KANAYAN YARAM
Ben nasıl sevmişim seni? Beni sevmeyeceğini bile bile, benim olmayacağını bilerek tapmışım sana. Kendi ölüm fermanını kendi yazıp imzalamak gibi bir şey bu, kendini bırakıp boşluğun hoş cazibesiyle açılan kollara yere düşünce anlamak gibi yaşamın sen olduğunu… Senden sonra hiçbir kadının kollarında ayazda kalmışçasına titremedim ben ki hep o heyecanı aradım yıllarca. Dünya güzeli ne kadınlar tanıdım, yüzlerindeki o boyalı maskelerinin gerisinde şehvetlerini şeytanca saklayan… Biliyor musun onların karşısında bile ellerimin senin karşında dururken zelzeleye tutulmuş hali yoktu ve ben sigaramı pervasızca, kolayca yakıp, onların yanında bile duman duman seni çektim içime… Ben senin imkânsızlığını severken, dizlerinde yatıp ölüme sarılmayı düşledim. Kim bilir kaç defa seni ararken bilmediğim tenlerin tanımadığım ruhlarının çığlıklarını kulaklarımda sakladığım zamanlarda bile imkânsızlığımla sevişirken, katili oldum tertemiz aşkımın ve seninle mutlu bir yuvanın içinde şen kahkahalarını savuracak evlatlarımızı feda ettim. Tüm bunları bilirken sen, başkasının olmayı tercih ettin ve gittin.
Avuçlarımda ürkek ellerinin ateşini bırakarak, o ateşi senin ruhunla birlikte bana ait olmayan bedenin için yıllarca sakladığımı bilseydin, durmazdı o güzel gözlerinde yaşlar ve eminim beni yine acılarını seçerek içinden terk ederdin. Ben seni tarifsiz bir aşkla, menfaatsiz bir sevdayla, doyumsuz bir arzuyla sevdim ve anladım ki ben bir hiçim. Yüreğimde açtığın onca yarayı, senden sonra çektiğim onca çileyi ve kaybedişlerimin sonunda ağlayışlarımı, sessiz çığlıklarımı duymayacağın kadar önemsediğin bir hiçken saramadım ben yokluğunda kanayan yaramı, bil ki sevgili yıllar sonra bile son nefesimi verirken kanayacak o yara ve sen hep benim kanayan yaram olarak kalacaksın kalbimin tam ortasında…
Kaçak bir yaşamdı sensizliğimde yaşananlar, aynalara bakmadan, ağlayan gözlere bakmadan… Her defasında seni bulduğumu sanışımın ardından, bedenimi teslim ettiğim nice ruhu bırakıp gitmeleri seçerken aslında hep intikam aldım senden, hep seni bıraktım kapanan kapılar ardında, ben hep seni sensizliğimin acısıyla terk ettim. Ne zaman o yoldan geçsem, ne zaman o mekânı görsem her defasında koşa koşa içeri girip, heyecanla merdivenlerin basamaklarını birer ikişer çıkıp, beyaza bürünecek kadar cesur, kırmızıyı seçecek kadar cüretkâr halinle kollarına atlayıp o an gibi titremeyi istedim.
İsteklerimle hatırladım seni, hatırladıkça hatıraları yaşadım ve ağlamak için geceyi bekledim sevgili. Gözyaşlarımı kendime bile göstermezdim seni tanımadan önce… Senden sonra o mekâna defalarca gittim ben, sayısını hatırlamayacak kadar fazla ve aynı masanın yanında durdum, aynı sandalyenin üstünde oturup senin için gözyaşı döktüm. Her dökülen gözyaşımda öldüm, her ölüşümde damla damla helal ettim hakkımı sana. Son nefesimi verirken bile isminle vereceğime yemin ederken, sen beni yaşamak yerine bunları layık olabilecek ne yaptığının sorusunun peşine takılıp yargısız infazlarınla kurşunladın sevdamı ve sevdam yere düştü sevgili.
Yokluğun zehirim oldu ve nasıl dayandım, nasıl yaşadım ben bile şaşıyorum halime. Damarlarımda dolaşandın sen. Beni bırakıp gittin, ama ben seni hiç bırakmadım, ruhunu sunsan da başkalarına sana olan aşkımın yanına ihaneti yaklaştırmadım. Şimdi geçmişim kaderimle bir olup, masum bir öpücüğün hesabını soruyor benden, göğsümü gere gere söylüyorum “Ben o dudaklarda mühürlerken dudaklarımı, kapalı gözlerimle yaşadığım sendin ve seni öptüm ben…” Sense ödül olarak acıları sundun bana, canımı yaktın. Söyler misin sevgili, köpekler kadar sadık bir ruhla, seni ölesiye sevmekten başka ben ne yaptım, neydi günahım? Beni sahiplenenleri sevemedim senden sonra… Yaşamasını bilmeyenlere de gönlümün kapısını kapattım. Şimdi o kapalı kapıların ardında ruhunu kime sunarsan sun, şen kahkahalarını benim için bile de atsan, çığlıklarını arzuya bulayıp beni düşleyerek savursan ben hiçliğimi anladım sevgili ama seni yaşamaktan vazgeçmeyeceğim sen hiçbir zaman benim olmasan da…
Sende kalan o fotoğraflarla direndim bu acımasız hayata karşı ve ne zaman acılar ordularını toplayıp yüreğimdeki sevdayı işgal etmeye kalksa koynumda taşıdığım resmin, yanımdan ayırmadığım hayalin ve yüreğimde tüm evrene yetecek olan aşkımla karşı koydum, gülümsedim acılarıma… İnan hala da öyle yaşıyorum. Artık kabullendim ben hiçliğimi; dudaklarının asla benim dudaklarımı mühürlemeyeceğini, gözlerinde gözlerimin izinin olmayacağını, beni sevme ihtimalinin yokluğunu ve asla bir mekânda bir araya gelip, zelzeleye tutulmuşçasına kollarında titreyemeyeceğimi kabul ettim. Kabul edemediğim ruhumun, bedenimin tedaviyi reddeden bir hasta gibi reddettiği tek şey, avuçlarıma bıraktığın ellerinin sıcaklığında vazgeçmek düşüncesi… Aklıma bile getirmedim. Çünkü ben seni o ateş gibi sevdim.
Uzun zaman oldu gülüm, kim bilir belki şen kahkahalar, uykusuz gecelerde mutluluğa atılan çığlıklar saracak geleceğini… Canından bir parça gibi büyüteceksin onu, sevdiğin her şeye ortak olacak o can, gece yarıları o çığlıklarla en tatlı uykularından uyandığında, içindeki cana her sarıldığında avutmak için bana sarıldığını düşle ve mutlu ol sevgili. Tanrıdan tek isteğim bu benim.
Bu dünyada olmadı vuslatımız ama sakın unutma başka bir dünya daha var sevgili, ben seni mahşere dek bekleyeceğim. Geldiğinde ise yıllardır sana söyleyemediğim o iki kelimeyi fısıldayacağım kulaklarına, kollarında titrerken…
“Seni seviyorum.”
BAKİ EVKARALI
YORUMLAR
imkansızsa neden sevdin.sevdin madem neden sevgini göstermedin.belki karşı tarafta seni sevmiştir,imkansız bi durum olduğunu anlamış oda sevdasından vazgeçmiştir....bu ihtimalleri düşündünüz mü hiç sefil şair....tarifsiz bir aşkla sevmek ....menfaatsizce sevmek...doyumsuz bir aşkla sevmek...bunlar çok güzel şeyler,çoğu insanın yaşamak isteyipte yaşayamadığı belkide yaşamaktan korktuğu duygular.....işte senin yaşadıkların öyle olan duygular....sevmek sevilmek....sevdin çok sevdin ama bunun için belkide hiçbişiy yapmadın....senden sorulan geçmişin hesabı mı??? bunu bi düşün,,oturup birlikte düşünün...sevdin....peki sevdiğini hiç sahiplendin mi..kendince evet belki...bunu sevdiğine hissettirebildin mi???yoksa evet bu sevda imkansız deyip vaz mı geçtin??artık acılarına gülümsemekten vazgeç...sevdiğine kavuşmak içinde başka dünyaları bekleme...belki sevdiğinde seni bekliyordur bi yerlerde....sevgiyle kalın sefilşair...