5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
872
Okunma
Doğduk, bebek olduk, çocuk olduk, adım adım büyüdük, yetişkin olduk. Yada çoğumuz hala bir 18 olsam özleminde.
Sağlıklı isek, başınızın üzerinde bir çatı varsa ve kimseye muhtaç olmadan yaşayabiliyorsak, şükretmeliyiz halimize....
Ama yok!
Öyle bir orayı, burayı değiştirme furyası var ki, henüz gençliğinin baharında olanlar bile sürekli ayna karşısında nereye nasıl değişiklikler yaptırayım peşinde.
Yıllara karşı koymak ne mümkün! Tabi ki yıpranacağız, Kim kalmış ki her dem taze?
(Şimdi çıkıp da örnek vermeyin Ajda diye! O böyle kazanıyor hayatını çünkü sahne insanı. İstisnalar değil söz ettiklerim)
Ayrıca, estetiklerle değiştirseniz bile yüzünüzü gözünüzü Emanet ruhunuz olduğu, geldiği yaşta, geliştirdiğiniz kadar akıl o başta.
Kusur olarak görünen veya bir kaza sonucu onarılması gereken bir yer değilse değiştirilmesi istenen, Fizik ne kadar önemli ki?
Evet... Kişilerin fiziki görünümleri ilk insanın dikkatini çeken. Ama gözünüze hoş gelen biri tanımaya başladıkça hayranlığınızı yerle bir edebilir veya çok da ilginizi çekmeyen biri bilgisiyle, görgüsüyle, hayata bakış biçimiyle ilk intibanızı kırıp, vazgeçemediğiniz bir insan haline gelebilir..
Mümkün olduğunca çok okuyalım, Etrafımızda olan bitenlere duyarsız kalmayalım ve sevelim yaşanmışlıklardan gelip yüzümüze yerleşen çizgilerimizi. Zira her biri anılarımızla yüklü.
Mümkün olduğunca sarın sarmalayın, sıkça arayın sorun sevdiklerinizi. Bir gün gelip göçüp gittiklerinde İnsana en zor gelen onların eksiklikleri.
Velhasıl diyorum ki; sahte mutlulukları boş verin, hepsi boş ve geçici…
İyi tatiller, huzurlu yarınlar
.*