- 3037 Okunma
- 9 Yorum
- 2 Beğeni
" Dönülmez akşamın ufkundayız" Yahya Kemal Beyatlı..
....
Tarihten bir yaprak düşmüş bugün ve o yaprağın bulunduğu ağaç öyle meyveler vermiş ki..
Yahya Kemal Beyatlı..
Şimdiler de ismi çok az anılan ve yine şimdilerde okumaktan çok okunmayı yeğleyen bir toplum arasında az da olsa şiirlerini okuyan şiir severler elbette var.
Nedendir bilinmez kendini toparlayıp bir türlü gidemeyen sonbahar esintileri gibi bu kayıplar..
Düşündükçe hüzne boğuyor insanı, elbet ölüm de yaşamaya dahil lakin unutmak tabiatında olmamalı insanın.
Her yaptığım araştırmada bir ince sızı gibi içime düşmekte dolayısı ile bu değerler,
ne kadar ve nasıl etkinlikler düzenlendi anmak için inanın tam bilgim yok ama kendimce yaptığım araştırmayı ve seçtiğim bir kaç dizesini sizlerle paylaşmak istedim.
" 2 Aralık 1884’te Üsküp’te doğdu. 1 Kasım 1958’de İstanbul’da yaşamını yitirdi. Asıl ismi Ahmed Agâh. Üsküp Belediye Başkanı Nişli İbrahim Naci Bey’in oğlu. Annesi Nakiye Hanım ise şair Lefkoşalı Galib’in yeğeni. "
Eserleri
Kendi Gök Kubbemiz(1961)
Eski Şiirin Rüzgariyle(1962)
Rübailer ve Hayyam Rübailerini Türkçe Söyleyiş (1963)
Aziz İstanbul(1964), Eğil Dağlar(1966), Siyasi Hikayeler(1968)
Siyasi ve Edebi Portreler(1968)
Edebiyata Dair(1971)
Çocukluğum,Gençliğim,Siyasi ve Edebi Hatıralarım(1973)
Tarih Müsahabeleri(1975)
Bitmemiş Şiirler(1976)
Mektuplar-makaleler(1977)
Eserlerinden örnekler
Rindlerin Akşamı
Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç;
Bu son fasıldır ey ömrüm, nasıl geçersen geç.
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Geçince başlayacak bitmeyen sükunlu gece.
Gurûba karşı bu son bahçelerde, keyfince,
Ya şevk içinde harab ol, ya aşk içinde gönül.
Ya lâle açmalıdır göğsümüzde yâhut gül.
Bir unutulmaz sanatçılardan dilnedik biz bu eserleri, Müzeyyen Senar ve Zeki Müren, Gönül Akkor gibi...
Sonra...
- mefâilün feilâtün mefâilün feilün (fa’lün)
endülüs’te Raks
Zil, şal ve gül. Bu bahçede raksın bütün hızı...
Zevk akşamında Endülüs üç def’ kırmızı...
Aşkın sihirli şarkısı yüzlerce dildedir.
İspanya neş’esiyle bu akşam bu zildedir.
Yelpâze çevrilir gibi birden dönüşleri,
İşveyle devriliş, saçılış, örtünüşleri...
Her rengi istemez gözümüz şimdi aldadır;
İspanya dalga dalga bu akşam bu şaldadır.
Alnında halka halkadır âlşüfte kâkülü,
Göğsünde yosma Gırnata’nın en güzel gülü...
Altın kadeh her elde, güneş her gönüldedir;
İspanya varlığıyle bu akşam bu güldedir.
Raks ortasında bir durup oynar, yürür gibi;
Bir baş çevirmesiyle bakar öldürür gibi...
Gül tenli, kor dudaklı, kömür gözlü, sürmeli...
Şeytan diyor ki sarmalı, yüz kerre öpmeli..
Gözler kamaştıran şala, meftûm eden güle,
Her kalbi dolduran zile, her sîneden: "Ole!"
...
Yukarda verdiğim sadece iki eserinin kısaca ele alınmasıdır, daha nice değerleri ve eserleri var elbette az bi araştırmak okunmak istiyor o kadar.
Ne demeli, birşey diyemiyor insan. Yitip gidenler hep değerli unutamadıklarımız hep kıymetli.
Ben sadece biraz dokundum dönülmez akşamların olduğu diyarlara, zira şu sıralar ufuklar hep karanlık... Vakit hep geç...
Duâ ile anıyoruz üstadı
Zeki Müren’i, Müzeyyen Senar’ı ve Gönül Akkor’u yanı sıra elbette.
...
Z. Nâr
YORUMLAR
Yahya Kemal Beyatlı - Uçuş
UÇUŞ
Uçmakta, konmadan, kıyısız bir denizde rûh;
Benzer mi böyle bir kuşa Tûfan içinde Nûh?
Üstünde gök, sürekli bulutlarla, yüklüdür;
Altında gür deniz ki ezelden köpüklüdür.
Çalkaltısında dalgası bilmez nedir sayı;
Milyonca dalga sürmede milyonca dalgayı;
Hiç durmayan gürültüsü bir türküdür, geniş,
Milyonca haykırış dolu, milyonca sesleniş.
Yıldızlar ülkesinde açıldıkça yükseğe,
Başlar hayâl edindiği âlem görünmeğe.
Bir rûhu besliyen hava yalnız yukardadır.
Hulyâyı daima uçuran duygulardadır.
Yalnız bu katta mümkün olur dâimî uçuş.
Her hamlesiyle, rûh, o çelikten kanatlı kuş,
Ufkunda bir dakîka görünmeksizin kara,
Hür gökte, hür denizde uçar, hür ufuklara.
defalarca severek okuduğum bir şiir
şair yok
şiir var
daimi duamla
sevgimle
.
YAŞAYANKELİME tarafından 1/16/2016 4:30:32 PM zamanında düzenlenmiştir.
Nar-ı Çiçek
Çok güzel bir şiir.
Okumama vesile oldunuz. Zira ilk kez okudum. Bazen bazı şiirler okurlarında okunacağı vakti bekler. Nasip bu zamanaymiş.
Çok teşekkürler.
Sevgiler
Yahya Kemal bu şiiri kime yazdı
Çok sıkı ve beter bir aşk hikayem var bugün size.
Üstat şair Yahya Kemal Beyatlı'nın mükemmel şiiri Sessiz Gemi'nin öyküsünü anlatacağım, toplaşın haydi. Önce okuyun, anımsayın dizeleri: "Artık demir almak günü gelmişse zamandan Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan...
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol... / Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol... / Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli... / Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli... / Biçare gönüller!.. Ne giden son gemidir bu... / Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu...
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler... / Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler... / Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden... / Birçok seneler geçti dönen yok seferinden..."
Dillere destandı
Şimdi mevzua girelim. Vakti zamanında Celile Hikmet Hanım resimleri ile olduğu kadar güzelliği ile de tüm İstanbul'un diline destan bir kadındı...
İstanbul sosyetesinin en çok konuşulan kadınları arasındaydı...
1900 yılında bu dillere destan güzellik, Osmanlı'nın meşhur valilerinden Nazım Paşa'nın oğlu Hikmet Bey ile evlendi...
Türk şiirinin dünya çapındaki en önemli ismi olan Nazım Hikmet de bu beraberlikten doğacaktı...
1916'ya gelindiğinde Celile Hanım'la eşi Hikmet Bey arasında şiddetli bir geçimsizlik başladı...
Boşandılar
O günlerde Yahya Kemal, Bahriye'de okuyan genç Nazım Hikmet'in şiir hocası olarak eve gelip gitmeye başlamıştı...
Nazım Hikmet'in annesi Celile Hanım'la, Yahya Kemal arasında filizlenen aşk kısa bir süre sonra Celile Hanım'ın anlaşamadığı eşinden boşanmasıyla sonuçlandı...
Heybeliada'da okuyan genç Bahriyeli Nazım, hafta sonları okuldan çıkar annesinin yanına gelirdi...
Yahya Kemal o günlerde genç birer Bahriyeli olan Nazım Hikmet ve Necip Fazıl'ın bulunduğu öğrenci grubuna şiir dersleri verirdi...
Yahya Kemal hafta sonları "Genç Nazım Hikmet'e Türkçe ile şiir dersleri" verirken, İstanbul'un en güzel kadınlarından olan, ressam Celile Hanım'la yakınlaştı...
Hocam olarak
Olayı genç Nazım Hikmet de fark etmişti. Yahya Kemal'in siyah pardösösünün cebine bir not bıraktı...
Kâğıtta Yahya Kemal'e hitaben şöyle yazıyordu: "Hocam olarak girdiğiniz bu eve babam olarak giremezsiniz..."
Bu not üzerine ünlü şair, tedirgin oldu...
Bir süre Celile Hanım'ın evine gelmedi...
Genç Nazım'la karşılaşmaktan çekindi...
Celile Hanım ise Yahya Kemal yüzünden kocasından boşanmış, bütün İstanbul'un kulaktan kulağa dedikodusunu yaptığı bir aşka "evet" demişti...
Artık evlenmek istiyordu...
Yahya Kemal bir taraftan kadını deliler gibi kıskanıyor, diğer yandan bu evliliğe yanaşmıyordu...
Hiçbir zaman o evlilik olmadı...
Yahya Kemal hep kaçtı o evlilikten ve beraberlikten...
Yardım etmedi...
Uzun yıllar geçti bu olayın üzerinden. Nazım Hikmet büyük bir şair olmuştu...
Sosyalistti. Dönemin iktidarı tarafından hapislerde süründürülüyordu. Celile artık yaşlanmıştı...
O güzelliğinden eser kalmamış üstüne üstlük kör olmuştu.
Oğlunun hapislerden kurtulması için Galata Köprüsü'nde açlık grevine başlamıştı o görmeyen gözleriyle anne yüreği...Tuhaf bir rastlantı sonucu, Celile açlık grevi yaparken, Yahya Kemal Galata Köprüsü'nden geçiyordu.
Büyük aşkını gördü... Ama yanına gitmedi.
Bir zamanlar "Hocam olarak girdiğin eve babam olarak girmeni istemiyorum" diyen genç Nazım Hikmet'in kurtulması için kör gözlerle açlık grevi yapan Celile'ye destek imzasını vermedi.
Hızla uzaklaştı oradan...
Ne yazıyor
Öldüğünde evraklarının arasından içinde kurumuş iki yaprak bulunan bir zarf çıktı Yahya Kemal'in...
Şöyle yazıyordu: "Bu zarfın içindeki hatıra, 19 Ağustos 1930'da Sirkeci Garı'nda gece saat 10'da veda ettiğim aziz bir kadının göğsündeki çiçektendir...
Koparıp verdiği bu iki yaprağı daima muhafaza edeceğim..."
Celile muhtemelen bu aşkın devam etmeyeceğini anladığı gece Paris'e giderken, Sirkeci Garı'nda vermişti Yahya Kemal'e göğsünde duran o iki yapraklı çiçeği...
Sessiz gemi...
Yahya Kemal'in Sessiz Gemi'si "Hep ölüme yazılmış bir şiir olarak" bilinir...
Oysa demir alıp bu limandan kalkan gemi...
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol dizeleri...
Yahya Kemal'in hayatındaki en büyük aşkı olan Celile'sinin Ada'dan gemiyle İstanbul'a uzaklaşışı esnasında yaşadığı çaresizliği anlatır... Ölümdür elbette Sessiz Gemi'nin konusu...
Ama aşkta aranan ölümdür ve Celile'nin ardından ada limanında bakakalan Yahya Kemal'den esintiler içerir...
Nar-ı Çiçek
Okudum basdan sona..
Şair mutluysa yazamaz derler.. hem mutlu hem eksik olur şâirler oysa.
Ben bunu eski şâirleri araştırdıkca anladım.
Ama Yahya Kemal'i sessiz gemisi ile ilk kez okudum hayretler içinde.
Teşekkürler emeğe.
Saygılar çok.
Sessiz Gemi.. Şiirinin Hikayesi...!
"Sessiz Gemi"nin ölen biri için yazıldığını sanır çoğu insan.
Yıllar önce araştırmalarımda Yahya Kemal'in bu şiirini, çok sevdiği bir kadını Heybeliada'dan yolcu ettikten sonra yazdığını okumuştum. Hele o kadının Nazım Hikmet'in annesi olduğunu öğrenmem beni şok etmişti.
Okuduklarıma göre, Ayşe Celile Hanım, İstanbul sosyetesinin en çok konuşulan kadınlarından biriydi. Güzelliği, piyano çalması, Fransızcayı ana dili gibi konuşması ve yaptığı natürmont resimlerle dillere destan olmuştu. Osmanlı Valilerinden Nazım Paşa'nın oğlu Hikmet Bey ile evlenmiş, bu beraberlikten, dünya çapındaki şairimiz Nazım Hikmet dünyaya gelmiş, Celile Hanım 1916'da Hikmet Bey'den boşanmıştı.
Yahya Kemal, Heybeliada'da bahriyede okuyan Nazım Hikmet'in şiir hocasıyken tanımış Celile Hanım'ı. Hafta sonları Nazım'ın evine giderek özel derslere de başladıklarında da aşk bacayı sarmış. Bir süre sonra bu aşk Nazım'ın kulağına gitmiş ve Nazım bir not yazıp Yahya Kemal'in pardesüsünün cebine bırakarak tepkisini göstermiş:
"Hocam olarak girdiğiniz bu eve babam olarak giremezsiniz..."
Celile Hanım yıllarca Yahya Kemal'den evlilik teklifi beklemiş, Yahya Kemal ise hiç cesaret edememiş evliliğe. Hep kaçmış...
***
İşte o "Sessiz Gemi" şiiri, Yahya Kemal'in hayatındaki en büyük aşkı olan Celile Hanıma yazdığı bir şiirdir. Adadan İstanbul'a bir ayrılışı sırasında Yahya Kemal'in yaşadığı çaresizliği anlatır:
Artık demir almak günü gelmişse zamandan / Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan / Hiç yolcusu yokmuş gibi alır yol / Sallanmaz o kalkıştan ne mendil ne de bir kol / Birçok giden memnun ki yerinden / Çok seneler geçti dönen yok seferinden"
***
Şiirlerin ve şarkıların yazılışında öyle anılar gizli ki!
En büyük meraklarımdan biri de o hikayeleri bulup çıkarmak...
Nar-ı Çiçek
Hayretler içinde okudum.
Ve yine ünlü bir şâirimizle yollarinin kesişmiş ve hüsran ile bitmiş.
Cok Etkileyici.
Teşekkürler değerli paylaşıma efendim.
Sonsuz saygılar.
SESSİZ GEMİ
Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.
Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.
Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu!
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu!
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.
Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden,
Birçok seneler geçti; dönen yok seferinden.
Yahya Kemal BEYATLI.....
zil şal ve gül ' çocukluğumun en güzel anılarından biri
sevgi ve rahmetle andığım ' babacığımın çok severek dinlediği ' Serap Mutlu Akbulut '' Yine Rahmetli Zeki Müren ' in sesinden
Yahya K.şiiri ..o kadar etkilenirdim ki sözlerinden çok derinden sarsılırdı çocuk kalbim. .kendisini de saygı ve rahmetle anıyorum.sizin vesileniz ile.eksik olmayınız ..bizi biz yapan şair ve değerlerimizi bizlere yeniden hatırlatma düşüncesi uyandırdığınız için ..
.zira ' Yahya Kemaller Yaşar Kemaller Ümit Yaşarlar ve daha nice Köklü şairlerimiz kolay yetişmiyorlar .
emeğinize sağlık ..sevgi ile. mutlu sabahlar.
beren yılmaz tarafından 11/14/2015 11:24:57 AM zamanında düzenlenmiştir.
Nar-ı Çiçek
Ki vaikit ayirip okumaniz da en az benim kadar deger verdiginizin kanitidir sairem.
Var olasiniz.
sevgimle hep.
Bir zevk-i tahattur kaldı; bu sönen gölgelenen dünyada. Der ya Haşim.
İşte bu duyguyla sızlıyor burun direğim.
En çok da Yahya Kemal...
Ve onda, hiç bitmeyen İstanbul.
Vefana beni de ortak say, Sayın Yazar.
Çok saygımla.
Nar-ı Çiçek
Okumaniz zaten ortak olmanizin kanitidir. Vefaniz icin ben de tesekkür ederim.
Sonsuz saygilar
Bugün ünlü bir Şair demek istemiyorum, Şiirlerin bitip gittiği gündü.
Tıpkı bir küçük serçenin insanın avuçlarından kaçıp havalara uçması gibi. Yakalayamadık onu bir daha.
Onun gibi kalemler ülkemizde çok az.
Olanların da kıymetini bilelim. Uçup gidecekler.
Tebrik ederim Nar-ı Çiçek.
Davidoff tarafından 11/2/2015 12:16:39 AM zamanında düzenlenmiştir.
Nar-ı Çiçek
O'nlar gidince bitti zaten hersey..
Vakit ayirip okudugun icin tesekkür ederim Sevgili Davidoff.
sevgiler
Nar-ı Çiçek
Vakit ayirip okudugunuz icin tesekkürler.
Saygilar