- 489 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Gizli Örgüt - 1 -
Başımızda kavakların yelleri ile daha bir sürü ağacın yellerinin estiği tarihlerdir yetmişli yıllar. Tıfıl tıfıl bebeleriz. Macera bizde, ne ararsan var. Yazın sokaklarda alabildiğine top tepmek, kızların peşinden bir sürü şaklabanlıklar yapmak. Pazar gününü iple çekiyoruz, çünkü Gırgır dergisi alınacak, fıkralar ezberlenecek, millete parasız pulsuz satılacak, gösteriş yapılacak. Ara ara boş arsalarda gazozuna , kolasına maçlar yapıyoruz, ama kabiliyet düşmanı olduğumuz için, yenilip kıçımızın üstüne oturuyoruz çoğu zaman...
O zamanın popüler gençlik ve çocuk edebiyatı yazarlarından Enid Blyton diye bir adam var, kitapları bizim gibi delikanlıların elinden düşmüyor pek revaçta. Bir kitabının adı’’Gizli Yediler’’ seri halinde, diğer bir kitabı’’Afacan Beşler’’ yine aynı şekilde seri, her kitap birbirini takip ediyor devamlı...
Mahalle arkadaşım Reha ile okuyoruz kitapları , beynimiz doluyor doluyor, sonra değiştiriyoruz, benimki ona onunki bana. ’’Yok yok’’dedi Reha’’Bu böyle olmayacak’’, "Eeee ne yapacağız o zaman ? ’’, "Biz de gizli örgüt olacağız, adımız da Gizli İkiler onlardan esinlenerek sonra örgüte adam aldık mı, iki kelimesini üçler yaparız, beşler yaparız, hatta ve hatta onları geçer, gizli onlar bile yaparız", maksat vatana millete hizmet, hizmet de nasıl olacak ki, daha oniki onüç yaşında bebeleriz, akıl beş karış havada’’
Biz birer tane bezden rozet yaptık, elbiselerimizin gizli yerlerine iğne ile tutturduk; vay be ne gizliyiz amma. Televizyonlarda o tarihlerde polisiye diziler almış başını gidiyor. Hemen hemen her gün var. Orada da gri pardösülü fötr şapkalı adamlar var.’’Hele hele demek ki sivil polis dediğin böyle oluyor’’ Okul açılır açılmaz babana hemen bir gri pardösü aldırırsın, Reha da aynı şeklide, ondan sonrada, Ankara’nın ayazında okula giderken tiril tiril titremek yakışır bize...
Sokağa geçiyoruz oturuyoruz, hiç tanımadığımız adamlar hakkında hikayeler uyduruyoruz.’’Ollum Reha şu gelen adam şüpheli biraz, sanki suçlu gibi’’Cevap’’Yok be pek benzemiyo halim selim biri’’Tekrar konuşma devam’’Suçluysa bile pek de güçlü gibi ikimizi büküştürür koyar bir kenara bunu takip etmeyelim’’
Mahalledeki evlerden birinin bahçesinde boş bir kulübe var, orası olağan ve olağanüstü toplantılarımızı yaptığımız yer en alasından.’’Ollum Reha toplantı boş boş olmaz şuradan bir kola fındık fıstık alalım , iki fırt çekersin az muhabbet" . ’’Ya Ahmet kimi takip ettiysek izini kaybettirdi ollum bıraksak biz bu işi’’
Kim amir kim memur bu güççücük teşkilatta, fikir bol ikimizde de, Reha’’Bir ay ben yapayım bir ay sen yap’’ Koalisyon Hükumeti gibi. Daktiloda bir de kimlik yaptık kendimize, işi ciddiye alıyoruz yani anlayın. Ad Soyad vs...Kime göstereceğiz bu kimliği; sinemaya ya da maça giderken göstersek’’Abi biz gizli ikilerden Ahmet ile Reha indirim yok mu ?’’Herif herhalde bize hastiri çektikten sonra tekme tokat döver ve oracıkta gebertir.’’Yok ollum yok Reha biz bu işi kıvıramayacağız, suçluları bulsak bile, tutuklama yetkimiz yok, en iyisi yine kahraman Türk Polisi’’ . İşte böyle , sonra dağıldı gitti bizim Gizli Örgüt...
YORUMLAR
Saygıdeğer Ahmet hocam, 70’lerde genç olmak, renkli bir sinema filminde başrol oynamak gibidir. Hele yanlış sevdalarla oyalanmadan hayat arkadaşınızı bulmuşsanız hiç ama hiç unutamazsınız ne ilk günlerin tutkulu sevdasını, ne mahalle kavgalarından kaçışınızı, ne de evliliğin ilk yılları müdavimi olduğunuz bakkalın veresiye defterini...Eşimle 1974 de evlenip aynı yıl ilk çocuğuma sahip olmam, unutulmaz bir 70'li yıl mutluluğudur..Bazı insanların mazisi kalplerini burksa da hep mutludurlar. Çünkü küçük şeylerden mutlu olmayı öğrenmişlerdir. Zaten iyi melekler de hep yanlarında olur. İşte bizler o şanslılardanız. Çektiğim sıkıntılar daima tecrübemiz, umutlarımız, hayallerimiz geleceğimiz oldu hep... 70'li yılların başlarında yaşadığımız 12 Martları da unutabilir miyiz? 69 büyük öğretmen grevini destekledi diye işkence gören babamın odasına kapanarak ağlamasını. Müdürü olduğu okuldasn sürülüp başka bir okula öğretmen olarak atandıktan sonra emekliye ayrılmasının ezikliğini... ve 78 de vefat etmesini unutamam ki...Güzel, eğlenceli bir yazıydı...Tebrikler...SAYGILAR
Kemnur tarafından 11/4/2015 11:57:49 PM zamanında düzenlenmiştir.
Ahmet Zeytinci
O çağlardan hatırladığım bir fıkra, üstadım...
Adam lokantada kasaya doğru oturmuş, yemeğini yiyor...
Farketmiş ki, bir takım adamlar yemekten sonra kasaya geldiğinde sakalını sıvazlıyor, "Teşkilat..." deyip, para ödemeden gidiyor...
Kendi işi bittikten sonra kasaya geldiğinde, sıvazlayacak sakalı olmadığından, fermuarını indiriyor ve şöyle diyor:
"Gizli teşkilat..."
Dedim ya, o çağlardan kalma... Hoşgörünüzle...
Selam ve saygılarımla.