- 1447 Okunma
- 3 Yorum
- 2 Beğeni
SON BİR DİLEĞİM VAR...
Kaderin sırdaşlığında yüklü niyazımla ve soluklandığım o rehavet asılı kalmış iken gündönümü bildiğim kırık mizacımın, her yanıldığım izlekte kefaretini ödemekteyim bilip bilmediğim onca detay bir kez takılmışken yüreğimin sarkacına.
Doğurganlığı kısır bir edimle sona ermiş bir eşref-i mahlûkat kadar silik ve soluk bir gün kim bilir neyin derdi ile iştigal ettiğimi sorgularken boyutsal o ritüellerle attığım her bir çentik sadece adının yazılı olduğu o müsveddede. Hep ama hep kaldığı tek boyut temize geçirme düşüncesi ile iştigal etmemişken. Boyutu yokluk, mizacı yalan ve türevi yanılgı ve uğradığım o yenilgi çok ama çok uzun soluklu bir pişmanlığın satır arasına yığdığım telaşı ve sancısı bir taş gibi oturmuşken bağrıma.
Zapt edemediğim bir istem ama asla bir zorunluluk değil. Bilakis bir alışkanlık yaşadığım onca ikilem içerisinde sıdkı sıyrılmış bir bağnazlıkla yetilerim hezeyana uğramışken.
Hangi külliyat yeter ki ifa edemezken tüm mahcubiyetimi defalarca sorgulanıp örselenmeme sebebiyet veren.
Yıkımı bir mağlubiyet addetmişken görünen o ki yeniden doğuşu müjdelemekte tüm o söylem aslında tek cümleden ibaret olsa da hatta tek bir kelime belki de sadece bir ünlem işareti kelimelerin yorgunluğunu her sineye çekişimde.
Bağlanacağım kadar bağlıyım yeti bildiğim tüm o kifayetsizliklerime. Nasıl bir izlekse artık dünden miras…
Hani o verdiğim kayıplar nasıl ki sırnaşık ve dolanmışken günüme yarınlarıma kavuşma ihtimalini bile teğet geçiyorum bırakın bir saat sonrasına nail olacağım bile bir soru işareti iken.
Elimde kocaman bir büyüteç merakla inceliyorum incelendiğimden bihaber.
Sıkıntı verdiği çok bariz yine de susmayı tercih etmek zaman zaman olsa da elimdeki tek seçenek.
Hayra yormak en güzeli ve sonlanmadan yeniden başlamak ama başka bir senaryo uyarlayıp yine başrolü kapmak. Hep ama hep aynı rol biçilen. Elden ne gelir ki haricinde kabullenmenin. Sonuçta bana biçilen ne ise başım gözüm üstüne yine de şaşırmadığımı söyleyemeyeceğim.
Her ne hikmetse yüzsüz kimliklerin o pejmürde israfı mı yoksa duyguları sağaltan ve aç bir nefsi doyuran biteviye ve asli işleviymişçesine varlığının.
Varlığının yok saydığı haysiyet, yokluğunun edası kadar riyakâr ve sunumu sadece hakkaniyet ile işlevsellik kazanan.
Varlığım kazan duygularım kepçe adımlıyorum boyutsuzluğumu var olmanın getirdiği o kıvançla ve kendime duyduğum inanç ve sevgiyle.
Günler karmaşık, kaotik ve sırnaşık edilgen bir varlığın izdüşümü tüm olup biten. Somut olmasa da elimdeki deliller sadece ben vakıf olsam da en acıtan da zaten bu, demek nasıl nasıl yorucu.
Sevmek… Ne sakil bir duygu muzdarip olduğum. Sebepsizce sevmek belki de en yoran. Ne var ki bunda, derdim önceleri. Ya şimdi? Korkmak mı sevmek mi tereddüt etmeden. Evet, sevmek her şeye rağmen katık yaparken kaygıyı.
Sevginin uyuşturduğu o ruh devinimi. Nasıl nasıl muzdaripim oysa. Ah, bir de rol yeteneğim olacaktı ki… Kan kusup kızılcık şurubu içtim diyecektim.
Ne var ki bunda değil mi? Varsın hüzün çağırsın adımı varsın ortak olayım kedere hele ki koşullanmışken bir kez.
Kim iddia edebilir ki hayatın dolu ya da boş olduğunu tam manasıyla…
Her bir boşlukta gördüğüm üç beş gölge beni doğruyu işaretlemekten alıkoyan. Üç yanlışın bir doğruyu götürdüğü günler çok geride kaldı. Ne yazık ki tüm doğrularım silindi yaptığım tek hatayla: İnanıp güvenmek. Kime mi? Herkese ne yazık ki ama yine de çark etmeyeceğim. Hele ki sevmekten alıkoyamazken kendimi. Varsın hatalarımda boğulayım. Hele ki sevgiden mütevellit ise içinde yüzdüğüm ölsem de gam yemem.
Asaletin bir ölçümü olsaydı zıtlıkla yüklü mizacın olurdu ona karşıt ilk ve son imge. Bir duygu sağanağı aslında kapıldığım miladını henüz tespit edemesem de suskunluğuma son verdiğim ilk günden beri her nasılsa tükettiğim ve israf olduğunu bile bile sevmeye ve aşka doyamazken. Edilgen bir zihniyet belki de tüm olup biten ve ne isem gözünde aslı astarı olmayan bir iddia kadar kabullenmekten geri kaçtığım.
Varlıksızlığın hiçliğe karışmış o boyunduruğu mu yoksa bu denli rahatsızlık veren yoksa yokluğum mu varlığını idame ettirmendeki en büyük etmen?
Mutlandıran imgeler satır başında yaftalanmanın verdiği o tahakküm kadar asılsız bir zihniyetle defalarca tekerrür etmekte belki de en üzücü olan yine ve yeniden yanlış bir tablo canlanması zihinlerde.
Asılsız yine de o üst urubunu yitirmiş ve pervasız alış verişler.
Bu yüzden en güzeli yalnızlığın eşlik ettiği sahipsiz saatler ve kayıp yetilerimin tahakkümperver o yalıtılmışlığı. Hele ki havadan nem kapmanın en büyük özelliğim olduğunu düşünürsem… Bir köşede ve sessizce bir başıma.
Sıra dışı bir kimlik olmanın verdiği o yanılgı belki de eklentili ve bıktırıcı anlatıların bir bir derlenip kerelerce önüme sunulduğu. Aç da değilim üstelik ama tek şartım var ve tek isteğim Yaratıcı’dan. Bile bile sonucunu hala tekrarlıyorum dileğimi hem de soluksuz kalana kadar ve gözümü kapayacağım güne kadar nöbetteyim o bilinmezliği ile kapım çalınana dek. Vara yoğa ağlamaktansa varsın son bir dileğin teyakkuzunda nöbete durayım ömür boyu.
YORUMLAR
....ANLAR
Eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya,
İkincisinde, daha çok hata yapardım.
Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım.
Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar,
Çok az şeyi
Ciddiyetle yapardım.
Temizlik sorun bile olmazdı asla.
Daha çok riske girerdim.
Seyahat ederdim daha fazla.
Daha çok güneş doğuşu izler,
Daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim.
Görmediğim bir çok yere giderdim.
Dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye.
Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine.
Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım ben.
Yeniden başlayabilseydim eğer, yalnız mutlu anlarım olurdu.
Farkında mısınız bilmem. Yaşam budur zaten.
Anlar, sadece anlar. Siz de anı yaşayın.
Hiçbir yere yanında termometre, su, şemsiye ve paraşüt almadan,
Gitmeyen insanlardandım ben.
Yeniden başlayabilseydim eğer, hiçbir şey taşımazdım.
Eğer yeniden başlayabilseydim,
İlkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım.
Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla.
Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır,
Çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer.
Ama işte 85′indeyim ve biliyorum…
ÖLÜYORUM…
Jorge Luis BORGES
Son dilekler her zaman ilk dileklerden daha değerlidir...
Sevgiler
Gülüm Çamlısoy
ama mademki geldik sona
elbet var bir hikmeti
durağan seyri şu ömrün geçti geçeli
hükümranlığında evrenin
içimde saklı bil ki
yüreğin tüm iyi niyeti
anlamsızım kaç zamandır
adlandıramadığım ne varsa
yine çözemediğim bir şifre
varsıl hakimiyeti gönlün
dur daha ne gördüm ki...
Sevgili kardeşim çok çok teşekkür ederim.
Güzel yorumun ve varlığın ile değer kattın.
Yürek dolusu sevgilerimle ve sonsuz selamlarımla...
nöbetler geçicidir tuttuğunuz nöbetin yakınlarda bitmesi dileğimle harika eserlere imza atan kaleminizi teprik ederim değerli şairem yazınız beni çok etkiledi ülkemizde şairlere yazarlara malesef sahip çıkan yok nasıl bir milletiz bilmiyorum sizin gibi edebiyata katkı sağlayan yabancılar el üstünde tutulurken bizim kültür bakanlığımız duyarsız desem olur mu bilmem çok değerli eserlerin var belkide bu güzel eserler mevcut durumdan kaynaklı yani yazmanız yazmamız değerli şairem haddim olmayarak bu cahil aklımla yorum yazmaya kalkıştım kusurum varsa bağışlayın kendinize olan güven ve sevginiz bitmesin saygılar sunuyorum
Gülüm Çamlısoy
Çok çok teşekkür ederim. var olun siz.
Hayatı kolaylaştıran bir mefhum yürek sesime tercüman olan sefil kalemim. Bu yolculuğu çok çok seviyorum. Ve sizler gibi güzel insanlarla kesişti yolum, daha ne isterim...
Değerli şairim o kadar yüreklendirdiniz ki ve sayfama taşıdığınız ışığa da ayrıca müteşekkirim.
Yüreğiniz dert görmesin. Gerçekten de o kadar iyi geldi ki yorumunuz zira yazmak ve paylaşmak vazgeçilmezim oldu.
Sonsuz saygı ve selamlarımla Şahin bey...
Ömrünüz çok olsun.
Çok güzel ve çok büyük bir dilek...
Sürekli yenilik uğruna durmadan harcamalar yapıyoruz... Birisinin de her hangi ameliyata veya gerçekten maddi bir sıkıntıya ihtiyacı olsun; derhal durumumuz kötü olur. Ya bizler nasıl insanlarız? Cenab-ı Allah dostuna, kardeşine yardım et diye buyurmamış mıdır?
Oysa sağlık en büyük alış-veriş., en büyük dilektir.
En güzel dileği okudum. Tebrik ederim.
Gülüm Çamlısoy
Eski yazılarımı karıştırıyordum bir yandan da gelen yorumları okudum. ne güzel yad etmek. Sizin sıcacık yorumlarınız da okuduklarım arasındaydı. hattam ki; sevgili yazarım epeydir mahrum etti beni yorumlarından. ve ne mutlu bana ki yazıma yorumunuzla değer kattınız.
Çok çok teşekkür ederim sevgili Davi.
Yazmanın en güzel yönü işte bu: gönül birlikteliği. :)
Bizler nasıl insanlarız, sorusuna gelince ne dilerdim biliyor musunuz: şartsız koşulsuz birbirimizi sevmek hem de sonuna kadar ve hep güzellikler dilemek.
Harcamalar da sonsuz istekler de ama en güzeli yüce Rabbimizin bizlere sunduğu hayat ve de sağlık.
Güzel yüreğinize selam olsun sevgili yazarım.
Yürek dolusu sevgilerimle...
Davidoff
Rica ederim Sevgili Gülüm, olur mu öyle şey.
Biliyorsunuz bazı sebeplerden ötürü mümkün mertebe deftere girmeye çalışıyorum. Giremediğim zamanlarda da bağışlayın beni.
Sizlerin yeri benim gönlümde her zaman özeldir bilirsiniz.
Gülüm Çamlısoy
Benim dile getirmek istediğim sizi görmekten duyduğum mutluluktu sevgili dostum.
Var olun.
Ne haddime: bağışlamak. Estağfurullah. Kalp kalbe karşı bu da en özeli ve en güzeli.
Yürek dolusu sevgilerimle...