ÇAY ITIRLI BİR GÜLÜŞ
Erguvanlar açmaya yakın, bir deniz olur yüreğim; nazın iner sahillerime. Sonra, cümle albeninle büyür gözümde güzelliğin, çaya dair hayalime gamzen karışır. Bu demlerde çoğunlukla semaveri senin gül hatırın için yakarım. Nazlı nazlı yanar semaver ve çay yüreğimde demlenir. Sonra haziranda açan güller düşer yadıma hiçbiri, ama hiç biri seninle aşık atamaz. Semaver,demlik ,çaydanlık sayende hatırlı avadanlık sınıfına dahil olur. Çayın yanımdaki hatırını tasavvur dahi edemezsin.
Çayın melikesi olarak sen davet etmesen de ben zaman zaman senin iklimine uğramayı vazife bilirim. Hatta vazifeden de ziyade…Belki çay ıtırlı bir gülüş yakalarım diye. Çünkü, kırık gönlüme ancak çay ıtırlı gülüşün merhem oluyor. Bundan böyle senin iklimine ulaşamasam dahi çay ıtırlı gülüşünün hatırasına hicret ederek teselli bulacağımdan emin olabilirsin. Ben hasrete de katlanırım yeter ki çay melikesi olarak kurduğun saltanata halel gelmesin.
Çayın, meşrubatlar içinde beni en çok etkileyen içecek olmasında, berraklığında gözlerinin ışıltısını bulmam mı ; yoksa ince belli içindeki zarif halinin senin çağrıştırması mı etkili ayırt edemiyorum. Fakat şundan eminim: Ömrüm vefa ettikçe, çayla seni hem dem eden yazılar kaleme almaktan vazgeçmeyeceğim. Şiir, deneme öykü…
Sayende, bir bardak çay ellerimi, yüreğimi; içimi ısıtıyor. Işıltısında gözlerinin ışığından izi buluyorum. Anlayacağın çayla ayrı bir ünsiyetim var. Çay, sanki senden andaç olan tılsımlı bir armağan benim için. Sakın, çaya olan bu ünsiyetim seni rahatsız etmesin bu ünsiyetin müsebbibi çaydan ziyade sensin.
İsli çaydanlığımın yanımda o denli hatırı var ki, o kara hali Leyla mesabesinde. Ya da Leyla sürmesi. Kara çayın suyla buluşması dahi suya saçlarını seren Leyla’yı çağrıştırır. Merhum Yahya Kemal Beyatlı’nın Nazar şiirinde geçen:
“Gece Leyla’yı ayın on dördü,
Koyda tenha yıkanırken gördü.
Kız vücudun ne güzel böyle açık!
Kız yakından göreyim sahile çık.
Baktı etrafına ürkek ürkek.
Dedi:”Tenhada bu ses ne olsa gerek?”
Kız vücudun sarı güller gibi ter!
Çık sudan kendini üryan göster!”
Aranırken ayın olgun sesini,
Soğuk ay öptü beyaz ensesini
Sardı her uzvunu bir ince sızı
Bu öpüş gül gibi soldurdu kızı.” dizelerini terennüm etmeden duramam. Bu minvalde senin dudaklarının değdiği ince belli bardaklara gıpta ederim. Yüreğime katre katre güzelliğin süzülür. Bu an çay ıtırlı bir gülüş olarak dökülür satırlara. Çayın buğusuna,rengine,çaydanlığa ,demliğe daha çok şiir yazarım.
Ankara,29.10.2015 İbrahim Kilik
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.