Teline geldik hemşerim
23:22.
Evet, bir tarafta bu duygusallık sürerken otobüs sıvasa doğru hızla ilerliyordu. İçimde fırtınalar kopuyor nefes alışım hızlanıyor kalp atışlarımda bir düzensizlik yaşıyordum. Kendime bir yol çizmek için çıkmıştım ama sonu hiçte beklediğim gibi olmamıştı. Eve vardığımda ne diyecektim, güzel bir macera yaşadım, gezdim tozdum geldim mi? İçimden otobüsün ilk mola verdiği yerde yok yok mümkünse hemen oracıkta inmek geçiyordu. Ama cesaretim kırılmış birazda dünyanın bu halinden korkmuştum. Bu zihin yorgunluğu ile uyuya kalmışım. Uyandığımda otobüs mucurda mola vermişti. Yolcuların bir kısmı inip camları buğulanmış içerisi tam gözükmeyen dinlenme tesisine giriyorlardı. Bende kalktım üzerimde sadece bir kısa kollu gömlek dışarı çık-tığımda mucurun ayazı döşüme bir bıçak gibi saplandı. O sırada tesisten sayın yolcular kaptanınız yarım saat yemek ve ihtiyaç molası vermiş-tir tir… Anonsunu tekrarlıyordu. Tesisin kapısından içeri girdiğimde insanın genzini yakan bir sigara kokusu ve kulakları sağır edecek kadar gürültü vardı.
İçim geçmiş uykuda ağzımın için si-gara dumanından çamur gibi olmuştu. Bir şeyler alıp içmek istedim cebi-mi şöyle bir karıştırdığımda bilet parasını ödedikten sonra çok az bir bozukluklar kalmıştı. Onu da burada harcamak istemiyordum. Yanan sobada biraz ısındıktan sonra, mutfaktaki yemeklere bakıp yutkunduktan sonra lavaboya doğru yöneldim. İşin garibi ihtiyaç parası çaydan daha pahalıydı. Sıkışmış olmama rağmen girmedim, dışarı çıktım araçları yıkadıkları çeşmeden birkaç avuç su içtim. Koyun otlatırken yaptığım gibi tesisin biraz uzağına giderek boş bir alanda ihtiyaç giderdikten sonra otobüse geri dönüp koltuğa oturdum. İyiden iyiye üşümüştüm. İhtiyaçlarını giderip karnını doyuran yolcular birer ikişer gelip yerlerine oturuyorlar ve hepsi de sözleşmişçesine oturur oturmaz birer sigara yakıyorlardı. Havalandırmalarda çalışmadığı için dumandan boğulacak gibi oldum. O arada tesisin hoparlörlerinden Malatya yolcusu kalmasın diye anonslar yapılmaya başladı. Muavin geldi otobüsü çalıştırdı, biraz sonrada göbeği nerde ise burnuna değecek kadar şişman kaptan geldi. Ağzında kürdanı dudaklarının arasında bir oyana bir bu yana çevirirken göz ucu ile de yolculara ve koltuklara bir göz attı. Muavin elindeki liste ile koltuklarda oturan yolcuları karşılaştırdıktan sonra. Arkadaşı gelmeyen var mı diye sordu. Herkes tamamdı. Yola çıktık. Muavin bir elinde peçete bir elinde limon kolonyası yolculara kolonya ikramında bulundu. Tavanda bulunan havalandırma kapağını biraz açıp içeriyi havalandırdıktan sonra kapağı kapattı. Şoförde aydınlatma lambalarını kapattı. Sadece koridordaki ateş böceğine benzeyen lambaların ışığı açık kalmıştı. Muavine Telinde ineceğimi hatırlattıktan sonra koltuğa yaslanarak uyumaya çalıştım. Sabaha karşı olduğu için herkes çok kısa bir süre sonra uykuya daldı. Muavinde şoförün yanındaki koltuğa oturdu. Şoför önündeki panelde yer alan düğmeleri karıştırarak bir müzik açtı. Bende bu müziği dinlerken uyumuşum. Omuzumu sarsan bir el ve hey hemşerim uyan Teline geldik sesiyle uyandım. Bagaj var mı dedi yok dedim. Şoföre hayırlı yolculuklar diledikten sonra yokuşun başı denilen yerde indim.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.