- 500 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
MAVİ TAVŞAN-14
...
Eve geldiklerinde asi kız ve arkadaşı kızıl saçlı kız içeride oturuyorlardı. Mavi tavşan biz geldik diye bağırdı içeriye doğru o sırada asi kız kalkıp salonun kapına çıktı. Sevimli çocuğu görünce çok şaşırdı. İlk defa eve geliyordu. Daha önce mavi tavşan, asi kıza sevimli çocuktan bahsetmişti ancak tanışmamışlardı. Tanışma faslını geçtiler. Bir süre hep beraber oturup sohbet ettiler daha sonra sevimli çocuk, mavi tavşanın odasını görmek istedi. Ayağa kalktılar odaya doğru giderlerken asi kız, mavi tavşana kurnaz bir şekilde gülümsedi. Mavi tavşan çok utanmıştı. Resmen yüzü kızardı.
Sevimli çocuk mavi tavşanın yatağına uzandı. Mavi tavşan ise yatağın yanındaki koltuğa oturdu.
"Odan güzelmiş. Kapmışsın büyük odayı" dedi sevimli çocuk. Mavi tavşan cevap vermedi sadece gülümsemekle yetindi.
"Yatağında rahatmış. Uyurum ben burada" diye devam etti sevimli çocuk mavi tavşana bakarak. Mavi tavşanın yine sesi çıkmıyordu. Sevimli çocuk daha sonra yataktan kalktı ve mavi tavşanın yanına oturdu. Sarıldı, alnından öptü. Öylece kaldılar. Mavi tavşan bir biblo gibiydi hiç kıpırdamıyordu. Sevimli çocuk ayağa kalktı ve mavi tavşanın ellerinden tutarak onu da ayağa kaldırdı ve küçük bir buse kondurdu mavi tavşanın dudaklarına. Mavi tavşanda sevimli çocuğu öptü. Biraz zaman sonra mavi tavşan sevimli çocuktan geri çekildi. Sevimli çocuk bir an duraksadı sonra mavi tavşana sadece sarıldı. Üsteleyip de ileri gitmedi. Bir süre öyle kaldıktan sonra sevimli çocuk;
"Ben gideyim artık. Kızlar rahatsız olmuştur" dedi. Mavi tavşan kafasını hafifçe kaldırıp sevimli çocuğa baktı. Gözleri "gitme" der gibiydi ama kalmasını da istemiyordu çünkü korkuyordu. Hiç bir şey demedi. Sevimli çocuk son kez uzun uzun öptü mavi tavşanı ve vedalaşıp kapıdan çıktı. Gitmeden önce asi kıza ve kızıla da iyi geceler dilemişti.
Sevimli çocuk gittikten sonra mavi tavşan salona kızların yanına gitmişti. Çekyata uzandı ve bir sigara yaktı. Asi kız ve kızıl, gözlerini dikmiş mavi tavşana bakıyorlardı. Mavi tavşan kafasını onlara doğru çevirdi.
"N’oldu?"
"Neden kalmadı sevdiceğin?" diye sordu asi kız kurnaz gülümsemesi yine suratındaydı.
"Kural, kuraldır."
Mavi tavşan bunu söyledikten sonra çok pişman olmuştu. Evde arkadaş kalmaması kuraldı evet ama kızıl kalıyordu ve böyle söyleyince onu istemiyormuş gibi algılanmıştı. Asi kız, mavi tavşanın cevabına biraz bozuldu. Mavi tavşan hemen konuyu değiştirmek için başka şeylerden konuşmaya başladı. Bir şeyler anlatıp asi kızı ve kızılı güldürmeye çalışıyordu. Başarmıştı da ortam yumuşamıştı. Mavi tavşanın bu çabası bir nevi özür maiyetindeydi. Bu yüzden ikisine de daha önce olmadığı kadar sıcak davranmıştı. Mavi tavşan bir süre daha içerde oturdu sonra iyi geceler diledi ve odasına geçti yatağına uzandı. Sevimli çocuğun parfüm kokusu hemen yatağa sinmişti. Onu düşünmeye başladı.
Kal deseydi kalır mıydı acaba? Sadece sarılıp uyurduk diye düşündü mavi tavşan ve sonra kendi kendine güldü. Hiç bir zaman sadece uyunulmaz.
Saat bayağı geç olmuştu ama sevimli çocuktan halen haber yoktu. Her zaman eve gittiğinde haber verirdi. Arardı. Aramasa bile mesaj yazardı ama hiçbir şey yok.
...
Sabah olduğunda çok sinirliydi. Bugün tatil günü olduğundan geç kalkmıştı. Gece uyuyamamıştı ve sevimli çocuktan halen bir haber yok. Suratı beş karış kalktı ve kahve almaya gitti. Asi kız mutfakta kahvaltı hazırlıyordu.
"Günaydın. Bizimle kahvaltı eder misin?" dedi asi kız canlı bir sesle.
"Hayır. Kahve içeceğim."
Mavi tavşanın sesi çok sertti. Asi kız, mavi tavşanın sinirli olduğunu anladı ve üstelemedi. Mavi tavşan kahvesini aldı oturma odasına geçti. Kızıl televizyon izliyordu.
"Günaydın. N’aber?" dedi kızıl saçlı kız kedi gibi gerinirken.
"Sana da günaydın"
Mavi tavşanın kaşları halen çatık bir halde televizyona bakıyordu.
"Solundan mı kalktın?" diye sordu kızıl bir yandan da televizyonun sesini kısıyordu.
Mavi tavşan sinirli halde derin bir nefes aldı ve kızıla bakıp;
"Bütün gece evde insan yokmuş gibi müziğin sesini açtınız yetmedi bağıra bağıra konuştunuz o da yetmedi deli gibi tepinip durdunuz. Sesinizden uyuyamadım. Şimdi de dalga geçer gibi ’solundan mı kalktın?’ diye soruyorsun."
Mavi tavşanın konuştukça sesi yükselmişti. Kızıl, mavi tavşanın ses tonu karşısında şaşırmıştı ve birazda korkmuştu cevap vermedi. Asi kızda mavi tavşanın bağırmasını duymuş salonun kapısından onlara bakıyordu. Mavi tavşan yavaşça kahvesini aldı ve sakin bir halde odasına gitti.
Odasında camın kenarına oturan mavi tavşan sevimli çocuğun sinirini asi kızdan ve kızıldan çıkarmıştı. Biraz pişmanlık vardı içinde ancak özür dileyecek hali de yoktu. Onların sesinden uyuyamama kısmı doğruydu ama sevimli çocuğu düşündüğü içinde uyku tutmamıştı. Sinir mavi tavşanı dengesiz yapmaya başlamıştı. Daha dün akşam gülüp konuştuğu arkadaşlarına bugün bağırmıştı.
Aklı her daim mutlaka dolu olan mavi tavşan ne zaman düşünmeden olumluluklarla süre gelen bir hayat yaşayacak acaba? Her zaman kafasında sorular ve endişeler var. Aslında gamsız olmayı çok isterdi. Böyle insanlara da gıpta ederdi. Nasıl başarıyorlar acaba gamsız olmayı? Kişilik meselesi mi? Ne kadar denerse denesin böyle olamıyordu.
Aslında düşünmek daha iyi. Çözüm seçenekleri aramak, bulmak sorunların üstesinden gelebilmeyi geliştiriyor ama sonuç olarak yorgun bir benlik kalıyor ortaya. Fikrim değişti. ’Daha iyi’ değilmiş.
Biraz zaman geçmişti. Odasının kapısı çaldı. Kalkıp açtı. Gelen asi kızdı.
"Girebilir miyim?"
"Gel" dedi mavi tavşan ve tekrar camın önüne geçti. Asi kız, mavi tavşanın yatağının üstüne oturdu. Ne istiyorlar bu yataktan? Her gelen kuruluyor üstüne.
"Ooo Yatağın çok güzel" dedi asi kız yatağın üstünde oturur vaziyette zıplamaya çalışırken.
"Beğendiysen satayım hemen. Yatarsınız rahat rahat" dedi mavi tavşan Trakya şivesi yaparak.
"Yok, yok kardeş bu bize ufak gelir" dedi asi kız gülümseyerek.
"Neyse boş ver şimdi yatağı falan hadi gel dışarı çıkalım" diye devam etti asi kız
"Hiç havanda değilim"
"Hadi gel işte yahu bir değişiklik olur."
"Siz gidin"
"Sinema yaparız. Bir şeyler içeriz."
"Gelmeyeceğim. Siz gidin benim yerime de eğlenin. Belki bizimkilere giderim."
Asi kız, mavi tavşanın bu cevabından sonra daha fazla üstelemedi ayağa kalktı kapıya doğru giderken durdu geri dönüp mavi tavşanın gözlerine baktı.
"Bir sorun varsa anlat bana. Konuşmak istersen her zaman dinlerim biliyorsun" dedi ciddi bir halde.
Mavi tavşan bir şey söylemedi sadece anlattığını belirtmek ister gibi kafasını salladı.
Asi kız kapıdan çıkarken kızıla bağırdı.
"Hadi kalk kız gidelim. Kalk kız soğan doğra" dedi bir yandan da kahkaha atıyordu. Mavi tavşanında komiğine gitmişti. Bu haldeyken bile güldürmeyi başarmıştı onu ’deli kız’ dedi kendi kendine. Gerçekten seviyordu asi kızı ve kızılı. Onları üzmek ve kırmak istemezdi hiç ama sinirine yenik düşmüştü.
İki gün oldu sevimli çocuktan halen bir ses çıkmamıştı. Acaba başına kötü bir şey mi geldi? Mavi tavşan aramıştı ama telefonu kapalıydı. Ailesinin yanına gitmişti sabah havalandırmada karşılaşır belki diye ama orada da görememişti. Çok endişeliydi mavi tavşan ne yapacağını bilmiyordu. Mecbur onun aramasını bekleyecek elinden başka bir şey gelmez. Aklı sevimli çocukta olduğundan iş yerinde de çalışamıyordu. Bütün işlerini ertelemişti. Kendisini çok kötü hissediyordu.
İki gün yokluğuna dayanamayan tamamen ayrılınca ne yapacak? Bu kadar bağlanmamalıydı. Ancak elinde olan bir şey değildi ki bağlanıp bağlanmamak. Gelişi güzel gelişmişti her şey ve devam etmişti. İnsan planlı bir şekilde aşık olamaz ki birden bir bakar olmuş.
En nihayetinde bu duygularda birer insan olmanın gereklerinden değil mi? Duygusu olmayan gaddar, vicdansız insan olur mu? Vardır da insan değildir o artık taş olmuştur. Aslında biraz düşününce kötü bir şey değil ’taş’ olmak. Kalbinin içinin sert olması iyi bir şey değil mi? Böylece kırılmaz ve üzülmezsin.
Bu dünyada bazen birazda bencil olmak gerekiyor. Sadece kendini düşünüp hareket etmek. Mavi tavşan bunu hiç yapamamıştı ve bundan sonrada yapamaz herhalde.
İnsanoğlu bu belli olmaz belki de değişir bambaşka bir insan olur tanıyamadığımız...
Önceden tanıdığımız ancak sonradan değişip de tanıyamadığımız insanlar çevremizde çok vardır. Bir iyi olarak değişen insan vardır ki bunlar genellikle yaşlı olurlar. Çünkü yaş geçtikçe ölüm meleği daha çok uğrar odamıza bazen hissederiz yanımızda yürüdüğünü. Bunun sonucunda hata telafisi maiyetinde bir iyilik gelir insanın üzerine. İlahi bir güç aranır. ’Aslında benim içim çok temiz’ demek için kendimizi inandırmak için...
Bir de kötü anlamda değişenler olur. Onlarda genelde daha önce ezilmiş olan insanlardır. Kendi kendilerine "Yeter artık" diye haykırırlar ve değişmeye başlarlar. Gerçekten çok zorlanırlar. Büyük bir değişimdir ve gereklidir de destek vermek gerek böylelerine. Sevdikleri değer verdikleri kişi için her şeyi yapmayı göze alabilen insanlardır bunlar ancak aynı karşılığı gösteren olmaz.
...