- 706 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
GÜVEN
Değer yargılarımız alt üst oldu. Karamsarlık çöktü yüreklerimize. Her gün kültürümüze, inancımıza, toplumsal yapımıza ters düşen pek çok olaya şahit oluyoruz. Nerdeyse artık kimselere güvenemez olduk.
İşte tam bu duygular içinde bocalarken yaşadığım bir olayı sizlerle paylaşmak istiyorum. Sonuç olarak "Hâlâ güvenilir kişiler varmış." dedirten bir olay. Bu duygunun verdiği mutlulukla dolup taştım. İstedim ki sizinle de paylaşayım. Paylaşayım ki belki siz de etkilenip her şeye, tüm olumsuzluklara karşın yüreklerinizin bir köşesine hapsettiğiniz, size yakışan o erdem dolu duygularınızı dumura uğramaya bırakmayasınız.
Her yıl Türkiye’ye arabayla gider gelirim. Beni tanıyanlar bu tutkumu bilir. Rahatsızlığım nedeniyle artık bu yoğun sürüşe katlanamayacağıma karar vermiştim. Dolayısıyla geçen günlerde Türkiye’den bir araba alma sevdasına kapıldım. Amacım orada, tatil süresince 3-5 hafta beni idare edecek, ayağımı yerden kesecek, lüks olmayan bir arabaya sahip olmaktı. İlanları takip ederken bir araba dikkatimi çekti. Tam olarak özellikleri belirtilmemişti. Fiyatı uygundu. Hemen ilan sahibine kısa bir bildiri yazdım. Bu bildiride durumumu, arabayı neden almak istediği anlatmış "Arabayı gelip görmem mümkün değil, ama sizin sözlerinize güveneceğim. Lütfen bana biraz bilgi verir misiniz?" diye yazmıştım. Ertesi gün bana gelen cevabı en ufak değişiklik yapmadan aynen aktaracağım. Eminin ki siz de benim yaşadığım duyguları yaşayacak ve insanlara olan güven duygularınız etkilenecektir.
***
“Tahsin Bey, merhaba, Bu araç benim babamın tamir servisinin aracıydı , babamın elektronik servisinde tv müzik seti vs gibi eşyaları taşımak için kullandığı araçtı. Bu aracın dışı yani kaportası, içinin tavanı ve tabanı bakımsız, döşemelerine birşey diyemem bir kılıfla çözülebilir olduğundan. Motorunda hiç bir sıkıntısı yok gayet iyi durumda, kilometre sayacı çalışmıyor silecekleri normal değil ki bu çok önemli , bagaj kapagı ve ön çamurluğu değişti, ağır kazasıda yok ufak tefek çürükleri var. Yalnız buradan gelen mesajlar genelde ’ 4000 var verinni’ şeklinde olduğundan bu kadar uzun net bir yazı görünce şaşırdım. Hocam lütfen yanlış anlamayın yazdıklarınızı okuyunca facebooktan baktım, size karşı bende eğitim gönüllüsü , Atatürkçü , bayrak sever, vatan sever ve sanatçı bir insan olduğunuz izlenimi oluştu. Bu nedenle siz yazdığım ücreti verseniz dahi bu aracı size vermek istemem, Çünkü içim rahat etmez , görmediğiniz bir araca para bağlamanızı da ayrıca istemem. Daha çok iş maksadıyla kullanılabilir bir araç bu, sizi motoru dışında rahat da ettirmez açıkçası. Saygılar .”
***
Evet, gelen yazı aynen böyleydi. Bir an duraladım. Yüreğim resmen hop hop ediyordu. Allah’ım bu nasıl bir işti? Bu devirde hâlâ böyle “Yoğurdum ekşi.” demesini bilen insanlar var mıydı? Demek ki varmış. Arabaya olan hevesimi falan unutmuştum. Bu örnek davranışıyla bırakın arabayı, bana dünyaları vermişti Sayın Asım Ağcan.
Tahmin ettiğiniz gibi arabaya sahip olamadım, ama bu vesileyle çok değerli bir insana ve yüreğimde körelmeye başlayan bir duygunun yeniden palazlanmasına sahip olmuştum. Bu da en büyük kazançtı benim için.
Bu olaydan şu sonuca varmamızın gerekliliğine inanıyorum: Ne kadar güvenirsen o kadar güvenilirsin? Ne kadar seversen, o kadar sevilirsin. Eskilerin deyimiyle “Ne ekersen onu biçersin.” Ne güzel demişler değil mi?
Gönüllerimizden sevgi ve güven duygularının yok olmaması dileklerimle.
Tahsin MELAN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.