Böylesine Bir Beklemek
Böyle başlanır hep. Mavi gökyüzü, saydam bulutlar, yeşili saklı dünya ve dağın ardında sallanan yerleşik duman. Gereksiz betimleme olmadan olmaz. Betimlenmese de nasıl olacağına biz karar versek ya, neyse. Gökyüzü, bulut, dünya ve duman. Böylesine bir yalnızlık. Betimsiz. Bu böyle kalır, kalsın. Gece, yağmur, yeşili saklayan dünya ve is karası. Böylesine bir beklemek. Betimlenmese olmaz.
Mavi gökyüzü ve geçmeyen ama içine sığamadığımız zaman. Geçti hepsi. Bir beklemek kaldı geriye, kalır. Yarım bıraktığım yolculuğumda çarptığım duvarların en karanlığının dibinde uykudayım. Duvarlarımda gökyüzüm saklanır. Mavi gökyüzü, beklemek ve yolculuk. Bugün, en geç yarın varılır.
Mavi gökyüzü ve boşluk. Bomboşluk. Ellerimdeki, aynalardaki, duvarlarımdaki, sıfatlarındaki yalnızlığımın. Yansımasız, yanıltmasız boşluk. Yarısını tamamladığım yolculuğumda eksik bıraktığım, yağmurlu bir havada camdan dışarı bakarken gördüğüm, yağmur damlalarının yansımamı dolduramadığı kadar boşluk. Böyle kalsın; eksik. Belki de tam bildiğimiz fazladır. Bu böyle kalsın; meçhul. Ama beklemek aşikardır.
Maviydi gökyüzü. Gece olunca değil, geceyi beklemeye karar verince karardı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.