10
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
995
Okunma

İŞBİRLİKÇİ “ak” KARŞI DEVRİM ve ATATÜRKÇÜ “al” DEVRİM ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
Kendi yazdıkları dışındaki fikirlere yorum hakkı hakkı tanımayan, sözde demokra(t)si havarisi (!); etnikçi, mezhepçi, dinci/gerici/kripto faşolara ithaf edilmiştir.
"Al " renkli Türkçü/devrimcilik; Türkiye Cumhuriyeti toplumsal düzleminde, devrim/karşı devrim mücadelesi sürecine girilmişlik tepkisi olarak anlaşılmalıdır.
Bir (ak renkli) karşı devrim gerçeği vardır. Karşı devrim açıkça görülebilineceği gibi, ab ve abd destekli emperyalist politikaların işbirlikçiliğiyle işleri kotarmaktadır.
Türk ulus toplumsalı bakımından şimdiye kadar atılmış en ileri adım olan çizgiyi
(1923 uluslaşma devrimini) ayrıştırarak, parçalamak amacındadır. Demokrasilerin ulus toplumsalı parçalamak; onu geriye doğru işleterek feodal ve kabilecilik türü bir tuhaf toplumbilimsel tercihe hizmet etmek gibi bir amacı olamaz.
En çok farklılıklara saygı duyar, bunları da zamanla süperetnografyal ulusal kültür sentezine gidecek biçimde homojenize eder, etmelidir de...
Devrim Süreci ve Ülkenin Öznelden, Nesnele Reel bir Değerlendirmesi:
1923 Türk Aydınlanma Devrimi ne burjuvazi, ne proleter anlamında bir toplumbilimsel katmanlaşması olmaksızın, ’eşraf’ nitelenen, feodal tarım toplumu/ asker birlikteliği ile emperyalizme karşı bir ulusal kur(t)uluş savaşı vermiştir. (asker/eşraf/köylü)
Ülkenin şu anki hali, ’demokratik ve kültürel haklar’ maskesi altında bir sömürgeleştirme greçeği olgusundan başka bir durum arzetmemektedir. İnsanların grup/kamu çıkar çelişkisini göremiyor olması, karşı devrim ve sömürgeleştirmenin en büyük avnatajı olmakla birlikte, aynı zamanda baş çelişkisidir de !
Yapılması gerekli olan ise, kendilerini "ak" renkli olarak niteleyen, yaptıkları artık dayanılmaza varan bu sömürgeci emperyal mantığın ülkemizdeki işbirlikçilerden, tümden ve toptan süpürülecekleri sonuçlu olarak düşündüğüm. Al renkli bir -ye niden ulusal demokratik devrim - beklentisinden yana tavır alarak kurtulmak olmalıdır.
Demokratik ulusal devrimin amacı; mutlaka ve 1923 çizgisinden sapmadan, "ulusal sorun" safhasını aşmaya yardımcı olacak bir sosyo/ekonomik-kültürel yapıyı, ikame ve idame ettirecek sürece dönüştürmek olmalıdır.
Türk ulus/halk toplumsalının en büyük çelişkilerinin izdüşümü; temel çelişkide olsun, ana çelişkide olsun, yönetsel ve ekonomik açıdan bağımlılaştırıldığı, oligarşik yapıdaki -gayri Türklük- rengidir. Bunun en son kullanılan belirgin rengi ise "ak"tır !
Şartlar gereği, zamanımız Türk ulus/halk toplumsalında sınıflar, artık yatay ve dikey katmanlaşma anlamında iyiden iyiye keskinleşmiş ve belirginleşmiştir. Yatay ve dikey katmanlaşmaların getirdiği bu ayrışmalar, aşırı keskinleşen bu çelişkileri daha fazla taşıyabilecek gibi görünmemektedir.
Al renkli bir devrim artık kaçınılmazdır. Ak renkli karşı devrimin yerine gelecek olan ise; gerici/etnik/mandacı ve liberal maskeli gayri Türk unsurlardan ayıklanmış; yönetsel/ekonomik alanlarda toplumun çoğunluğunu oluşturanlarca gerçekleştirilmiş, antiemperyalist ve “istiklal-i tam” zihniyette bir -Türk siyasi yönetseli - kurmak olmalıdır.
Geriye gidişlere dur demekle işe başlanabilir. Kemalist, 1923 Türk aydınlanmacı/devrimci çizgiyi korumadaki hassasiyetimiz, burada çok fazlaca bir önem kazanmaktadır.
Çizgiyi korumak için, emperyalist işbirlikçisi; etnik, dinci, mezhepçi, cemaatçi ve mandacı maskelilerin maskelerini düşürmek, anti empreyalist/ ulus/halk cephesi şeklinde örgütlenmek, demokratik bir tepki şeklinde -al renkli devrimin- gerçekleşme sürecini başlatabilecektir.
Sonuç olarak, soyut olanları şu önermelerle somuta çekebiliyorum :
- Türkiye Cumhuriyeti, emperyalistler ve işbirlikçileri eliyle sömürgeleştirilme karşı devriminin son aşamasına girmiştir.
- Sömürgeleştirmeye karşı: Al renkli bir -Türk ulusal demokratik devrimi- kaçınılmazdır.
-Devrim anti-emperyalist mantıkta, anti-Batıcı ve onun etnik, dinci/mezhepçi ve mandacı, en önemlisi ise ortak paydaları -gayri Türklük- olan işbirlikçilerine karşı olacaktır.
- Merkez-çevre ülkeler diyagramı ve rant teorisel gerçeğin yeni ve maskelenmiş en son adı; Küreselleşme ve Y.D.D.’dir.
- Devrim, içerik olarak; Türkiyeli ya da Türkilerin değil, Türklerin iktidara geldiği ve ülkeyi yönettiği: Anti-emperyalist, ulusalcı, devrimci, laik, halkçı, devletçi, aydınlanmacı ve Mustafa Kemal ATATÜRK emaneti "İstiklal-i tam" bir Türkiye Cumhuriyeti çizgisiden geriye gidişlere karşı, devrimci/Türkçü öz ve görüntü birlikteliğinde sonuçlanacaktır...
- Türk ulus/halk toplumsalı: Yeni emperyal kapitalist sömürgeciliğe, yeni ve devrimci-Türkçü özle yinelenmiş olarak direnecektir. Dinsel, sınıfsal ve ulusal sömürü örtüşmesi çelişkisine karşı olacak bu direnişiyle, diğer sömürgeleş(tiril)en dünya uluslarına bir kez daha örnek olacaktır.
Türk ulus toplumsalı, Emperyal-Kapitalizm ve onun -yerelci ve evrenselci, Türkiyeli veya Türki- oligarşik yapısı- şeklinde niteleyebildiğim tüm bu işbirlikçiler koalisyonuna karşı, mutlak kazanmak zorunda olduğu önlenemez ve engellenemez zaferle, bir kez daha "sömürülen ve mazlum uluslara" umut olacaktır.
M.Kemal ATATÜRK önderliğinde gerçekleştirilmiş olan, 1919-38 Türk Devrimi sürecinde; şerefsiz ve sömürgeci emperyalistlere atılan ve onların asla unutmadıkları tokat gibi!..
Göktürkmen
A.Kutlu Ayyüce
22.Temmuz.2008