“Çileli Yol Yapımı Hikâyesi”
Cumhuriyetin çocukları ne çileler çekmişler!
Felâhiye’nin çileli yol yapımı ile ilgili anılarını 1932 Felâhiye Doğumlu İlkokul birinci sınıf Hocam Nuri Soysal /Allah uzun ömür versin hala yaşıyor/ anılarını şöyle anlattı“ Felâhiye’nin o tarihte yolları çok berbat. Kışın karından, tipisinden, baharın çamurundan bizar getirmiş bir vaziyette. Şartlarda her geçen gün biraz daha değişiyor. İnsanlara ulaşım lazım. Hastaneye yetiştirmek lazım. Dertlerine deva olmak lazım.
Kayseri Valiliği karar alıyor. Diyor ki: Nüfusa göre 60-70-100-150 metre yol yapımı veriyorlar. Yolun başında da Uzun Arif diye bir göçmen hemşerimiz var. Bir göçmen adam var. Bulgaristan göçmenlerinden. Bu işlerden anlayanlardan. Bu işi bilen. Bu işin tahsil ve terbiyesini yapmış bir adam. Dedem Koca Necip zamanında eşkıyalık yapmış, Felâhiye’nin ileri gelen eşraflarından. Saçlı, sakallı, ihtiyar bir fani. 60 metre de buna veriyorlar. Dedemin önünde de hiçbir oğlu yok. 2 tane oğlu var. Oğlu yok! Yalnız başına bu yolu yapıyor. Vilayette vali yolların yapımını bir görelim diyor. Yanına gazetecileri alıyor. Vali Muavinlerini, Emniyet Müdürünü alıyor. Vilayetin Erkan-ı harbi geliyorlar. Yolun yapımını denetliyorlar. Denetlerken Vali dedemin yanına geliyor. Dedem daha önceden valiyinen (vali ile) 3-5 kez muhatap olmuş. Vali dedemi görünce tanıyor:
“Kolay gele Necip Ağa.” Filan diyor. /O zaman valilere Paşa derlermiş./
“Sağ ol.” Paşam. Diyor.
“Nasılsın?” Felan deyince:
“Yahu Paşam hiç sorma! Ben yaşlı, başlı, saçlı, sakallı bir adamım. Şehre gelince şehrin çeşmesini yapıyon. Yolunu yapıyon. Suyunu getiriyon. Her türlü ihtiyaçlarını karşılıyon. Köylüye, garibana gelince de:
“Kendi yolunu kendin yap.” Diyon. Ben şu yaşta kazmayınan, küreğinen bu yolu nasıl yapayım.”
Vali:
“Kaç metre senin yolun?”
“60 metre.” Uzun Arif’i çağırıyor. Yol çavuşunu.
“Yol yapımını 20 metreye indir.” Diyor.
O çileli yollarda, kırmalarda Koca Necip’in, Atalarımızın emeği vardır. Çok sıkıntılı bir vaziyet alıyor. Bu yollar milletin dilinde “Destan”. Bu kırmaları (düzenli, geniş, kıvrımlı yol) gördükçe dedemi hatırlarım. Babamı hatırlarım. Onların çektiği “çileyi” hatırlarım. Şimdi bakarım yollar asvalt. Arabalar sanki düz yolda gider gibi, o Aladaylı’dan, Kızılyokuş’tan 70-80 km hızla, kuş gibi, yel gibi gelip geçerler. Hem acı, hem tatlı hatıralardır. Hatıralar küllü bir mangala benzer. Deştikçe içinden alev çıkar birer sıcaklık vurur ya! Eski hatıralar aynen küllü mangallar gibi. Hatıralar dalar, gözler yaşarır, bir bakarsın ki dalar gider! Deryaya dalar gibi. Dalar gider vesselam!..”
Kadir Acı’nın çalışmalarını yaptığı “Felâhiye’miz” çalışmasından alındı.
Bir Mülakat: 17.10.2011, Kayseri.
Kaynak Kişi: Nuri Soysal, 1932,
Felâhiye Doğumlu
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.