- 390 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
AVM ÇOCUKLUKLARI
Eskilerin bir cümlesi vardır ya hani çocukların hoşuna gitmeyen. “Bizim zamanımızda” çok kötü bir cümledir gençliğe göre. Yaşı biraz ilerlemiş vatandaşlar ise çok hoşlanırlar bunun gibi cümlelerden.
Bizim zamanımızda insanlık böyle değildi.
Bizim zamanımızda saygı vardı.
Bizim zamanımızda bayramlar güzeldi.
Bizim zamanımız, bizim zamanımız, diyor, diyor uzatıyoruz lafları.
Aslında o günleri özlüyoruz vesselam.
Benim cümlelerim de bu konuya benziyor sanki.
Kızlar yakar top oynarlardı sokaklarda, istoplar, ip atlamalar. Eve girdiklerinde ise ekten saptan yapılmış bir bebek ellerinde evcilik oynarlardı.
Erkekler desen çelik çomakla başlar mahalledeki sosyal yaşantısına. Ardından bilye oynamalar başlar, gazoz kapakları biriktirilir mi Allah’ım, sanki çok değerli. “ Eee bizim için değerliydi” Paran, önce küçük bilyelere yeter, bilyelerin çoğalırsa büyük bilye alabilirsin artık. Ebe bilyesi büyük olanlar da aramızda zengin olarak kabul görürdü.
Salça ekmeğin altına margarin sürmek o kadar mı mutlu ederdi insanı.
Hele birde annen ekmek almaya göndermezse, mahallenin en kral çocuğu sendin.
Basit bir lastik top bile mutlu eder mi insanı, ediyordu işte.
Bildiğin kara lastik ayakkabılarımızı hem okula giderken giyerdik, hem de oyunda kum taşıyan kamyon olarak kullanırdık.
Cumartesi günleri kara şimşekle hayal dünyamızın sınırlarını zorlardık, pazar sabahı kovboylarla ata binerdik adeta.
Hadi şimdiye bakalım, bir çocuğun eline margarinli salça sürülmüş ekmek verin.
Bir poşet dolusu gazoz kapağı verin.
Bir çuval bilye verin.
Çelik çomak için sopa verin.
Yatırdığında, gözleri kapanan bir bebek verin.
Lastik değil kaliteli bir top verin.
Ne verirseniz verin bakalım mutlu edebilecek misiniz?
Onlara en kalitelisinden bir cep telefonu bile verseniz en fazla bir ay sürer mutluluğu.
Bu durum karşısında imkânlar değişti, olanaklar çoğaldı, para çoğaldı gibi yapma cümleler kurarız çoğu zaman.
İnsan yine insan, çocuk yine çocuk. Daha yürümeden eline verdik telefonu, bilgisayarı aman ses çıkarmasın. Önüne açtık bin bir çeşit televizyon kanalını, daha okuma yazma bilmeden eline verdik tablet bilgisayarları. Şimdi mutlu etmeye çalışıyoruz.
Sorun nerede biliyor musunuz?
Çocuklar sokakta arkadaşlarıyla oynardı, hedefleri kendi aralarında ne kadar olabilirdi ki.
Şimdi öyle mi? Hayır.
Çocukların kendi yaşıtlarıyla gezebilecekleri, oynayabilecekleri yer yok. Apartman çocuğu yetiştiriyoruz. Çocuğu dışarı çıkarıyoruz diye teknoloji mağazalarına götürüyoruz, kıyafet mağazalarında etiket bakıyoruz.
Elinden tutulma yaşındaki çocuk bile etikete bakma hastalığına yakalanmış.
İstop oynama yaşındaki gençler kıyafet kabinlerinde fotoğraf çekinir olmuşlar. Erkek çocuklarının kıyafetlerini annesi alırdı, onlarda giyerlerdi. Şimdi erkek çocuklar bile kıyafet reyonlarında etiket kovalıyor.
Alışveriş mağazaları onların çocukluklarını geçirecekleri yerler değil.
Her mahalleye iki kaydırak yapmayla olmuyor sayın okurlar. Kaydırak eskidendi, o bizim zamanımızdaydı.
Şimdi spor sahaları, enstrüman alanları, hobi alanları gibi yerler olmalı. Servise binip gidecek kadar uzakta değil, her mahallede olmalı.
Şimdiki çocuklar milenyum çocukları, yaşadıkları ise AVM Çocuklukları.
Çetin KORKMAZ