- 971 Okunma
- 4 Yorum
- 1 Beğeni
Kuran'ı Resul Değil, Allah Açıklamıştır!
"Yeni bir akım çıktı. Kuran müslümanlığı, meal sapıklığı (haşa). Peygamberin sünnetini yok etmek bunların gayesi" !
"İslam’ı doğru yaşamak için Kuran yeterlidir" diyen insanların maruz kaldığı sözlerdir bunlar.
Allah Kuran’da "Allah kuluna kâfi değil mi?" ((Zümer Suresi, 36) "Kendilerine okunmakta olan Kitab’ı sana indirmemiz onlara yetmiyor mu?" (Ankebut Suresi, 51) der. Ayetler açıkça göstermektedir ki Allah ve resulüne indirdiği Kuran, mümin için yeterli olmalıdır. Eğer birileri, "Kuran tek başına yetmez, onu peygamber açıklamıştır. Dolayısıyla hadisler, ayetler gibi önemlidir " diyorsa, bunu yapanların imanında bir sorun var demektir. Çünkü apaçık ayetlere muhalif bir tavır sergilemiş olurlar.
Şimdi bu iddialara cevap verelim. Bakalım Kuran’ı resul mü açıklıyor, yoksa Allah mı?
Allah "Muhammed, yalnızca bir elçidir." (Ali İmran Suresi, 144) der. Ve elçinin görevini bildirir: "Elçiye düşen, apaçık bir tebliğden başkası değildir." (Nur Suresi, 54) "Sana bu Zikri/Kuran’ı kendilerine indirileni insanlara beyan edesin diye indirdik." (Nahl Suresi, 44) Kitapla beyan, tebliğ. Elçinin görevi budur.
Pek çok mealde, Nahl 44’de geçen "li tubeyyine" kelimesi, "beyan etmen için" değil, de "açıklaman için" olarak çevrilmiştir. Aynı kelimenin yer aldığı Nahl 89’da da beyan kelimesine açıklama manası verilmiştir. Hal böyle olunca iki ayet arasında çelişkili bir görüntü ortaya çıkmıştır. Bir ayette açıklayan "resul" der, diğerinde ise "Kuran’ın kendisi"!
Hud Suresi 1. ayette Kuran’ın "(Allah) tarafından birer birer (bölüm bölüm) açıklanmış bir Kitap" olduğu bildirilir. Kuran Allah’ın açıkladığı bir Kitap ise, Nahl 44’de açıklama görevi neden resule verilsin? Bu bir çelişki olmaz mı? Pek çok ayette "Her şeyi açıklanmış" olarak bildirilen bir Kitabın ekstra bir açıklamaya ihtiyacı olur mu? Elbette olmaz. Ayetler arasında bir çelişki olmayacağına göre, burada bir meal hatası var demektir.
Biz Kitabı sana, her şeyin beyanı, müslümanlara bir hidayet, bir rahmet ve bir müjde olarak indirdik. (Nahl Suresi, 89)
Ayette "Her şeyin beyanı" der. Beyan burada açıklamak değil, Kitaptaki bilgileri gizlemeden açıkça bildirmek demektir. Sözlük anlamı da budur. Gelir beyanında bulunduğunuzda, gizli olan gelirinizi açığa çıkararak bildirmiş olursunuz.
Beyan kelimesinin gizli olanı açığa çıkarmak olduğuna delil iki ayet ekleyelim:
İndirdiğimiz apaçık delilleri ve hidayetin kendisi olan ayetleri insanlar için -biz Kitapta beyan ettikten sonra gizleyenler- var ya, Allah onlara lanet eder... (Bakara Suresi, 159)
Allah, Kitap verilenlerden söz almıştı, "Onu (Kitabı) mutlaka insanlara beyan edecek ve gizlemeyeceksiniz" (Ali İmran Suresi, 187)
"Allah, müjdeleyici ve uyarıcı Nebiler ve onlarla birlikte hak Kitapları gönderdi" (Bakara Suresi, 213) ayetinden anlaşıldığı üzere indirilen ilk Kitap Kuran değildir. Her Nebi Kitapla gelmiştir. Ve Muhammed peygamber de Kuran’da bildirilenleri ilk tebliğ eden resul değildir. Daha önce bildirilen, ama ehli kitap tarafından gizlenmiş olan pek çok konuyu tekrar hatırlatan, açığa çıkarandır.
Nahl 44’te resul, insanlara indirileni (önceki zikirleri de) onlara beyan eden, gizlemeden hatırlatan kişidir. Açıklayan kişi değildir. Kuran sadece kendini Müslüman olarak tanımlayanlar için değil, tüm insanlar için bir beyandır. Gizli olanı açığa çıkaran bir Kitaptır. Ayrıca pek çok ayette Kuran için Kitap ifadesi kullanılırken, bu ayette Zikir kelimesi kullanılmıştır. Zikir/zikretmek, hatırlamak, hatırlatmak manasındadır. Kuran’ın bizzat kendisi hatırlatan bir Kitaptır. Neyi hatırlatır? Allah’ın varlık ve birlik delillerini ve önceki Kitaplarda olan ortak hükümleri...
Allah, size açıklayarak anlatmak, sizi sizden öncekilerin sünnetine iletmek ve tevbelerinizi kabul etmek ister. (Nisa Suresi, 26)
(Teknik kısımlarda Doç. Dr. Zeki Bayraktar’dan yararlandım)
Mehtap Gözükan
/MehtapGozukan
twitter.com/MehtapGozukan
YORUMLAR
Şimdi: benim ilk yazdığım yorumu tekrar okuyun "namaz" yazmaz diye bir kelime yazmışmıyım?...
İkincisi Kur anı kerımde o kadar ayet var diyorum resula itaat edın diye...Bu ne demektir onun söylediği yolu takip edin demektir... Öyleyse Allah Resulu ile aynı zamanda yaşamış olan ebu hüreyrenin Peygamber böyle söyler böyle yapardı dediği hadisleri önemsememiz icab eder değil mi?...
Bakın temsilde hata olmaz ... Şimdi siz diyelim ki oturduğunuz semtte bir banka var ve siz o bankada soygun yapmak istiyorsunuz ... O bankaya 50 metre kadar yakınlıkta ıkamet eden bır arkadasınız var birde 200 metre yakınlıkta ıkamet eden bır tanıdığınız var...Peki o banka hakkında elde etmek istediğiniz bilgiyi hangisinden alırsınız?.... Doğru olanı 50 metre, yani o bankaya en yakın olandan öyle değil mi....İşte bu metod bu anlattığınız konular içinde geçerlidir... Bu yüzden asr-ı saadet yıllarında yaşamış olan sahabe ya da o yıllardan sonra gelmiş olan alimlerin, ülemların söyledikleri bizler için önem arzeder...O yıllarda oldukları için...Misal iki tane alimin düştüğü bir ihtilaf varsa şayet, onların yaşadığı tarihe bakılır hangisi daha eski dönemde yaşamış ise ona dikkat edilir...
Bugün eski türk filmlerini bile izlerken duyduğumuz kelimeler bize şaşkınlık yaratıyor ..Çünkü ya değişime uğramış ya da unutulmuş oluyor...İşte örnek verdiğim gibi o zamanın arabcası ile şimdi ki arabca arasında dağlar kadar fark vardır...Ben şu an suudi arabıstandayım 16 yıldır burda calışıyorum... Şimdiki konuşulan arabca çok farklı ,kur anı anlamak için ayrı bir eğitim gerekli... Hatta buda yetmiyor bilenler bile ihtilafa düşüyor şu ayetin manası öyle değil böyledir diye....Bu yüzden kur anı okuyan her insan anlayamaz meali okumalı ve ibadetlerinin nasıl ne şekil yapması gerektiğinide hadislere bakarak ifa eder... Hiç kimse Allah taala kur anı eksik bırakmıştır diyemez elbet eksik bırakmadı velakin onu peygamber açıklamış nerde ne anlatılmak istendiği ve hangi ibadeti nasıl yapacağımızı peygamber göstermiştir...
Şunuda unutmayın ki: Şayet peygambere ihtiyaç olmasaydı "yani onun açıklamalarına" inanın ALLAH taala bir ayet daha vahy eder peygamberin vefatından sonra onun sözlerini unutun der di...Ama öyle demiyor ona uyun diyor... Kur anı kerimin, bu ALLAH kelamının insanlara vasıl olmasına Allah taala bir nebi gerekli olduğunu görmüş ve ona vahy etmişse inanın bu dünyanın ahiri de yani "dönüş" yine amellerle kur anla ve peygamberimizle olacaktır...
Bu yüzden şahsım adına Resulu ve hadislerini unutanlardan olmak yerine onlarla yaşayanlardan olmayı tercih ederim...
Size tavsiyem özellikle bu dini hususlarda ayetleri karşılaştırıp kıyas yolunu tutmayın... Şeytan, Hz Ademe secde etmediği zaman o toprak ben ateşten yaratıldım diyerek kıyas yapmıştır... Bu kıyas şeytanın huyudur .... Kuranı kerim Hz Muhammed a.s ye vahy edilmişse ona en doğru uyan şüphesiz ki Hz muhammed a.s dir öyle ise bu ümmet hem kur anı okur hemde o sevgili resulu ve hadislerini takip eder bildiği duyduğu kadar... Selamlar saygılarımla....
Çok saygı değer muhterem hocam ! Konu ile ilgili bu kadar ayeti gözden geçirirken, Ahzab Suresi'ndeki "Andolsun, Allah’ın Resûlünde sizin için; Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır." ayetine hiç mi rastlamadınız ?!
Mehtap Gözükan
Bu ayette Allahı çokça anmak konusunda resulde örnek olduğunu bildiriyor Allah. Ayetleri tebliğ, beyan eden resulü elbette örnek alıcaz. Biz de Kuranda bildirilen resulün örnek davranışlarını yerine getiricez.
Mesela resul ne yapmış? Sadece vahye uymuş. Vahyi nefsimin öngörmesi olarak değiştiremem demiş. İşte biz de aynısını yapıcaz ki örnek almış olalım
Yani ben hadisleri önemli buluyorum. Demek ki benim imanımda bir sorun var size göre...
Pekala: tabirinize göre ben imansız bir insan olarak size soruyorum... Siz farz olan namazları Kur anı kerimde hangi ayete göre kılıyorsunuz ?... Rekatları bana anlatırsanız ayet göstererek, hiç olmazsa bende sizin sayenizde imanlı bir insan olurum....
Ayrıca: Kur anı kerimde o kadar ayet var ki, Allah taala resula itaat edin diyor...Neden bu ayetlerden hiç bahsetmemişsiniz bu yazınızda?...
Birde şunu sormak istiyorum: şimdi Peygamber Hz Muhammed a.s nin söylediği yani günümüze kadar gelmiş olan sahih hadisleri bırakıp unutalım ve sizin dediğiniz yola mı girelim?...Bu yazınızdan beklentiniz bu mu...Yani sizin dediğiniz daha mı doğru?...Peygamberi, hadisleri unutalım mı?...Bu mudur yani beklentiniz?...
Mehtap Gözükan
Mehtap Gözükan
Domuz eti haram ama mecbur kalırsanız haddi aşmadan yiyebilirsiniz der ayette. İnsan hayatında kaç kez domuz eti yemek zorunda kalabilir ki. Bu kadar uç detayı veren Allah, her gün kıldığımız namazda bizi rivayete mi mahkum edicek? Zuhruf 44 de Allah ahirette sadece Kurandan sorumlusunuz diyor. Başka kaynaktan sorgu yok
Hele ki nebinin vefatından 250 yıl sonra kaleme alınan rivayetlerden hiç yok
Mehtap Gözükan
Savaş zamanı namazı kısaltabilirsiniz der. Kısaltabileceğiniz en küçük rakam 2 dir. 1 i de kısaltabilirsiniz. Yani rekatı size kalmış. İster 1 rekatı 10 dakkikada kılın ister 2 rekatı 2 dakikada kılın.
Namazda sesinizin tonunu yükselmeyin der ayette. Orta bir yol tutun ve Allahı zikredin der. Namazın kazası da yoktur