- 794 Okunma
- 5 Yorum
- 1 Beğeni
SENDE KİMSİN (2)
Dost diyoruz da lafın gelişi işte!.. Nereden bilelim, dünyalı olmayanların dost mu, düşman mı olduklarını? Herhangi bir eylemlerini gören olmadı ki! Şahsen böyle bir olaya şahit olmayı ben çok isterdim. Zira küçüklüğümden beri bilinmeyenlere karşı büyük bir merak içindeydim. Örneğin “Reenkarnasyon” konusu.
Biliyorum dinimizde böyle bir inanış yok, ama bu benim kafamı bir zamanlar oldukça kurcalamıştı.
Hatta parapsikoloji üzerine çalışmaları olan astrolog yazar “Ata Nirun”un, Meydan Larousse ansiklopedilerinde öldükten sonra dünyaya gelen kişilerin hikayelerini ve dünyadaki gizemli olayları, yerleri araştıran yazılarının neredeyse tümünü okumuştum.
Haberler bittikten sonra birkaç kanal da şöyle bir gezindim. İlgimi çeken bir programa rastlamayınca, internetten bir film izlemeye karar verdim. Laptop’umu servis masasının üzerine yerleştirip izlemediğim filmlerden bir tane seçip kanepeye iyice yerleştim.
Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum, Birden ürperdiğini hissettim. Çünkü hala nemli bornozun içindeydim ve kanepede uyuya kalmıştım. Duvar saatine baktığımda, gece yarısını çoktan geçmiş olduğunu görünce “E!.. gidip yatağıma yatayım” diye tam ayaklanmıştım ki, gök gürültüsüne benzer bir ses duydum.
Yağmur yeniden geliyordu herhalde. Kanepeye abanıp camdan dışarı bakacakken, Tyson’ın huzursuz olduğu zamanlardaki arka arkaya yaptığı havlamaları geldi ön bahçeden. Huzursuz oldum birden.
Yoksa bahçeye birimi girmişti?
Çok geçmeden hayvanın sesi kesiliverdi. Bu kez korkudan bir titremedir sardı beni. Salon ışığını yakmadan parmak uçlarımın üzerinde ilerleyerek cam kapıya yanaştım. Bahçenin güneş enerjili lambaları çoktan sönmüştü ama bahçenin tam orta yerinden mavi mi, mor mu? Tam anlayamadığım bir yanıp bir sönen bir ışık etrafa yayılıyordu. Dikkatli bakınca da tahminen bir metre çapında bir çukur olduğunu ve ışığın buradan yayıldığını anladım.
“ Neyin nesiydi bu çukur ve ışık öyle?”
Daha üç dört gün önce çimler biçilmiş, bakım yapılmıştı. Böyle bir çukur kazıldığını da hatırlamıyordum Işıktan da gözlerim ziyadesiyle rahatsız olmuştu. Gözlerimi kısarak daha dikkatli bakınca bir de ne göreyim!
Benim sadık dostum, açılan çukurun hemen yanı başında bir yanına devrilmiş öylece hareketsiz yatmıyor mu?
“ Aman Allah’ım “ dedim “ Yoksa yıldırım mı çarptı Tyson’ım sana?”
Ne bileyim nasıl olur yıldırım çarpması? Daha önce hiç görmemiştim ki! Az önce duyduğum gök gürültüsü gibi sesin ardından bu görüntüyle karşılaşınca, ilk aklıma gelen bu olmuştu. Çok geçmeden de bir şimşek beynimde çaktı.
“Olmaz ya!... Yoksa bu….” diye bir çığlık attım.
Daha doğrusu attığımı sandım. Zira haberlerde dinlediğim UFO konuşmaları aklıma gelince, ağzı açık bir şekilde kala kalmıştım, sesimin çıktığı falan yoktu.
“Böyle bir olay gelmiş olabilir miydi benim de başıma?.. Yoksa, saatine mi uğramıştı bu dileğim?”
Doğruca yatak odasına koşturup üzerime bir şeyler geçirdim. Nemli saçlarımı da lastikle ensemde toplayarak yeniden salona döndüm. Terasın cam kapısını yavaşça sağ yana sıyırdım. Garip bir sessizlik sarmıştı ortalığı. Kalp atışlarım bile daha çok duyuluyordu diyebilirim.
Çukurdan yayılan mavi, mor karışımı ışık ise hala bir yanıp bir sönmeye devam etmekteydi, ama o yoğunluğu ve parlaklığı biraz azalmıştı sanki. Tokyoları yeniden ayaklarıma geçirip merdiven korkuluklarına tutundum ve de gözlerimi çukurdan ayırmayarak birbir indim aşağıya. Merak fena halde tetiklediğinden olsa gerek, bir cesaret gelmişti bana.
Çukura doğru ilerledim. Ufak ama emin adımlarla…
***
Devam edecek....
YORUMLAR
Reenkarnasyon konusunu
...merak ediyorum, demişsiniz.
Benim görüşüm şöyle:
Yoktan varolmuşsa bile, var'olan asla yok'olmayacak
Dünya dahil alemin tümündeki her canlı veya cansız varlık
milyonlarca kez toprak olacak, nesnel şekil değiştirecek,
hücreleri atomlar halinde bir başka canlıda veya cansızda yeniden varolacak sonsuz bir dönence ile....
ve sonsuzluğun sonunda da uzayın derinlerinde bambaşka galaksilerde her zaman varolacak aynı şekilde...
En son, varlığınının mezkezine geri dönünceye kadar...şöyle veya böyle biçimde.
Şu ayının hikayesini beklerken birden kendimi gizemli bir hikayenin içinde buldum.
Sanırım Turhısh Hannibal gibi bu da merakla izlettirecek kendisini.
Bekleyip göreceğiz artık. Bomba gibi bir final bekliyorum.
Selam ve sevgiler.
Not: Ayının hikayesini de mutlaka bekliyorum.
Billur T. Phelps
Mutlaka yazıcam Sami hocam.
Eminim benim gibi şok geçireceksiniz. Zira hala
üzerimden atamadığım bir olay...
Sadece kafamı toplamam gerekiyor.. Hele şu mahkemeyi
bir atlatayım ...
Sevgiler,
Heyecanlı !
Bundan bilmem kaç yüz yıl önceydi. Roma topraklarında gezinirken içimden geçenleri sizlerle paylaşmak isterim. Adımın Neron olduğundan eminim. Lakin onlar bana İmparator Neron diyorlardı. İmparatorluğumu bir yana bırakarak başımdan geçen ilginç anımı paylaşmak isterim.
Ama bir sonraki bölümde
Sevgiler
Billur T. Phelps
Heyecanlı!!!!!!
Günümüze uzanmış bu Neron neler yapacak acep?
Bekleyip görelim...
Sevgiler,