- 428 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ASALAKTAN ÖĞÜTLER
MAZİYE YOLCULUKLAR- 36
Beni iyi dinle Mahmut Cantekin… Benim yaşım senden büyük… Kulaklarını dört aç ve beni iyi dinle…
Gittin boş işlerle uğraştın… Çok çile çektin… Kendi çıkarını her şeyin üstünde tutmadın… Yanlış yaptın sen!
Hala akıllanmamışsın… Kâhta’m! Kâhta’m! Diye şiirler, yazılar yazıyorsun… “Maziye Yolculuklar” diye Kâhta’da yaşananları anlatıyorsun… Bu gün de Kâhta’da yaşananları takip ediyorsun…
Ne kazanıyorsun… Hiç… Çıkarına bak, çıkarına… Sana ne Kâhta’nın mazisinden… Sana ne Kâhta’nın bugününden…
Beni iyi dinle Mahmut Cantekin… Benim yaşım senden büyük… Kulaklarını dört aç ve beni iyi dinle…
Kâhta kaymakamlığı site açmış… Her gün siteye giriyormuşsun… Yapılan çalışmaları takip ediyormuşsun… Seviniyormuşsun… Genç bir kaymakam varmış… Çok çalışıyormuş… Eğitime önem veriyormuş… Bütün okulları tek tek geziyormuş… Köyleri tek tek geziyormuş… Yapılan çalışmaları yerinde görüp, çalışanları teşvik ediyormuş… Kâhta’ya hizmet etmek için çırpınıp duruyormuş…
Kâhta’yı sevenlerin bu genç kaymakama destek olmaları gerekirmiş… Çalışan, iş yapan insanlara destek verilirse, çalışma azimleri artar, daha başarılı olurlarmış… Onlar da daha çok çalışırlarmış…
Sana ne kaymakamlık sitesinden… Sana ne genç kaymakamdan… Kaymakam babanın oğlu mu? Çıkarın olmadığı insanları niye destekliyorsun… Kaymakam sana maaş veriyor mu? Sen hep boşa kürek çekiyorsun… Çıkarın olmadı mı selam bile vermeyeceksin…
Beni iyi dinle Mahmut Cantekin… Benim yaşım senden büyük… Kulaklarını dört aç ve beni iyi dinle…
Kâhta belediyesi site açmış… Her gün siteye giriyormuşsun… Yapılan çalışmaları takip ediyormuşsun… Seviniyormuşsun… Caddelere, sokaklara renkli parke taşları döşeniyormuş… Kâhta güzelleşiyormuş…
Sana ne Kâhta’nın güzelleşmesinden… Sana ne belediye başkanının iyi kötü çalışmasından… Belediye başkanı babanın oğlu mu? Çıkarın olmadığı insanları niye destekliyorsun… Belediye başkanı sana maaş veriyor mu? Sen hep boşa kürek çekiyorsun… Çıkarın olmadı mı selam bile vermeyeceksin…
Beni iyi dinle Mahmut Cantekin… Benim yaşım senden büyük… Kulaklarını dört aç ve beni iyi dinle…
Kâhta’yı sevenler “Kahtanet” isminde bir site açmış… Kâhta ile ilgili yazılar, şiirler, resimler varmış… Karşılıksız emek vererek Kâhta’mızın geçmişini tanıtmaya uğraşıyorlarmış… Kâhta’mızın bu gününü anlatmaya çalışıyorlarmış… Kâhtalıları Kâhta’dan ve birbirinden haberdar etmeye çalışıyorlarmış… Bütün renkleri ile bir şemsiye altında toplamaya çalışıyorlarmış… Kardeşlik, birlik-beraberlik mesajları veriyorlarmış… Her Kâhtalının katkı yapması, siteyi takip etmesi, sitenin daha güzel olması ve geliştirilebilmesi için işadamlarımızın reklâm vererek destek olması gerekirmiş…
Kahtanet babanın oğlunun sitesi mi? Çıkarın olmadığı insanları niye destekliyorsun… Kahtanet sana maaş veriyor mu? Sen hep boşa kürek çekiyorsun… Çıkarın olmadı mı selam bile vermeyeceksin…
Beni iyi dinle Mahmut Cantekin… Benim yaşım senden büyük… Kulaklarını dört aç ve beni iyi dinle…
Evimde ve işyerimde bilgisayar varmış… Kahtanet, Kâhta Kaymakamlığı, Kâhta Belediyesi sitelerine girip Kâhta hakkında bilgi almalıymışım… Kâhta’daki güzelliklere sevinip destek olmalıymışım… Kâhta doğduğumuz topraklarmış… İnsanlar, doğduğu topraklara vefalı olmalıymış… Doğduğu toprakları ve dürüst hemşerilerini zengin, fakir ayırımı yapmadan sevmeliymiş… Gücü, yeteneği oranında maddi ve manevi destek vermeliymiş…
Beni iyi dinle Mahmut Cantekin… Benim yaşım senden büyük… Kulaklarını dört aç ve beni iyi dinle…
Sen beni, kardeşlerimi yani ailemi iyi tanırsın… Senden büyük olsam da aynı ilçede, aynı mahallede doğduk… Büyüdük…
Arkadaşlarım okulda bana ne derdi, neydi benim lakabım: ÇILMO… Ne demek ÇILMO… Sümüklü… Ben sümüğümü bile silmesini bilmezdim… Bak adam oldum… Bana “bey” diyorlar… Evim var! Arabam var! Param var!
Babam, ben, kardeşlerim niye ağalara dalkavukluk, yalakalık yaptık… Onların siyasi gücünden faydalanmak için yaptık… Onların sayesinde ailemizden işe girmeyen kalmadı…
Bir kardeşimizi hizmetli yaptılar… Emekli oldu… Ev aldı… Araba aldı… Parası var… Adam oldu…
Liseyi zorla bitiren bir kardeşim 45 günde öğretmen oldu… Ayıya dayı diye diye emekli oldu… Ev aldı… Araba aldı… Parası var… Adam oldu…
Bir kardeşim vergi memuru oldu… Devlete vergi toplayacağına kendine topladı… Ev aldı… Araba aldı… Parası var… Adam oldu…
Belediyede işe aldırdığımız akrabalarımı saymıyorum bile…
Beni iyi dinle Mahmut Cantekin… Benim yaşım senden büyük… Kulaklarını dört aç ve beni iyi dinle…
Sen işini bilmiyorsun… Diyorsun ki: “ Dürüst, namuslu, vefakâr, yardımsever, çalışkan olacaksın. Doğduğun toprakları ve o toprağın insanını canın kadar seveceksin… Onları düşüneceksin… “
Bırak bunları Mahmut Cantekin, bırak bunları… Baban cami yaptı da ne oldu… Ağabeyin halkım, insanlık dedi de ne oldu… Sen de aynısını dedin, hala çekiyorsun…
Beni iyi dinle Mahmut Cantekin… Benim yaşım senden büyük… Kulaklarını dört aç ve beni iyi dinle…
Çıkarına bakacaksın, çıkarına… Ağalar bize o kadar iyilik etti… Onların yardımı ile bizim aileden işe girmeyen kalmadı… Biz de ağaların yanındaydık… Bu gün onların yardımı ile vurgun vurma olanağım yok… Ne yaptım… Başka partiye geçtim… Onlardan selamımı da kesmiyorum… Belki yarın yine işime yararlar… Onlardan faydalanabilirim…
Ağaların arkalarından küfredince bana kızdın… “Benim yanımda küfredemezsin” diyorsun… İyi biliyorum senin onlarla ilişkin yok… Onlardan bir şey de beklemezsin… Dün, sen onlarla kavga da ettin… Bu gün onlara küfür ettirmiyorsun… Sen nasıl bir adamsın…
Ben babamdan gördüğümü yapıyorum… Bizim işimiz düşünce el etek öperiz… İşimiz bitince arkasından ana avrat söveriz…
Beni iyi dinle Mahmut Cantekin… Benim yaşım senden büyük… Kulaklarını dört aç ve beni iyi dinle…
Çıkarımız olmadı mı kimseye bir çay bile ısmarlamayız… Adımız cimriye çıkmış… Çıksın…
Kahvede oyun oynarken bile para vermemek için kâğıt, taş çalarız…
İnsanın yüzüne ağam paşam der, överiz… Arkasını döndü mü sülalesine bile söveriz…
Devlette memurluk yaparız… Geleni yolarız… Gideni yolarız…
Çıkarımız olduğu müddetçe insanlarla ilişkimizi, dostluğumuzu sürdürürüz… Çıkarımız yoksa dostluk etmeyiz…
Beni iyi dinle Mahmut Cantekin… Benim yaşım senden büyük… Kulaklarını dört aç ve beni iyi dinle…
Sen işini bilmiyorsun… “Kâhta’ya âşıkmışsın…” “Kâhta için çalışanları severmişsin…” “Kâhtalı dürüst insanların başarıları ile övünürmüşsün…” “Onlarla gurur duyarmışsın…” “Yoksul insanlara üzülürmüşsün…” “Kâhtalı gençler, üniversitelerde zor şartlar altında eğitimlerini sürdürüyormuş, çok üzülüyormuşsun…” “Kimsenin arkasında sövmezmişsin, sövdürmezmişsin…” “Sorunum varsa gidip yüzlerine küfür edecekmişim…” ”Dalkavukluk, yalakalık sülalende yokmuş…” “Alın teri ile yaşarmışsın…” “Vefasızlık yapmazmışsın…” “Haram yemezmişsin…” “Kimsenin arkasından konuşmazmışsın” “İnsanları severmişsin…” “İnsanlar arasında hiç ayırım yapmazmışsın…”
Gençliğinde de bunları savunuyordun… Ne kazandın… Bunlarla köşe dönülmeyeceğini hala öğrenmemişsin… Binlerce kitap okudun… Nasıl köşe dönülür kitabını okumadın… Köşe dönenleri kendine örnek almadın… Sen işini bilmiyorsun… Mahmut Cantekin, sen işini bilmiyorsun…
Beni iyi dinle Mahmut Cantekin… Benim yaşım senden büyük… Kulaklarını dört aç ve beni iyi dinle…
Bukalemun gibi olacaksın… Nabza göre şerbet vereceksin… Köşeyi dönmek için her yol mubah diyeceksin… Kimseye acımayacaksın… Kıvırcık Ali, “Şeref ekmek bulamazken, şerefsizler bal kaymak zıkkımlanıyor” deyince güleceksin… Bak ben gülüyorum…
Beni iyi dinle Mahmut Cantekin… Benim yaşım senden büyük… Kulaklarını dört aç ve beni iyi dinle…
Sen işini bilmiyorsun… Zorla emekli oldun… Emekli maaşı ile sürünüyorsun…
Şiire, yazıya, okumaya zaman harcayacağına, bari ömrünün bu son deminde, bizim gibi köşe dönme yolları ara, bul…
Gençliğinde köşe dönme yollarını arasaydın, bizim gibi yağlı kemikleri yalardın… Bu kadar sıkıntı da çekmezdin…
Bak, ben ve kardeşlerim adam olduk… Evimiz var… Arabamız var… Paramız var…
Niye öyle kızıyorsun… “Dalkavuk adam…” Yalaka adam…” “Vefasız adam” “Çıkarın gözlerini kör ettiği adam…” “Yemek yediği sofrayı pisleyen adam…” Diyorsun… Cümlenin sonu “Adam” diye bitiyor ya istersen “ot adam” diyebilirsin…
Bu memlekette beyaz kadın tüccarlarının küçüğüne pezo, büyüğüne beyefendi, derler…
Mahmut Cantekin, sen beni dinlemezsin…
Bu kadar yol gösterdim sana, bari bir yemek ısmarla bana… Bedava çene yormamış olayım… Bu güne kadar hiç bedava çene çalmadım… Sana acıdığım için bu kadar dil döktüm… Yağlı, kemikli kavurma ısmarla da biraz kemik yalayayım…