- 383 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YARALARIMIN MEVSİMİ KIŞ
Yaralarımın mevsimi kış,
Belki bugün düş,
Düşmüş gibi gözlerindeki mevsim !
Belki biraz kış…
Kiraz çiçekleri gibi gerçekti hüzün değdiğinde pencereme
Kalbimin yakası kirliydi…
Emek kokuyordu kuş kanatlı uçurtma iplerine astığım cinnet kokan çamaşırlar…
Biraz annem biraz sen kokuyordu yağlı urganı celladın…
Gözlerinin geçmişinden göçen kuşların donduğu geliyordu aklıma, döndüğü değil !
Ve ayazda çiy tanesiydi yüzün
Damlayan tek su tanesiydin sen gülüm…
Geçmişin sonsuzca varolacaktı o sessiz çığlıkta …. !
O sessiz çığlık,yine kıştı…. Kıştı mevsimi yaralarımın
Kan kırmızı gök parçalanmıştı… Halay başı; uzun bir mevsim, uzun bir ölüm, uzun bir unutuş gibi duruyordu zamanla anın arasında kalmıştı, şaşkın kıyının kıvılcımında aralanmış.… Yarası kabuk bağlamış yılan gibiydi acılı zamanın karakışı… aramızda duruyordu …. akan kana kızıyorduk, kızıl korlar düşüyordu nazende ekmeklerin avuçlanmış hamuruna… Geride kirli parmak izlerini bırakmıştı taze düş gibi süt kokuyordu dişlerin, bebek gibiydi yüzün, daha henüz doğmamış bir baharın müjdesini erteleyen kuş kanadı kadar kırılgan bir geçmişi taşıyorduk bir sır gibi yüreğimizde…
Orada oğul gözleri, sevda, emek, mutluluk, umut tınısı tanrımızın…
Orada temize çekmelerimiz ölümü ve düşü hayata teğellememiz yatıyordu.
Orada gelecek fısıldıyordu bugünün küfreden soğuk alıngan yüzünü nefretle yüzlerimize…
Orada ölüyordu çocuklarımız…
Zarif ince belli çay bardaklarından uğurlu saydığımız cücelerin kan kırmızı damarlarına uzanan yollarının izi çapaklıydı. Uyandıramadık geçmişimizi, ah ne kadar da uluydu geçmiş, uluyan köpeklerin donmuş kanında yuğduk biz çırılçıplak kalan sırtlan sırtlarımızı… Utandık… Utanmak kanlı bir emek bayrağı, bayramı değil şu cüceler ülkesinin yorgun teninde… Terimiz kan kokuyor,doyduk cehenneme… Ruhumuzun açlığını hiçbir ekmek, hiç bir emek dolduramayacak artık !
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.