Namlunun Ucundaki Adam

• 3 Kasım 2015 Salı 08:18:15

Namlunun ucundaki adam,
Yılmaz Köksal..
İki Yılmaz’dan biri..
Belki de yaşça küçüğü..
Sinemamızın hep gülümseyen,
Tebessüm eden yüzü..
Hareketli,
Aksiyoner adamı..
…………………………

Ya namlunun ucundadır..
Ya da birileri namlusunun ucundadır..
Ya ateş edecek..
Ya ateş altında kalacak..
Hep hareket..
Hep hareket..
Sürekli aksiyon..
Sürekli macera..
Koşar,
Atlar,
Attan ata atlar,
Zıplar,
Sıçrar,
Parende ve
Yumruk atar,
Yerde yatar,
Yuvarlanır tekrar ayağa kalkar..
…………………………..

Sinemamızın gülümseyen yüzü..
Sevimli,
Sempatik yüzü..
Kaybettik onu..
Kara toprağa verdik..
Hala verimli olabilecek,
İkinci rolde oynayabilecek yaşta..
…………………………..

Hoş bir adamdı..
Sevimli bir adamdı..
Çocukluğumuzda çokça izledik..
Filmlerini seyrettik..
Beyaz kabzalı beyaz namlulu tapancasına hayranlık duyduk..
……………………………

İyi adamdı..
İyi rollerde oynadı..
Hep vurdu,
Hep kırdı,
Dağıttı..
Yere serdi..
…………………………….

Şanssızlığı çokça jönün döneminde oyuncu olmasıydı..
Yılmaz Güney’in gölgesinde kalmasıydı..
En iyiler,
En sükseliler onun dönemindeydi..
Cüneyt Arkınlar,
Fikret Hakanlar,
Tamer Yiğitler,
Ekrem Boralar,
İzzet Günaylar,
Serdar Gökhanlar,
Murat Soydanlar ve daha niceleri..
Hepsi meşhurdular..
Hepsi klastılar..
Hepsi de birbirinden iyiydiler..
……………………………..

Yılmaz Köksal yine de iyi yerdeydi..
İyi konumdaydı..
Onlardan geri kalır yönü yoktu..
Hem kendi oyunculuğuyla..
Kendi emeği ve
Çabasıyla..
Arkasında olan,
Yanında duran kimsesi yoktu..
Yalnız adamdı..
Kendi gayreti kendi çabasıyla bir yerdeydi..
…………………………….

Bir sözünü hiç unutmam..
Bir programda konuşuyor..
Biz diyor tam deliymişiz..
Gram akıl yokmuş..
Nasıl oynamışız nasıl çekmişiz bu filmleri inanmak zor diyor..
Hiç aklım almıyor;
Onca imkansızlığa, parasızlığa, yetersizliğe karşı nasıl oynamışız, nasıl filmler yapmışız anlamak zor diyor..
Gerçekten biz deliymişiz diyor..
……………………………

Sessizce çekildi sinemamızdan,
Sessizce çekildi beyaz perdeden..
Sessizce çekildi aramızdan..
Ve sessizliğe gömüldü..
Sessiz bir hayata..
Sessizliğin hüküm sürdüğü öbür ve ebedi hayata..

Kemal GÜL
27.10.2015