- 442 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
-1980’LERDE ERGENLİK ÇAĞINDA OLMAK-(1)
İnsan hayatında bir erken gençlik veya geç çocukluk döneminden söz edilebilir mi? Tabi otellerdeki geç kahvaltı kavramının tuzağından sakınmak kaydıyla derim. Sözünü ettiğim yaşam evresinin özellikleri hiçte öyle her şey dâhil havası vermez. Ancak deyim yerindeyse geeç çocukluk, sıradaki gelsin demek suretiyle gençliğe adım attığımız bir devreden bahsedebiliriz. Kuşkusuz ergenlik çağını da bir erken gençlik dönemi saymak mübalağa olmayacaktır.
Şüphesiz ergenlik çağının kendine has bazı yönlerinden söz edebiliriz. Fizyolojik bir değişim geçiren kişi de ses kalınlaşmasından tutalım da, duygusal yönden farklılaşmaya kadar çeşitli değişmeler meydana gelir. Heyecanlı, coşkulu bir insan figürü karşımıza çıkar. Yer yer hayâl kurma, karşı cinsi düşünme ögeleri baş gösterir. Aile içinde kendini kabul ettirme, beğenilme, takdir edilme isteği öne çıkar. Tavırlar günlük olarak ve hatta kimi zaman anlık değişebilir. Arkadaş kavramı öne çıkar. Arkadaş çevresinde grup psikolojisine bağlı tavırlar geliştirilir. Dolayısıyla aile ilişkilerinin hassasiyet gösterdiği bir süreçtir. Kız ve erkek çocuklarında yaş itibariyle ergenlik çağına girişin farklılaştığını da göz önüne alarak orta okul-lise yıllarını kapsayan bir dönemin bizleri karşıladığını söylemeliyiz.
Başlık üzerinden alırsak; ilk bakışta ergenlik çağının şimdisi, eskisi nedir yahu itirazı uyanabilir. Pedagoji’nin yaş grupları alanında ortaya koyduğu veriler değil midir asıl olan denebilir. Ancak teknolojiyle beraber de düşünmek gerekmektedir. Şimdiyle mukayese ediyorum da otuz yılı aşkın bir zaman farkıdır. Teknolojinin yaşamımızda bugün olduğu gibi ağırlığını duyurması mümkün değildir. Baksanıza televizyonun henüz tek kanal döneminden söz ediyoruz. Demokratik anlamda bir dayatma kültüründen söz edilebilir. Şimdi ki dijital dünyanın d’si bile bulunmaz. Ne ki; diğer cephede insan ilişkileri alanına girersek daha sıcak, samimi ve gerçek bir dünyadır. Genellikle konfor kavramı üzerinden sosyolojik alanda karşımıza çıkabilecek değerlendirmeleri de göz ardı etmeyin derim. Demem odur ki; yaşamın akışı ne kadar oturduğun yerden işlerini görebilme boyutu kazanırsa o denli insan değerlerinden umudu kesmek mübalağalı olmaz bence.
Bütün bu sözlerden sonra şu soruya gelebiliriz. Ergenlik çağını 1980’lerde yaşamak nasıl bir şeydir? O dönemin Türkiye’si ve dünyası nasıldır, ne gibi olaylar yaşanır? Yaşanan olaylar nasıl algılanır? Nelerden zevk alınır? Elbette farklı sosyal kesimlerin aynı zevklere, değerlere ve düşüncelere sahip olduğu söylenemez. Ancak gerek okul eğitimi, gerekse basın ve televizyonun yaptığı yönlendirmenin belirli standartlar vermesi olasıdır. Bu yazı boyunca hiç şüphesiz kendi ferdi dünyam çerçevesinde bir anlatımda bulunacağımı ise bilmem söylememe gerek var mı?
Bu dönem aynı zamanda Bursa Erkek Lisesine adım attığım bir zaman dilimidir. 1883’de kurulduğu düşünülürse ülkemizin sayılı tarihi okullarından birinden söz ediyoruz. Her dem saygın bir bilim ve eğitim yuvası olduğu kuşkusuzdur. Rahmetli babamın da belirli bir periyotta öğretmenlik yaptığı ve emekli olduğu bu güzide okula 1981’de adım atarım. Bursa’mızın Erkek Lisesi tarihi özelliğine uygun bir bina yapılanmasına da sahiptir. Dışarıdan bakan biri bu havayı rahatlıkla teneffüs edebilir.
Tam da bu noktada şunu sorabiliriz. Erkek Liselilik nedir? Lisemizin her yıl mayıs ayının son pazar günü düzenlediği ananevi pilav günü uygulaması vardır. Eski mezunların da konuşmalar yaptığı, anılarını anlattığı bir ortamdır. Son yıllarda katıldığım bir pilav gününde 1930’lu yıllarda mezun olan ve yaşı doksanı bulmuş bir eski mezun anısını anlatır. Orta bire ilk başladığında maddi durumunu yansıtır şekilde bir kıyafetle okula geldiğinden söz eder. Ve ilk gün yanına yaklaşan bazı öğrencilerin kendisine ismini sorduktan sonra lise üçte okuduklarını ve aralarında aldıkları bir kararla her gün birinin kendisine derslerinde yardımcı olacağını söylerler. Nihayet bu eski mezun hayatım boyunca bir yerlere geldiysem, bu ağabeylerimin sayesinde bunları gerçekleştirdim diyerek sözlerini tamamlayacaktır. Hiç kuşkusuz her pilav gününde bu tarz örnek ve anekdotlarla karşılaşabilirsiniz.
-DEVAM EDECEK-
L.T.
YORUMLAR
bursa erkek lisesinden mezun olmak ayrıcalıklı bir durumdur. ülkenin bir çok tanınmış yüzü buradan mezun. umarım yakında aralarında sizi de görürüz :)
işin güzel tarafı da böyle bir liseden mezun olduğunuzda 100 yıl önce mezun olan bir gençle aranızda bağ oluşması. aynı sıraları paylaşmak, aynı bahçede dolaşmak. bence muhteşem bir duygu. keşke ben de orada okusaydım diyorum çoğu zaman.
elinize sağlık, devamını merakla bekliyorum.
levent taner
Sizi yetiştiren aile ve okullara da ne mutlu ki
Siz varsınız aramızda
Saygı ve selamlarımla...
levent taner
Saygı ve selamlarımla hocam...