döndü. Kızıl elindeki tepsiyi mavi tavşana uzatırken;
"Sevgilime bile böyle hazırlamadım. Değerimi bil!" dedi gülümseyerek. Mavi tavşan tepkisiz bir şekilde tepsiyi aldı. Bir kaç lokma yedikten sonra;
"Ayılmışsın." dedi. Kızılın gözlerine imalı bir şekilde bakarak.
Kızıl hiç cevap vermedi. Yatağın yanındaki koltukta oturuyordu. Başını eğdi sadece hatalı olduğunu kabul eder gibiydi. Mavi tavşan üstelemedi. Yemeğini yemeğe devam ederken bir ara kızıla doğru baktı. Kızıl, gözlerini dikmiş mavi tavşanı izliyordu.
"Ne bakıyorsun?" dedi mavi tavşan sinirli bir halde.
"Merak etme çirkin olmadın"
Mavi tavşan bir an duraksadı şaşırmıştı.
Gönlünü almaya falan mı çalışıyor acaba?
"Ayy sağ ol canım. Ben de çirkin oldum diye hayıflanıyordum. İyi ki söyledin. Artık hayatıma mutlu bir şekilde devam edebilirim"
"Dalga geçme ciddiyim"
"Canım benim. Burnum kırıldı. Kör olmadım yani nasıl göründüğümün farkındayım. Çocuk mu avutuyorsun? Amacın ne?"
"Hayır. Yanlış anladın... Ben..."
"Ben anlayacağımı anladım. Lütfen git artık gözümün önünden"
Mavi tavşan çok sinirlenmişti. Neden bu kadar abarttı ki? Demek ki tek bir kelime etmesini bekliyormuş patlamak için...
Kızıl saçlı kız yavaşça koltuktan kalktı. Kapıdan çıkarken;
"Tepsiyi alıyım mı?" diye sordu.
"İyi olur. Bir bardakta su getirebilir misin?"
Mavi tavşan biraz önce hiçbir şey olmamış gibi kızılı odadan kovmamış gibi konuşmuştu. Kızıl, mavi tavşanın bu ani dönüşünü garipsemedi gidip suyu getirdi.
Bunların ki nasıl bir ilişki? Beş saniye önce kavga etmiyorlar mıydı?
Mavi tavşan ilaçlarını içtikten sonra yatağına uzandı.
"Uyuyacak mısın?" diye sordu kızıl bardağı geri alırken.
"Evet. Ne yapayım başka?"
"Bizimki ne olduğunu sorup duruyor. Ne diyeyim?"
"Ne istersen onu de!"
Kızıl tam kapıdan çıkarken mavi tavşan sessiz bir şekilde "Teşekkür ederim" dedi. Kızıl sadece hafif bir gülümsemeyle cevap verdi ve kapıyı kapatıp gitti.
...
İlaçlar etkisini gösterdiğinde mavi tavşan uykuya daldı. Akşam olduğunda halen uyanmamıştı. Sevimli çocuk, mavi tavşandan haber alamayınca eve gelmişti. Kapıyı kızıl açtı. Mavi tavşanın uyuduğunu söyledi. Sevimli çocuk odanın önünde tam kapıyı açacakken kızıl;
"Dur!" dedi.
"N’oldu?"
"Uyuyor şimdi uyandırma..."
Sevimli çocuk bir an duraksadı. Kızılın bu tepkisine anlam verememişti. Dinlemedi tabii ki ve kapıyı açıp odaya girdi. Mavi tavşanı görünce donup kaldı. Daha sonra mavi tavşana biraz daha yaklaştı. Mavi tavşan hiçbir şeyden habersiz uyumaya devam ediyordu. Sevimli çocuk yavaşça çıktı odadan ve kızıla;
"Nasıl oldu bu?" dedi
"Bilmiyorum..."
"Biliyorsun yalan söyleme. Anlat nasıl oldu?"
"Uyandığı zaman anlatır"
Sevimli çocuk çok sinirlenmişti ve merak ediyordu. Kızıl sorulardan kurtulmak için asi kızın odasına gitti. Sevimli çocuk ne yapacağını bilemez halde biraz sağı solu dolaştı ve tekrar mavi tavşanın odasına gitti. Mavi tavşanın yavaşça yanına uzandı. O sırada mavi tavşan uyandı. Yanında sevimli çocuğu görünce küçük bir şaşkınlıktan sonra;
"Ne zaman geldin canım?" dedi.
"Yeni sayılır. N’oldu sana hayatım?"
"Boş ver"
"Ne demek boş ver? Anlat dinliyorum" dedi sevimli çocuk. Sesi sinirli çıkıyordu ve kaşları da çatıktı. Mavi tavşan ne diyeceğini şaşırdı. Yalan söylemek istemiyordu.
İnsan aşık olduğu birine yalan söyler mi?
Bütün olup biteni detaylıca anlattı. Sevimli çocuk sinirli bir şekilde kalkmış odanın içinde bir sağa bir sola gidiyordu. Kısa boylu çocuğa küfür edip duruyordu. Mavi tavşan konuşmasını bitirir bitirmez hemen konuşmaya başladı.
"Neden bana gideceğinizi söylemedin?"
"Geç kalmayız diye"
"Ya saçmalamayı bırakır mısın? Gitmişsiniz sonuçta... Peki, gittiniz de neden olay olduktan sonra haber vermedin?"
"Sanki telefonun açıktı da haber vermem eksik kaldı. Geceleri telefonunu neden kapatıyorsun?"
Sevimli çocuk, mavi tavşanın sorusuna cevap vermedi. Kısa bir sessizlik oldu. İlk kavgalarını etmişlerdi. Onca zaman birlikteler geç bile kalmışlar.
Kavgasız ilişki mi olur?
"Neden telefonunu kapatıyorsun?" diye tekrarladı mavi tavşan. Bu kez sesi biraz daha alçaktı.
"Şarjım bitmiş"
"O da benim hatam değil herhalde"
....
....
"Nerede oturuyor o şerefsiz? Adresini ver."
"Nereden bileyim nerede oturuyor?"
"O zaman gittiğiniz yerin adresini ver."
"Ne yapacaksın?"
"Ne demek ne yapacaksın? O şerefsizin ağzını burnunu kıracağım. Ölümü benim elimden olacak"
Mavi tavşan korkmaya başlamıştı. Sevimli çocuk, kısa boylu çocuğa küfür etmeye devam ediyordu. İyice çıldırmış bir haldeydi. Mavi tavşan sessizce yatağın içinde duruyordu. Sevimli çocuk ardı ardına sigara içiyordu.
"Yeter artık. Beni korkutuyorsun." dedi mavi tavşan gerçekten de korkmuş bir halde.
Sevimli çocuk, mavi tavşanın bu sözünden sonra sustu ve elindeki sigarayı söndürdü. Mavi tavşanın yanına oturdu. Bir süre mavi tavşana baktı ve
"Özür dilerim" dedi.
"Kapatalım konuyu lütfen"
"Ama..."
"Lütfen dedim canım. Oldu bitti. Tamam mı?"
"Tamam aşkım kapatalım..."
Sevimli çocuk sakinleşmiş gözüküyordu. Mavi tavşan ilk defa sevimli çocuğu böyle görmüştü. Bir süre konuşmadan oturdular. Onlar tartışırken asi kız eve gelmişti. Bağrışmalarını duymuştu.
Sevimli çocuk dışarı çıkıp evdekiler için yemek aldı. Mavi tavşanın üzerine daha fazla düşüyordu. Yemek yedirdi. Mavi tavşanın kıyafetlerini değiştirmesine yardım etti. İlaçlarını verdi. Yatağa yatırıp üstünü örttü. Daha sonra o da mavi tavşanın yanına uzandı. Mavi tavşan sağa sola dönemediği için sırt üstü yatıyordu. Sevimli çocuk ise yan yatıp tek eliyle mavi tavşana sarıldı.
"Ailene söyledin mi?"
"Neyi söyledim mi?"
"Bu durumunu"
"Hayır. Söylemeyeceğim"
"Neden?"
"Öğrenirlerse telaşlanırlar"
"Nasıl bakacaksın kendine?"
"Sen bakıyorsun ya hemen iyileşirim"
Mavi tavşan çok geçmeden uykuya dalmıştı. İlaçları ağır geliyordu sanırım çok uyumaya başlamıştı. Sevimli çocukta mavi tavşanı bir süre izledi ve sonra oda uykuya daldı.
Sabah olduğunda mavi tavşan uyandı. Yanında sevimli çocuk yoktu. Telefonuna uzanmaya çalıştı ama o da bıraktığı yerde değildi. Yataktan biraz doğruldu kalkmaya çalışıyordu. Yere baktı. Orada da yok. Nerede bu telefon? Sevimli çocuğun koltuğun üzerindeki gömleğini gördü. Tam kalkarken kapı açıldı ve sevimli çocuk içeri girdi.
"Günaydın hayatım"
"Günaydın"
"Ne arıyorsun?"
"Telefonumu. Buraya koymuştum ama yok."
Sevimli çocuk, mavi tavşandan önce kalkıp mavi tavşanın telefonunu almıştı ve dışarı çıkmıştı. Telefondan kızıl saçlı kızın numarasını almıştı. Sevimli çocuk koltuğun üzerine eğildi
"İşte burada telefonun"
"Hıı. Orada ne işi var"
"Ben koydum aşkım. Komedinin üzerinden düşmesin diye"
Mavi tavşan hemen inanmıştı sevimli çocuğa.
Tamam, aşk gözü kör ediyor da mantığa ne yapıyor? Sevimli çocuk ne derse hemen inanıyor.
Sevimli çocuk gömleğini giyip düğmelerini iliklerken başını kaldırıp mavi tavşana baktı. Mavi tavşan gülümsüyordu.
"N’oldu canım? Neden gülüyorsun?" diye sordu sevimli çocuk göz kırparak.
"Beyaz atletine..."
"N’olmuş atletime"
"Pikniğe giden mangalcı amca atleti..."
Mavi tavşanın bu sözü sevimli çocuğu güldürmüştü. Bir süre sonra mavi tavşan konuşmaya devam etti.
"Kendimi evliymişiz gibi hissettim"
Sevimli çocuk birden ciddileşti. Aynada saçlarını düzeltti sonra mavi tavşana doğru döndü ve gülümsedi. Mavi tavşanın yanına geldi yavaşça öptü.
"Hoşça kal karıcığım" dedi. Mavi tavşan kendisini garip hissetmişti ve utanmıştı. Sevimli çocuk kapıdan çıkarken;
"Görüşürüz. İlaçlarını aksatma sakın" dedi
"Görüşürüz canım. Merak etme..."
...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.