- 345 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÖZEL GÜNLER
==ÖZEL GÜNLER!!==
Hepimizin tutkuyla takip ettiği özel günler çoktur hayatımızda.
Bunlardan bir tanesi bütün dünyanın tanıdığı ve bayram yaptığı en önemli gün yılbaşıdır elbet. Hepimizin severek kutladığı.
O gün hepimiz özel yiyecekler hazırlar yada bir eğlence yerine gider doya, doya eğlenerek kutlarız yeni yılın gelişini. Ömrümüzden bir yıl daha eksilmesine rağmen.
Birde bayramlar vardır. Çeşitli dinlere mensup insanların kutladığı dini bayramlar. Bunlardan iki tanesi de bizim dinimize mensup insanların kutladığı bayramlardır. İlki şeker bayramıdır otuz günlük oruçtan sonra. Diğeri de kurban bayramıdır hepimizin bildiği. Yüce tanrının uğruna deve, dana, koyun, keçi gibi hayvanları kesip bir miktarını fakirlere dağıttığımız.
Ama birde milli bayramları vardır ulusların tarihlerini onurlandıran. Kahramanların yetiştiği ve de milletçe kazanılmış zaferlerin kutlandığı milli bayramlar. 30.ağustos zafer bayramı, 29.ekim cumhuriyet bayramı, 23.nisan çocuk bayramı, 19.mayıs gençlik ve spor bayramı gibi. Elbet bunlar da bir ulus için özel günlerdir severek kutladığımız, şehitlerimizi ve gazilerimizi minnetle andığımız.
Ama birde insanların kendi özel günleri vardır. İnsanın yaşamında ilk kez tanıştığı.
Yeni geçirdiğimiz şeker bayramının son gününde o geldi aklıma. İnsanlar bayramları tatil haline getirdiklerinden beri. Böyle bayramlarda birbirimizi ziyarete gitmek yerine bir kıyı kasabasında tatil yapmayı daha uygun bulduğumuzdan beri.
Acaba biz bazı güzel geleneklerle süslediğimiz değerlerimizi başka değerlerle değiştiriyor muyuz diye düşününce aklıma birden kendi özel günlerimden biri geliverdi birden.
Elbette herkesin yaşamında pek çok özel günleri vardır ama biz en çok doğum gününü kutlarız büyük özen göstererek. Bazılarımızda evlilik yıldönümümüzü bazılarımızda eğer başarılı olmuşsak iş yerimizin kuruluş gününü kutlarız özel günümüz olarak.
Ama birde o, ilk okula adım attığımız günü. O, işe başlayıp da ilk aldığımız aylık gününü. Okullardan aldığımız diploma günlerimizi anmak o günleri kutlamak çoğumuz için bir lüks gibi gelir. Anımsar geçeriz sadece.
Şeker bayramının son günü bitiyor diye düşünürken aklıma birden bunlar geliverdi. En çok da çalışarak kazandığım ilk haftalığımla anneme aldığım beğenmediği, beğenmediği içinde çok üzüldüğüm o hediye aklıma geldi. Gerçi sonradan gönlümü aldı ama nede olsa içim burkuluverdi birden rahmetli anneciğimi gözümün önünde canlandırdığımda.
1959 yılının yazıydı. Sanat enstitüsünde okuyordum o yıllarda, staj için bir marangozun yanına vermişlerdi çırak olarak. Bağlara taşınmıştık. Ben bisikletle gidip geliyordum bağımızdan Turgutludaki dükkana. O yıllarda bağlara göçmek çok modaydı Turgutlu da yaz geldiği zaman. Biraz zor oluyordu tabi gidip gelmem. Annemde her gün kumanya hazırlıyordu dededen kalma iki gözlü sefer tasının içine. Bende alıp onu bisikletimin arkasına koyup binip gidiyordum her gün iş yerine.
İşte böyle sıcak bir haziran ayının son haftasında, çalıştığım ilk haftanın sonunda 10 liralık haftalığımı alınca cumartesi günü bağa gitmeden önce tüm aileye yarayacak bir hediye almak için her şeyin satıldığı bir büyük dükkana girdim diğer iki arkadaşımla birlikte. Pek hediye almasını da bilmiyorduk o yıllarda. Arkadaşlar bir kavanozun üzerinde “elit” yazan şişelerden birer tane alınca bende onlardan bir tane aldım. “Bu çilek reçeli” dedi dükkan sahibi “bu günlerde herkes bunlardan birbirine hediye olarak alıyor.şifalı bir şey diyorlar öksürük için” Sevinerek bisikletin arkasına koyup bağa götürdüm. Vardığımda annemin elini öpüp “buyur anne” dedim “bu ilk haftalığımdan size.” Annem bağ damının önünde bulunan fırının yanındaki ocakta akşam yemeği pişiriyordu. Tencerenin kapağını kapattı. Ellerini şırıl, şırıl akan burgudan yıkadı, şişeyi elimden aldı şöyle bir baktı, sağını çevirdi, solunu çevirdi belli ki pek anlayamamıştı “bu ne oğlum” dedi dönüp de. Ben gururla sanki çok büyük bir şeymiş gibi. “reçel anne” dedim. “herkes bunu alıyormuş bu günlerde birbirlerine hediye olarak.” Burnunu büktü yüzüme baktı. “bumuymuş bize hediyen ilk aldığın paradan” dedi . “oğlum bizde reçel küp dolusu var. “Anne bu çilek reçeliymiş” deyince şöyle bir durdu “oda neymiş öyle çiçek gibi bir şey, oğlum her tarafımız çiçek dolu” dedi. “Tamam anne de bu bizim buralarda yetişmeyen şifalı bir şeymiş adı da çilek çiçek değil” dedim. “Haaa öylemi o zaman iş değişir şifalıysa, sağ ol oğul” dedi ve gönlümü aldı. Ama ben üzülmüştüm önceden onu memnun edemedim diye.
İşte bu da benim çok özel günlerimden birisidir her haziranın son haftasında hep hatırlarım. Nur içinde yatsın anneme güzel bir hediye alamadığım için. Kaldı ki o gün 4 lira ödemiştim yarım kiloluk bu çilek reçeli kavanozuna.
İşte Türkiye bu nereden nereye.
Sevgilerimle kalın..
Hüsnü Sönmezer 10.ağustos.2013
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.