- 601 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beğeni
GENÇLİK NEREYE?
GENÇLİK NEREYE?
Dünya, üzerinde yaşayan insanların zorunlu mekânıdır. Bu mekânı bizler nasıl bulmak istersek öyle bırakmalıyız.
Dünya hızla değişmektedir. Bu değişikliğin sebebi üzerinde yaşayan insanların teknolojiyi geliştirmesindendir. Teknolojinin gelişimi beraberinde birtakım problemler meydana getirmiştir. Teknolojiyi geliştirmede harcanan niyet ve emek, beraberinde getireceği problemler üzerinde de harcansa dünya bugünkü gibi olmazdı.
Teknoloji gelişimlerinin hemen hemen tamamı dünyaya egemen olma ve para kazanma hırsındandır. Kalan çok az bir bölümü insanlık içindir. İnsan egemenliğine dayanan düzen kapitalizmdir. Kapitalizm kendini ayakta tutmak için birçok köleler bulmak zorundadır.
Günümüzün köleliği mevki, makam ve nefis köleliğidir. Kültür emperyalizmin rüzgârına kapılan, mensubiyet duygularını yitiren, dünyaya neden geldiğini bilemeyen, inancını, arzu ve emellerinin gerçekleşmesinde engel gören toplumlar şartsız ve amasız köleliğe kabul etmiştirler.
Geliştiklerini zanneden bireyler düşüncelerini sınırsızca uygulamak istemektedirler. Yetişme tarzlarını küresel dünyanın reklamları ile şekillendiren insanların kapitalizmin dişlileri arasında kaybolup gitmeleri normaldir. İşte bu kaybolup giden insanları kapitalizm inşa edeceği yenidünyanın kukla yöneticileri yapacaktır.
Bunun için özellikle yaşlanmaya yüz tutmuş olan güya gelişmiş ülkeler, mensubiyet ve dini duyguları olan kendilerine göre geri kalmış veya gelişmekte olan milletlerin genç nüfusuna göz dikmiş durumdadırlar.
Özellikle Hollanda’da 2020 yılında her iki kişiden birinin 60 yaş üzerinde olacağı hesaplanmaktadır. Bu diğer Avrupa ülkelerinde de pek farklı değildir. Onun için medeni denilen Avrupa bizim gençliğimiz üzerinde büyük hesaplar yapmaktadır.
Takdir edersiniz ki bu Avrupa, ülkesindeki hayatı devam ettirecek ve kendini yönetecek gençleri Asya’dan veya Afrika’dan getirmektense Türkiye’den getirmeyi tercih edecektir. Belki bazı arkadaşların şimdiden iştahı kabardı. Kazın ayağı hiç öyle değil. Çünkü Avrupa kendi ülkesine getireceği gençleri bugünden kendisine benzemesi için çalışmaktadır. Benim için fark etmez diyen mensubiyet ve din yoksunlarına lafım yok.
Türkiye’nin yeni nesli üzerinde oynanan en büyük oyun budur. Bu bizim bilinçsiz velilerimiz tarafından kabul görmüştür bile. Veliler çocuklarını yetiştirirken; iyi okul, iyi iş, iyi araba ve iyi ev sahibi olsun diye yönlendirmeye başladılar.
Milletçe biz; dürüst, ahlaklı inançlı, vatan ve milletine hayırlı olsun diye yetiştirmiyor muyduk?
Senin çocuğun yoldan çıkarsa, bütün Aydın’ın tapusu sende olsa bir senede bitirir haberin olsun.
Senin yetiştiremediğin çocuğun başkan olsa önce seni satar düşünebiliyor musun?
Evet, evlat ebeveyn ilişkileri iyi olsun ama çocuklarımızı başımızın üzerinde taşımayalım. Biz eskiden babamızın dizinle bile oturamıyorduk. Hiç olmazsa bunun ortasını bulalım.
Çocuklarla arkadaş oluyoruz diyorlar. Babası kim olacak? Bence arkadaş olmayalım. Onlar arkadaş bulurlar. Biz ana-baba olalım. Ana baba bulmaya çalışırlarsa kimleri bulacaklarını siz benden daha iyi biliyorsunuz. Ana-babasız büyüyen çocukların halini görüyoruz. Yeter ki ana-baba olarak şaklabanlık yapmayalım. Gerçekten ebeveyn olalım. Onların gelecekte karşılaşacağı problemleri nasıl yenebileceklerini öğretelim.
Onlara bırakabileceğimiz en güzel miras dini ve milli bilgi ve davranışlarımızdır. Yoksa kazan da nasıl kazanırsan kazan felsefesi onların sonu olacaktır.
Bakınız Danimarka’da doğum oranı son yılların en düşük seviyesine inmesinden dolayı insanları sevişmeye teşvik edecek kamu spotu yayınlamaktadır. Dikkat ediniz. Evliliğe değil. Sevişmeye teşvik. Evlilik zaten bitmiş.
Şimdi anladık mı?
Milletimizin genç, dinamik, inançlı ve mensubiyet duyguları olan gençlerinin üzerinde oynanan oyunun büyüklüğünü.
Muhabbetle!
21/10/2015
Osman GİRGİN
Eğitimci-Yazar
[email protected]
osmanlıhaber.com
YORUMLAR
Yazılarınız çok güzel.. Yeni keşfettim.. Çocukların iyi araba , iyi ev , iyi iş diyerek yönlendirilmesi , "ya bu işte bi yanlış var sanki" dediğim bir durumdu. Yanlış çok açıkmış meğerse. Ama alışılagelmiş bir körlük olmuş bizde. Tebrikler