- 1160 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Hayallerin Gücü Yetmiyor
Çok özledim seni güzel dostum.
Uzun zaman oldu mektuplaşmayalı seninle. Neden yazmıyorsun? İşlerin mi yoğun? Oysa sen yazmadan duramazdın. Hani derdin ya " hiçbir şey yazamazsam mektup yazarım" diye... Sanki kolay bir şeymiş gibi.
Sana son yazdığım mektupta anlattıklarım külliyen yalan. O söz ettiğim şeylerin hiç birini yaşamadım. Hatta o gün evden dışarı bile çıkmadım. Manavla, üzüm yüzünden yaptığım kavga, dolmuşta unuttuğum cep telefonu, apartmanın girişinde şarabı elimden düşürüp kırmam yeni açtığım iş yeri, işlerin yoğunluğu ve diğer anlattıklarım...
Hepsi de yalandı...
O gün hastaneden taburcu olmuş evde yatıyordum. Doktorlar hastanede yatmamın bir anlamı olmadığını söylemişlerdi. Artık yürüyemeyecek olsam da düşleyemeyecek değilim ya.
Annem yatağımı pencerenin önüne hazırlamış. Ne güzel. Sokağı izleyebiliyorum. Alışamadım bir türlü tekerlekli sandalyeye. Koltuk değnekleriniyse hiç beceremiyorum kullanmayı. Koltuk altlarımı acıtıyor. Kolay değil çuval gibi bir bedeni iki değneğe ve iki kola yüklemek.
Beni ayakta tutan tek şey hayallerim. Hayal kurmayı eskiden de severdik bilirsin. Hayallerimiz vardı bizim ve umutlarımız... Umudu nasıl da severdik. Birazcık hüzünlenmeye bile izin vermezdik. Baksana cümleye bile "beni ayakta tutan" diye başlıyorum, bu halimle. Hala bitmemiş dostum. Hâlâ umut ve hayal can yoldaşımız.
İnsan her şeye alışıyormuş. Her acıya katlanıyormuş. İnsan ne kadar da güçlüymüş be dostum. Bir önceki mektupta sana yalan söylediğim için kızmamışsındır umarım.
Mecburdum dostum.
Çünkü doktorlar hâlâ umut var diyordu.
"Yaşatmak için elimizden geleni yapıyoruz" demişlerdi.
"Bilinci açık söylenenleri anlıyor" demişlerdi.
Belki işe yarar diye yalan da olsa seni gülümsetsin istedim o mektubum. Mektubu sana okurken baban, ben de başucundaydım.
İtiraf ediyorum, elini tutan kardeşin değil bendim.
O yatakta hayatla ölüm arasındaki gidiş gelişlerine, yaşama tutunma çabalarına büyük desteği olacaktı İstanbul hayallerimizin.
Sana, İstanbul’da ev tuttuğumu, boğaza yakın bir ev olduğunu, iş kurduğumu iyi para kazandığımı yazdım ki bir an önce kalkıp gelmek isteyesin diye...
Yanındaydım ama İstanbul’da bilmeliydin beni.
Ah ne yazık dostum...
Ne yazık ki artık yalan söylemeye gerek kalmadı dostum.
Anladım ki;
Gücü yetmiyormuş hayallerin, hayatın ve ölümün gerçeğine...
Barış Çelimli