İntikam 5. Bölüm
-Ortada kahrolunacak bir şey yok.
"Nasıl olmaz. Ne dediğini kendi bile bilmeyen bi’ manyağın elindeyim ve çocuğumun nerede olduğu meçhul."
-Ben kendimin nasıl biri ve ne olduğunu biliyorum.
"Hiçbir şey bildiğin yok!"
-Bu kadar sinir pek iyi değil.
"İyi! Hemde az bile. Oğlum nerde lütfen söyle!?"
-Yazın hiç plaja gider misin?
"Evet."
-Güneşte kızarmak sence ne kadar doğru?
"Kimin umurunda."
-Elinde yoğurt kabıyla gezen nuggetlar hayal ederim.
"Bu saçmalık daha ne kadar sürecek."
-Yoğurt kabına kendi kollarını bandıran nuggetlar.
"Soytarılıklarını çok dinledim. Gidiyorum!"
-Yerinde olsa gitmeden önce gidecek yerim var mı diye düşünürüm...
"Gidecek yerim... Bi’ ailem ve bi’ evim var."
-Evet tek çocuğu eksik bi’ aile.
"Seni öldüreceğim.!!"
-Ne kadar mutlu bir aile. Çocuk eksik. Eksilmek üzre yaşayan bir çocuk daha..
"Yeter!!"
-Ve gitmek üzre olan bir eş. Çok acıklı...
"Ne istiyorsun bizden! NE?"
-Cennet hakkında anlatılanları duydun mu?
"Asla giremeyeceğin bir yer. Sen kardeşini öldürdün."
-Ben yapmadım.
"Oraya girememen için eminim kapısında nöbet tutuyordur."
-Sanırım eşitlik sağlandı.
"Ne eşitliği?"
-Benim o dünyada gidecek bir yerim yok, senin bu dünyada yok.
"Şimdi şu kapıdan çıkıp gideceğim ve ne pahasına olursa olsun sen oğluma zarar vermeden seni de oğlumu da tekrar bulacağım!"
-O kadar öfkelendin ki aynada kendini görsen ikinciye tekrar bakma isteği duyarsın.
"Seni öldüreceğim!"
-Gitmekten bahsetmişken yeri geldi hatırlatma ihtiyacı güdüyorum.
"Neyi?"
-Artık gidecek bi’ evin yok.
"Nasıl yok? Ne saçmalıyorsun?!"
-Şu düdük. Ben onu dün öttürdüm. Bu gün sesler duydum.
"Açık olsana!"
-Bütün köpekler kaçıştı.
(Devam edecek...)
Bahattin BERKDİNÇ