- 603 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Bir Kıza Veda
Aşk ki ancak bir sır olursa kalpte çoğalır. Öyle bir sır olmalıdır ki bu, belki sevdiğinden bile saklayasın. Anlatabildim mi, yani bu iki cümle kafi mi? Cevabın ‘Hayır!’ ise devam ediyorum.. her aşk biterken önce aşkı inkar eder demişler. Ben niye inkar edemiyorum. Dahası yenilgiyi kabul etmedim. Direndim, komik düştüm... Bir yanda sen vardın diğer yanda gerçekler. Ben rüya dahi olsa seni seçtim. Aldanmışım... Bilmezdim, insanların görünüşleriyle özlerinin farklı olabileceğini. Öğrendim...
Saf mıydım? Her insanın göründüğü gibi olduğuna veya olduğu gibi görüneceğine inanacak kadar mı tecrübesizdim? Artık değilim... Ben Özdemir Asaf’a inanmıştım. “Sensiz de seni sevebiliyor” dum. Ahmaklık etmişim... Sonrası olmayan anlarda gözlerim gözlerinle buluşmuştu. Bunu da aşk zannetmiştim. Meğer aşk gözün göze değil kalbin gönle akmasıymış. Hata etmişim... Bu sana bir veda mektubu olabilir ama yine de yalana girmeyeceğim, en çok gözlerine bakmayı sevmiştim. Benim ki şeddeli bir aşktı, üzerine basa basa tekrar okunan bir harf kadar ses getiren bir aşktı. Kainat bir ateş deniziymiş yavaş yavaş kabuk bağlamış, fizikçi söylemişti hatırlıyor musun? Bende öyleyim işte sen benim ateş denizlerimde ki korkunç canavardın. Şimdi kabuk bağlamaya durdum...
“Bir insan bir insanı tanımadan nasıl aşık olur?” demiştin. Bu soruyu aylarca düşündüm ama bir cevap bulamadım. Her şey bitti derken Şeyh Galip imdadıma yetişti Hüsn-ü Aşk’ı ile:
Asar-ı mahabbet aşikare
Mevcude ne hacet istihare
Ne söyleyeyim bu bana yetti. Biraz geç gelmiş olsa da hasta ilaca muhtaçtır. Anlattıklarım komik mi geldi? Gülme güzelim, birgün olur yaşarsın... Seversin, alamazsın; aşk olur. Vallai öyle, billahi öyle, tallahi öyle... Sen inanmazsın şimdi bana ama aşk yalnızca bir bakıştır, gerisi teferrüat veya vesairedir. Anlarsın...
Bugüne en uzak gün, dün mü? Yarınlardan ümitli olduğum kadar, dünümden kırgınım. Ümidim sen değilsin, artık kabul ediyorum, ama kırgınlığım bütün sensin. Bir düşünsene, şimdi seni her gördüğümde irkiliyorum, sarsılıyorum ve dahası... Ama olsun bu kadarcık acıyı da hakkettim yani. Neyse şurada kalmış 10-15 günüm seni bir daha görür müyüm bilmem, gözden ırak olunca gönle de ırak kalır mısın bilmem ama öylesi çok daha iyi olur sanırım...
Aşk susmayı seçmekle bitermiş. Bitsin mi, önce yavaş yavaş sonra tamamen? Öyle diyordu bir yazar, kim olduğunu hatırlamıyorum ama tam da böyle bir şeydi. Ben hiç konuşmamıştım zaten, doğal olarak susamazdım da. Ama benim yaşadığım, yani senle yaşadığım ama sensiz yaşadığım, son 2-2,5 yıl hiç doğal seyrinde değildi ki bu da doğal seyrinde işlesin. Ne zaman ki seni rahatsız ettiğimi anladım. O zaman mektuplarıma son verdim. Bu benim susma stilimmiş galiba. Yeni farkettim... Unutma gülüm harbiden sevdim, harbiden sustum ve galiba harbiden bitireceğim.
“Hayat güzel, kuşlar uçuyor...” Kendine iyi bak olur mu canısı? Sakın kimseye aldanma, ağlama, susma... Hayallerine pranga vurma tamam mı gülüm? Ve son bir kere bana bak ve gülüver olur mu gülüm?
“Sonrası sükut olsun...” [Hamlet]
Vesselam...