- 662 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Ne Anlatmak İstiyorum?
Akşamın derin burukluğu vardı üzerinde. Betonun üstünde yatmak insanı dinlendirmez yorar derdi her zaman. O yüzden diğer insanlardan kat be kat yorgundu hep. Ve şimdi üstünde akşamın derin burukluğu da vardı.
-------------------------------------------------------
Hava soğuk ama bu şikayet edeceğim bi durum değil. Zira severim soğuğu. Bilmem belki soğuk bir kış günü doğduğumdan ya da sadece soğuk havalarda titreyen vücudumun bana ‘var’ olduğumu hissettirmesiydi nedeni. Hele ki yürümek bu sevdiğim soğuk havalarla birleşince daha çok mutlu eden bişey sanırım beni. En tenha sokaklardan en kalabalık caddelere doğru yürümek; işte bu benim hayatımın yürüyüşü. Bakalım neler var yolumuzda;
Sert, soğuk bir rüzgardı yüzüme vuran, yoluma ilk çıkan şeydi ve hiç arkamda kalmadı. Hep geldi esti. Her esişinde tekrar tekrar titredim. Büzüldüm kapandım içime. Kendime yol aldım. O yolu her takip edişimde biraz daha uzaklaşıyordum hayattan ve tekrar esip başa döndürüyordu her şeyi. Satır başı yapıp aynı cümleyi yazıyordum yine. Aynı cümle ama her seferinde farklı anlamlar içeren. Her seferinde farklı duygularla yazdığım. Evet YAŞAMAK İSTİYORUM ve ÖLÜMÜ YAŞAMAK İSTİYORUM. Vücudumun her hücresi yaşasın bütün olan biteni. Acıların en büyüğünü mutlulukların en büyüğüne katık edip sunsun bana hayat. Çünkü ben ‘görmeden’ bitsin istemiyorum hiçbir şey. Kıymetli bir ‘şahitliğim’ var o da baştan savma olmasın. Ciğerlerim aldığım hava ile yorulsun, kulaklarım gürültüden sağır olsun ve başım zonklasın düşünmekten.
İşte tekrar esti rüzgar ve döndüm başa. Bu sefer çok daha yorgunum. Kurtuluşa çağıranın peşinden koşmak niyetindeyim. Zira yollar bazen uzun geliyor bana, kurtuluş ise kestirme gibi. Ya da bilmem belki de kestirme değildir de yolları kısaltan bir araçtır; attır ya da bilmem son model bir arabadır belki. Merak etmeyin yürümekten vazgeçecek değilim. Yürüme tutkum yolun sonunu görme tutkumdan daha fazla. Zaten yola çıkmamın nedeni yolun sonunu görmek değil sadece yürümek istememdir. Hem yeteri kadar yürüyünce daha iyi uyuyorum. Siz de bilirsiniz yatağa girip 3-4 saat dönüp durmanın berbatlığını. Huzur beklediğiniz bir şeyde işkence görmek diğer işkencelerden daha çok yıpratır. Evet, yıprattı beni baya ama şimdi iyiyim çünkü yürüyorum. Ve anlıyorum çölleri aşanları, Tebrizden bir kuşluk vakti ayrılıp Şama güneşin batışıyla girenleri. Çünkü yürümek bütün dertlerin devası. Neyse ne diyordum ben;
Her şeyi her şeyimle yaşamaktan bahsediyordum. Şu kararan havayı da yaşamak. Akşamın o burukluğunu da yaşamak. Başımı eğmek ve buruklukla yürümek. Ama kolay bir şey değil her şeyi hakkıyla yaşamak. Bu gerçekten büyük sanatkarlık. Evet gözüm bu büyük sanatkarlıkta. Ama bu betonun üstüne oturmuş, soğuğu tüm hücreleriyle yaşayan adam kadar yaşamayacağım akşamın burukluğunu. İşte bunu bilmek… Kendimi Ortadoğuda unutulmuş, nufüsü azalmış kadim bir halk gibi hissediyorum. Ara ara duyuyorum ağıtlarını… Uyumam için daha çok yürümem lazım…
------------------------------------------
Kat be kat yorgundu diğer insanlardan ve üstüne üstlük akşamın burukluğu vardı üstünde. Yavaşça doğruldu ve dünden kalma kendine ayrılmış bayat ekmeği almaya gitti. Şu hayatta yaşamak istediği tek şey olan ÖLÜMÜ YAŞAMAYADI yine bu akşam. Daha da yorgun kalkmak için uyudu. Ölmeye yetecek kadar yorgun kalkmak için… Uyudu…
21/10/2015
Ahmet BAYRAM
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.