HUZURU ARAYAN ADAM-3
Çok kısacık bir zaman diliminde o kadar çok şey düşündü ki,düşündükleri içerisinde adeta kaybolup gitti.Yeri, göğü,güneşi,ayı, yıldızları,üzerinde yaşadığı bu dünyayı ve içindeki tüm nimetleri yaratan;kendisini yaratıp bu dünyaya gönderen ve tüm nimetleri emrine veren Rabbini düşündü.Saymaya kalksa sayamayacağı kadar çok nimetler içerisinden bir nefesi düşündü.Nefes alamasa hayatın sonu,alıp veremese yine hayatın sonu demekti.Çok şeylere sahip olduğunu zannettiği bir anda bir nefesi dahi alıp verememe iradesinin elinde olmadığını fark ederek,bir nefeste bile iki defa şükretmesi gerektiğini anladı.Bütün bu nimetleri veren yüce kudret sahibinin huzurunda ne kadar aciz olduğunun idrakiyle; bir o kadar da şükran ve minnet duygusuyla O’nun azametini tasdik sadedinde “Allahü ekber.” Allah en büyüktür diyerek secdeye vardı.
Ondan başka hiçbir güç karşısında değil başını yere koymak, eğilmenin bile mümkün olmadığı halde, şimdi elleri yüzlerinin yanında, alnı yerde,alnıyla burnu birlikte yere değer vaziyette,dizleri ve ayak uçları aynı şekilde yere değiyor.Böylece alnı,elleri dizleri ve ayakları aynı anda zeminle buluşuyordu.Sanki yedi noktadan yere sabitlenmiş gibiydi.”Sübhane rabbiye l alâ” diyordu.En yüce olan rabbimi her türlü noksandan tenzih ederim,manasındaki bu cümleyi söylerken yüreğinde fırtınalar kopuyordu.Bu kadar uzun zaman secdeden ayrı kalmış olmanın verdiği pişmanlık,her türlü günahına rağmen rabbinin Rahman isminin tecellisiyle hep nimet vermeye devam ettiğinin idraki ve şu an geç de olsa henüz hayatta olmak ve secdeye varabilmiş olmanın hazzıyla aynı cümleyi defalarca tekrar etti.Bu anın bitmesini hiç istemiyordu.Yüreğindeki fırtınalar gözlerinde yağmura dönmüş zemini ıslatıyordu.Bu öyle bir yağmurdu ki,tıpkı bahar yağmurlarının etrafın kirini alıp götürmekle beraber toprağa yeni bir hayatın müjdesini getirmesi gibi günlerdir kendisini bunaltan,hiçbir şeyden zevk almaz hale getiren iç sıkıntılarını alıp götürmüş, adeta yerini asude bir bahar havasına bırakmıştı.Tekbir alarak başını secdeden kaldırdı,kendine bu anı lütfeden rabbinin huzurunda yeniden başını yere koyup o saadet dolu saniyeleri tekrarlamak istiyordu.ikinci secdeyi de tamamlayıp yeniden ayağa kalktı.
Besmeleyle birlikte Fatiha suresini okumaya başladı.Bu okuyuşu öncekinden daha coşkuluydu”.Elhamdü lillahi rabbil alemin” derken,bu hamd ve şükür duygusunu ta yüreğinde hissediyordu.Fatiha’yı bitirdi. Bu en güzel dua olan surenin sonuna geldiğinde, bütün kalbiyle amin dedi.Yine en iyi bildiği surelerden biri olan İhlas suresini okumaya başladı,”Kul hüve’llahü ehad.Deki o Allah birdir.Allahü’ ssamed.Allah hiç kimseye,hiçbir şeye muhtaç değildir.Her şey ona muhtaçtır.Lem yelid velem yüled.O doğmamış ve doğurmamıştır.Ve lem yekün lehü küfüven ehad.Hiç bir şey ona denk ve benzer değildir.” Bu surede Allah’ın sıfatları anlatılıyor olduğundan zaman zaman bunu okurdu.İlk öğrendiği surelerden biriydi onun için hep kolayına gelirdi bunu okumak.Bu gün de öyle yapmış o sureyi okumuştu.Ama bu günki okuyuşu her zamankine benzemiyordu.Bambaşka alemlerdeydi sanki.Ne iş telaşı ne başka bir şey adeta dünyadan çıkıp gitmiş gibiydi.Bir sürü yorucu ve bunaltıcı işlerden sonra bir mola verir ya insan.Her şeyi bir kenara koyup dinlenmek ister.O da öyle yapmıştı.Dünyaya dönüp, -hele sen bir kenarda dur, beni rabbimle baş başa bırak-demişti.Okuduğu ihlas suresinin manasını düşünerek rükûya vardı,önceki rükûya benzer bir ruh haliyle tesbihlerini söyleyip doğruldu,biraz önceki secdelerdeki yaşadıklarını tekrarlamak arzusuyla secdeye vardı.Aynı coşku hali devam ediyordu.İçinden Allah’ım beni affet diyordu.Bunu söylerken kalbi yerinden çıkacakmış gibi sarsılıyordu.ikinci secdeyi de birinci gibi tekrarladı.Bir yandan da kendisine bu anı yaşatan rabbine içinden hamd ediyordu.
Secdelerini tamamlayıp diz üstü oturdu.Tahıyye duasını okumaya başladı.Tıpkı Allah Rasülu’nün miraçta okudğu gibi…Ettehıyyatü lillahi,vessalavâtü vettayibât.Her türlü hürmet saygı güzel ibadet dualar iyilikler Allah’a mahsustur.Esselâmü aleyke Eyyühe nnebiyyü ve rahmetullahi ve berkâtuhü.Selam rahmet ve senin üzerine olsun ey nebi.Esselamü aleyna ve alâ ıbadillahi ssalihıyn.Selam bizim ve bütün Salih kulların üzerine olsun.Eşhedü enlâ ilahe İllallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve rasülüh.Ben şahitlik ederimki Allah’dan başka ilah yoktur.Yine şahitlik ederimki Hazreti Muhammed Allah’ın kulu ve rasülüdür.”Bu dua miraçta okunduğundan ve namazın bu kısmında okunmaya devam edildiğinden ,Peygamber efendimiz: ” Namaz müminin miracıdır”.buyuruyorlar.Sonra salli ve barik dualarını okumaya başladı.”Allahümme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed.Kemâ salleyte Alâ ibrahime ve alâ âli İbrahim .İnneke hamidn mecid.”Allah’ım efendimiz Muhammed’e ve onun ailesine salat et Hazreti İbrahim ve ailesine salat ettiğin gibi.Muhakka ki sen hamid ve mecidsin.Allah’ım Efedimiz Hazreti Muhamed’e ve ailesine mereket ver .Tıpkı Hazreti İbrahim’e ve ailesine verdiğin gibi.Şüphesiz sen hamid ve mecidsin.”Bunu da okuduktan sonra Rabbenâ âtinâ fiddünya Haseneten ve fil ahreti haseneten ve gınâ azâbe’ nnâr.”Rabbimiz bize dünyada da ahrette de iyilikver bizi ateşin azabından koru”anlamındaki bu duayı ve peşinden .”Allah’ım beni ana babamı ve bütün müminleri hesap günü bağışla”anlamındaki rabbenağfirli duasını okudu.Bütün bunları okurken.Kendine zamanında bunları harf harf hece okutan herkesi tek tek hatırladı. İçinden iyi ki öğretmişler zamanında dedi.Sağ tarafa doğru başını çevirip selam verirken sanki dedesini yan tarafta oturmuş kendisine tebessüm eder vaziyette görür gibi oldu.
Artık mutluydu.Aradığını bulmuştu.Şu an kendisini gülistana konmuş bülbül gibi hissediyordu.Yerinden doğrulup pencereye doğru yaklaştı camiyi çevreleyen bahçeyi seyre daldı.Bir aralık yan tarafta asılı duran takvime gözü ilişti biraz önce de bakmıştı aslında ama o zaman fark edemediği bir şeyi fark etti.Baktığı sayfanın sol üst köşesinde”Deki,Ey kendileri aleyhine aşırı giden kullarım Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin Şüphesiz ki Allah bütün günahları affeder.Çünkü o çok bağışlayan çok merhamet edendir.”mealindeki Zümer suresinin 53.ayetinin yazlı olduğunu gördü.-İşte işaret bu-… dedi.Aynı takvim yaprağının sağ köşesine baktığında ise “İslam beş temel üzerine kurulmuştur.Şahadet kelimesini söylemek, namaz kılmak,oruç tutmak, zekat vermek ve hacca gitmek” anlamında Peygamberimizin bir hadisi yazıyordu.Tamam nereden başlayacağımı da buldum dedi.
Takvimden namaz vaktine yeniden baktı, duvardaki saate baktı, öğle namazına bir saat vardı.Yıllardır ihmal ettiği ibadet hayatına yeniden başlayıp bir daha aksatmamaya karar vermişti.Aradığı huzuru bulmanın rahatlığıyla bir an önce öğle vaktinin gelmesini bekliyordu.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.