- 1070 Okunma
- 14 Yorum
- 1 Beğeni
BİR YAZAR ÖLDÜ
Öğretmeni yanına çağırdı;
"Bu Yaşar Kemalin İnce Memed romanı. Bunu oku. Ne anladıysan yaz getir."
Derslerini bitirdikten sonra okuyordu. Çok gece ışık söndürülüp yatıldıktan sonra da, evlerinin penceresinden sızan sokak lambasının ışığında okumaya devam etti. Bitirdi.
"Neden İnce Memed Abdi Ağayı öldüremedi ki? Neden Abdi Ağa var? Neden Abdi ağalarvar?"
Yazdı.
Beğendi Öğretmeni.
"Okumaya devam et. Okuduklarını bana anlat."
Günler sonra sordu;
"Hazreti Alinin KAN KALESİ CENGİ ni okudum. Babam dedeme okuyormuş. Evde başka kitap yok ki öğretmenim!"
Güldü öğretmeni;
Ona kitaplar verdi.
Öğretmeninin isteği üzerine;
Cahit Sıtkı Tarancının; OTUZ BEŞ YAŞ,
Necip Fazıl Kısaküreğin; SAKARYA TÜRKÜSÜ,
Faruk Nafiz Çamlıbelin; HAN DUVARLARI şiirlerini ezberledi"
"Şimdi de yazacaksın. Ne istiyorsan onu yaz getir bana."
Hayat bu nelere alışmadık?
Gama, kaygıya, kedere
Yalın ayak, beş parasız gezmeye
İşin en kötüsü de sevip de sevilmemeye.
"Sen âşıksın oğlum"
"……………."
"Daha çok erken. Ama aşk bu. Ne zaman geleceği belli olmaz. Gelince de kimini mecnun eder, dağlara çıkarır. Kimini lâl eder dilini kurutur. Kiminin de elinden tutar. Dört mevsim bahar olur."
Güldü saçını okşadı.
"Sen şimdi gerçek bir okuryazar oldun."
Okul bitti.
İmtihanını kazandığı okula girdi.(O zamanlar-sınav- kelimesi de yoktu.)
Mezun oldu. Geldi. Öğretmeninin elini öptü. Sevindi öğretmeni;
"Artık ekmeği buldum diye, okumayı bırakma. Yüksekleri oku. Bir hatta iki Üniversite
bitir."
Dediğini yaptı.
İlk Üniversite diplomasını alınca elini öpmek için öğretmenini aradı.Ölmüştü.İkincisini de bitirdi Üniversitenin.
Sahiller, ormanlar, çay bahçeleri, onun için kitapçılardı. Okumak ekmekti, suydu.
Yazıyordu da.
Duydu yazdı. Duygulandı yazdı.
Dinledi yazdı. Dinlenmeden yazdı.
Gördü yazdı. Görülemeyenleri yazdı.
Güldü yazdı. Güldürmek için yazdı.
Ağladı yazdı. Ağlayanları yazdı.
Sevdi yazdı. Sevenleri yazdı.
Yazdıklarının huylusu da vardı, huysuzu da.
"Olsun” diyordu. “Onlar benim birer evladım. Yüreğimin sesi, gözümün nuru, kalemimin izi"
Bir gün ona sordular;
"İyi bir yazı nasıl olmalı?"
"Kıvamında pişirilmiş pilav gibi. Malzeme kaliteli olacak. Suyu, yağı ateşi iyi ayarlanacak. Pişti diye bırakmayacaksın. Bekleyeceksin. Demini alacak. Her damağa ayrı tat verecek."
"Yazdıklarını kitaplaştırsana !"dediler.
Kaldırıma dizdiği aynı kitapları satan bir satıcıyla karşılaştı bir gün. Yerden aldığı bir kitaba göz gezdirdi. Güzel yazılmıştı.
"Niye hep aynı kitabı satıyorsun ?"
"Elimde kaldılar. Bu kitabın yazarı benim. Bir kitabın satılması, iyi yazmaya değil, iyi pazarlanmaya bakıyor. Onu da ben bilmiyorum."
Kaldırımdaki kitaplar;
"Beni yüreğine al" diye ağlayan yeni doğmuş çocuk gibiydiler.
Ömür yazmayla, okumayla uzamıyor ki!.
Günlerden bir gün…
O günün yirmi dört saatinden her hangi bir saat…
O saatin her hangi bir dakikası…
Verilen nefes, bir daha alınamayacak.
"BİR YAZAR ÖLDÜ" diyecekler.
Şimdiden başınız sağ olsun…
YORUMLAR
Yazanlar hep ölür.
Ama "Yazar"lar ve "yazı"lar hiç ölmezler.
Yazmaya ve çizmeye devam.
Ellerinden öperim komutanım.
Bedri Tokul
Bir şeyler yazmaya çalışıyoruz işte...
Öldükten sonra da okurlar mı dersin?
Canları sağ olsun.
Hasretle öperim gözlerinden.
Çok ince süzgeçten geçirilmiş bir yazı Bedri Abi. Çok beğendim.
Öncelikle; konunun içinde geçen bir öğretmenin, öğrencisine olan ilgisine bayıldım. Sanki o zamanlar kaç kişinin evinde bugünkü kadar çok kitap vardı.
Ya okumak... En çok ona üzülürüm. Onca akıllı insan okumaya teşvik edileceği yerde, okula gönderilmemiş. Bırakın onu kitap alıp okuyacak imkân bile bulamazlarmış. Çok yazık...
***
Yazınız mükemmel. Yazmanın, okumanın, kendini geliştirmenin hiç bir zaman yaşı olmaz bundan emin olun. Siz de "Hayatı Tersten Yaşayın." Ya da öyle düşünün. Geceleri saymayın, onlar uykuyla geçiyor nasılsa.
Sevgi ve hürmetle.
Bedri Tokul
"Daıvidoff bir yazıyı beğendiyse o yazı güzeldir."
Bu yazı da beğenildiğine göre güzel olmuş deme ki !
Teşekkür ediyor sevgi ve saygılarımı gönderiyorum.
Nasıl güzel bir anlatımdır efendim, içeriğinde, usta yazar usta şairlerimizden başlayan, Hz.Ali'nin KAN KALESİ CENGİ kitabı var, öğretmen öğrenci ilişkisi, Cahit Sıtkı Tarancının; OTUZ BEŞ YAŞ,
Necip Fazıl Kısaküreğin; SAKARYA TÜRKÜSÜ,
Faruk Nafiz Çamlıbelin; HAN DUVARLARI. var neler yok ki,sahiller ormanlara kadar, değerli kalemin izlerinde her güzelliğe yakın bir aşk ve sevda var..
“Yazdıklarını kitaplaştırsana !” dediler.
Kaldırıma dizdiği aynı kitapları satan bir satıcıyla karşılaştı bir gün. Yerden aldığı bir kitaba göz gezdirdi. Güzel yazılmıştı.
“Niye hep aynı kitabı satıyorsun ?”
“Elimde kaldılar. Bu kitabın yazarı benim. Bir kitabın satılması, iyi yazmaya değil, iyi pazarlanmaya bakıyor. Onu da ben bilmiyorum.”
Kaldırımdaki kitaplar;
“Beni yüreğine al” diye ağlayan yeni doğmuş çocuk gibiydiler. Çok hazin okunmayan değilde satılmayan kitaplar. Okuma alışkanlığının az olduğu ülke olduğumuz için...
Birkez okumadım bu değerli sayfayı, kutluyorum Bedri komutanımız harikasınız...
Tacettin komutanımızın , yorumuna katılıyorum, ne güzel dile getirmiş.(ben bizim kuşağa acılı kuşak diyorum....hiçbir kimse elimizden tutmadı...yokluk ve horlanan bir çocukluk. Çok doğru ifade etmişsiniz bizlerin çağını Tacettin bey...
Saygılarımı bıraktım her iki kalem dosta...
Oya gedik
Bedri Tokul
onun adı mutlaka Oya Gedik olurdu.
Çok çok teşekkür ederim...
Size ve beyinize sonsuz selamlar.
Saygılarımla.
Oya gedik
Sevgi ve slm.larımla...
Bedoş Abi, sanki benim yarama parmak basmışsın yani. Ben de Kitap Fuarında stant kiralayamayınca satayım diye kendi romanlarımı kaldırımlara sermiştim. Çok geçmeden polislerin hışmına uğramıştım. Suçlusun çünkü korsan kitap satıyorsun, emniyete gideceğiz demezler mi! Neyse ki yayınevi kontratımı gösterdim de kodese girmekten kıl payı kurtulmuş olduk.
Ne diyem, ben son zamanlarda sağlıklı düşünme yeteneğimi yitirdim sanırım. Fazla konuşup yazmaktansa kendi kabuğuma çekilip bol bol okumak hepsinden en iyisi!
Sağlıklı günler dilerim Bedoş Abim! Selamlar!
Bedri Tokul
Bu yazının o bölümü senin hikayen zaten...
Sen bana anlatmıştın. Ondan esinlenerek yazdım.
Okumasına oku da yazmaktan vaz geçme.
Senin yazılarının tadı, çeşnisi bir başka...
Gözlerinden öper, hayırlı kazançlar dilerim.
ayhansarıkaya
Çok tşk. ederim.
Yüreğinize,kaleminize sağlık.
Okudukça okuyası geliyor insanın.Satırlarınız ruhumuza işliyor,huzur veriyor.
Bedri Tokul
Mutlu oldum
Çok teşekkür ederim.
Sağ olun...
Yazma becerisi, Allah vergisi bir yetenek. Kişinin organizmasında bulunan ve doğuştan, genetikle gelen bir güç. Bu sonradan kazanılmıyor. Daha sonra bu yeteneği geliştirmek yine kişiye bağlı tabi ki.
Ama nice yazarlar vardır ki, şöhreti yakalamışlardan çok daha yetenekli olmasına rağmen maddi güç eksikliğinden, istediği yerlere gelemiyor. İsimsiz yazarlara destek çıkan da pek olmuyor. Risk almak istenmediği için.
Yani her şey dönüp dolaşıp yine paraya dayanıyor ne yazık ki. Güzel ve anlamlı bir yazıydı.
Kaleminize sağlık.
Billur T. Phelps tarafından 11/5/2015 6:36:52 PM zamanında düzenlenmiştir.
Bedri Tokul
Maalesef gerçek acı, ama değindiğiniz gibi...
Teşekkürler.
Selam ve Saygıyla.
galiba toplum olarak biraz rahat insanlarız ..
gezmeye eğlenmeye olmadık bahaneler bulup zaman ayırırken
neden kitap okumaya zaman ayıramıyoruz derim kendi kendime
günlük gazeteleri en azından takip edebilsek .hata bu konuda biraz
tebessüm de yaşattı arkadaşım sağolsun ' aa inanmıyorum sen halla
gazete almaya paramı veriyorsun.ne gerek var intertten okusana ..
ama ben o gazeteye dokunamam lazım
hissetmem lazım elime bulaşması lazım o gazetenin renkli boyası
haberlerini okurken yaşamam o atmosveri yakalamam lazım..
internette öylemi ama..
yazarın kendi dünyasını okuyucuya buluşturduğu zamanki 'o müthiş hazzı duymam lazım ..
sanırım arkadaşımla çok faklı düşünüyor ve bakıyoruz hayata ..
bir yazar öldü ...
Bedri Tokul
Yorumunuz için teşekkürler...
Bedri Tokul
Sanırım Gülten Akını kasdediyorsunuz.
Allah rahmet etsin. Yeri nur olsun.
Selamlarımla.
YOLCU OLSUN
Bedri Abi, biz yazarı tanıyoruz sanırım. Hatıralarınızı okurken tanımıştım bu yazarı. Ama niye hemen ölmek falan...Niye bir yazar öldü diyelim? Yoksa bu bir kitap adı mı?
Kaldırımda kitap satan yazarlar...Bu çok düşünülesi bir manzara. O kaldırımlarda ne emekler ne yetenekler var. Belki de piyasa yazarlarından daha fazla layıklar okunmaya...
Evet, ömür yazmayla, okumayla uzamıyor. Bazen bunun insana hiçbir getirisinin olmadığını bile düşünüyorum. Örneğin hayatında bir kitap tek makale okumamış, okuma gereği duymamış, hiçbir şeyi sırf bilgi olsun diye araştırmamış olan biri çıkıp sana görünüşünden dolayı cahil, yobaz, örümcek falan der. O zaman okumanın ne işe yaradığını sorgularsın. Bu ülkede okuyanla okumayanı ayırt edebilmek hiç kolay değil. İkisi de beğenmediği durumlar karşısında olayla hiç alakası olmayan analara, bacılara, evlatlara hata babalara küfredebiliyor. Ha şu var: okumuşlar daha kaliteli küfrediyor hepsi bu. Okuyup da adam olan bir nesil vardı belki de. O da sizin kuşakta kaldı.
Siteye çok giremesem de rastladığımda yazılarını kaçırmamaya çalışıyorum. Ve hiçbir yazında sıkıldığımı hatırlamıyorum. Belki sen sanat olsun diye ağdalı laflar yazmıyorsun. Ama yazdıklarını keyifle okutmayı biliyorsun. Çünkü gerçek şeyleri yazıyorsun.
Daha uzun seneler "bir yazar öldü" cümlesini kurmamak dileğiyle,
Saygılar Bedri Abi.
Bedri Tokul
Evet o yazar tanıdığın yazar.
Nedendir bilmiyorum.bu günlerde bir mahzunluk var üzerimde.
Tabii o da yazılarıma yansıyor.
Ölümden bahsettiğim için korktuğum sanılmasın.
Doğduğumuza inanıyorsak öleceğimize de inanacağız.
Ama insanın iç dünyasında gün günü tutmuyor işte...
Bazen dikenlerin arasında güller açıyor.
Bazende bütün ululuğuna rağmen çınar gibi meyve vermiyor.
Güzel yorumun, bana verdiğin değer için sonsuz teşekkürlerimle ,
CAN BACI...
yazmak yürek işidir. buda sende mangal kadar...ben bizim kuşağa acılı kuşak diyorum....hiçbir kimse elimizden tutmadı...yokluk ve horlanan bir çocukluk ağır bir mesleğin duyguları bastırması...ülkemizin zor koşulları..her an baskı ve özveri beklentileri.....hayat bizleri örste yıllarca dövülen samuray kılıçları yaptı...hepimiz fosseptik kuyularının ağır kokuları arasında yetişen bir nilüfer çiçeği gibi boy gösterdik..... şükür ki yüreğimizde katmerleşen magmaları bu günlerde patlattık...geleceğe para mal mülk bırakmadık ama içinde onur hamurlarıyla yoğrulmuş bir ad...okunası şiirler ve yazılar bıraktık....
sen yaz çünkü yazmak sana yakışıyor.......sevgilerimle
Bedri Tokul
Bir şarkı vardı bilirsin.
"İşte bu bizim hikayemiz" diye
Yanılmıyorsam Bülent Ersoy söylüyordu.
İşte bu da benim hikayem.
Yürekte ardı. Beyinde vardı.Ama cepte yoktu.
Genç yaşta ekmek derdine düştük.
Anamıza, babamıza bakmak zorundaydık.
Ukalalıksa ukalalık. Dünyadaki yerimiz bu olmamalıydı.
Şükür yine Allahımıza. Evimize soğan ekmek götürebiliyoruz.
Seninde benim hayatımdan farkın yok. Biliyorum.
Ömrümüzün son deminde burada yazıyor, okuyor avunuyoruz.
"Aşağıdan, yukarıdan yolun sonu görünüyor"
Çekip gitmeden adam gibi çocuklar birde bu yazıları bırakacağız geriye...
Her şeye rağmen ŞÜKÜR tabi ki.
Selam ve saygıyla gardaş...
Can komutanım, ne güzel bir yazıydı bu. Bana öğretmen olan babamın okuma keyfini aşılamasını anımsattınız. Rahmetli çok okurdu. Bazı şeyler de yazardı, bir yerlere yollardı ve yazdıklarını illaki önce bana okutup yorum isterdi. Çocuk kitaplarıyla başlayan o okuma aşısı tuttu ve haftada bir, bazen iki kitap okuyan bir kitap kurdu oluştu. Hiç unutmam, İNCE MEMED'in ilk iki bölümü çıktıktan aylar sonra çıkan 3. cildini alabilmek için anamın sarı (pirinç) havanelini aşırıp hurdacıya satışımı. Tabii benden bilmediler de eve giren çıkanların günahını aldılar bu hırsızlık yüzünden...:) Bir buçuk yıl sonra çıkan 4. cildini Alah'tan bir şeyler çalmadan alacak param vardı... Ne güzel hatıralardı... Eskişehir Atatürk lisesinde okurken meslek hayatında yediden yukarı hiç not vermedim, diye övünen Hasan öğretmenimden, ne yazarsam yazayım, nasılsa bu herif ya beş verir ya altı diyerek işi gırgıra vurmak maksadıyla verdiği kompozisyon konusunu mizahlaştırıp uçuk bir yazı yazdığımda on verip, sen yazar olmalısın dediğini de unutamam. Okuma alışkanlığının verdiği yazma kolaylığı. Tabii ki sonradan okunan İKTİSAT ve edinilen MUHASEBE cilik mesleği ile yoğun geçen 27 yıl okumayı tavsattırdı, yazmayı ise hiç denetmedi bile. Eh, işte emekli olduktan sonra naçizane keyfini almaya çalışıyoruz. KALEMİNE YÜREĞİNE SAĞLIK KOMUTANIM.SAYGILAR
Bedri Tokul
Demek ki okumak, yazmak isteği az farkla da olsa birbirine benziyor.
Evet öyle oldu. Emekli olup elimiz boşa çıktığında daha çok yazar olduk.
Bu arada sitemizin çok büyük bir katkısı var tabii...
Sebep olandan Allah razı olsun.
Selam ve Hürmetlerimle...